“H ABER — AKsam postna e — Yazan: Ş. Rober Düma —932 — Çeviren: FP, KK. Mülâzımın birdenbire yola çıkması plânlarını altüst ediyordu Soğukkanlılığını kaybetmiyerek şaşır. mış görünmemeğe muvaffak olan Benu& gülümsedi ve İzah etti: — O kadm bir yabanet casuatur; yon- meğe mecbur olduğum bir düşman... Rol yapıyorum kızım, rol. Bizim meslekte her türlü silâh kullanıldığı gibi eşk da silâh olarak kullantlabilir. Zahiri bir sükünet muhafaza eden Do- rote sevinçle onu dinliyor ve ikidebir öpücüklerle soruyordu — Sahi mi? demek beni hâlâ seviyor- son” Yüzbaşı tamamiyle ikna ettiğini san . muş olarak ondan ayrddı. Fakat çen kadın onu takipten vazgeçmedi ve dört gün peşini bırakmadı. Ve bir gün nefsi- le uzun bir mücadeleden sonra bir mek. | tup yazdı. Gece bir posta kutusuna attı ve atar atmaz da yaptığına pişman oldu. “Ne Yapmışlı? şimdi ne olacaktr? Benuayı tekrar gördüğü zaman yüzü- ne takmağı casaret edemedi, Ağlıya ağ- İiya kollarına atrldı: — Ah! seni nekadar seviyorum! bik sen! — Ne oldun sevgilim, nen var? Dorote cevab vermedi. bilsen. XX Ertesi gün Erna öğleden Sonra saat ikiye doğru Bannayı harbiye civarına kadar götürdükten sonra oteli- ne dönüyordu. Mebusan meclisi önünde çivili geçid hizasında durmuş, hareket için polisin işaret vermesini bekliyordu. Birdenbi açılıp ka , pandı, bir adam yanıbaşma geçip o du. i — Lizot! Lizet! Eran hayretle beşin çevirdi. Mülâzim Aleks Kollöro, heyecandan sapsarı, Yal- varan bir sesle uydurma temini söylü yordu. — Lizet, sevgilim! Mülâzimi o çoktan unutmuştu. Simdi onun birdenbire yoluna çıkması bütün Plânlarmı sitüst ediyordu, Sevinmiş gö- rTünmeğe çalışarak covab verdi: — Ah sen misin? sana niçin haber vermediğimi anlatayım, Mülâzim sevinçle onun elini okşuyor. du. Nihayet sevgilisini bulmuştu. On İki gündür ondan hiçbir haber alamamıştı. Belçikada kalacağını ve bir daha göre- miyeceğini #antriken birdenbire Pariste karşınma çıkması zavallıyı sevinç delisi yapmıştı. Fakat Lizoto ne olmuştu? kı- UN AAIŞ XLVM nezareti e otomobilin kapısı yafeti değişmiş, şıklaşmış, ve lüks bir otomobile binmişt, Bunlarin hikmeti seydi? Otomobili hariciye nezareti binası kar- şisındaki kaldırıma yanaştırmış olan ca. Sut kadın saf mülüzimi kandırmağ gelecek bir masal uydurmak çekmedi. Sonunda: — Şimdi anlıyorsun ya, dedi, seden Seninle buluşamadığımı? Ben de çok ü- züldüm ama ne yapayım ki mecburdum. Maamafih zaten yarım gelip her zaman- ki küçük lokantada seni arıyacaktım. Ertesi günü öğle ücari buluşmak va- adiyle mülizimi güşbelâ başından sava- bildi, Otele döndüğü zaman odasına kapa - narak saatlerce düşündü. Erna, Benuaya itirafta bulunduğu zn man her şeyi anlatmamıştı. Bütün ga - yesi aşkmı muhafaza edebilmek, Benu- eyt olladen kağırmamaktı. İtirafta bu . Yunmuğa karar verdiği akşam bile cs tarafı kendisini tamamiyle terkotmemiş ti; uzun müddet taşman maske yüzde az çok iz bırakır. Erna maskesini at - muşlu, fakat izleri duruyordu. O akşam samimi surette itirafta bulunmuş, fakat hazı noktaları gizlemek, baz! noktalarıy. sa istediği şekilde değiştirmek arzusun- dan kendisini alamamıştı. Bundan mak - sadı da Benuanm kendisinden soğuma - masini temin etmekti, Parise geliş hakiki gayesini söylemesi, Aleks) K: reyle temasa geçtiğini ve Brosllofu 5l- dürdüğünü İtiraf etmesi demekti. Bun- ları Aşıkınm bilmemesi İszrmdı, Öğre . sirsg kendisinden nefret etmesi ihtima- 4 kuvvetliydi, Bu #ebeble Veygelman hüdisetiyle a- lâkasını