ie a Hizmetçi kız şaşkın ve malicub oda - dan çikmen Erna aynanın karşısma g0- «İp hayaline gülümsedi, Bir kedi gibi görindi ve rarıldandı: “Erna kızım hal- buki bu akşam biraz aşk sporuna muh- taçsın; bü sıhhatin İçin de lâzım!, Elleriyle göğsünden başlıyarak yavaş yavaş kalçalarıma kadar vücudunu sivaz- Tadı, Başmı hafifçe geriye atıp göğsünü ileriye doğru' fırlattı; güzel bulduğu bu pozunu yarı kapalı göz kapakları arasın. dan bir müddet seyretti. Sonra zevk eh- Wi biri tarafından soyuluyormuş gibi ya- vaş yavaş, meele etmeksizin birer birer üstündeki bütün elbiseleri çıkardı. Sant onda sade bir tayör giymiş olarak otelden çıktı, Odasma ancak şafak vakti döndü. Yat. madan önce banyo yaplı. Benyuarında çırçıplak vücudunu «sabunla bembeyaz yapıyor, etlerini biraz evvelki okşayıp. larm izlerini çıkarmak istiyormuşçasına kuvvetle uğuşturuyordu. O gece seçtiği adamdan ve kendinden gimdi iğrenmiş- ti, hatmladıkça tiksinti ile yüzünü bu « rüşturuyordu. Halbuki birkaç saatlik &- şıkı meçhul delikanlı yakışıklı, kuvvetli biriydi, Fakat nedense sinirleri Yatış - tıktan sonra ondan tiksinmişti, gönderen adamla olsaydı düşüntiyordu şimdi... Yatağa girdi. Paristeki millâzimin ha- Yali gözlerinin önüne geldi. "Zavallı de- Mkanlı, birâz evvelki adamım yerinde ol- saydı kimbilir ne mes'ut olurdu?,, Fakat Veygelmanm ölümüne, doğrudan doğ- ruya olmasa bile bu mülâzim sebeb ol- Muştu, Fon Strammerden o akşam öğ“ Yehdiğindönberi iIk defâ olarak Vey » gelmanm intiharı hâdisesiyle zilini meş- gul oluyordu. Direktörün ölüsü elin fab- Tikadaydı. Karısı, çocukları başı ucunda beklemekteydiler ve onlar ağlarken bu facianm müsebbihlerinden biri, barda tesadilf ettiği lalettayin biri ile gön - ünü eğlendirmişti. “Adam sende!,, di- ye söylendi, Hayat bu! Çocukluğunun filmi birden kapah göz kapaklarmın ek- ranında belirdi, “Onu seven olmuş muy- du? Veygelmanm biş olmazsa arkasın - dan ağlıyan karısı, çocukları vardı, Hal- buki onun kimsesi yoktu. Şimdi ölse ce- sedini bir köpek leşi gibi bir çukura atıverecekler, “vah zavallı!” diyeni bi- le bulunmıyacaktı. Ne anne, ne baba! hayatta böyle bir şey bilmemişti. Ço « cukluğunda azarlanmış, döğülmüş, hep fena muamele görmüş; biraz büyüyün- ce Trasladığı bütün erkekler vücudunun verdiği zevk İçin onu İstismar etmişler. di. Gözlerinde garib hir hayal belirdi: ölmüştü, mezarlığa götürülüyordu. Tabu- ABERİNİ keşki!,, diye belki bunun için Arman'dan güzel olacak, Babam Felipe'nin, sen cici kardeşimin biraz zayıflamış oldu- Çiçek * 112110) Yavrucuğum, insan doğurmağa alışamıyor! yine çok ağrılar ç6- kip çok korkular geçirdim. Ama (sakın bu mektubumu Feliğe'ye / göstereyim deme) bu kızın dünyaya gelmesini ben de istedim; — Yazan: Ş.