Haber'in tarihi Romanı: 26 Abdülfettah haykırıyordu: Selim ve Mahmut idam edilmelidir ! Cema: günü Edirneliler uya: ari zaman or- duyu hümayunun yerinde yeller estiğini bhayretlerle görmüşlerdi. l — Yahu ordu kalkmış, aslı var mı? yirminel perşembe | lere aklı başında geçinen ordu| örkün! cevab veriyordu. | — Haydi bre ahmak! Biz ne günedek duruyoruz? Eğer ordu kalksa bizi bıra kırlar mı hiç? Varın siz kendinizi pabu- cu büyüğe ok Fakat ordu kalkmış ve birinci merha- leye yaklaşmıştı bile. Bu tahakkuk eder etmez bütün ordu memurları kimi ata, kimi eşeğe, kimi katıra, kimi arabaya binip orduya yetişmek Üzere hareket ot- tler, İstanbulda bu hâdise çarçabuk bir top | gibi patlamış ve dilden dile yayılıp, bü- tün erkân ve rienli korkudan dehşete düşürmüştü. Şeyhilislim ve kaymakamı sadrı âli: — Hodbehod böyle bir harekete c6 - sarot, calibi enva: mazarrattır. Ama #ü- dür, İzni kümayunla olmuşsa başka key- riyettir. (1) Diyerek küpe binmişlerdi. Saray, raylılar, Babıâli, rical, erkân ve daha doğ rasu İşklili bütün mensuplar, hattâ sefa- rethaneler dons kalmışlardı. Yalnız bu İ- şi Rumeli gizli cemiyeti ve Cevri kalfa biliyordu. Hattâ no Selimin, ne de Mahmudun haberi Is, Tarihte böyle hal pek az ve belki biç görülmemiş denilse yeridir, İlik defa | padişahm iznine lüzum görmeden ordu bir taraftan kalkıp yerine avdet etmek, teydi, "Padişah mutlaka irade etm — Yarm suduru ulema ve ocak! sekbanbaşı ve sair vükelâ davet ve akdi encümen olunup ne veç tedbir olu- Bursa tarafı bümayunuma takrir olun « | Sm! Zenci Nezirde şafak atmıştı, O orü la bir sunt belinm da geleceğ yordu, Alemdar ism! Nezirin aklını b: gindan alıyordu. O gece belki kimı Jer uyumamıştı. Hele seybülislâ makamı sadrt âli, sekbanbazt, ocaklular, kethlldayı sadrıâli, haremağaları sabaha kadar biribirini ziyaret ederek cirid oy- Bamışlardı. Ordu, padişahım izni olmadan ne münasebetle İstanbula dönüyordu? Çünkü padişah şeyhülislâma: — Ben hat yazmadım. Demişti. O hal- de ordu başkaldırıp isyan mı etmişti? Fitne ocağı gittikçe slevleniyordu. “Abdülfettah, ebe Selim saray keorldo - runda gizlice bir melânet hazırladılar, Ebe Selim: — Aman ağa, demişti, n Alemdarı İstanbula Miyiz, "P yapıp vüsulden meaetme - — Nasıl Selim efendi? Selim, kabzasın: karmıştı — Ya bununla ağa v Ark — Bununla! Demişti. A şt. Fİ tuttuğu hançerini çı. hut da, mde safı bir kaytan çıkararak ottahım kan başıma fır xika böyle da. apmak her babayeğitin kâ- ineğe vakit 5 Bu kararla hemen zenel Nezi gittiler, Bu, ri değil in de şeyhülin da büyük meclisi meşveret Günlerin karnı pek şişmiş bulun Doğucak facialarn mshiyet yetli ağızdan tahmin edilebilir: Abdülfettah haykırıyordu: — Sellim ve Mahmut idam edilmeli âir! Ebe Selimin gözleri kızışmıştı, ulu yordu: — Alemdar öldürülmelidir. ayet Rusçuk Ayanı da mütte nın vücudu kaldırılmalıdır. ün saltanat tarihi bey bu böyle gitmiş, şehzadelerin boğul ini, #erdarların satırlanması, vezir gökertilip etmiş, yine işin İçinden çıkılamamış ne İhtiras durm yine ihtiras dı ânlavereleri bi k Osmani: & ılutlar toplan. mamış, yine alt. tükenmemişti. İşte tinin ufuklarında