söylememiş, Parise gelişinin se- bebini şöyle anlatmıştı: — Pariste serbest çalşucaktım. Tus- rih eğilen yegâne vazifem Brosilofu kon trol elmekti. Bu adamdan süphe ediyor. lardı, Kendisini biraz #ikiştırp tehdit Gitim. Herhalde şüpheler haklıymış ki Berlinin intikamından korkarak intihar etti. Senin Mörzriborg maccralarından son ra beni Berlin çağırarak yeni bir vazi- fe verdiler: ahbab olup seni onlara tes lim etmek... Casus kadın nihayet kararını vererek doğruldu. Bavulundan küçük model bir yazı makinesi çıkardı. Erun, İyi hir casus asla el vasısiyla mektup yazmayacağı ei hotle yanmda dalma böyle bir makine Barısne dö Makumer'den Kontes dö UEstorad'a Evet, Rene, duydukların doğru. Konağımı sattım, 15 İlkteşrin 1593 Şentplör'ü taşımak Itiyaümdaydı. Bir şeyler yarat, | okudu. Bir zarfa koydu. Zarfın adresini | de mak'neyle yazdı, İ Saat beşe doğru otelden hir taksiyle | şark garma gitti. Biraz orada dolaştık. | tan sonra Strazburg bulvarina eldiği posta atı mekt u | Odasına yundu, yüzünün tuvale rengi ipektön bit gt altıda otele döndü. gecelik giyip Banusyı beklemeye baş « | ladı, Ertesi sabah kolonel Gero, çağırtlı. Benuay — Bâkınız dostum, Okuyun ve bana | fikrinizi söyle Yüzbaşı evveli #arfı tetkik etli vel zerindeki adresi okudu: Askeri istihbarst teşkilâtı reisi Harbiye nezareti Benjermen bulvarı Paris Bir köşesinde de şöyle yazılmıştı: Acele ve hususidir Kolonel devam etti; — Mektubu bu sabah aldım, Pulun ©- #erinde İlt numaralı damga ver; yani Strazburg bulvarındaki posta şubesinin damgası... Bu İmzasız mektup dün akşam gark garı civarmda postaya etilmiş, Benua mektubu okudu: “Size bir tavsiye: Mimat gösterdiğiniz | adamları biraz yakından kontrol edinir. Mülüzim Alek Kollöre Jüzumundan fazla mütsoessistir. Bu hususta kat'i bir fikir wahihi olmak İslersoniz para cüzdanına bakımız.,, Benua, düşünceli bir tuvırla, mektubu, elinde evirip çeviriyor ve bir gey söylemiyordu. o Pencereye yaklağarak mektubu cama dayayıp kâğrdm filiyran- ni tetik etti. 48 de sonra vazgeç - tim. Kendini eriden de malyotinizdey- di, burayn da sizin tavsiyenizle girmişti. — Evet kolenel. Kerdizinden emin . dim. Şimdi â6 bu Imzazız mektuba ins- namiyorum, İsanmak İstemiyorum. Kol- Wre temiz, namuslu bir gençtir. — Ben de ayni kansatteyim, Fukst mektupta öyle bir sarahat var ki güphe- ye düşmemek mümkün değil, Para cüz- danı meselesine »6 dörsiniz? Benus düşündü. Sonra teklif oldi 8 ABUSİCN ye PADİŞAH KELLELER Gİ ye ag v7 Haber'in tarini Romanı: 1 Yazan: iki! Ümmeti Muhammed, ne dursl sunuz? Savulun... Işte kıyam? BAŞLANGIÇ Hddisenin cereyan ettiği devrin w- ayası; 1221.1223 senesi... Mustafa o Padişah, Selim hafedilmiş, Şekzaiş Mahmut henüz küçük, Mustafanın saltanah bir yıla yaklaştığı halda haremde gebelik e. mareleri yek, Mahmut için de ser'blh olduğu rivayetleri kulaktan kulağa yayılmış. Osmanoğullarımın inkaraz bulacağı endişeleri devlet vicalini te. iâşa düşürmüş. Orduyu hümayunlar Edirnede ve Serdar Ekrem Çelebi Mustala paşa. nın idaresinde Rus ordularile karşı, karşıya, parasız, takatsız, Ümitsiz bir halde, İstanbul iki portiye ayrılmış, Sul- ton Mustaja o tarajtayları, Selim ile Mahmudun ideminı istiyorlar, Selim taraftarları Deli Padişehan kal ve katlini hazmhyorlar. Rumelinde Rus cukla gizli bir suikast cemiyeti Seli, min tekrar cülüsu için Tuna Serden Alemdar paşayı bir âlet gibi kullam, yor. Yulma seltana! değil devlet de teh, Tikede. Rusya imparatoru Alçksandr ila