29 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

29 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amer.kanın ingiltere Amerika cümhurrelisi Ruzveltin ada Kingetonda söylediği nutuk, 8 yan bakan memleketleri korkutmuşa benziyor. Daha açık ko m Japonyanm son mağlübiyetleri İl, Jen, bir hayli sarsılan Almanya ile YA Ruzveltin nutkundan sonra bir Ya kötü bir duruma düşmüş bulu- a lar, Umumi! harbin hakiki gelibi o- Amerika, Avrupa oryasasında kılıcı, VW zektamı koyacağı tarafı açıkça e bilhassa İngiltereyi sevin » » İngiltereye daba rahat çalışmak mini göstermek cüretini vermiş- “ Möilterede bundan doğan sevinç o “ötdedir ki Hindistan imparatorluğu İ resmen giymek için Delhiye ancak ki, Tlinda gitmeyi göze alabilen kral a Core, en yakm bir zaman içinde, a duha doğrusu rels Ruzveld *İS karar vermiş bulunuyor. Paj on Yıldanberi Avrupayı sarsan si tâdiselerin hemen hepsi Amerika <*iik devletlerinin kendi kabuğuna *siyle meydanı boş bulmuş olar- seri olduğu için, şimeli Amerika, tkrar ortaya çıkmış olması Avru- ime ve siyasi terbiye, an'ane ve b, ia artık daha fazla bozulamıyaca- İ | et etmektedir. : İ ret, Amerikanın Avrupa işlerine | ' ayi lâkayd kalamıyacağını anlat- il aruyor, İtalyan gateteleri, Kings- aş, künde “Kanadanm herhangi bir Mini maruz kalması, ndan bahseden BFİ hayretle karşılamaktadır. Bu yy Ruzveltin Kanadaya hangi | İş tecavüz etmesi ihtimali olabi. İ tahmin edememektedirler. Hal Ba stan nutkunun taaccüble kar- ti, ak bir tarafı yoktur. Kanada İn. İç “© İmparatorluğunu teşkil eden ül ii, len biridir. fagiltereyse âlemşümul Haye let. Bu devletin en'basit men, N “Ka, “İ dünyanm herhangi bir nokta - tetüviir ve sarar görüröe Kanada komatık olrak Ruzseltin “yardım ort müzaheret,, vaadettiği klişeye “iur. Kanada Atlas ve Pasifik Ni bay yayi, Akdeniz, gerkt Afrika ve Si hi ir? ty Yrupa politikasiyle ve hattâ Ham. > Bağdad yoluyla yakından alâko. Mag” Bu demektir ki Rüzvelt İngilte. dünya politikasındaki (prestijini lima kararındadır. Reis Vilsoa y Amerikası, taptaze bir enerji Vilsonu gölgede bırakan bir ma - tu, Kabiliyetiyle karşımızda canlanmış Mar ON Merin milli mahiyetli hedeflerinin ea, erden insan! bir müzaheret eş Mi eğini sanmak hatasına düşen. İk, Sİ olmayı insanlaşmanın dışında İng Süniyer, hattâ insanlıkla taban ta. aç bir telâkki sayanlar, medeni Map 8 Ruzveltin yaptığı son valtte ha- 4, , “üzeltecek, zokülarını ayar ede. “e Dümüneyi bulabilirler, My, “kahın Kanada kanaliyle İngilte. My ta “bilvasrta müzaheret,, vas- My yek Britanyaya büyük birdi. k, İng, © #tulganlık verdiği muhakkuk- Maaş, erenin Sudet davasına açıkça he ©Ye karar vermesi bunun ilk e, em, anm müzaheret vaadi Kay büyük donanmasını Avrupa KN sin; 282 etmek ve Asyadaki men MS tehlikeye girmesine meydan Ken Avrupada fanl olmak im- a bahsetmektedir. HABER &$; hirbazlar, faki hokkabazlar "Rua, <ongresi iş ram XT'da eylülün 18 inden 24 ar, Bı da Mesleklerine alt İktesadi e yk Ten arr muhakkaktır. etmek üzere böynelmilei sihirberler, fa abazlar cemiyetinin senelik kongresi top- ; fakat bundan başka hünerlerini de göste lantıya çâğrılacakların meraklı mana HABER — Akşam postası At yarışlarında neler gördüm? üzahereti ve Bahsi müşterek bizde de hastalık halini almış! ——— Veli efendiyi dolduranların çoğu,havadan para kazanmak sevdasına kaçılanlardu; Istanbulun en şık ve güzet bayanlarına da burada rastlanıyor Tronia kalkmasına yarım #aatten fas- İa bir vakit olduğunu öğrenip de Sirke, ciden Bakırköyüne kalkan bir otobüse bizdiğim zaman kulağıma çarpan sözler- den hemen bütün yolcuların benim gibi st yarışlarına gitmekte olduklarını an - ladım. Yarışlar üçte başlıyscağına göre sn . cak 15 dakika kadar bir vaktimiz var. Otobüsümüz, henüz surlardan bile