— a —— — Olmadı, diyor, ben onun emri altın: da ölmeği düşünürken... Hıçkırıklar sözünü kesiyor... Zafer yavaş yavaş sahiklen uzaklaşıyor. Gökler katalalkdanı, biraz sonra da torpi- donun ince izinden ve dumanısdan ayfr Jamıyot. Muzafjer ESEN Beninönü ile Sirkeci arasını doldu” ran solgun yüzlü, yaşlı gözlü, mahzun tavırlı İstanbulluların arasında ben de vardım. Şehir, Atasını kaybedişin derin yasi- İs 24 satır durulmıyan bir kaynaşma Büyük insanm ebediyet yolunda şehrimizden ayrılışını teşyi için sokak” lara dökülen, cenaze alâyının geçeceği yol ağızlarına biriken, daha geceden güzörgâhta yer alan yüz binlerce vatan daşın ber soluk alışta bir ağızdan “ah, edişi müşterek kederin büyüklüğünü tam mânasiyle tebarüz ettiriyor. İstan bul eşi görülmemiş bir acının o esici tesiri altında bitkin, yanık yüreklerin işli bıçkırıklariyle yerinden sarsılıyor. G9 Yol üstünde izdihama mâni olmak için tertibat alan asker, polis, jandarma müfrezeleri her sokağın başında yer- Terini tutmuş. Daba akşam 20 den itibe- ren yollara serpilen kumlar kadar sayı- « Tuzla adam; gecenin ikisinden sonra akın akm, Atasına göz yaşlarından mey- dana getirdiği, hıçkırıklarla süslediği ihtiram çelenklerini sunacağı yerlere akın ediyor. Sant 4 de ne Yenicamiin basamakia- rında, ne yıkılan duvarların Üzerinde boş yer kalmış. Güzergâha hi'kim ağaç” armda dallarında insan hüvenikleri gö- se çarpıyor. Henüz iki akşam evvel Dolmabahçe- de Ataşma tarim riyaretine koşan “İs- easibulleların büyük ölü uğrunda can verişleri karşısında bu en tehlikeli yer- lere tırmanan İnsan kalabelığımın fera- fat hayret ve takdirle karşılanıyor. Atalarmm bayrağa sarılı #bemoz ta” butumu son bir defa daha görebilmek için bu fazileti Türk yavruları, Atatürk vesli ; 7 sast böyle ayak üstünde bekli- yecekler! « « Köprüden geçiş saat beşten itibaren yasik edilmiş. Yemişle Karâköy arasm- daki deniz kısmı ağırağıza dolu yüzler ce wandalla kaplı. Rindiklıdan Salkımsöğüde kadar uza- yan tramvay caddesinin iki tarafmdaki 'biltün evlerin, binaların, dükkân ve da- Wrelerin pencere damlarında insan sal kurları, kaynaşan başlar, kıpırdanan vüzudlar, canlı öbekler meydana getir- Her elde bir mendil, her gözde 1s- laklik, her dilde ayni söz; —Atam., Ecel sana nasil kıyd:!?, e Alay; bütün azamet ve ihtişamiyle köprüden uç gösterdi, « Ağaç dallarına tırmanan, yıkık dır varlar üzerinde yer alan, tamir iskele- derinin ber katında sıra sıra ihtiram safları teşkil eden yüz binlerce insan şapkalarını sol ellerine aldılar, sağ el- erindeki mendilleri gözlerinde gezdir- diler, Bu dehşetli kalabalığın içinde tek ses yok.. Süküt., Matemin bütün ağırlı- ye her kalbe hâkim tek ifade., Atik polis safı, merasim komutanı, mızrak süvari âlayı, Bethofenin ölüm senfonlsini çalarak ilerliyen asker ban- dosu, tüfekleri ters asılı, safta bir canlı astırap kıt'ası balinde yürüyen yedek subay okulu taburu, topçu taburu, Şo” penin ölüm senfonisini cani: bir ıstırap mary gibi kulaklarda inleten deniz bandosu, ve taburu, önlerinde «day san- caklariyle ağır adımlarla ilerliyerler. Çelenkler.. Her bizi Türk gençliğine #manmup kolu kırmızı şeridi beş, altı Ü- niversitelinin omuzlarında taşınan bu gelenklerin çiçeklerinde de bütün ihti- hüzün ifaflesi, bir keder edası var. Çeleriklerin ardı sıra yürüyen büyük üniformalarını giymiş barp akademisi subaylarmın geçiş sıralarında, Eminö- nü meydanının açılması için yıkılan du- varlâra tırmanmış insan kümesinde bir | karışıklık oldu. Müthiş bir gürültü, taş” Jar,'tuğlalar toz dumanları arasında şiddetli bir çöküşle molozların Üzerine yakılan duvar, Üzerindeki insan kalaba- Bir #âniye için o tarafa dönen başlar yaklaşan Büyük insanın cenaze mev- kebine çevrildi, Yerde, ağlaşan, haykı- rişan İnsan kümesinin arasından bir ses yükseldi: — Kolumu uğruna sevinerek verdi” dim Atam.. Ben bugünü görmemeliy- dim. İ Hıçkırıklar matem sayhalarına çev- İ rilmişti.. Büyük ölünün bayrağa sarılı | abanot tabutuna yüz gös sürmek arzu” İ siyle içi titriyen bir malül, bir adım | İleriye çıkmış, omuz başından kesik ko- İ Tünun ceket yenini sallıyarak böyle hay- kırdr.. #08 Altı yağız atın çektiği topun üstünde atlas bayrağa sarılı ebedi şefin tabutu göz yaşlariyle karşılanıyor, matem haykırışlariyle uğurlanıyor. Etrafında altışardan on iki genetalin ağlayarak yalın kılıç yürüdüğü kudsi mevkip ağır ağır uzaklaşırken kendini yerlere çarpan, bayılarak toprağa yıkı- lan vatandaşların sayrsı bir kaç yüzü çoktan geçmişti. ... Arabanın arkasında büyük insanın, Ulu önderin siyah bir kadife yastık ü- zerinde İstikiği madalyasını taşıyan general İlyas göz yaşlarmı zaptedemi- yer, sıksık gözlerini kurulamak için duruyor, ellerindeki şeref anıtmı bir eline alıyor, sonra tekrar yürüyor. Cumhurreisi İsmet İnönünün yaver* leri büyük ünilormalariyle, başları eğik bir canlı melâl heykelini andırıyorlar. Kendini yerlere çarpan, baygınlık nöbetleri geçiren ihtiyar bir Türk an- nesi kendinden geçerken haykırıyor: — Kör olaydı gözlerim, bügün gör meseydim|.. ... Yaverlerin ardı sıra ilerliyen Başve- kil kendini tutamıyor, büngür büngür ağlıyor.. Kızarmış gözlerinde yürekler parçalayan bir hürün ifadesiyle cank bir matem anıdı hüviyetine bürünmüş, Arkasından gelen Millet Meclisinin 9 kişilik heyeti de sonsuz bir ıstırabın pençesinde kıvranan kalblerinin bütün acısını yüzlerinde belirtmişler.. Caddeyi saran haykırışlar; — Atam.. Atam.. Sayhaları Betbofenin ölüm senfoni- sinden, Şopenin matem melodisinde da- ha veciz, daha ürpertici bir ahenk ha- inde kulaklarda çınlıyor. Minimini bir yavru kalabalığın orta- sında haykırıyor: — Sağsın Atam, Eserinle kalbimiz- de yaşıyorsun! ... Eski Afgan kralr Armmanunan nan bit- kin bir halde mihmandarlarının arasın” da yürüyor. Mendilini gözlerinden #- yırmağa zaman bulamıyor, hıçkırıyor. Eğik, başının hıçkırıklariyle her sarsı - aşında dindirilmez bir acı