19 Kasım 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

19 Kasım 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Atam, Biz nal - tör değiliz !,, ui alem ka' şısında küçük okuyucu- İzin asil duygularından iki örnek zaman göreceğime de inandım... Atam ssn ölmedin. Mezarın ço- cuklarının göğsüdür. Bize olan hitabeni kalblerimize yazdık. Yolunda yürüyeceğiz. Rahat uyu Atam. Si Önün aramızdan #nabilmenin ne Olduğunu, içir Ateşin sstırabiyle daha İYİ anlıyor tmişine kadar VE beş kıt'a ü- EF renkten in dünyayı saran ve ması karşısın var; Sİ Ve gelecek Türk di Va Alman sesinden: Emsi KUBAN ... Sevgili yurddaşlar; Ölüm denilen zalim kuvvet, nihâyet en büyüğümüz, eni sev Giğimizi de aldı; oTürkiyeye, Türk milletine onur saçan ışığı söndürdü. Ruhumuzu ve gönül- lerimizi o elem, karanlıklariyle boğdu. Öyle bir meş'ale yaktın ki, bi- ze ey Atatürk! Türk evlâdların aslâ bu nurlu yoldan sapmıya caktır, Unutmayalım ki Atatürk dün- m emanetini iy nesillere dey | İNE kadar yaşata muzdan al Ke ktup bu ha- © daha tekrar a ân ikisini aşağ. /7epın en bahtiyar büyüklerin. kaş İN eş “niz, Bakınız ke den biridir, Çünkü o, gözlerini pe N ME ğin — BE lay, kaparken hayatı behasma kur Mr; X vakarı, derin eğ duğu bu büyük eserin muhafaza edileceğinden emin idi, İşte bii- tün Türk milleti, onun tabutu beğ önünde, büyük eserini koruma- ğa yemin ediyor. İİ Giy işinde)“ Atatürk bize genç ve zinde ki ee beşiğimi İbir cumhuriyet, hamleli bir in- Ma lay Minmilerle sal-)kalâp, hür ve müstakil bir vatan iy ,lk |, Seni hep seni |berakıyor. Kim milletine bu ka: Büy Si le kelime İdar parlak bir miras birakarak Mn nl i) oldu, hayata gözlerini yummuştur?, RR , Pei MES Rİ Aİ isim?, Rahat uyu Atam, biz nankör Ro ul Aramanlığının değiliz(., Si UN verdi. dedi. Süleymaniye kız ortaokulu edi, lerim “Ata talebesinden ; 491 meye değiştir. Hikmet ŞEVKİYE €rmedi. Bu “Tay, Ataç, E9nim Gazim “, " .i ? e ürk sondukada Be keşan yl ka eğ Jen Yan duran rüyanda beş ayrı daa Bir mu- » bir E dair, dalga. Letonyanın hükümet merkezi Yayınları öyle bir) olan Riza şehrinin en büyük mey hiç TAA getirmeniz) danını süsliyen bu muazzam hey kel, idari makamların bu şehir halkı üzerindeki hayat ve ölüm hakkının sembolüdür. Öne ara | gr $ N ağına Yıldız dn Me dairenin AM, e e : haj & olsun i in aylardan bi. HABEF , at bir şe JOCUK SAYVASI a YA ayaz bir per. Bilmece kuponu TCA 200 oku. telit hediye. 19 Tkin-'teşrin—1988 imi , A eu Hikâye: Bu yaz okulun kampında idik. Siz de yazı böyle bir kampta ge çirdinizse ne kadar eğlendiğimizi tahmin edersiniz. Fakat ben size burada kampta” ki eğlencelerimizi o değil, başım dan göçen birmactrayı anl tacağım. Uslu ile yaramaz i Dört beş okul bir arada kurepl yapıyorduk. Onun için, başka © kul çocuklarımdan da, yeni arka” daşlarımız vardı. Ben bunlardan en fazla biri ile arkadaş olmuş tum. Bu, afacan bir kızdı. Bir daki- ka yerinde durmaz, mütemadiyen koşar, atlar, zıplar, şarkı söyler, bağırırdı. Halbuki gayet uslu bir kızcağız dım. Snufta usluluktan yana öğ” retmenlerim en çok beni sever” lerdi. Arkadaşlarım dâ beni ata larında en usulusu bilirlerdi. Kampta da başlıca zevkim, boş zamanlarımda bir ağacın altına çekilip kitap veya Haberin çocuk sayfasını okumaktı. Halbuki Muazzez beni peşin den sürüklüyor, bir dakika yerim de rahat bırakmıyordu. Benim € kiden ne kadar hareketsiz çe cuk olduğumu bilenler, Muazzez” le nasıl arkadaş olduğuma şaşı” yorlardı. Buna doğrusu ben de hayret e diyordum. Fakat, bizim çocuklar dan biri öğretmenimize 'bundan