- Rober Düma i | YI YIJ1 b b SEAN 0 “ogi! tunu birtakım hayaletler takib ödiyor - du, âgıkları... Kaç kişiydiler? Bilmiyor - du; herhalde pek çok. Bütün âşıkları, bepsi oradaydılar. Söylendi: “Ah alçak- Jar!,, Onu daima kendi dışında birakmış olan cemiyete fenalık yapmak hırsıyla titredi, Yarı uykuda tekrar etti: “Ah alçaklar!,, Uyku mukaddemesile kâpan- mış olan gözlerinin önünden geçen ha- yaller yavaş yavaş silindi, hayaller rü- yaya münkalib oldu Erna kendini bir kaplan şeklinde gö- rüyordu. Sessiz adımlarla ilerliyerek t- zerine atılıp ezeçeği avmm peşinden gitmekteydi. Kaplan ve bulunduğu ça- yır perça parça karanlığa girdi ve #onrs her gey karanlığa büründü, Casus kadın derin bir uykuya dalmış- tı. A — Söylediklerinizin bulâsasr şu: Be « muayı kendime âşık edeceğim ve onu mümkünse Almanyaya, mümkün olmaz- #a Fransadan harice herhangi bir mem- lekete çekmeğe çalışacağım. Rolüm bu- rada hitöcek, sonrnar size ait... öyle mi? Erna, fon Ştrammerle “karşi karşıya, onun yazıhanesinde konuşuyordu. — Evet, İş olgunlaşmeca bize müukar. ver şekilde telgraf çekerek Fransa dı- gma çıkacağı günli ve tahmini saati ha- ber verirsiniz. Meselenin sonraki saf » hasiyle biz uğraşırız. Bir defa elimize geçti mi hesabı tamam demektir, Bd şe- kilde İlk defa iş görmiyoruz kl. Merak etmeyin. — Merak ettiğim yok. Yalnız Benua kanatır» hösele üfdüz... —Mölihre tinizdem'yüphesmi ediyor - sunuz? — Mükâlememizin başlangıcında şüp. he etralyordum, Fakat şimdi kendime emniyetim azaldı. Bir saattenberi bu #- damın meslyetleri, mehareti hakkında kulaklarımı doldurup duruyorsunuz. — Söylediklerimiz sizde miicadele ar. zusunu kuvvetlendirmelidir matmazel Şeytan... Benua ayarinda bir adamla mücadele sizin için zevkli olsa gerektir, çünkü sizinle boy ölçüşebileçek yegâne rakib sanırım ki odur. Hem heşhur söz- dür: “tehlikesiz galib gelmek şerefsiz bir muvaffakıyettir",, — Hakkmız var, Tecrübe edeceğim. Telefonun zili muhavereyi kesti. — Evet ekselâns, burada benimle be- raber... Baş üstüne ekselâns. Telefonü kapatir. ,.. — Generni &izi istiyor Erna. Göneral fon Rogviçle fon Strammer ROMANI HABER — Aksam postan Ga, K. Ölse cesedini köpek leşi gibi bir çukura atıvereceklerdi Çeviren: F. vo Erna arasındaki görüşme saat bire kadar sürdü. Erna, fon Strammerlo be- rTaber onun yazihanesine döndüğü za - wan yazı makinesinin önüne geçip otu- rarak: — Müsaade eder misiniz? dedi, Acele bir mektubum var. — Rica ederim. Casus kadın, Parise, mülâzim Kollöre- ye mektub yazıyordu. Brüksele dönüşü. ne dair iki sayfa dolusu yalan uydur. duktan sonra mektubunu şöyle tamam- tadı: “Daha evvel yazmadığım için affını dilerim. Seni öyle göreceğim geldi ki ta- #avvur edemezsin. Fakat İşten başımı kaldıramıyorum. Bereket yakında Pa- rise dönebileceğim. Beş altı güm sabret meliyiz; tekrar buluşmamıza çök kalma» dı, Mektubu fon Strammere uzsttı: — Lütfen şunu Lizet diye imzalar mi- #kiiz? fakat kadın yazısına benzesin, Fon Strammer imzalaymca zarfın &- zerine adresi makinede'yazdı. — Bir ricam daha olacak azizim ba- ron, Bu mektubu teşkilât menâaupların - dan biri vasıtasiyle Brükselden postaya ji verdiriniz. — Haybay. Yarın öğleye doğru Brlik- selde postaya 'atılır. Parisli. Aşıkınız da akşam Üzeri mektuba kavuşur. — Teşekkür ederim. Erna Berlinden ayrılmazdan önce mü- lâzim Kollöreye hitaben daktilo makine. siyle üç mektub daha yazıp fon Stram- «mera bıraktı. — Bunları Liret diye imzalayıp tarihe leri sirgsiyle, Brükselden postaya ver - menizi tira ederim baron. Böylece Pa- riste .bir hafta, serbest kalmağa Imkân bulacağım, “Zâvalir - âşikın. beni hep Brükselde sanarak peşimde dolaşmama- 5! lâztm. Başka işlerini var şimdi benim. (Devamı var) * Z AĞUSTOS Bu fırtınalarda sinema aktör rinden başka hangi aklı boz dışarıya çıkardı!.. ma Fakat o, hiçbirşey dinle- imek istemiyordu. Karların üstünde ka- dın açlıktan kıvranırken, bütün bir ge ce gene Baba Turnere yalvardım. Ka. dr hiç olmazsa şehre kadar götürerek, bir defa için karnın: adamakıllı doyur. duktan sonra gene geriye getirmesini rica ettim. Bütün zahmetlerim boşa git- ti. Baba Turner olduğu gibi devam da israr etti, Ask esası bile olmıyan güzel Hindli Kız için o kadar üzüldüm ki, kendim yemek yiyemdim. Gelelim hikâyemize: Genç mühen . disle karısı, çayırık ovaarda avuç içi ka dar bir yer alarak üstüne bir kulübs kurarlar ve hükümetten toprak istimli- kine teşebbüs ederler. Bunlar yazı biraz mısır yetiştirmek le geçirirler ve gelecek sene, İçin de bir kaç bayvan almağı kararlaştırırlar. Genç mühendis kuvvetli bir adam ve İyi nişancı olduğu için İışın da dağke gisi, ayı ve bir kaç manda vurmak su, retiyle ailenin etini temin edebileceği. ni hesaplar. Fakat kış çok şiddetli olur. Karlar derin ve buzlar çelik gibi sert. Filvaki Baba Turner bu kışı Oklahomada şim- diye kadar emsali görülmemiş derece de berbat bir'hale soktu. Ben kulübe. ye bir iki soba kurmak istedim, genç madama çok acıyordum. Baba, bir top- rak mangalın yeteceğini söyledi. Za- vwallı kadm, donacak; kışm keskin s0 ğukları suratına kamçı gibi çarpacak ve-ben-ona yardım .edemivecektim. Bâba Türner bütün odunları yaktır. dı. Etrafta çalı çırpı bile bırakmadı. Ni- hayet zavallıların son muısırlarını da yakmağa mecbur etti. Baba Türner, genç mühendisi avlanmak üzere dışarı- ya göndermek için o dehşetli krşm en korkütiç gününü seçti, Her şey yenmiş, erzak namma bir şeycikler kalmamış, üstelik de şimdi bir bebek vardı ve et, et! diye bağıryordu. Gözleri kör edici kar fıttınasınla mü. hendis kulübesinin eşiğinde, genç karı- sını ve minimini yavrusunu öperek ve- dalaşıyor ve etle geriye gelinciye kader cesur olmalarını söylüyor. Kırmızıderili kadınla bebeği soğuk” tan tırtır Gtreyip, ıstıraptan kıvrım kıvrım: kıvranırken ve &n on mısır ta- nelerini de ateşe atarken kahraman mühendis tabiatın bütün şiddetlerine göğüs, gererek kar deryalarında dağ keçilerinin