Nası O, Çin ve rini de günü Eski / bir hayat yaşamı Kayzerin Ben büyük bubama daima aile-reisi kimse olarak bakmışımdır. Ker kat bir hatıra var ki onu ve ordunun başı olduğunu On yaşında mülâzim Bizim ailede bir âdet vardı kendilerine muhafız alayı m amıştım, daha evvel ezberlettikleri bir genç askeriydim. saman,, run A ladım, TR a mamladı... sonra: ha» sonra Almanyada ner kaldığımız müddet zarfında bizimle dai- ra gittik, Ken ma alâkadar Ibtiyarlıkta genç kalmanın oluyordu. den sonra edim, | Holandada kem| yat içinde buldum / Ya, karşı, gene, ken- # olduğ son olarak hatırladı YĞU gibi müşfik davra muştı Ki! y çü bi tkaç sene som-İ o Büyük sene son İ Büyük babam vücutça da, fikren de sırrı Door bizim için ikinci vatanımız oldu. Tamamen yerleş evvel de büyük kadar şmeden İ babamın yanında kalmıştım Bu üç ay bana © kadar yara" a üç ay *k pir İD il saktör müdü in V İleri sürenler ai - a İâtınıısbatedeceklermiş TREN. Beykm, Şeksp ir, Sponsar... Şekspir de o devrin tanmmış şairleri | arasında bulunuyordu. Herhalde onun da Imzasıyla yazılmış bir mersiye meza- Beykinın yazdığı, B Yazma bile piç bir sey. olma Mİ, “Sn Günlerde n ğını tek. ra konulmuş olacak. Eğer bu mersiye v v ile ri Ne, ley Büren aç bi Meke; ikpnş, edebiyat tt bulunup yazmın Beykım'ın e) yazısı, fa- kat imganm Şekspir olduğu görülürse, Şekspirin bütün eserlerini yaydığı İspat edilmiş olacak. Spenserin mezarının açılmasına lahdin bulunduğu manastır başrahibliği tara - fından izin verilmiştir ve yakında açıla- ora Yarıyabilecek ar: ON altmcı a- NİZ Salrlerinden biri Saman zamanındaki PR Mezarma Kendi el mersiyeler atmıy. Beykm'n ig zi ale, ği caktır. hatita gününe takip etmektedir Bundan yirmi sere evvel bugünlerde Alman imparatorluğu tarihten silinmiş ve Kayzer Vilbelm memleketi terkederek Holandaya çekilmişti. imparatoru bugün hâlâ Holandadadır ve dünyadan ilhelm 79 yaşındadır. u olan prens Lui Ferdinand bir İngiliz gazetesinde t yazısmda bugün büyük babasının Ilolandadaki Doorn şatosunda nasıl yaşadığını harp günlerinde pek iyi hatırlayamıyorum, çü; ç unutmam. erkek çocuklar on tbesi verilirdi. 1917 tuğım gün de imparator bizimle beraberdi.Mülâzim elbisesi giyip karşısına çıktığım Dutuk söyliyecektim! Çünkü ben, imparato- Fakat ille bir-iki cümleyi söyledizlen sonra arkasını getiremedim. Ne söyliyece- imi unuttum. O zaman büyük babam bana yardım etti ve sözleri I geç 78 Yaşındaki! sabık kayzer Polis hikâyeleri okuyormuş! İspanya harple- üzerinde tamamile uzak veya tarihi bir çehre olmaktan ziyade benim için her şeyde kendisine danıştığım ve daima arkadaşlığından mnun olduğum bir çok küçüktüm. Fa“ O zaman ilk'defa olarak onun memleketin i da orduya girerler ve benim on yaşıma bas* Üniformalarını giymiş olarak salona girdim. İmparator ayakta duruyordu. Et rafında maiyeti vardı. Yanına yaklaştım ve selâm alarak, nutkumu söylemeye baş arkasını O ta sebebi w ece bir hayat yaşa genç ve dinç kalmi lü dairesinde ve edide kalkar ve bahçeye r.. kahvaltından evvel bütün aile ef tradını toplar ve şatonun Kilisesin-; de beraber dua edilir. sonra, mevsime göre, guna çıkar. Büyük babam vali işlerile| uğraşması çok sever, Holandada yalniz onur bir gül bahçesi vardır. İki saat bah çe veya koruda dolaştıktan sonra odası na ye ve o sabahki (o gazeteleri gözden toda öğle yemeğini daima saat 1 de| yeti; Yediğimiz bir iki kap yemeği geç iy apı! mıştır. ada çok kalabalık bulunmaz. Ya- i iki kişi pek yakm kimseleri- dir. Bazan da Almanyadan veya diğer memleketlerden misafirlerin geldiğ Yabancı milletten misafir zaman onlarla ingilizce veya konuşur. Bu iki lisanı da almanca iyi bilir, Vilnelm'in son günleri iyor ? Dünkü Kays dasına getirirler, Çayını ekseriya karısı ile beraber içer. Diğer misafirlerin çayı da odalarına göl r, Yazın ekseri günler öğleden sonra civar daki köylere gider. Dolaşır. Kendisini köylüler dalma hürmetle selâmlarlar. Ek- otomobilleri durdurttukları ve ken disile görüşmek istedikleri olur. Büyük babam çayla akşam yemeği a- rasındaki vaktini çalışma odasında geçi" », Burası şatonun bir kulesindedir. Çok sakin ve sessiz bir yerdir, kimsenin ken- disini rahatsız etmesine imkân yoktur. En iyi tahsil ; Seyahat Bir aile reisi srfatile, kendisini, çöcuk- ını ve torunlarını alâkadar eden mese lelerle meşgul olur. Kitaplarla ve kendi- sine eski günleri hafirlatan eşyalarla dolu olan bu odada büyük babamın yanında k mesut saatler geçirmişimdir. Amerikaya gideceğim zaman kendisin den ayrılırken o odada söylediği sözleri hiç uni e güle git, oğlum, dedi. Böyle ti yapabileceğin için ne bahti- yarım! Ben buna kendim muvaffak ola madım, Fakat size imkân verdiğim için mesudum... Bence bir genç için en bü yük tahsil ve terbiye seyahattir.,, :ski Kayzer arkeoloji tetkikatile uğra- sevdiği bu ilim üzerindeki çalış" malarile gene bu kuledeki odasında baş başa kalır, Bir sene dünyanın en meşhur arkeologlarından altı, yedisini şatoya çağırmış ve bir hafta misafir etmişti, Harita üzerinde muharebe takib eder Çok çabuk ve kesiksiz konuştuğu hak ds, karşısmdakini dinler ve onlara lâkır di açacak sualler sorar, Yemekten kalktıktan sonra odadan ev- velâ kadınlar çıkar. Büyük babam erkek- lerin de ellerini sıkar, Bu, eski bir Alman ananesidir. Yemekten sonra eski Kay hanesine çıkılır. Kahveleri ora ler. O kahvesini ayakta cıgara ile beraber içer ve pencereden dışari koruya, bahçeye! bakar, gözleri hep dışarda olduğu halde konuşur. Kahveler de içilip bittikten sorira eski Kayzer, uyumaya çekilir ve misafirlerine de ayni şeyi tavsiye eder. Onlar da ken- ve tahsis edilen odalarına çekilirler. Misafir odaları şatonun ayrı ayrı bina" larındadır. Buraları eskiden o şatonun a“ hır ve limonlukları imiş. Büyük babam. odasında uzun müddet arkası üstü uzanıp uyuduktan sonra kal- kar. İkindi vakti yaklaşmıştır. Çaymı ©! şam yemeğini saat $ de yer. Fakat herkester nuna side eklerde büyük bir askeri harita vardır; geçerken onun önünde du- tur, Haritanm üzerinde kırmızı ve mavi iğneler saplanmıştır. O günkü gazetelerin n ve İspanyadaki muharebeler hakkın- da verdiği malümala göre, bu iğnelerin yerlerini değiştirir. Bunlar, her iki tara” fin askerlerini gösteren işaretlerdir.. Yemekten sonra tekrar kütüphane $a” lonuna gidilir. Burada kisa bir müddet oturulup konuşulduktan sonra büyük ba” bam, yuvarlak bir masanın (başındaki koltuğuna geçer. Belki bir günlük haya” tinm en mühim kısmı o dakikadadır. Kol tuğa oturduktan sonra eline bir kifap ve- ya güzete alır ve yüksek sele okumaya başlar. Masanın etrafında başka koltuk” lar vardır. diğerleri de onlara geçer otur rurlâr ve dinlerler. Büyük babamın okuduğu ekseriya O sa“ Londrada AŞK Üniversitesi açıldı Londrada bir aşk üniversitesi açılmış ve halka 25 kurusu ders verilmeye baş” lanmıştır. Üniversiteye kadın, erkek. o genç, yaşlı herkes kabul olunmaktadır. Bizim para” mızla 2.5 lira kadar tutan bir ücret mu kabilinde yazılanlar üniversitede verile- cek on konleransı dinlemek hakkını haiz* dir. “Aşk üniversitesi, nde bilhassa evlilik- te saadet dersleri verilmektedir. Bu ders leri dinlemeye gençlerden ziyade, yaşları ilerlemiş kızların geldiği görülmektedir. Üniversitede ilk konlerans o geçen gün verilmiş ve salon, zannedildiğinden faz la bir kalabalıkla dolmu doktoru evlilikte saade deki konferanst, liyen on binlerce kişi önünde vermi Propefsöre göre, evde geçimsizlik baş- ladığı zaman karıkocadan birinin, bir & çüncü şahsa müracaatları ve ondan akıl istemeleri lâzımdır. Profesör, bu darışıla-, cak kimseyi doktor veya rahip olarak ter* cih ediyor. * Gene oha göre, karıkocanın bilhassa şunu kabul etmeleri lâzımdır; Herkes kendi hotkâmlığını kabul etmeli 2— Karşındakinin de kendine mahsus dım etmelidir. Bilhassa kadınların, şahsiyetlerini kây- #memeleri lâzımdır. Şahsiyetini kaybe den bir kadın yeknesak ve sıkıcı olmakta ve arsız bir kiz halini almaktadır. * Erkeklerin evlendikten sonra kartla” rma karşı, nişanir bulun an zamam daki gibi hareket etmeleri lâzımdır; gene şeker, çikol Gçek getirmeli, karıları” nın mesleğine karşı ayni alâkayı göster- melidir. Konleranstan sonra münakaşa faslı 2 çılmış ve kadınlar (profesöre muhtelif sualler sormuşlardır. Üniyetsitenin muhtelif şehirlerde açıl masına karar verilmiştir. Bruno, Cina Ruberti isminde bir kızla nişenlanmıştır, Resimde, nişan merasiminde o Musolini oğlunu tebrik ederken görülüyor. bah gazetelerde veya mecmualarda işaret ettiği bir yazıdır. İngilizce veya fransızca ise okuduklarını cümle cümle derhal ter cüme ederek okur ve dinliyenler yazının almanca olduğunu zannederler. Bundan sonra mütaleanm edebi kısmı başlar. Bu eserler arasında (okudukları çok muhteliftir, Bazan felsefi bir eser © kur. bazan da bir polis hil Eğer ilmi bir eserse, herkesin oanlayı" bilmesi için, yavaş yavaş ve (kelimelere (Sayfayı çeviriniz),