dışa- ri çıkmamış. Şehrin bozuk kaldırımları üzerinde sarsıla sarsıla İlerliyoruz. Yanımda, elbisesinden bir ecnebi kon- #oloshanesinde çalıştığını anladığım bir zsi oturuyor. Sık sık saatini çıkarıp ba. kivor. Ayni zamanda da #inde hulunan, gazetedeki at yarışları programmı göğ- den geçiriyor. Halinden at çok merakli oldi bir an geldi ki, yarış vaktinin çok yak- lagtığımı gören yol arkadaşim artık da, yanamadı ve şoföre doğru seslendi: — Aman b6 olursa senden olur, Bizi Şu İlk koşuya yetiştir. Baheimüştereki kaçırırsam yanarım doğrusu! Evvelki hafta 120 liralık, geçen hafta da oldukça kârlı çilte bahisleri kaçır - dım. Bugün bari fırsatı kaybetmiyelim. Sonra bana döndü — Ne yaparsın azizim, dedi, bende- ki morak hastalık gibi bir gey. Bugün mühimce paralı bir iş teklif ettiler. Bu- na râğmen bahsimüştereki kaçırmamak için kabul etmedim.,, Hakikaten bu zatın aşırı derecede bir st yarışı hastası olduğun otobüsümüz rüsünün altında durunca an ha ayağımızı yere basma- yarışlarına 1 ki, arkasından değme sürat koşucuları yetişemezdi. Bir müddet sonra yarış mahallinde bu Yol arkadaşımı tekrar gördüm, Yüzünde hafif hoşnutsuzluk izleri vardı. Beni gö- rünce: — Birak, dedi, acelem yüzünden üç ram çitti, Yetiştiğim zaman yarış baş. Jamak üzereydi. Gişeler kapanacak di - yerek daha atları görmeden, isimlerini öğrenmeden gelişigüzel bir numara ze- rine üç bilet aldım. Sonunda sd kaybet- rler, Orikeli arılar LMANYADA Sepenrad civarda artlar iki beygi- ri öldürmüşler ve iki adamı da tehlikeli suret- a e Bahsimüşterek gişelerinin önün n o 18kip öden seyirciler; tik. Ama zararı yok. Çifte ve ikili bahis, ler var, Nasi geri slacağım.,, Bu sirada ikinci koşu için bahsimüşte, rek gişeleri açılmıştı. Bizim yol arkada. gı bunu görünce hemen kalabalığı ka rişti. Ben de firsat bu fırsattır diyerek biraz tenhalaşan tribünlere doğru iler . ledim. Bir de ne göreyim, bizim hemen bütün matbuat arkadaşları barada değil mi? Hiçbir spor müsabakasında görme- diğim kimseler bile var! Anlaşılıyor ki, buraya havadan zengin olmak maksadi- le geliyorlar, Bu sirada gözlerim mey , danı muzaffer bir kumandan gibi arşın- liyan orta boylu, topluer birisine Ülşti, Dikkatle baktım, a, bizim Osman Cems) Kaygılı değil mi? Soyadının aksine tam kaygısızca dolaş'yor. Hattâ gülümsüyor bile. Elinde de mavi renkte iki kâğıt par. çasi var. Bu sırada bizim arkadaşlardan biri Orman Cemale doğru yaklaştı. O e. lihdeki kâğıtları göstererek: “— Gördün mü, dedi, ben birinciyi böyle bulurum. Marifet en kuvvetli ata bilet #lmak değil, en zayıfına, kimsenin hiç e- hemmiyet vermediği bir ata bel bağlayıp böyle toptan kazanmaktadır. Osman Cemalin otrafını birkaç dakika İçinde bir sürü kalabalik #armıştı. Her kafadan bir 808 çıkıyordu. — Eh üstad, bu akşum sendeyiz. Artık bize bir Akıntıburnu safası yaptırırsın. — Yok canım, işl o kadar büyütmiye- İsa paramı faiziyle to yaralamışlardır. Birisi köylü ve diğeri makinist olan üne kadar meseleleri maktaymışlar. bu iki adam öfkeli arılarm hücumuna uğradıkları vakit beygirleri bir harman makinesine koşmakla meoşguldü- ler. Bilinmiyen bir sebebden dolayı öfkelenen arılar devam eden 67 bin genç vardır. beygirleri sokarak öldürmüşlerdir. Onları kurtarmağa çalışan adamlara da saldırmışlar ve fena Halde iırmiş. dir. a “ z deki kala balık; buhse giriştikleri atları heyecanla koşulardan bir görünüş lim. Biz şöyle merkezi bir yere de razı. yz. Osman Cemal baktı ki istekler gittik- çe çoğalıyor, bunları, değil kazandığı pü rayla, üzerine cebindekileri do eklese yerine getiremiyecek, İyisi mi, şöyle bir fikir ortaya attı: “.