ile içinin yandığı göze çarpıyor. Büyük üniformalarını giymiş kordip” lomatik, eşini görmedikleri bu matem sahnesinin heyecaniyle mağmum, adım- larını atarken “bisimiz, hepimiz için; bepimiz birimiz için,, andın: içen Türk ulusunun bu andının tezahürüne hay- ran, hıçkıran halkın matemi önünde saygı ile baş eğiyorlar. Gi, 6 Alayla Sirkeciye geldik. Caddeye ba kan ilkmektebin penceresinde ki ge zeteci arkadaşla hem gözlerimizi kuru- Juyor, hem de motlarımızı tesbite tiğra- şeyoruz. Büyük kayıbın acısiyle sızlayan kaltilerimiz, kalamızın, kelemlerimizin işlemesini güşleştiriyor. Kafamızda tek düşünce o, insariliğın biricik evlâd: bü- yük adam.. Atamız. Atatürk.. Arkadaşım bu her şeyi yenen deha- nm ölüme yenildiğini kabul etmiyor, Atanın dünyaya göz yumuşuna inana cağı gelmediğini ileri sürüyor. "Rahmi YAĞIZ Yetim kaldık. Hepimiz ağlıyoruz. İç- ten, kalpten, candan ağlıyoruz. Bütün varlığımızla, ağlıyoruz. Gözyaşlarımız ya- naklarımzdan birer küçük sel 'balinde yu- varlanıyor... İşimizde boşluk var. Tarifi kabil olmıyan, telâtisi mümkün bulün-. miyan bir boşluk... Artık Atamudan ebediyyen ayrılmış bulunuyoruz. Artik, onu göremiyeceğiz. Artık, onun sevgi dolu gözelriyle bizlere hakmasma şehit olamıyasağız. Bu acıys ULU ŞEFiMiZ ATATÜRK'ün Ebedi ve mukaddes hatırasını tebcil için milyonlar değerinde olan bütün filimlerimiz toplanarak kıymetli AYRICA: ISTANBULDA, DOLMABAHÇE filim arşivlerimizde mevcud sum gi Hayat ve icragü” sesli ve sözlü bir eser hazir SARAYINDA , DOLMABAHÇE SARAYINDAN — SARAYBURNUNA İZMİTTEN ANKARAYA KADAR VE ANKARADA yapılacak bütün törenlerin tamamı Türkiyenin en mahir 6 filim operatörü tarafından filme alınmaktadırı ve bilhassa bu merasim filmini çekmeğe gelen Avrupanm meşhur yardımile 3000 metre urunluğunda yapılacak olan bu muazzam ve tarihi fi Beyoğlunda iPEK - SARAY - MELEK sine iZMiRDE Elhamra ve Yeni, BURSADA Ve Türkiyenin bütün büyük sinemalarında birden gösteri mak nekadar boş. Kan çanağına dön- müş gözlerimiz, mütemadiyen titriyen dudaklarımız bile bunu İfade etmekten uzak. Bu açıyı bize tattıran kader sana lânet olsun... Dünyanm en talili milleti olduğu ka- dar, şu dakikada en talisiz milleti de bi- xiz. Tarihin bile görmediğini ve bir da- ha da görmiyeceği bir dâhi, bir şef, bir halâskâr, bir kahraman ve tam manasile &şsiz bir insan çikardık. Fakat işte onu bü kadar erken kaybetmek bethahtlıği- na uğruyoruz. ... Her tarafa bakıyorum. Her yerde, ba- vada, denizde, karada gözlerim hep osun eserleriyle karşılaşıyor. Her şeyimiz, bü- tin mevcudiyetimiz onun eseri, O, olmas saydı bugün biz değil, Türkiye bile mev- cut olmiyacaktı. Nasd ağlamıya'ım ve na- sil gözyaşı dökmiyelim... Bütün İstanbul bir ölü evi manzarasını andırıyor, Küçücük çocuklardan tutun da, saçları ağarmış, ak saçlı fbtiyarlara kadar onun arkasmdan ağlamıyan, fer- yad etmiyen, onun ayrrlığıyla harab olmı. yan tek İstanbulta yokturBütün şebir ağlıyor, bütün herkes gözyaşı dökliyor. 'Tatih, bugüne kadar evlâdı bu kadar severi bir baba ve babasmi bu kağar se ven bir evlAt görmemiştir ve görmiye- cektir de... e “elp Saat sabahım altı buçuğu. Yüz binlerce İstaribıfllu Atasma son vods ve tazim me raslminde bulunmak İçin onun eziz aa gm: havi tabutun zeçeceği yolları doğru #km ediyorlar, Fazla izdihama mrt ol- mak için polis ve askerler alay güzergi- hına inen yolları kesmişler. Halk bu va. ziyeti görünce, teeasürünü zaptedemi; İşte bir kadm kendisini çevirmek istiyen memura yaşlı gözleriyle yalvarıyor. — Evlâtçığım bırak, Atamı son defa göreyim, ne olur?.. Diğer taraftan kadıncağızın bu yalva- rışlarına toplanan halkım hep bir ağızdan feryatları karışıyor. — Bırakm bizi Gözyaşlarımızın son damlalarını da onun önünde akıtalım, Ve bu feryatlarla beraber yalvarma. Jar, hıçkırık sesleri, içten gelen eninler ortalığı sarıyor. Gayriihtiyari en #oğuk- kanlı insanların bile gözleri bir yanar- dağ gibi kızarıyor ve yaş akıtyor. Baki- yorum, halk: bırakmamağa savaşan m6- murlar âna keğilerini tutamıyorlar, onlar da ağlıyorlar... şu Saat yedi. Dolmabehçe sarayınm kapı- #i önündeyim. Sağ taraf, başta Reisi cümhurumuz İsmet İnönünün, Milet Meclisinin, Mareşal Fevzi Çakmağın ol. mak üzere yüzlere çelenkle dolu. Saray kapısmdan Beşiktaşa doğru olan kısım- da siyah elbiseleriyle merasime iştirak eğecek zevat göze çarpıyor. Buradakile- rin de gözleri yaşlı. Yüzlerde hıçkırma- mak için sarfedilen müthiş hir İrvvetin Madeleri okunuyor. Şuraya buraya gidi- yorum, herkesin götleri yaşlı. Düşünüyo- rum, ona yalnız biz öeğü, bütün dünya ağlıyor... Baray ve civarında ağır bir alikft var. Herkes gürültü yapmaktan © çekiniyor; yürüyüşlerini hile parmaklarının sçları- na basarak yapıyorlar, sarki, en'derin uykusnnda İmilunan Atamın rahatız olmamasına çalışıyor. Sarayın kapısından giriyorum, Bahçe- de #om fbtiram selâmlarmıiia edecek zabitlerimiz, mumtazam bir sıra halinde diztimişler, kımıldamadan birer tunç heykel giki duruyorlar. Yüzlerinde wa - kur bir teesaürün izleri okunuyor. Bu 28 lanlar da Atalarma içten ağlıyorlar. Her şeyleri, duruşları, bakışları bile Atalarmın gösterdiği yolda iİlerlemeğe and içmiş olduklarını meydana vuryor. Sarayın içinde de bir sessizlik var. Bu sessizlik insana bir huşu ve bir büzün veriyor, Atamızm yüce maaşlarını hevi tebut yine salonda ve İstanbullularla vo» dalaştığı yerde duruyor. Ordumuzun en kiymetli, Atamızm en güvendiği general. ler, Atatürk ordusunun bebalarına, onu bugünkü mevkiine, kudretine ve kuvveti ne yetigtiren Büyük Şefe karşı son ihti- ram ve veda nöbetini yapıyorlar. Kahraman komutanlara bakıyorum. Askorliğin vakar ve metanet gibi yüksek hasletleri bile teestirlerinin İzharma mâ. ni olamıyor. Biraz sonra Atanin her zaman yanm- da, hizmetinde bulunan, hayatlarını o- run hayatiyle birleştirmiş olsn yaver. leri, umumt kâtibi, muhafız kumandanı son tazim ve veda nöbetini alhyorlar. Hepsinin gözleri yaşla dolu olarak, ona cboğt ayrilışın son voğamı ifn ediyorlar, Bu sırada, salondaki sessizlik, derin sü- küt bozuluyor. 