Bir macera adamı... k Nakleden: Mecdi Enön © Büyük Adanm en büyük otellerin. den birine İzmirden yeni gelmiş olan © bayan Şahendenin yatak odası kapısı o tabah erkenden çâlmdı. çin Zen: Bi, kadar erken olmasma rağmen rar etmekte olduğunu haber verdi. Bayan Şahende,, aybanm önünde, yüzünün ilk rötuşumu yaparken, uza- tılan kart vizite bir göz ett. Evvelâ hayrette kaldı. Sonra biraz merak sai- kaalle ve biraz da vahim bir vaka ola. giyerek, ziyaretçinin içeri alımmasını emretti. Yabancı adam içeri pirince kibar bir reveranış yaptı ve kendisini takdim et- ti: — Re:si Tezel Ve kendisine gösterilen yere otur- duktan sonra ilâve etti: — Kart vizitimden de anladığınız veçhile Hukuk mezunlarındanım. Fa. kat, işlerimin fena gitmesi,âilevi bazı felâketler, yarıhanemi kapatıp başka bir iş aramağa beni mecbur etti. Kadın: — Eğer bir iş istemek için geldinizse İzmirde bulunan kocama müracaat et- menizi tavsiye ederim. Diyerek sözü- nü kesti, Recai başile menfi bir işaret yaptı: — Eayır, bayan, şimdi bir vazifem var artık, dedi. Ve bu vâzilem dolayısile sizi böyle erkenden rahatsız etmek mec buriyetinde kaldım, Şahende hayretle: © —Ne münasebet? demekten kendini alâmâdı. Adamı.müşkil mevkide kâlrerş gibi bipstavir'takındı ; i — Şirdi meseleyi size arzedeceğim., Kocanız bay Şemsi, hususi surette, beni hizmetinize tayin etti. Daha doğrusu İstanbulda kalacağınız müddetçe sizi ker tehlikeden korumak vazifesini ba- na yükledi, Şahende birdenbire fenalaşmıştı. His sedilir derecede titreke bir sesle ko- — muştuz d — Fakat, size verilen bir gizli işi bu şekilde açığa vurmakla #:emilik etmiş olmuyor musunuz? Bunu gelip bana söylemenizi çok çocukça buluyorum, doğrusu! , Erkek ciddileşti? — Bayan, dün akşam gördüğüm şey, mahvnıza sebeb olacak kadar ağır bir itkam olabilir sanırım, Kadının beti benzi kül kesildi. Ken. disini müdafaa etmek için bir tek söz bulam:yordu. Bitkiz.bir halde yerinden kalktı; biraz hava ölmak, kendine gel- mek için pencereyi açtı, Derin derin içini çekerek bir kaç dakika o vaziyet te kaldı, Sonra büyük bir ciddiyetle ar. kasma dönüp: ütunuzun bedeli nedir? Ne a V dat İstiyorsunuz? diye beykırdı. Adam ç kezğın bir tavırla: “ami Bayan benim eski bir avukat oldu wi ve buraya bir şantaj k için — gelmediğimi anlamanızı WEE deli — Peki buraya ne için geldiniz? Ne İstiyorsunuz Benden?.. — Size yardım etmek, Sizin yardı. munıza koşmak için geldim, muhterem bâyan!. Mesleğim bazan karakterimle tezad teşkil ediyor. Eğer korumakla mükellef olduğum kadının böyle ilâhi bir güzelliğe sahip olduğunu bilseydim, bu işi Üzerime almazdım. Tele kocanı. gın beni peşinizle takmakla boşanmak için bir ip &eu aradığını hisseder gibi olduktan sonra! Zavallı kadın hıçkırıklarını zabtede- medi; — Ne yapayım? Ne yapayım? Bana ırdım ediniz! Kurtarınız beni bu azab Allah aşkınar.. — Eğer dün gece gördüğümü uttut- m lâzım geliyorsa, derhal buradan eket etmeniz, hiç kimseye haber vermeden gitmeniz icap eder, Belki an sak bu şartla işler yoluna girebilir. © — Buradan gitmek, Nihadı görme- e lk idi p eki —————————— şa m m den gitmek mi? Fakat bu beim için çok elim bir şey olur... — Yegâne hal çaresi budür. Tehlike- Ti bir maceraperest, bir dolândırıcı, bir Bümuş hırsızından bâşka bir şey olme. yan o adamdan sizi kurtarmak için baş- ka hiç bir çare düşünemiyorum. Anl yormusunuz? Başka çare yok. — Nihad mu bir maceraperest, dolan dırıcı ve namus İurörz:? Fakat bu bü- yük bir iftiradan başka bir şey değil Diye kadın — şiddetle reddetti: — Maalesci söylediklerim doğru dur. Ve ben bunu size bildirmek vazi- fesile mükellef olduğum için stırap duyuyorum, Dün gece sizin odanızdan henüz çıkmıştı ki onunla karşılaştım. Konuşmamız kısa sürdü. Ve inkâra bi- le sapmadı. Fakat, artık buradan çok uzakta bulunuyor. Adaletin eline düş- memek için ortadan kayboldu." Şâhendenin korkudan gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Her hecesi bir tokmak gibi beynini sarsan bu sözleri dinliyer- du: — Bense onu erkeklerin en İyisi, en temizi sanmıştım! Ne büyük suku. tu hayal yarabbil.. — O evvelâ kadınlar: askla tuzağı- na düşüren ve sonra paraların: yeyip bitiren «insinden bir adamdır, Mücey- heratınız arasında bir eksik olup olma- dığına bakmanızı rica ederim. Kadın derhal masa Üzerinde duran mücavhcrat kutusuna koştu, açtı, He. yecandan titreyen ellerile hepsini yok» adr, Ve biraz sakinleşti: — Allaha çok şüktr, her şey yerinde, İşte yüzükler, pırlanta küpelerim, bile giklerim, ve... Kutunun alt gözünü açar açmaz bir feryad kopardı; imiz — Elmas pantantifim “yok! Çalın. mışl., Recai hemen yanına koştu: — Gördünüz mi? Haklı değil mi İmişim? Dedi. — Ah alçak herif! Fakat onu sat. mağa vakıt bulamıyacak! Çabuk poli. se baber verelim! Kadın telefona" koşunca adam mani olmak istedi: — Aman, rica ederim.. Kendinize ge liniz, Bayar. Delilik etmeyiniz!,. Şimdi bây Nihadı yakalamak zor, belizi de imkânsızdır. Yakalandığı: da farzetsek elimize ne geçer? Pantantf artık yerini Bulmuştur. Bu şekildeki kibar hırsızlar yapacaklarını evvelden kararlaştırırlar; Netice ne olacak? Her şeyi polise söylemeniz icap edecek. Ta bil beni de hakikati söylemek mecbu- riyetinde bırakacaksmız. Hakikaten'a. damın plânt çok müthiş. diyecek yek, Fakat, artık mücevberinizi döşünme- yiniz. Olan olmuştur, Sonra, dün gece olanların. da bir ser kalması için süküt etmekten başka çare yek. e kocam... Pantantifimi kây- ettiğimi öğrendiği - ü) grendiği zaman ne yapaca, — Kocanıza, meselâ burada canını. zn sıkıldığını, İzmire döneceğinizi yazı Diz; Vapurun güvertesinde parmaklığa dayanmış denize bakarken kıymetli mü cevheriniz düşebilir, Ufak bir feryad, yolcaların nazarı dikkatini çekmeğe kâ fidir. Bana gelince, srrrınız: daima giz li tutacağım, Sonra, dünkü vakadan ha berdar oluşum Sirf bir tesadüf eseridir. Çünkü benim vazifeye bugün başlamam Jâzımdı. Dünkü meseleyi görmemiş o). makla vazifemi suiistimal etmiş sayıl mem, Bayan Şahende biraz sükünet bul. muştu, Biraz düsünüükten senra; — Doğru söylüyorsunuz, yapacak başka hiç bir şey yok, diye hak verdi, yine taltim vârmış ki sizin gibi bir a- dam önümüz çıktı da beni uçuruma yu- varlanmaktan kurtârdı. Bu iyiliğinizi biç unutamıyacağım, Ve samimi bir tavırla adama elini uzattı. Recai: — Yazifem artık bitmiş demektir. diyerek uzatılan eli Gürmetle ör afak mz 30 EYLÖL 1938 CUMA Mieri: 1357 — Şaban: 5 sahan mam imami Aşan mim demem 5,56 AYDA 15,23 17,54 19,27 4,17 Lüzumlu 1 eletenlar İçin: 24222, Beyoğlu İçin: köy için: 80020, Üsküdar i- , Bebek, Tarabya, Fenerbahce, Kandilli, Eren a, Heybeli, Burgaz, fon muhabere #emu runa yangın demek küfidir. 7n Ramı sifuiyesi : 30. 