— Çocuklar, dedi, şu kazandığım pa- rayla çifte bahis için bilet alacağım. B- ğer hoplmizin kısmeti varsa bu para de- gil bizi, bir orduyu keyiflendirecek ka. dar artar, Yok eğer İş aksine dönerse, De yapalım, kismetimiz der olururuz., Bu fikri hepsi beğenmişlerdi. Osman Cemal başta, topluca gişeye doğru yol landılar. Tribünlerin yanında iki sıra halinde uzanan bahsimüşterek gişelerine doğtu yaklaştım. Aman, ne kalabalık! İstanbu- Tun en şık ve en güzel bayanları da bu- rada toplanmış, gişenin önü mahaşeral- lah... Bu sırada güneşten yanmış çıplak, muntazam bir kol kalabalığm arasından gişe memuruna doğru uzandı. Bu mevzun kolun uzanmasından sonra, onun sahi- besine livık derceode tâtlr bir ses işl tildi. — Kuzum, ne olur, Bana da Ferruh (atın lami) için bir bilet verin — Ganyan mi olsun, yoksa plâse mi? — Canım, tabi! ganyan olacak. Fer- ruhüm nasıl olsa kazanacak... Bu sirada kalabalık arasına sıkışmış v6 sıcaktan bunalmış biri dayanamadı. Ar- Bulgar talebesinin öğrendiği yabancı diller ULGAR maarif vekâletinin neşrettiği bir İstatis- tiğe göre Bulgaristanda orta tahsil mekteplerine Bunlardan 42 bini fransızca, 17 bini almanca okur, İngilizce ve italyanca Bulgar mekteplerine yeni konduğu için italyanca okuyan irdır. Şimdi İki adam hastanede acılar içersinde'kıvran- talebenin sayısı 520 ve İngilizce okuyanların sayısı 612 | kadaşma dönerek yüvaşça: “ NM — Yahu, Ferruh adındaki atı biliyoruz, fakat acaba bu isimde bir de binici mi ! var? Arkadaşı cevab verdi: | — Bayanın güvenişine bakarsan öyle SX gözüküyor. Bundan iki yarış sonra önümde durar Yki bayanm yanma telâşla bir genç gel , di: — Bayıldı, bayıldı koşun... & — Canım kim bayıldı, n& oluyor? — Ne olacak (N...), serinin knaznması mubakkak olan atı için 50 tane ganyan aldı. Fakat tesadüfe bakm, şimdiye ka- dar hiç mağlüb olmamış olan bu at koğu- yu kaybetmesin mi? Şimdi bizim (N..) fenalıklar geçiriyor. Fakat onun gibi ne yananlar oldu?,, Bu sözlere yandan birisi karıştı: — Bugün sanki sürpriz günü, En kuv. yetli atlar yeniliyor. Baksanıza çifte bah $in birincisi olan at önden geldiği gibi, bahsin sonuncu koğusunda da zavallı Bahtiyar'n ayağınm tellere takılarak yaralanması yüzünden birinciliği kaza- nan (Alderviş) kendisne bilet alanlara tam 54 lira kazandırdı. Yarışlar bittiği için sahadan çıkmak üzereydim ki, Iki arkadaşa rasladım. Baktım etraflarını bir sürü kalabalık #ar mış. İçlerinden birisi; — Eb, artık trene kadar gidecek de- ğiliz ya, şuradan otomobile bineriz,, di. yordu. Yanlarına geldiğim vakit anladım ki bizim iki arkadaş bahtiyar bir tesa- düfe uğriyarak 654 lükleri kazananlardan- dılar, Fakat otraftan söylenenlere hiç sldırdıkları bile yoktu. Bir otomobil sa- fası istiyenlerle, bir mahallebicide ağız- larin olsun tatlılandırmağı arsu edenle. rin arasından onlar, kol kola geçtiler ve ten yoluna doğru ilerlediler. Arkada kalanlardan biri şöyle dedi: — Canm birakm çocukları, şimdiye kadar dünyanın parasını verdiler, Bir gün de kazanmanın zevkini tatamlar, Şimdi onların başı sevinçten sarhoş gi- bidir, Bu Söz bakikaten doğru çıktı ve bi - zim arkadaşları, 'üst üste istif olduğumuz bir tren yolculuğu ayılttı. Bunun tesiri le de otomobil safasmı yapamıyanlar Sirkecide güzel bir mahallobi ziyafetine mazhar oldular, Mahellebiciden çıkıyor . duk ki baktım, karşı kaldırımdan Osman Cemal Kaygılı, yalnız başına, etrafına bile bakmadan ağır ağır Ankara yokuşu- nu tırmanıyor. İçimden bu da feleğin bir elivesidir dedim, Sonra aklıma geldi, soy adları kanunu çıktığı zaman, Osman Ce- mal şubeye müracaat etmiş ve Kaygısız diye bir ad almak istemişti, Fakat tesa- düfe bakın kl sanki o zamandan aksilik başlamış ve bu İsmin başkasına verilme- sinden dolayı Osman Cemal de nihayet Kaygtt soy adımı almaktan başka çare bulamamıştı. Acaba dostum bu adın meş- um tesirinden hiç mi kurtulamıyacak”? Sabahaddin AYGEN

Bu sayıdan diğer sayfalar: