- Bir baba, kızını öldürdü Yazan: Muazzez Kaptanoğlu —2 Ertesi günü sizin de bildiğiniz kor- &unç cinayet oldu. O bir alçaktır, hâkim bey. Nişanlımı değil, karımı öldürdü. Bir kişi değil, iki kişiyi öldürdü.. Karnında üç aylık yavrusunu taşıyan mes'ud bir kadını. — “Ne dedin, ne dedin? Üç aylık bir yavru mu?.,, Hâkim, azalar, avukatlar bütün bu İumanlar endişeyle ürperdiler.. Demin denberi, ölmüş gibi, sessiz, hareketsiz duran adam, son sözlerle deliye dör. - müş, müthiş bir hayvan gibi doktorun bulunduğu yere atılmak istemişti. Kendilerini toplayan jandarmalar, kâtili yerine oturttular. İskemleye yı Gtlan ihtiyar: — Ah betbahtlar, betbahtlar... diye aliyordu. Herkes şaşırmıştı.. Doktor bile, bir an için acısını unutmuşa benziyordu ... O zaman, adam! — Beni dinleyih, dedi, hakikati or taya çıkarmak, bir kâtili cezalandırmak İçin toplananlar. ve sen, Xızı öldür. düğümü, alçak bir kati) olduğumu söy- liyen zavallı gafil, Hepiniz beni din- leyin.. Doktorun da söylediği gibi. ha- Yatımızın üstünde meş'um bir sır ha * linde kıvrılan karanlıkları oaydınlatar cağım., Dinleyin.. Bundan virmi beş sene ol- du. Bir iş dolayısiyle yaptığım seyahat ten döndüğüm zaman.. annem beni pi“ JOLANTSE BANK UNİ NM şanladığını söyledi. Kendisini çok sev- diğim için hatırını kıramadım. Evlen- dik. Karımı hiç sevmedim. Zaten ha yatım seyahatle geçiyordu. Bir gün, Anadolunun yeşil bir kasa” basında çök * güzel bir çerkes kızını sevdim.. Aylarca orâdan ayrılmadık . Nibayet işlerimin daha fazla peri kal mâmaşı için Istanbula dönerken, ken - disini aldıracağımı söyledim.. Eve döndüğüm zaman., beni karımın zayıf kollarında yeni doğmuş bir oğlum karşıladı. İsyanla titredim.. Bu küçük et parçası, saadetimin önüne bir duvar gibi dikilmişti. Günler geçti. Beni bu kötü vadi yetten karım kurtardı, Çünkü onu sev mediğimi, çotuğumdan nefret ettiğimi anlamıştı.. Çok mağrurdu. Sevgilime yazdığım mektuplar: da bulunca dura- madı. Bir akşam onu evde bulamadım. Bıraktığı bir mektupta * önları hiç a- ramamamı, ikisinin de benim İçin öl. düğünü - söylüyordu. Bir an sersemledim., Fakat, tevgili- min hayali, yeniden kuracağım yuva" mın saadeti bu sersemliği hemen kal» dırdı.. Evlendim.. Mes'uttum. Karım her şeyimdi... Beş sene yaşadık. Al tuncı sene kızımız doğarken karım öl dü.. Yalnız kalmı; , Çok acı çektim. Artık hayatımı kızı” mâ vakletmiştim.. Eski karımla oğlu. Mu atattığım zaman, oğlumun öldüğü - nü, karımın zengin bir çiftlik sahibiyle evlendiğini söylediler. Yıllar geçti. Bir gün kızım, bir doktoru sevdiğini söyledi.. Yegâne dileğim onun saadetiy- di. Onları hemen nişanladım. Bir akşam seyahatten döndüğüm za“ mar, evde kimseyi bulamadım. Dok. tor hastahaneden gelmemiş, kizim da öteberi almak için çarşıya gitmişti. Hizmetçi, doktorun annesinin geldiğini | söyledi.. Kızımı mes'ud eden adamın annesini ziyaret İçin çıktım yukarı.. Odaya gir diğim zaman taşlaştım.. Tüylerim ür. permişti.. Hasta da deli gibi doğruldu yataktan. Gözleri korkuyla açılmıştı: “— Senin kizm mı? Senin... diye ko- nuşmak istedi.. Konuşamadı.. Çünkü her şeyi anlamıştı; ber geyi!,, Yatağa yuvarlanarak öldü.. Bunları evlendiremezdim.. Kızıma “evlenmiyeçeksinizİ,, dedim. Sebebini sormadan, kaçtılar benden... Iki ay arkalarında dolaştım. Niha yet burada olduklarını duyarak koş- tum. Daha evlenmemişlerdi. Son bir ümidim kalmıştı: Her şeyi söylemek. Bu korkunç şeye mâni olmak... O ak” şam kızma, yavaş yavaş (anlattım. Gözlerini aşarak dinledi beni.. İlk er vel; “— Yalan, yalan söylüyorsun! diye bağırdı.. Sortra nasıl odu bilmiyo rum,, Cebimdeki tabancayı alıp ateş etti, Üstüne atıldım. Elinden tabanca” yı aldım. Fakat iş işten geçmişti. Kı zım, sevgili yavrum artık yaşamıyof- du... İhtiyar adam, nefesi kesilmiş gibi durdu,. Konuşacak kuvveti kalmamış” tr.. Alnından iri ter deneleri yuvar * Tanıyordu.. Göğsü sık sık inip kalkıyordu. Sebebini söylememişti.. Bütün anlat. tıklar (Meşum bir sır) diye isimlen diği istifhamları çözememişti!.. Hâkim sordu; — Peki.. Niçin evlenmelerini iste - mediniz? Kadını korkuyla &ldüren. kızmi üç aylık yavrutiyle ölmeğe mer. bur eden bu korkunş sır nedir?. İhtiyar adam yavaş yavaş başrı kaldırdı.. Gözlerindeki ıslak acısı, öyle, derin. öyle sonsuzdu k Nedametle kârtşan bu ac kârşısnli korkuyla ürperdiler... Hepsi, duyacı/ı hakikatten ürkmüş pibiy Adam. gözleri dehşetle büyüyen doktora, yüzleri endişeyle buruş. hâlcime, azalara ve avukata baktı... Sonra, #'r ağır cevap verdi. uzaklâr.'an, derinlerden geliyor gi di. Bu, boğuk sesin ördüğü hakikat o- bakışım | | HABER — Akşam postam Z BESİ 3 Birinciteşrin — 1938 PAZARTESİ Hieri 1337. Şaban: 8 am Sanan öğ öle Ayar alm tan 550, 12,03 15,20 1749 1921 40 Lüzumlu 7 eletonlar Yangın: İstanbul için: 24242, Beyoğlu için: 44644, Kadıköy için: 60020, Üzküdar i- çin: 00625, Yeşilköy, Makırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren öy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Rurguz, Kınah, içini Telefon muhabere memu rüna yangın demek kâfidir. Rami ilfaiyesiz 22711 i Deniz itfaiyesi 34, .20 zıt hülesi: 21990. Galata li nt; 44998. Müddei niyet müdürlüğü Nefia Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Reyoğlu; 44801 . İstan, bul: 24378, las: 4U538. Cibali: 21708, Dsküdar Havagazı: İslanbul 60790, Reyotluz 4414 Tahksı Otomobili İstemek için Sular İdaresi: Beyoğlu: 44753. Reşik- Beyoğlu ciheti: 49081, Babek ciheti: 36 « 101, Kadiköy ciheli 0447. yangın ilik: Nurosmaniye: ri 8. Kadıköy; Denizyolları Istanbul acenteliği: 21740. Karaköy; 42302, Puzertesi Tophaneden 18,30 Mudanya, Bandırma, Salt Toplaneden 9,30 İzmit, 16.39 Mu- danya. 19 Karabign, 20 Böndirrn, Gala 2 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- in, Garşamba Tophaneden 18.30 Mudanya, 20 Bandirma, Sirkectden 15 Ayvalık, 18 Burtın. Perşembe Tophaneden 9.00 İzmit, 16,30 Mudanya, 20 Randırma. Galatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın Pazartesi Tophaneden 9İmroz, 9,30 İz. mit, Galntadan 8,30 Mudanya, 10.30 İzmir Sür, 12 Karadeniz. 22.30 Mudanya. Müzeler Aynso! Roma « Bizans, Yunan eser leri ve Gini: Köşk, Askeri Müze ve surnıç lar, Ticmret ve Sanayi Müzesi, Sıhht müze, (Bu müzeler hergün saat İÖ den 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İslim eserleri müzesi: Pazar- testdern başka hergün sent 10 dan 16 ya 6 dön 17 ye ka. Üzesi: Hergün saat 13 ten 16 ktır. i #“amleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut. İskenderi İtalyan vapurları re, Brendizi, X rkect İstasyon 21079. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 13,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 du Eskişe hir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu irenlerden saat 9 da hareket eden Ankara mühlelii pazartesi, çarşanıba ve cuma günleri Haleb ve Musula kudar sefer etmektedir. Avrupa Hattı Müdürlüğü o Telefon hergün Sirkeciden r ve Avrupadan geleni sanat 7.25 te Sirkeriye muvasalat eder. Könvansiyanel 20,30 da “kalkar, 10.20 Hergün sast de gelir. Edirne postası: 8.50 de hareket eder, 19,58 de gelir. R GEÇEN SENE BUĞUN NE OLDU? İdamı istenerek mahkemeye sevkedilen Arif Orucun davası sukut etti. Sıgara İngilterede 40 milyon ster- lingin ziyanına sebep oluyormuş Londradaki “Sizara içmeyi kaldır. ma Gemiyeti” neşrettiği son bir İsta. tistikte İngilterede bir senede sigara içmekle 40 milyon sterlin ziyan edil. diğini bildirmektedir. Rapora göre, bu z0-*ra halkın siga- Ta içmek yüzünden kaybettiği “para sıhhat, gida, ev, binalar” da dahildir. İstatistiğe ilâve edilen bir başlangıçta şöyle deniliyor: “Şüphesiz ki sizara içenlerin sade kendilerine değil, başkalarına da 2. rarı vardır. Bu zütar sâdece onları ra- hatsız etmek, sigâralern*an çıkan du- wenla gözlerini yatartmak, nefeslerini uzamak değil, fazla tam md. ni olmaktır, Çünmü ber halde teneffüs imiz havanm s#işara dumanı ile ş olması v" -e'i sehirles ekte ve bizi vaktinden evvel ihtiyars — Çünkü, dedi, doktorun hasta an i benim ilk karımdı! Doktor da oğ. fa p. Yazan: Rahmi YAĞIZ i Rıza kaptan, amiralın kendisini dışarı çıkarışına içerlemişti — 100 — — Peki,, o halde bunu bana söyle! Klâvye tereddüt ediyordu. Gözleri. ni sola kaydırdı, yanı başında duran Yarhisar süvarisini işaret etti; ve sustu. , Fransız kaptanının te- reddüdündeki sebebi anlamıştı! Rıza Beye döndü: — Siz; dedi; bizi biraz yanlız bıra- kın. Lüzum olursa sizi çağırtırım. Rıza Bey amiralin bu sözüne içer. ledi; fakat emir emirdi. O, Fransız süvarisi tarafından gösterilen tereddüde kızacağını, kendisini dışarı çıkaracak yerde yanında o konuğması için ısrar edeceğini umuyordu. Fakat netice öyle olmamış, Soşon kendisini dışarıya çıkârmak için emir vermişti, Rıza Bey hakir bir tavırla #mirini se. YMınladı, dışarı çıktı, kâamarı kapım nın dışında dolaşa dolaşa beklemeğe başladı. Soşon, esir süvariye sordu? — Yalnız kaldık, anlat bakalım! Klâvye derin derin göğüs geçirdi; esir oluşuna es8f eden manasile bu gö- #da geğirişin altında İngiliz arkadaşla- xmı kıskanan batiz bir iç çekiş te se- siliyordu. Klâvye teker teker anlattı; — Biz daha Maltada iken, hareket. ten bir goze evveli komodor Brodey bi- zi E. 13 te töpladr. — Şu Murmaradaki komodorunuzun kendi şubesinde! — Evet amiralim... Toplantı bir sa- at kadar sürdü, Burada ertesi sabali hareket için hazırlanmamız etrafında örüşüldü. Brodey bu arada şunları — Arkadaşlar, dedi! Hazırlıklarmı. 21 Uzun bit yolculuk programına göre tamamlayın. Enaz 209 günlük mayi mahrukat, azami hadde cephanc, yes dek parçalar ve kumanya tedarik edin. Marmâraya girişimizden ancak 15—20 gön sonra bize yardım edilebilecek! Biz bunlardan bir şey anlayamamış tık. Arkadaşlar sordular; — Orada bize yardım edecek var mı? * Brodey bir mektup gösterdi, izâh et ti — Evet, Amiral Dörobek bir mektup verdi. Marmarada bizi | bekliyecek bir yı i bulunacak, onun süvarisine bü- nu vereceğiz; bizim için oMarmaranm kuş uçmaz £al nden birinde bir üs edecekler. Fakat hizim Marmara ya girişimiz, bu kaptanı buluşumuz, mek tup verilmesi bir hayli zamana bağlıdır. Onun için mümkün mertebe uzun zaman dayanacak kader malzeme ve mahrukat tedarik edilmek zarureti var, Soşonun çalık kaşları açılmış, yüzün- de hayret İfade eden çizgiler belirmişti. Burada, Klavyenin sözünü kesti © acele sordu: — Marmarada bir yelkenli mi bekliye- cekti sizi, Naszl?, Bir de üs (tesis edile- ceki Kizvye ayni soğuk (o kanlılıkla devam etli: — Evet amiralim.. Son İstanbul akı” nımızda bize verilen direktillet arasında Yardımcımızın da işe başladığı söylen- Mişti, — Kim söyledi bunu? — Kapiten Brodey söylemişti. — Denizde sık sik irtibalınız oluyor Mu? — Ben ondan sonra ne komedofu De de diğer arkadaşları göremedim. — Son buluşmamız ne zaman oldu? 4 gün evvel, Hayırsız ada önlerin- de gece vakti bul hep bir arada gö- rüştük, O sırada yanımıza gisli üsse eşya nakletmeğe memur olan - adamımız da onunla da ayrıca konuş birimizden ayrıldık.. Ben Boğaza doğru yacağım Türk sahil şehir ni topd tulmağa, güzer gâhteki transpor ve yeikenlileri batırma ğa memur edilmiştim. oBrodey ile Hel bru ani B.7 ve E 13 birlikte hareket edecekler, orlar da Anadolu sahilinde ayni işi göreceklerdi. kimse — Sonru nerede buluşacaktıhız? — Boğazın yakınlarında, gece bir yeşil lener taşıyan şamandıra b nacaktı. Oraya varınca bekliyecek, bil kırmızı icnerimizle işaret o çekeği Gelip bizi alac , Brodeyin yanına gil se götüreceklerdi. — Hâlâ o işaret mevcut mudur? — Bilmiyorum ümirâlim. Ben ei n zamanı geçirmiştim. Daha önlerinde türbinlerimde arılar rösterdi. Yolda âdeta saat (o bagındi mola verir gibi duraklamalarla rotamız! gör takip ettik, İki gün gecikmiştim, BüS tün bü işler arasında yaltaz Silivriyi bö bardıman ettim, © da iş olsun kabilinde bir şeydi amiralim, ğ — Neden? ” — Neden olacak; korku içinde İskeleş birkaç merfni attım. İsabet ettikler şüpheliyim. Tarassuta vakit b madan daldım. Gehe iş olsun kabilinden iki torpido da savurdum. Gene O sirğ şalın bir arıza gösterdiğini haber vej ler. Onunla meşgul olduk. Zar zör b rıldığımız noktaya geldik. Bu sefer makie nedeki sakatlık kendisini tam gösterdi Mil Broken kırılmıştı. Artık ne bir adım ilerliyecek halimiz kalmıştı, ne de su als tında kalacak takatimiz! Geminin yak depoları patlamıştı. Havâ yordu. Makine staper ettiği için dö ler işlemiyordu. Mürettebat halsiz, m gada yel serilmişler, © havasızlıktaj bünaları ciğerlerini bir damla taze ile şişirmek için çırpınıyorlardı. Bu Ya“ ziyet karşısında yapılacak iki iş vardı. Ya .tahtelbahirin çelik duvarını paralas mak, gemimizi, kendimize mesir onunla birlikte gömülmek, yahut'suyu üzerine çikarak Akibetimizi beklemek, İkinci şıkı kabul ettim. Benim hatamla değil, elimizde olmıyan sebeblerle bu. na vaziyete düşmüştük. Ve.. bu halde # ken bu Kadar arkadaşımı, yekünü 22 varan mürettebâti öldürmeğe o keridim birlikte gömmeğe sevke hakkım yoktu. Emir verdim. Çocuklar Omaç donkileri işlettiler.. Gemi suyun ü çiktı. Sonraki felâket malüm. Klavye artık susmuştu. Soşonun dima İl yalnız Üs ve gizli teşkilâtla Amiral diişünüyordu. Bu adamın söyle dikleri, kendisinin meydana (o çıkal telsizle ortaya attığı, ileri sürdüğü, gizli teşkilât işini teyit ediyordu. Demek amiralin şüpheleri hakikat ha" linde kendisini gösteriyordu. Soşon artık başkumandan vekilinin hamlarına cevap verecek (o vağiyete mişti, Şimdi, gecenin karanlığında d desttoyellik filotilla İstanbul © yolund hızla yol alırken amiralin bütün neşesi yerine gelmiş, günlerdir bıçakların madığı ağzı tebessümlerle (çerçevelere Mmişti, Soşon, karşısında ezik büzük kı nışlarla yol gösteren esir düşman deniz cisinden uldığı malimatı kâfi gördü. — Haydi, dedi, artık istirahat edin! Sonra, dışarı seslendi: 4 — Rrza bey!.. i Amirâlin çetrefil bir dille talâffuz tiği bu kelime dışarda kamara kapısı" bın önünde dolaşan Rızâ kaptanın - Kına geldi, muğber süvari içeri seğirtti, a mizalle konuştu : — Artık bu istirahat edebilir! Onu gö derin! Rıza kaptan amiralin arzusunu yeri getirdi. Klavye iki nöbelçinin önünde las nek, sağı indirilirken Soşon devam etti; | Sizin de, benim de istirahate ihti yacımız var. Sabaha daha (epey ister, neredeyiz, hütlen onu bar Ba Söyleyin! Rıza kaplan pusulayı kontrol etti, ritaya baktı, diğer öletleri de gözden gi çirdi, amirale cevap verdi: — Mudanya hizalarındayız amiralim — Peki öyleysel,. geceniz hayırlı ol- sun! z # Geceniz hayırli olsun amiralim, (Devamı var)