miş, şimşekler çakıyoı Hançörler, ya silâhlar y isti deki casus ra ermişti ki o bi- ileriş, Hatt A Cevri K cariyelerle 16 hançerin yük bir intiks- ma hazırlanmıştı. / tesadüfler doğurabilir. oldu. Cevri k man kesiliverdi Hiç gaye, devlet bir ka- örma feda olunur muydu? hiç memleketi, d G gu sırad swleti aliyeyi ateş sardığı i zamanda iar gibi saçma sakalı, & ak düşmüş bir serdara bir köle kızma gönül kaptırmak Cevri, sultan Selimin önüne diz çöküp derdini döküp: Alem kışır mıydı? yla Katerin tarih devletin başıma çöktü, Tarih teke; ediyor devletlim! — Yine ne var Cevri? âllinin altında bir sr y Evet sultanım. Şehzade Mahmudu yunlarinın vurulması takip İ Yazan: ikimim bançerletecek aşifte karı kim ğunu öğrendim. im yerinden E . Bu 1 eti yenecek- kadınm zekâsı ve ük alâkay!a sordu: Tuna boyunda s çarzadelerine kölelik eden Miyakof- a etmiş genç ve güzel kızı! mıyorum kalfa! ryamazsın gifte kahpe, huzurda şehadet getirerek hârimine sokuldu. * maazallah şevketlilerin n kadar vardı, haremde kadınlar bile işe el atmıştı nekadar küstahlıklara baş kaldırmışlar dı. muztaripti, — Çok güç şevketlim, — Neden Cevri? Ben padişah sem bile sultan değil miyim? Bir kah ümliz geçmez? Padi- eceğim. Bu karı 6lecek- karıya da mı çahtan ben di tir CevrL.. — Ölemez hünkârm. Ve doğru da ol- Teden Cevri? dolirteceksin beni! rdar Alemdarın maşukas (Devamı var) CD Tarihi Cevdet, sayfa 741. Kadın — Vantilâtörü sakın demin boyadım. işletme, oldu- | sevketlim, Kabakçı | hiç bir haber Eleden sonra saat yüzbaşi Bonuayı ne zarotteki odasında ziy | hiç ummamıştım, Vaziyetin çabuk değişeceği kimin aklına Yüzbaşım, cağım? — Evet. gene sizinle mi çalışa- — Öyleyse mükemmel! yüzbaşım ? Benua birden e — Röokur, dedi, cesaretini kendiniz. emirleriniz unuz? cek- Bi mı? riçin görmiye — Peşin haber vereyim: &i büyüktür, — Yok önnim! — Alaym sırası işin tehlike. değil dostum, Ele ge- Rokur azimkâr bir tavırla mukabele et- — Bu kadar tehlike göze alındığına gö- re meselenin mühim olduğu anlagılı Maiyetinizdeki adamların hayatımı İki; derecede işler için tehlikay dam değils Yifini yoru Benuz atacak a- mubatabma takdirle Ben bütün teferrlatıyla Dorote Şmitin k ledi, Rokur sess nua devam ef & gaz masko unlattık boluşu mesel ye dair dosya em netgâhınm plânı si ühirmdir sanırım. — Plânı yanımda götürmek pek teh - likeli olur. — Bravo! — $imdi bana verilen v hatlarını tekrar edeyim ki mahal ol: Berline gazeteci öılatiyle gideceğim. Yarın bana bir pasaport ve büyük gazı telerden birinin muhabirlik vesikasını ve. receksiİniz. asın. 2 çalişmak çerseniz ölüm veya ağıt hapis cezası var. | Yazan: R. Rober Düma — 56 — Çeviren: F. K Emniyeti umumiyenin bütün ara$" tırmaları boşa çıkmış, Dorotedeh alınamamıştı makale hakki Idiğimi 8 ki seyahatim cak, Birk döküp tekrar Be hazırlık m: ç gün kald e gideceği B “a ugünkü Berlin, Hİ. tetkiklere Pasif” ximeeleri et * mw gibi görün Berlir Hitlerin hayrat tanıştığın olacağ ımı sizden bekl lümat gelme diğ Aradan bir Bu müddet lonel hafta çeçti, da B Gero ile buluşarak duğu plânı izah ediyor, plânm m hazırlamakt ut” ç ayyord” gif ya kirk olan bir sabır teydi. O aşıldı, — Rokur! nihayet — Tâ kendisi — Hoş geldin. afak olmuş olarak golfi vo! Çabuk — Haybay geldin ba? dösüsünü ç ribirini tekiz © zaman gidiniz? Bu #abah, sant sekizde ıd Gidip gelirken bir hâdis* Hiçbir hâdise olmadı (Devamı m2 A NE EA GEEK EVE CN 2 GE KE VALVE 7 AZ bir şey kır p dökmeden çayı hazırladı. Başlangıçta n sonunda bu işleri tecrü beli bir ey hanımı gibi üz mağa Sulimmiir. Ekmekleri dilip tere Yağlamağı öğrenmek, güzel parmaklarında birakç çizgiye mal ol. muştu; fakat sonraları, bu İşleri yapan kadın kadar maharet kâzân- Dıştı. Bu serkeşir Maş Platon sırası geldikçe ona söyleniyor, o da, bu ç vercin tatlılığiyle dinliyordu. Bir akşam, yemek salonunda yalnız bulunuyorlardı. o Platon, Nanaya gene çıkışıyordu. Nana, onu sükünetle, âdeta (o bellisiz bir sevinçle, muti ve sessiz dinliyor; Platon da kızm bu haline büsbütün sinirleniyordu. Nana böyle sessiz, sadasız dinlediği zamanlar onu hırpalamak için büyük bir istek duyuyordu. Bununla bera ber elinden ne geleirdi? Kendisini sessiz dinliyor diye kalkıp döğe- mezdi ya? Irfan Timur, bu penbe yüzü bir kızgınlıkla biraz sertleşerek: rı, sizin hoşunuza g y Genç kız sevimli yüzi N kal ahenkli bir isnda Platonun da bi tesiri vardı. rı bir gü gülümsetgörmekten G — Bu nin elinden silâhın; düşüren bir s2 — Hayır, dei, tekdirleriniz j gündenberi | »eni, azarlıyacak kadar sevmemiştir. Yalnız sizle (prenses bun paptinız. Ne demek istediğinizi de anlıyorum., Oh, evet, çok iyi hi SUBAYIN. KAÇIRDIĞI KIZ * — Id sediyorum.. Bunun için de size teeşkkür ederim.. Gözlerinden yaşlar boşandı. Sözünü bitiremedi. ket, bir ipek hışırtısı, kapının hafifçe açılıp kapanışı azanın gittiğini anlati iç adam şaşkın bir vaziyette, yerinde kaldı. vük bir yakınlık du rdu.. Evet, onu, kur mükemmel olmasını istiyecek kadar seviyordu. Onu, herke tarafından sevildiğini, sayıldığını ona karşı b 'Tam Platon da onudü şünüyoı Sadun ile beraber, prenses de geliyordu. Çay zamanıydı. Hemen o anda Nazan da göründü; çay masasındaki yerine oturdu. zleri ateş gibi parlıyor; yanaklarına doğru gittikçe koy penbe bir renk, az evvelki heyecanının geçmediğini ( gösteriyordu. Ayrılmcaya kadar hep prensesle mesgul oldu. Hattâ, Platonun bu. lunduğu tarafa bakmaktan bile çekiniyordu. Fakat, Platon, pren- gesten geçerken süzülüp, kendisine gelinceye kadar ancak tortusu kalan bu okşayışları, bu minnetle karşık şefkatli sokuluşları ruhu» nun en derin noktalarına kadar histetmişti, İçi o kadar sıkışmıştı aşan ki,o o Sadun a az daha kavga edecekti. adun sordu a, kuzum? p veri — Ni y sün! san m sert sert ci İnsanın neşesiz zam çadaşına elin: bi ini, ! Bilirsin tabiat hırçmım! İyi kalbi sey Şi öek bir 5€ korkmuş ik EE merak etme; kızacak bir gey olsayÖr dim. — Ne Platon arkasını dö Alev dostu a İİ a ei ya Sadun O da evine ; xvn Bir akşam Sadun Alev prensese deği ki. riyet bayramı için mü İstanbuldaki bütün büyük komuta ler gelecek: Pek parlak bir müsamere olacağa be' mek isterez misiniz? Prenses gülerek öevap verdi pe — Ben artık, şeytanın debdebesinden, tantanasmd? Kimi çektim, Bay Sadun Alev (Devamı var)