21996 Galata yangın Havagazi 60791. Neye - T aksı Otomobili İstemek için Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Teşike toyoğlu ciheti: 4984. Bebek cibeti: 36 » 161. Kadıköy cibeti 60447, Denizyolları İstanbul acenteliği: 22740. Karaköy: 2. 2urlesi Tophaneden 1630 Mudanya, 20 Bandırma, $ hanelen 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya. 1) Karabiga, 20 Uandırna, Gala- tadan 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer sin, Tophaneden 18,30 Mudanya, a, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan Karmdeniz. dürmmartesi Tophaneden 14 Müdanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. rtesi Tophaneden S9İmroz, 9.40 İz- mit, Galatadan 8.30 Mudanya, 70,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22,30 Mudanya. Müzeler Ayüselya, Noma - Bizans, Yunan eser- leri ve (Çinili Köşk, Askeri Mi e sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi ihl müze, (Bu müzeler bergün sal 10 dan 16 ya karlar açıktır.) ve İslâmi eserleri müzesi: Pazar- tesiden i hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Çuma günleri 16 don 17 ye ka: dar öçikler, Topkapı Müzesi; Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz : Seferleri Romanya vapurlar 13 de Köslenceye; Sal re, Beyrut, İskei rlexi günleri ünleri 18 de Pi- “uma günleri saat 10 , Venedik, Triyeste, Sirkeci İstasyon Müdürlüğü “Telefon 23079, Anadolu hattı Mergtin hareket eden şimendiferler; de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de sr ve Samsun, 19,30 da Eskişe- 1 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapai Ru trenlerden saat 9 da hareket eden Avkara muhteliti pazartesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kâdar seler eimektedir. Avrupa Hattı Semplon elisnresi hergün Sirkeciden Sant 72 de kalkar ve Avrupadan geleni sant 7.25 te Sirkeriye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,59 da kalkar, 10.20 de &elir. Edirne postası: Hergün saat 8,50 de hareket eder. 19,33 de gelir. MUNAKASALAR: İnhisarlar ideresinin Yavşan tuzlasında Şartname ve projesi mucibince yaplırılacak revir » doktor evile ilkmeklep binası inşa- atı her iki iş birden kapalı zarf usulile ek- silmeye konulmuştur. Keşif bedeli revirin 7238.25 lira ve ilkmeklep “binasının 10473.92 Tira ki heyeti umumiyesi 17743 77 kuruş ve muvskkol tes 1928.54 liradır. Eksilime 3-9:935 tarihine raslliyan pazar tesi günü saat 11 de saşla © İeverim vel mübayaat şubesindeki alım komisyonunda — — —— ten sonra, derin bir reverans yaptı ve odadan çıktı. Ayni günün akşamı Beyoğlunun i- kinci sınıf bir otelinde Recai bir ka- dınla şöyle konuşuyordu: — Şu elmasları görüyor musun? Taşların büyüklüğü nasıl? Bu sabah, büyük Adada Şahende adında bir bayan hediye etti, Sabahki vakayı dinliyen kadın? — Peki, Nihad denilen adam sana mücevheri nası) oldu da verdi? diye sordu: — Sen de amma salfsın ba! Zavallı Nihad dünyanm en İyi adamıdır. Kadı na macçcraperestin birisidir diye ben tânrtum. Çünkü bir daha onunla gö- röşmeşini istemiyordum. Zaten odaa Bİ bir iş dolayisile o sabah erkenden e ından kimse baberdar. Gl ' Yazan: Rahmi YAĞIZ | Şalopeler 15 dakikada deniz. deki mürettebatı tamamen devşirdiler, döndüler... * | —98— — Bana bak, iyi mesafe isabet istiyorum! YYarhisarın topları ikinci, üçüncü sal- volarını da yaptılar. İki ateş arasında sü” vari kaptana rapor edildi: — İskele bordamızda torpido izleri vari .(1) Kaptan yerinden fırladı, aşağı güverte“ ye, başgüverte topçularının yanına koş tu, Ateşi top başındari bizzat idareye baş İadı, üçüncü salvo derhal tesirini göster“ di; tahtelbahirin kasara kapağına çarpan parçalanan bir mermi, kasara Kapağını kapak ağzında duran ikinci kaptanla bir likte müthiş bir gürültü ile denize yuvar ladı. Tahtelbahirin'işi tamanılanmıştı. ikisi Boğazda batan Fransız tahtelba- hirlerinden Marmaraya girmeğe muvaf fak olan üçüncüsü de nihayet obirarıza yüzünden dalma kabiliyetini kaybetmiş hareketten kalmış, Türk destroyeri Yar hisarm bir mermisi ile denizin derinlikle” rine gömülmeğe mahküm olmuştu. Fransız tahtelbahiri aldığı yara ile san cak bordasına yaslandı, ufacık tekne ca” navar ağzı gibi korkunç bir açılışla ikiye ayrılan su kütlesinin ortasmda kayboldu. Triton mürettebatı suya dökülmüşlerdi. Yarhisar ateşi kesti, mayna ettiği iki şa“ lopeyi suda çırpınan düşman denizcileri" ni toplamağa gönderdi. Rıza kaptan şalo- peler denizdekileri toplarken yeni bir & züntüye kapıldı. Niçin tahtebahiri topa tutarak batır mıştı? Onu yakalasa, arkasına takıp da Istanbula getirse, Halice çektirse muvaf- fakiyeti şimdikinden 10 defa daha fazla alkışlanacaktı, Bu noktaya fikri takıldı & düşman tahtelbahirini baran Yarbi sar süverisinin kalbinde bir üzüntü kımıl danıyor, bu kımıldanış muvaffakiyetten duyacar hazzı bertaraf ediyordu. Şalopeler 15 dakikada denizdeki müret- tebatı tamamen devşirdiler, döndüler, ge miye geldiler, mataforalara takılan şâle- peler yerlerine asıldı. Esirler Yarhisarm güvertesine çıkarıldılar. Süvari yanlarına indi, esir safını gözden geçirdi. Başta, balan düşman selinesinin süva- risi kapiten Öjen Klaviye duruyor,yanın da çarkçıbaşı İzidor bulunuyordu. Bun dan sonra mürestebalları SIZ kalan altı ki gi sırada mevki alıyordu. En nihayette de iki rakip gedikli Etyen Şamo İle torpido" cu Piyer bulunuyorlardı. Altındiş Rıza kaptar süvariye yaklaş" tı, İngilizce sordu: — Geminizin ismi neydi? Sırsıklam üstü başı il yette duran ve çeneleri biribirine o Yuran Fransız yüzbaşısı karşımdaki muvaffak Türk süvarisine korku ile - baktı, cevap verdi: — Triton, kumandan! — Nereden geliyordunuz, nereye gidi” yordunuz?.. — Hiçbir taraftan gelmiyordum. 25 gün €vvel Marmaraya girmiştik. Cevelân yâ” pıyorduk, — Niçin suyun üstüne çıktınız? — Sefinemizin su altımda kalma kabi" liyeti kaybolduğu için! — Peki,. Marmarada daha başka tah” telbahir var mı? tayin edin; mişti, Bir kaç gün Adada gözükmiye. tekti, — Peki asıma, pantantifi nasrl eli- ne geçirdin? — Kadin pencerenin önüne gidip da kikalarca kendine gelmeğe çalıştığı si- rada, ben de mücevharat kutusunda © dime tesadüf eden alt gözünü çektim ve kıymetli pantantifi cebime aktardım. — Bu mütevher yerine bol para is. teseydin, daha iyi olmaz miydi? — Fakat, hiç bir zaman kadından © iwücevherin bana temin edeceği kadar para koparamazdım. Kocasından iste- mesini beklesem belki bir şüphe uyan- dırırdım. Halbuki şimdi artık'kadın be- nim plânımdan başka türlü hareket e. demiyecektir. Ve Mücevherinf çalındı. e) fi | funda, 22.65 Klavye buna cevap vermedi. Durdu, boş bakışları yanında bir stra teşkil eden ar- kadlaşlarında gezdirdi, sustu: Rıza kaplan ayni süali top gürültüsü nü andıran bir sesle tekrarları; — Söyletene kapiten sizden başka kaç tahtelbahir var?.. Klavye sükâtta ısrar o diyordu, Rıza kaptan sorgusunu değiştirdi: ö — Bandırmayı topa tutan tahtelbahi- rin arasmda sizde var mıydmız? d Bu sefer sorgu sırası Klavyeye gelmiş ti. Kendisinin esir oluşuna karşılık rakip saydığı İngiliz arkadaşlarının gene bir Türk şelirini topa tutuşunu Okıskandı. Kalbinde parlayan ve yakıcı bir akışla damarlarını, sinirlerini (o biranda saran kıskançlığın alevi, içinde bulunduğu bas cil vaziyeti biran için unuttu, karşısındas Ki hâkim tavırlı, muvaffak ve muzafler Türk kaptanma sordu: — Bandırma topa mı tutuldu? — Eyet.. Bu sabâh!,, i Klavye elerini açtı, önce dua eder g'bi bir tavır aldı, sonra kolları mafsallarım» is rına düştü. mırıldande” Sİ — Tanrı, sevdiği kollarına | tai vermeli! N Sonra birdenbire duruşunu — değiştirdi,” kızaran gözleri ışıklandı, devam ettiş — Sorgunuza devam edir. kapiteni. Bütün bildiklerimi anlatacağını! a Çarkçı İzidor dirseğiyle süvan'nin böğ | rüne şiddetle vurdu. “Ne yapıyorsun”. demek istiyen kinli bir bakışla ikticları if Jâs eden amirini süzdü, o mürettebay'ı da hayretle süvarilerine baktılar, Rıza | cap — tan Süalini yapıştırdı: 7 : — Kaç tehtelbahir girdi Marmaraya:? — Dört tane kapiten! Hepimiz 17 tah? telbahirdik, Geçide yaklaştığımız ilk am “ “ larda iki arkadaşımız topçularmız tara" | fından batırıldı. Diğerleri ne oldular bil“ X miyorum. 4 tahtelbahir Marmaraya gin dil, Komodorumuz İngiliz yüzbaşısı Te- odor Brodeyin verdiği direktillerle hare kete başladık. Yaptıklarımızı arza lüzum yok, hepsini biliyorsunuz! Klavyenin sözü huraya gelince, daha ilk dakikalardanberi süvarisini ters bir bakış la seyreden çarkçıbaşı yerinden fırladı, Klavyenin boğazıma sarıldı, vazi çikti" Zi kadar bağırmağa başladı: — Hain, rezil, memleket düşmanr.. Se* fil. Kıza kaptan dertia) müdahale etti, de mir bazulu Türk balhıriyetileri bu pos br yıklı yaşlı adamın üzerine atıldılar, zor” Tukla kollarını süvarinin boğazından ayır dılar,. Klavyehin rengi, boğazr sıkmak tan mosmor olmuş, boğulınasına bir şey kalmamıştı. Rıza kaptan, karşısında cüret edilen bu hale adamakıllı içerlemişti, kolları bahri- yeliler tarafmdan tutulan İzidora yaklaş” tr, sağ elini bütün genişliğile açarak beş parmağmı çarkçıbaşının suratına yerleş" tirdi, gökrürültüsünü andıran ve... etra” “ fındakilerin gözlerinde şimşek ( çaktıran bu tokat İzidorun aklını çabuk başma getirtti, Türk süvarisi emir verdi: — Atın bu keratayı aşığıya, bir de pranga vurun; kömür kıracak! (Devamı var) (4) Torpido atıldığı zaman gittiği isti kamette suyun üzerinde kava kabarcıkla rından ibaret bir iz bırakır. İDemizciler buna torpido izi derler. R.Y. Bu günkü RADYO 50 EYLUL 1938 CUMA 18,90 .dans musikisi (pik), 19,90 konfe- Tans Selim Sirri Tarcan, (köylü kardeşleri» miz), 10,80 Sıvas gecesi, ve havaları, Tan buri Ömer ve âşık Osmani 19,55 Borsa ha- berleri, 20 saat ayarı, Vedia Rıza ve arka» daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40 Ajans haberleri, 20,47 Ömer Riza Doğrul tarafından #rapça söylev, 21 saat ayarı, orkestra, 21,40 Suat Gün, ve saz eserleri, Nefik Şemseddin, ve ürkadaşları, © 22,10 Hava raporu, 22,13 Darüllalim mmusi- ki heyeti, Fahri Kopuz ve arkadaşlari, tara #on haberler, ve erlesi günün po a5