12 kumandan Atenm en sevgileri, aziz ölünün tabutuna yaklaşı- yorlar. Bu &nkikada ser &nm yaklaştığı- ni anlıyoruz. Hepimizin gözlerindtn yaş- Jar fışkırıyor. Ağladığımızın da artık far. kmda değiliz. Boğazımıza bir şeyler ti- kâniyor. Mevrudiyetimir manevi bir kud- retin tesirinde olaruk hereket “ediyor. Kendimizi kaybetmiş gibiyiz. Hiçbir şey dözünemiyoruz. Acı hakikati kafamız al. miyor. Yaşlardan dumanlanan, sanki bi. rer bulutla örtülen gözlerimin önünde Bir rüya sahnesi geçiyor... Atamız, nice zaferlerden sonra bize kavuştuğu yerde, yine bizden ayrılıyor. Bizi kurtardığı, bizi varlığımıza, istiklâli- mize, hürriyetimize kavuşturduğu zaman onu, bu salonda, sevinçten gelen göz » yaşlarıyla karş'lamıştık. Şimdiyse büyük zaptedemediğimiz güzyaş- Jariyle onu yine bize kavuştuğu yerde €- bediyyen kaybediyoruz. Salondaki merasimi yaşlarla dolu göz- Jerimle göremiyorum bile. Kendimi gay- ribtiyari salon kapısınm merdivenleri ü- setinde buluyorum. Aşağıda Atamızı e- bediyete doğru birer daba yakdaştırı- sak top arübası duruyor. Arabayı ç6- kecek hayvanlar bile taşıyacaklar ema- netin büyüklüğünü anlamışlar gibi... VU- cutlarmdan fışkıran terler ##ylerini 15- İstyor. Atamızm tabutu 12 çift kuvwetdi kol tarafmdan arsbaya yerleştirilirken bi tün saray pencerelerinde ve drşarda bi- Tikenlerde hal kalmıyor. Herkes «ğ- yor... İşte Atatürkün birleri terketme. Gen yüksek kudretine ve bilgisine ema- net ettiği adam, Başvekil Cdiâl Bayar, Büyük Şef'e candeç “bağlılığını nemli gözlerinin kederli bakışleriyle İfade edi- yor. Tabutun top arabasına yerleştirilmesi sırasmöa bevs kartallarımız da müte- mağiyen O'nun tabutu Üzerinde uçuşu- yorlar. Kuvvetli kanatlariyle sariki onu, ebediyet yolunda himayeleri alimda bu- Yundurmak İstiyorlar. Nihayet işte o bizden, sarayındn, İs. #anbüldan ayrilmak tizere... Hareket ku- mandası veriliyor. Atamızın Türk basra- ğına sarilmış *abutunu “taşıyan top are- bası bir kere sarsılıyor ve duruyor. Sor- ra yavaş yavaş aşrilmağa aşlıyor. Bu ebediyet yolunda İlk uzaklaşıştır. Hıçkı- riklar artıyor. Gözyaşları çoğalıyor. U- zak'tan son İhtiram topleri atiliyor. Ataların: bekliyen mibevlarımız, mek- | tepililerimiz, gençlerimiz, yaşi! gözletie saray kapmma bakarken, top ardbasımı | we Üstündeki Büyük Ölünün “tabutunu | görünce sarsılıyorlar, Ağismak, hem de gok ağlamak, gözyaşı dökmek o karar ta- Foks ve Paramound oper# lmler pek yakın | bii bir gözyaşı döken biK Artık Sara? Atamız gittikçe ktir, FİTAŞ 7 m “ r şey oluyo” * sise” gr eler “yl sörlerisi” Tayy” iğ Cw ebedi ayrılış yoktan 3 Bunu hisseden Pİ? ayi aziz naaşını feryad eğiyorlsr. lar, bu içten gele datıyor. küçük yavru ker feryad ediyor. ii Boğalar : — Atacığın, Ain yorsun, bizi de #i kadınların, içten gelen — Sensiz biz 1€ Bütün İstenbul Yeti”