dolaşmıyacağını bir kadının bile, bildiğini anlatmak istedim. Bu hayvanların böyle havalarda ormanla - ra sığındığını herkes bilir. Fak ba Türnerin inadı tuttu, AYAR lerin derin kar ovalarında 8 rarla istedi. , Avcı bir şey bulamıyor. ner az kald: ayıları da pi yordu. Burada ayak düredim Ye ği yaptırdım. Kışın bu val yıların çekilerek derin uykUf* latını ve böyle bir fta “ği çıkmak deliliğini irtikâp ağ ynın Oklahomada bulur söyledim. Hattâ bu fırtınalardi Sf aktörlerinden başka hangi 4 | dışarıya çıkardı! , Kadın, Amerikan Hirlisi sö nazaran elindeki mısırları i ları öğüterek çerkes yara beklemektense kendisiyle ye kartını tıka basa doldurur “| battaniye, cacala, etrafta DS” gi şına çekerek yatağına giri — Imrği, Fakat ihtiyar baba, ayak se caklık için muhakkak me ” ları da yaktırdı ve kadınca) başka bir de açirktan erener Hattâ küçücek melez ya gece inleterek (Et, eti) Ye Dışarıdaki kar Ertinalarnöğ manımız avlanıyor, Birden”. manda izleri görerek bun der. Avcının belindeki atın Dİ re mesafeden mandaların, #© sr kei | Tarğ raştaiii, Külbastı isteyen çocuğu işin ta et bulunacağını gören aye ” ni sıkıştırır, atına da bir rerek yollanır, | Mandala” şimdi donmuş Di 1 bulunan Kanada nehrinin ba miş, süvari buzdan geçmek 7 sürer, buz kırılarak hayvani# — | suya batarlar. Burada işe tekrar abe Bu soğukta, karlar bu kadaf ca, buz hiç çatlar mı? Söz anl?” bil değil ki.. Baba Turner, 4. duğu gibi devam edeceğini #9? Dere kıyısına güç belâ velâ at çıkar, ni te sw manabbilmek için en son KU tiva eden belkayışını suya ff” ge şun tedarik edebilecek en ge buradan 75 kilometre mesaj Ponca şehridir , (Deve YAZAN:O! NORE DO) BALZAK mazsam belki başıma bir felâket icad edeceğim, Endülüslüler bakiyesi kocuma da söyledim; gözleri pl: “Sen ne ulvi ve me saf bir insansın!,, dedim: şaka etmeğe hiç gelmiyor. » sn Zunuzu söylüyor. Ama Sorla dükü İle karısı gitmişler; demek ki kıskanıp üzülmek için bir sebeb kalmamış! yoksa bir derdin var da bina yazmıyor musun? mektubun, n6 eski mektuplârın kadar uzun, ne de onlardaki kadar muhabbetli düştincelerle doluydu. Yoksa bu da sadace benim günlgününe benzemez kardeşçiğimin bir cilvesin. den ibaret mi? Bu kadar yeter; bana bakan kadın, çok yazdığım için çikisiyor, madmazel Atenais dö TEstorad'ın da karnı acıkmış. Hadi Allahaıs- marladık; bana uzun ve güzel, iyi mektuplar vaz, Xu Tölz'den Rene'ye Ömrümde ilk defa olarak, Rene'ciğim, bir «öğüt dibinde, tahta kanspeys yapayalnız oturarak ağladım; Şantplör'deki uzun havuzun başındaydı, önümde nefis bir manzara... Fakat sen gelince bir kat daha güzelleşoeek, çünkü burada her şey var, var ama gülüp oy- nıyan çocuk yok. Senin hamaratlığın bana kendi halimi düşündür- dü: evleneli üç yıl oldu da hâlâ çocuğum yok... “Tantı'm, dedim, Re- he'nin Arman'ı doğururken çektiği acılarm yüz katımı çekmğe, yav- rumu ihtilâçlar İçinde görmeğe razıyım, bana o küçük Atenais'e benzer mâlek gibi hir çocuk ver!..., Sen bana kızmı anlatmadım ama bön onu buradan görüyorum: gün gibi güzel, Niçin bir şey yaz. madığını biliyorum, Rene'döim: nekadar Üzüldüğümü seziyorsun da yaralarımı taşelemek istemiyorsun, * : Her s2fer ümidlerimin boş& çıktığını görünce içimi kara bit ke. derdir kaplıyor. O zaman mahzun mshrun düşünüp diyorum ki: “Ben debir gün küçük takkeler işlemiyecek miyim? bende bir Nurullah ATAÇ 8-2 Çeviren : kundak takımı için kumaş beğenmiyecek miyim? küçilcük bir başı sarsm diye güzel güzel tenteneleri dikmiyecek miyim? Acaba bir sevimli çocuğun bana anne dediğini, eteğimden çektiğini; hana ©- ziyetler ettiğini hiç mi görmiyeceğim? Kumlar üstünde bir küçük arabanin İzlerini seyretmiyecek miyim? Bahçemde kmimiş oyun- caklar toplamıyacak mıyım? Gördüğüm birçok anneler gibi ben de oyuncakçılara koşup kılmçlar, bebekler, oda takımları - almıyacık mıyım? daha sevgili bir başka Felipe olacak o meleğin, o canın do- Zup büyüdüğünü görmiyecek miyim?,, Bir oğlum olan da bir kadın âşıkıhı, o üşıkın yine kendisi sayıla- * öak yavruda nasıl sever, snlâsam diyorum, Bu büyük bahçe, bu köşk bana 1ss1z, tenha geliyor, Her yer zindân gibi soğuk, karan» ik.” Çocuketiz bir kadın yanlış yaratılmış bir mahlüka benziyor; biz kadınların dünyaya gelmemiz ana olmak için değil mi? ha! be- nim korseli âlimim, sen hayatı görüp tsddm, Zaten kısırlık her bu- susta fenadır. Hani Gesner'in, Florlan'ın çoban hikâyeleri vardır, Rivarol onlardan bahsederken: “İnsan bu kuzularm, koyunların ara- sma bir kurt girsin istiyor,, der; işte benim hayatım da öyle, Ben 4» kendimi bir insana sadakatle, fedakârlıkla bağlamak istiyorum. Kendimde, Felipe'nin ihmal ettiği kuvvetler duyuyorum; anne ola- Bazı gilnler oluyor çocuğum olsun diye dokuz ÖN, ek başlamak, ayazmalara, evliyalara gitmek istiyorum. O doktorlara danışacağım. Kendime 6 kadar kizgmim #i yazamıyacağım. Allahaısmarladık. Xuw Luiz'den Rene'ye z paz Maşallah, Rene! bana mektup yazmıyalı senesi old” doğrusu. Her iki günde hir gelip beni gören Lul seni# mi sanıyorsun? senin sılikafte olduğunu, işlerinizin İYİ # iy b) mem kâfi değil; senin neler düşünüp neler het isterim; ben seni srdiğim için senin paylamanr dö, A, bi anlamamanı da göze alarak bütün düşündüklerimi, birer birer anlatmıyor muyum? h Lâkırdıları ve sadakatiyle hayli nüfuz elde eden VE: çif devresi bitince hiç şüphesiz büyük bir mevkie ge dö VEstorad parlimentoda muvaffakıyetler kazanır raya gelip ifUhar edeceğine heri uzakta susu? 5 "Sen bütün öençzli ij rusu beni hayli telâşa düşü Son bütün m vermekle mi göçitiyorsun? Nüma, Egeria'smdan (İ) değildi. ” Ne diye bu fırsattan istifade edip de Paris'i medin ? dört aydır ben de sana kavuşmuş olurdum. ( çi (1) Efsaneye göre Roma'nın ikinci kralı Nura, PİR dip orada peri kızı Egoria'ya danisırmış, j