Fronsa imparatoru Napolyon ara, sında Osmanlı illerinin taksimi t05. mim olunmuş, har harıl memleket içinde bu emellerini tahakkuk ettir. miye çalışıyorlar. Yeniçeri zorbalanı, nen en taşkın ve oczgın zamanı, Saray ve padişah haremgâhlarının VE asılsız, nesilsiz cariyelerin elinde, — Birinci kısım — — Bre ümmelimuhammed savulun, ne duruyorsunuz, işte kıyamet kopuyor.! Fatih camii avlusundaki yeniçeriler çil avrusu gibi dağıldılar, yah ve kesil bir bulut, 1 üzerine bir kâbus gibi o çökmüş, ya nefesleri daraltan bir ağırlık sin. miş, ver sarsıntılarına benziyen oğultulu e korkunç bir rüzgâr, sanki patlamış târ barajdan kopup fışkıran bir tufan şid delile, Istanbulu allak bullak etmişti. Ca. milerden çıplak ayaklarla sokaklara dö- külen kadm, erkek, çoluk çocuk, bir harp meydanını andıran çığlıklarla gelişizüzel kaçışıyarlardı. Düşenler, ezilenler, bayılanlar, ölenle, ' kopuyor rin üstünden fizik geniş külerek carlarını kurtarmıY$ ları, Minarelerde tekbir gi si trek ve örpem sösleri, DU ayrı bir dehşet havas Ç Sek lar, kapi orkuyla sayıklıyorls” di: — Yarabbi, bu (görülm #arsarı kıyamet | latıp yere vine Marmarays yordu, Minârelerin tepeler" kalem gibi kırılıp fırlarış sokaklar yüzlerce çesetic Gi Padişah Mustata, çeneleri” parak boğazlanmış gibi hi y! — Bre mel'un zenci, # vürulmuş bir öküz gibi ne Je ne oluyor, nedir bu hal? çatırdılarla m en kopup kaz parçaları serseri OS a leri gihi sarayın damlarınd. çarparak korkunç şangırtıl3 ray halkının dehşetten GİZİ Miş, sanki dillerini kopa! Zenci Nezir ağa, yer öperek di: — Kasırgadır hünkâr. — Allahın gazabına mi“ Padişahın korkusuna yes vermekten korkan Nezir doğrulup ellerini kaldırdı. gapırdatır gibi süratle oynat Padişah Mustafa, gözle büyüyen zencinin yanma Ga diz çöküp, ellerini rae : er Miki Her ikisi de bir şeyler Dn se v | zenciye işittirmekten çeki! belki kusursuz şahadet geti fa doğru dürüst bir Yalnız haremi hümaş unun V kan büyük bir odasında b& bir sultanla, henüz bıyıblai şehzade, sanki dünya gül imiş gibi sakin ve alçak s€ lar, Ba a ZAYN BAKIŞI mün istediği gibi, babasıyla anasmın nezaretind kiz gibi yapmak istedim. iz Sevgilimin varı yoğu, otuz bin frank borçlar iparek dim. Tam tetkik edilecek bir adam, deği) mi7 #i? ye sattım, Seino-et-Marne'deki çiftlikleri sattım; fakat mahvolduğu mün ve çıldırdığımın s#lı yok, Bir hesab edelim! rahmetli Maku. mer'imdeu kalanları satınca elime bir wilyon İki yün bin frank geç- ti. Sana, akıllı uslu bir kardeş gibi bu paranm hesabını vereyim. Bir milyonunu, yüzde üç faizli devlet tahvilâlina yatırdım, tab- vilâtı da ellişer franktan gldrm; böylece gimdi genede altmış bin frank gelirim var, halbuki topraklarım anesk otuz bin getiriyordu. Senenin altı ayı taşraya gidip konturatnlar imza elmek, parayı çanları no zaman İsterse © zaman veren çiftçilerin hallerinden şikâ. yetlerini &imlamek, yağmura tutulmuş bir avcı gibi sıkılıp esnemek, elime geçen mahsulü yok pabasma satmağa mecbur olmak; Parls- de an bin frank getirebilecek bir konukta oturmak, parayı noter. lere yatırmak, faizini beklemek, alacağımı toplıyabilmek için dava açmağa, ipotek kanunlarmı öğrermeğe mecbur olmak; Seine - et Marno'de, Nivernnis'de, Paris'de idare edilecek malları olmak; İ- tiraf et ki bütün bunlar yirmi yedi yaşmda bir dul kadın için kolay işler değildir; ağır, sıkıcı bir şey; üstelik insanı aldatıyor, parasmı yiyorlar! şimdi servetimi devlet idare câlyor. Vergi vereceğime her altı ayda bir gidip Hazineden otuz bin frank alıyorum; bunun için biç masrafım olmadığından başka her seferinde genç, güzel bir memur tarafından güler yüzle kurslanıyorum, otuz tane binlik kâğıdı elime sayıyorlar. Ama seni “ya Fransa iflâs ederse”, diyeceksin. Bir kere ben “telâketleri 9 kadar öncesinden hesaba katamam., Öyle bir gey olsa hile devlet, gelirimin ancak yarısını kesebilir, yani olsa olsa yine esiri halime dönmlş olurum. Fransa iflâs edinceye kadar da geki gelirimin iki mislini alırım. Senin o iflâs folüketi dediğin yüz yılda bir olur; demek ki o zamana kadar, paramı idare etmek şar- tiyle, kendime bir sermaye daha kurabilirim. Kont 48 I'Estorad da tommuz 1830 İhtilâlindönbeöri yarı cümhuriyet sayılabilecek Fran- Nurullah ATAÇ Glen 8g krallığının âyanından değil mi? o da, Fransızlar kralına halk ta. rafmdan verilen teom mesnedlerinden değil ml? dostlarımdan böy. le büyük bir maliyeci varken, o divanımuhssebetta yüksek bir mev, ki işgal ederken ben ne diye korkayım? hadi bana yine deli de bakayım! itiraf et ki ben dö sönin vatandaş - kral'm (1) kadar he. sabtmı bilirim. Bir kadma bu kadar #kxilâne hesabilik nereden geliyor, bilir misin? oşktan! heyhat! kardeşçiğim, bütün dirayetine, mütecessi- sane şefkatine va İneeliğine rağmen bir türlü anlıyamağığın hare- ketimin &srarlı seheblerini anlatmak sırası gidi. Ben, Paris civarın» €n bir köyde gizlice evlenmek Üzereyim. Seviyorum ve seviliyo- rum, Aşiın ne olduğra'u bilen bir kadın nekadar sevebilise o kadar seviyorum, Bir erkeğin kendine perestiş eden bir kadını nekadar sevmesi lâzımsa 6 kadar seviliyorum. Rene'eiğim, bunları herkes gibi senden dn gizlediğim için beni affet, Luiz'inin bütün bakışları aldatmasını, bütün meraklılardan kaçmıtasmı koş gör, rahmetli Makumer'im için beslediğim aşk, beni böyle harekete icbar ediyordu. L'Estorad d:, sende beni şüphelerinizle öldürür, sitemlerinizle sersem ederdiniz. Zaten doğ, rusu ahval ve şerait de siza yardım ederdi. Anesk san benim ne dereca kıskanç olduğumu bilirsin, beni boş vere üzerdin. Senin bir delilik diyeceğin bu işi ben kendi başıma, keyfimin ve gönlü Çeviren : bir dalavereti olduğunu ispat ederdiniz, kocan di kasını kollemağa kalkardı. Opu kendim anlarağa S9DİÜİ ettim. Bana yirmi iki aydanbori kur yapıyor; bEP Yİ #rmdayım, o yirmi üçünde. Kadmın erkekten vyle © yük olması, azim bir fark sayılır. Bu da bir teyiket değil mi? dahası var: şalr ve ancak kalemi le ge$İ” Hyacağı geçineceği yok. Bundan başka bu aziz #8“ basık odasının gölgesine kapanıp şiirler yazacağını hulya kurarmış. Müzpet işlere bağlı insanların çoĞU | gaf lerin, #sirlerin, fikir işleri ile uğraşanların karar Zunu söylerler, Onlar heveslerine uyup hayalden ye? içla bunun gönülleri üzerinde de tesiri olması tabi şgünmek de enizdir. Borçlarmı ödememe rağmen, yaş farkma çağın Si kendimi dokuz ay asllâne bir surette müdafaa © türmedim; işte böyleee tertemiz, güsel bir 8 ğ güne kadar, evleniyopuz; fakat tu sefer, eziz 9” e tecrübesiz, cahil, mütecessin bir kız olarak kendii | pe rum, Kendimi veriyorum; o da beni o kadar ite ak kâhı bir sene sonraya atsam da sesini çıkarma” bir âdilik yok. Onün itaati uşaklık değil, sexsi” ça Fi şanlımın asil kalbini, şefkaite gösterdiği zarafet “çep içilliği kimsede bulmak kabil doğildir. Asm: öĞTÜ mada sen de şaşmazsın. Sana onun kim olduğu” yım. (1) Rol-Citoyen; halkın 1480 tommazunda X Wi dan sonra tahta çıkan ve meşreti bir hükümde” verilen unvan, /