bahsettiği zaman, öğretmen; — Öyledir, dedi. Bazı arkadaş:|. lıklar vardır ki, bunun sırrını an) layamazsınız. Bakarsınız, biribi- rine sön derece gıt tabiatteki iki kişi canciğer arkadaş olmuşlar dır. Buna büyük adamlarda da rasigeliriz. Meselâ, biri okuyup yazmayı akşamları evine çekilip seven bir adamdır. Öteki ise zevkine düşkün, haylaz bir kimsedir. “Fakat, bir yerde oturup ko nuştukları zaman biribirlerinin huylarını değiştirdikleri de pek görülmez. Vakia, bazı akşam hay laz arkadaş ötekinin evine gider. Beraber oturup konuşurlar. Ba” zan da uslu arkadaş ötekile bera" ber meselâ bir birahaneye gider “Fakat huyları gene değişmez Haylaz olanı ötekile beraber ki tap okumaz. Birahanede de uslu olanı ağzına hiçbir içki koymaz. “Bununla beraber, onları biri" birine bağlayan övle bir bağ var dır ki, bunu anlamak kabil de ildir. Hakikaten Müuazzezle benim arkadaşlığım da bu şekildeydi. Fakat, ben bunun sırın anlar gibi oluyordum. Çünkü, ben 0 nun huyunda olmamakla beraber onun tabiatini seviyordum. Yara” maz değildim, fakat yaramaz ol- mak, Muazzez gibi atlayıp Siçra” mak istiyordum. O da herhalde benim gibi uslu ve sevilen bir çocuk olmak isti” yordu. Fakat benimle beraber 0 turup Kitap okumrvor, benide alıp gene yartmazlığa çıkıyordu. Bir yün: — Türkân dedi. Kalk bugün seninle aşağiki dereye kadar ine üm... #umuz? yer denize , Tepenin öbür dere vardı. Ar ben de bir ke im ve çok Koşu ma gitmişti, Hele, derenin çırıl sırı dinliyerek kitap o okumak pe müthiş olacalktı! Ben en sevdiğim bir romanı ülarak Muazzezle beraber, derhal — Gene imi kitap aldın! diyor du, Bırak şunu Canım! — Hayır,dedim. O benimen sevgili arkadaşım... Fakat, Mazzez birdenbire elim! den kitabı aldı ve attıl Sonra ko” lumdan'tularak; — Haydi yürü! deği. gidiyoruz. Koluma girerek beni öyle sü- rükledi ki, tepeden aşağı (âdeta yuvarlanırcasına iniyorduk. Ben düşeceğim diye korkuyordum. Halbuki o, benim bu halime kah kahalarla gülerek koşmasına ve beni sürüklemesine devam ediyor du. Nihayet, derenin kenarına gel- dık. Ben de o kadar yorulmuştum. ki, hemen çimenlerin üzerine uzandım. Fakat, Muazzez bu kadarla kanmıyordu. — Karşıya geçelim, dedi. Ora" da güzel böğürtlenler var.. — Karşıya mı geçelim? diye hayret ettim. Neyle (geçeceğiz? Ne kayık var, ne de köprü! Muazzez gene bir kahkaha at tı, sunra: — Kayığa, köprüye ne lüzum var! dedi, Şunu (görmüyor mu» sun: Baktım: Derenin kenarmdaki bir kütüğü gösteriyordu. Ben gene hayret ettim. Fakat, Muazzez beni daha fazla burak” madı, koluma tutarak: — Haydi, dedi Bu kütüğün © «welâ sen oturacaksın. “seni bura en o İteceğim. Bü hızla kaişıyu kadar gidersin. Son ra oradan kütüğü sen bana ifer- sin, ben geçerim.. — Evvelâ sen geç, dedim. — Üzerinde ben olunca sen kür tüğü itemezsin ki! Doğru söylüyordu. Kabul et tim. Kütüğün üzerine, ata biner gibi oturdum. Muazzez ârkam- dan itti. Esasen dere pek geniş değildi. Fakat, kütük birdenbire suyun ceroyanına kapıldı ve kar- şıya doğru değil, aşağı doğru git” meye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım, Kü- tük altımdan kayacak gibi olu” yordu. Neredeyse sulara, yuvarla nacak ve boğulacaktım. Bu korku ile avazım çıktığı ka” dar bağırıyordum. Muazzez çığ” lığımı duyuyor o dâ uzaktan: — Korkma! diye bağırıyordu. Birdenbire, kütük karşı sahile yaklaştı ve oradaki ağaçlardan bi- rine çarptı. Dallardan birini ya- kaladım. Fakat, o kadar (hızla gelmiştim ki, ağacın (gövdesine rptım... Ondan ötesini bilmiyorum, Göz lerimi açtığım zaman masvami bir gökyüzü ile karşılaştım; sırt- üstü yatıyordum. Yanıma döm düm, etrafıma bakındım; kimse yoktu. İlk aklrma gelen şey, Muazzez oldu, Neredeydi? O zaman hatırla” dım: Derenin bu taratma geçtikten sonra kütüğü ona gönderecektim. Demek şimdi zavallı kız o taraf ta kalmıştı. Derhal yerimden odoğrulmak İstedim. Fakat o zaman, basımda bir sancı hissettim: Elimi alnıma götürdüm, Alnımda yara vardı.. Burunla beraber, biraz yan tara” frma doğruldum ve karşı sahile doğru: — Muazzez diye seslendim. Sesime cevap (arka taraftan geldi Buradayım! i Inanılmaz şeyler.. doğru! Fukat 1 — Yarı vahşi memleket lerde telgraf telleri kadınlar ra bir süs vasıtası olmaktadır. Meselâ Borneonun şimalinde Si- rakavak denilen memlekette tel graf tellerini kadınlar bellerine ve kollarına takarak kemer ve bilezik gibi kullanmaktadırlar, Bu sebeple oradaki bütün telgraf telleri bu şekilde kaybolmakta- dır, 2 Almanyada “Kara or man,, denilen yerde köylü kır ları bir müddet saçlarını başla rında kuş yuvası şeklinde toplar lar. Bu, o genç kızın bir yuva kurmak arzusunda olduğuna işa ret sayılır, 3 — Avustralyada yaşayan bir nevi kertenkele vardır ki bu hay- vanın kuyruğu asıl vücudundan hem daha uzundur, hem daha ge niş. Fakat, hayvan istediği zaman kuyruğunu düşürebilir. Hayvan bilhassa, kendisini tehlikede gör düğü zaman kuyruğunu düşür- mektedir, Bu suretle, istediği de- liğe girebilir, 4 — Dünyanın en ibtiyar ikiz kardeşi bu iki kadındır. Bunlar İngilizdir ve birinin ismi misls Luiz Viverdir. Diğerinin miss Çuli Flinçpaj... ikisi de 94 yaşın” dadır, $ — Bu yarasanm başı etre fında kanad gibi açılan iki parça, onun kulaklarıdır. o Görünüşte pek çirkin olan (bu kulaklar her halde çok faydalıdır. Çünkü, en ufak sesleri bile işitir. Meselâ, yarasa bu suretle böceklerin çı” kardığı sesleri duyar ve derhal fonları yakalar. Yarasa gece ka- isanlığında yaşadığı için kulak- ları ayni zamanda ona göz vazi: fesini görmektedir. $ — İngilterede Dean orma” nında bir yol vardır ki tam 2000 seneliktir, Bu yol 2000 sene ev- vel orasını İşgal etmiş olan Ro Jmalılar tarafından — yapılmıştır. Yol o kadar sağlamdır ki 2000. senedenberi bir taşı bile yerin - den oynamamıştır. Bıkalım ne çıkacak? SN ç a Dİ LER MR İNŞ EN İN AŞK Ni JA SR Bu karmakarışık çizgiler arasında ne saki: diye merak mı ediyorsunuz?. Anlaması gayet kolay.. Yalnız, biraz çalışmak İdzım... Boya kalemlerinizi alın şu rakamlara göre, boyayın: 1 — Yeşil;2 -— Sar;3 — yerleri de beyaz bırakırsınız. ve çizgiler arasındaki yerleri, Kırmızı; 4 — Mavi, 5 — olan zez biraz ilerdeki dut ağacının Üs“ töndeydi. Benim uyandığımı gö” rünoe hemen indi ve koşarak ya" nrma geldi. boynuma sarılıp öpe rek: — Kardeşim! dedi. Affet beni" yaralanmana ben sebeb oldum. Sonra anlattı; Karşıdan bu ta” rafa yüze yüze geçmiş.. Fakat, o da bir kaza atlatmış. Az daha boğuluyormuş. O günden sonra ikimiz de huy» larımızdan biraz değiştirerek bi- ribirimize daha benzedik. O, far la yaramazlık o etmiyordu. Ben de biraz tehlikeli işlere girişmeye, hareket edip canlılık göstermeye alışmıştım. Amerikanın en eski caddesi Amerikanın bazı yerleri, Av- rupalılar gelmeden evvel de ol- dukça medeni idi. Meselâ, bu gün Amerikanın en eski caddesi yerliler tarafından © yapılmış olan geniş bir caddedir ve bugün senelerce evvelki halile dur - maktadır. Bu cadde Meksikada Akoma şehrindedir. Genişliği yirmi met- re kadar vardır ve o kadar İyi bir şekilde taşla döşenmiştir ki, senelerderberi tamir görmedi. ği halde kaldırımları bozulma -

Bu sayıdan diğer sayfalar: