2 BİRİNCİTEŞRİN — 1938 Hayata dair “« R .. . opal üslüp,, ERZİFON Halk vinin çıkardığı Z TaŞ » ak mecmuasınm 1 eylül ta. rİhİİ sayımını küriştirryorum; bir makale, adıyla, mer; rdı: “Topal üs- muharriri, Ebet Mahir 2 mensur yazilarda da « tehir'den şikâyet edi- de o tarzda iki satir Yazmış: « Bİdiyor kardeşiyle akgam iü, pencereden ehgin denizi,,, SR, ilinci satır “4-4-5” hik bir ii ii a Kâmi'nin bu vezinde Yük > İ vardır; rsmn bâta bir iş m $U Veren olmasin, — Baş ucumda Bİ hana Sa yok desin Ebet Mahir MUZ da, Birini saldırı diya bi- » Manası İle deği e ahengi ile, a hosbir beyit söylemiş olurdu. ZIK* bir firsat kügermış! Gerçi e, ta vi Yalnız, bügün ba Zözlken takdim yor. K Lg mazımda da Bts “Dilimizde bü şekil, leri uucak Şairler belki zaruret anapilirler. Ha denizi seyrödiyor,, pencereden ergin : da, #ndece vezin far- > bir tesir farkı vardır. Ke Teri de bizde bir heyecan Nazmn: hiç 'den vazgeçebi- hiçbir iyi şair yemin, fali, fül i bilerek, istiyerek, * Süzollik aradığı için de, diyor, Gelgij, Sicim Anl meseleye: Ebet Mahir irde takdim . tehir'i niçin is- Cümlenin ei Mananm karıştığını, din 5 Anlaşılmaz bir hal aldığını id. ği > ODU, ancak alışıklık bakı- di “ diediyor, Kariin, öyle cümle birdenbire duruverer b atin sarsıldığı gibi sarsılaca- Fakat gün geçtikçe böy- Mi va in alışmak kabildir, Bunları, ie EE Yalnız'ın Yaptığı gibi, kat'i sesini © e İçin dile hiçbir Eetirmeleri kabil olmadığını Pat mek a abil olmadığımı is- UM Devanu 4 üncüde ram EEE Feurusaı ATAŞ Yalnız yogi Elektrik süpürgesi nasıl icat edilmiş? 12 nisan 1972 de Tilariik vapuru iw açıklarında a çarparak parçalanmıştı. Bu çeşit felâketlerin mümkün mertebe önüne geçe bilmek için Aserika filosu her sene ter muntazaman < dolaşır ve vastgeldiği buz dağlanm top ateşile tah İrp ederm e " Pazarlık kalktıktan sonra.. “İM anhnmutpaşa,, başını dinliyor ! Yeni kanundan en fazla zarar gören, tezgâhtarlarmış ! Dükkâncılar , çene kuvvetile bir malı Yüzde elli fazlasına satabilen tecrübeli il maf pazarlığın kalkma yi ormuş!... Dün pa DÜ çi ” Snununun ilk tatbik gü- dp Golayanile göyle © gelir İçimde gözüme çar dedim de ill li old. Kan, unun çerçevesİne k da pazar” i yazılı levha- rdu. Bu şekilde bir lev- ni tanıdığım bir dükkân! dayanamadım, içeri girdim. | iyan patrona hemen: dedim &iz de mi Pazarlığı kal Yapılır,, ibareleri A Sal ÖR görün, Ve beni kar, Sile Yüze Cevap verdi: rtük. Oyalı, bıktık bu pâzarlıktan Taşluk bire, kimseler vardır ki beş kur Mimi — için Yarım saat vur aşağı Pazarlık Yaparlar, sonra da e ir fark için almadan çıkıp Gibi Kaziyetlerde kaybettiğin A DME aciesın ila « Yoksa yarım saa Sene çaldığına mı? KA TN U kanun b; ize bir tahlisiye gibi geldi. emen Allah müşterilerimizi Yam vii İ irsi bir hastalık gibi de len bu alıskantız eşi w alışkanlıktan kurtarsın biz de rahat ©delim, onlar da... * çe tanhamamından başlayıp arşı > sikapısına kadar devam hemen, Bein «len Mali! at ye ki Paşa yokuşu sanki bir möetem içinde! Yordu. Gelip geçenlerin kotundan, eteğinden tutup zorla dükkânın içine çek mek istiyen yüzsüz çıraklarla, avaz avaz mallarını metheden şarlatan tezgâhtar Jar bile ortada gözükmüyorlardı, Önüme gelen bir dükkâna girdim, Du varları basmalar, türlü türlü kumaşlar, hazır entari ve mantol N da bir sessizlik vardır. Köşede tezgâhm başında, başımı koluna da; tezgâhtar benim girdiğimi bile neden sonra duydu. Ve daha bir şey sormama meydan kal“ madan, sanki derdini dökecek biris rıyormuş gibi: — Bitti artık, dedi, bitti... Mahmutpa şa öldü demektir. Pazarlık burada bütün esnafın velinimetiydi. Yüz sene, bu yo" kuşu yaşatan pazarlıktı! — Neden canım. diy fırsat bırakmadan deva — Evet, bizim geçimin Pazarlık yüzünden işzüzar bülbül gibi $ müşleri toplayan, bir malı çene kuvveti- le yüzde elli fazlasına satabilen tezgâhtar lara yol veriyor artık... Öyle ya tezgüh| tara ne lüzum kaldı? İşte mal, işle fiyat..| Pazarlık olmadıktan son, Biraz durdu. Derin derin içini çektik” teti sonra devam etti: -- Biz elimize düşen acemi aldatmasak rahat edemeyiz. Ama bu: ların içinde açık gözler de çıkmaz değil. oldum... O , tezgâhtarlara artık yol veriyorlarmış. Fakat ismi meşhur bu diyara bence toy- lar, bir şeyden anlamazlar düşerdi... Balıkpazarında büyük bir giriyorum. Patrona soruyorum — Nasıl, yeni kanundan memnunsu" nuz ya — Tabit bayım, nasıl olmayız? Dük- k adedini bile azaltım. E zun pazarlıkla Gükküna Cel u a için ayrıca çıraklar kullanırdık! — Peki artık pazarlık etmek istiyen olmıyör mu? kal daha bu sualime cevap vetme- na şişmanca 45 lik bir bayan girdi. Ve hemen ilk sorgusuz — Kuzum, pazarlıkla mı satıyorsu” nuz. voksa pazarlıksız mı? demek oldu. Mağazadakiler kanundan bahsederek onu ikna etmek istedilerse de, kadınca" Zızın kafası bir türlü bunu kavrayama" dı. Boyuna söyleniyordu: Canım nasıl olur da ben pazarlık etmeden mal alırimm? Daha dün çekişe çe” e otuz kuruş istenen şeyi yirmi beşe, kuruş isteneni de otuz (yedi buçuğa üldım. Demek şimdi de sizin istediğiniz fiyatı vereceğim, yağma mi var? Ve, dükkândan Dükkân sahibi — İşte görliyorsunuz ya ca alı i Bence, sı için, halkla i arasında tam bir iti- madın hasıl olması lâzımdır. Diğer ta- Der Devomi 4 üncüde Sabahattin AYGEN sından bakarak: dedi, yıllar Elektrik süpürgesi kralı anlatıyor Bütün dünyanın işine yarayan bu mühim aletin kKâşifi kendisi değlimiş... Elektrik süpürgesi kralı ünvanı ve- rilen meşur Amerikalı milyoner H. V. Hüver Londrada bir müddet kal diktan sonra verdiği bir mülükatta bu icadın hikâyesini anlatmıştır, Mister Huver diyor kis “— Elektrik süpürgesinin muciği benim zannediyorlar. Yanlıştır. Hiz. metçilerin elinden süpürgeyi alan ve yerine elektrikli bir alet veren adam orta yaşir, sıhhati bozuk, fakat zekâsı daima işliyen bir dahiidi. Murray Spangler ismindeki bu adam babamın vaktiyle mektep arkadaş: imiş. Ben de eskidenberi, babama gelip giderken tanırdım. “Babam deri işleri üzerine alış ve- riş ederdi. Nevyorkta bir mağazamız vardı, Spangler de arasısıra babama gelir, yeni icatlarından bahseder, tica- ret sahasına nasıl konulması lâzımgel. diği hakkında fikir danışırdı. Çünkü icat cihetinde zekâsı ne kadar kuvvetli ise ticaret işlerinden de o kadar az | anlardı, Babam da onun anlattıklarını dikkatle dinler, kabili tatbik olup ol- madığını söylerdi. Spangler bu şekilde belki yüzlerce şey icat etmiş, bazılarından para ka- zanmış, bazılarında da ötekilerden ka. #andıklarını kaybetmişti, Elektrik süpürgesini icat ettiği za- man da bize geldi anlattı: Spangler o günlerde bir yerde 50 - 60 liralık bir memur olarak çalışıyor - du, Bir gün evinde halı silkerken aklı- na gelmiş; “— Bu halıdaki tozları vura vura de şarı çıkaracağımıza, tulumba ile kuyu. dan su çıkarır gibi, bir hortumla emsek olmaz mu?,, diye düşünmüş. İcat sabibi adam, derhal atelyesine koşuyar: Akordeon gibi bir alet yapı- yor. Tıpkı o çalgı gibi, bunun da bir köri vardır. Bir ucunu yere koyup bastırıyorsunuz ve delikli tarafı tama”; miyle yere gelecek şekilde dayadıktan sonra elinizi gevşetiyorsunu, Delikler, den içeri giren hava ile beraber, halı" üzerindeki ve yerdeki tozlar da körüğün içine giriyor.. Spangler âletinin tecrübesini de gö- zümüzün önünde yaptı. Bu icat baba - mun çök hoşuna gitmişti. Spangler e- sasen babama bu işde ortak olarak ça- Rasgele lışmayı teklife gelmişti, Çünkü mühim bir kısmı deriden yapılıyordu. Bu iş. lerden de babam iyi anlardı. Konuştular, hesap ettiler, kitap et- tler, nihayet beraber çalışımıya karar verdiler. ve “körük süpürge,, leri yap" muya başladılar. İlk zamanlar bir sü, pürge üç haftada meydana geliyordu. Bu, o kadar zor bir işti. Tabii, o nisbet te de pahal: oluyordu. Bundan sonra babam süpürgeyi elek trikle işletmeyi düşündü ve fikrini Spanglere açtı. Fakat Spangler şimdi daha başka yeni icatlarm peşinde koşu yor, bilhassa elektrik ve telsiz işleriyle meşgul oluyordu. Babama: — Sen ne yaparsan yap; yalnız ba, na kârın yarısını verirsin, dedi, Hakikaten elektrikli süpürge çok kâr getiren bir icat oldu. Süpürgenin elektrikle işleyen şekli hem daha kolay imal ediliyordu, hem daha ucuza çıkı- yordu. “ Icat derhal bütün dünyaya yayıldi; Az zaman içinde yüz binlerce dolar pa” ra kazandık. Spangler o günlerde gene çok hastalanmıştı. Kârdan (hissesine düşen kısımı ayırdık, verdik. Bu para ile derhal karısı ile Floridaya gidip bit müddet istirahat etmek imküruğt bula” caktı. Seyahatlerinin hazırlığı ile biz. zat ben meşgul oldum. Her şey tamam â:, ertesi günü Nevyortkan ayrılacak. Jardi. Fakat, zavallı Spanglere ömrü vefa etmedi; O akşam kalb sektesinden &k dü.. Ondan sonra her sene Spanglerin dul karısına kârdan kendisine düşen hisseyi muntazaman vermiye başladık; Bir müddet sonra babam işten çekildi.O zamandanberi de işleri ben idare et- mekteyim, Mucidin karısı bugün kizt ile beraber sakin bir sasabaya çekilmik yaşıyor. Bize o kadar itimadı vardır ki satış defterelerine gelip bakmaz, biz onun hissesini ne diye verirsek onu kabul eder. Esasen Spangler de bizden hiç hesap sormazdı, Spangler hakikaten iyi kalbli ve til, ren çok dindar, muhafazakir bir in sandı, Sade beyaz bir gömlek giyer, si- yah kravat bağlardı. Gömleklerini de yalnız karısının dikmesini isterdi, has zır gömlek almazdı., m İman em kali a a a a a Suln mükâfatı JANS haberleri, Nobel sulh mülâlatma Çemt tım namzet gösteril diğini bildirerek, bu devlet adamının dünya sulhünü (kurtardığı için dünyanın ber yerinden torbalar'dolusu tebrik t kaydediyor. elgraf ve mektubu aldığını Çemberlayn bu mükâfatâ lâyık mıdir? Buna evet demiyecek hiç kimseye rastlanamaz. Şüphe yok ki Çemberlaynın soğuk kanl çabalamaları olmasaydı, bugün, orta Avrupada baba günlerinin yaşanmasına çoktan başlarmış olacaktı. Fakat, sulhü kurtaran Çemberlayn mıdır? İş, onun muydu? Bence hayır... lıkla sulhu kurtarmaya silâh çoktan patlamış, ana hakikaten teşebbüsile başlayıp bitiyor Gerçi o, teşebbüsünü yapmış, müzakere safhasını açmış, müzakerede bu” lunmayı İstediği halde kabul eğil işgalinde bulurdurduğu toprakları, iyen alâkadar devletin haklı veya haksız ir başka devlete vermeye imza koymuş" tur. Şayet Çemberlaynın verilmesine cevaz gördüğü toprakları, o toprakların sahibi olduğunu iddia eden asıl devlet reisi Beneş vermeyi kabul etmeseydi bü: sulh hakikaten kurtarılmış olur muydu? Buna göre sulh, bu kurtulma teğet de bulunanın ve karar verenin değil, bu kararı kabul edenin eseridir. ih mükâfatı Beneşin hakkıdır. Hem bu âdilâne de olur. O, elde edeceği para ile, Pragın bir köşesinde, münasip yerinde “Çekoslovakya,, adıyle bir #bidecik yükseltir. Sulh uğrunda önce kuşa dönen, Sonra da — dünde diyetini bu âbidecikten anlayabilirler. miz gibi — “Çek, ip gideceğe benziyen Çekoslovak devletinin mevcur