re ta # EEEEEA, MEİEİ Ti - ik akar Ni ii ? e Ben teselli ve şifayı uzun | Ef ha değ, ber vermeden İstanbuldan mi İye (7 a Yen m nede, a en, tereddüt etmeden * Muatllânın kedileri Faruklan annes ne ka bekledikten sonra onu asabi kahka- halar arasında ayakları alunda çiğne- yen, sonra yüzünü yumuk elleri arasın- da saklıyarak, tâ ciğerlerinden gelen hıçkırıklarla bu odanın bir köşesinde saatlerce ağlayan hırçın çocuğunu w nutmadm.. İşte ben hâlâ o çocuğum .. O vakit en kıymetli oyuncaklatımı s€- bepsiz kırtyordum, Bugün de başkası için bir hiç telâkki edilecek Seneler beni değiştirmeden geçtiler. Hayat: siyahlıklara doğru sürükliyen nefret ve arzuğan kaçtım. Hayatı anla- £ sanmıştım: Kaviler nankördü; ıstırap âciz ve zavallıların arkâsında dolaşıyor, her akşam yeni hiszedilmiş bir ihanet şüphesi altında velasız sev- gilisini bekleyen bir genç ıstırabiyle inliyordum. Bazan göz yaşımı silecek bir el tahayyül etti dakikalar oldu. Fakat basta sinirlerim bu tahayyülü or- bana; “Faruk, derdi, insan bir çıraktır. Ustası ıstırap. Eziyet çekmek yaşayanlara mutlaka lâzım. Nebatlar yetişmek için nasıl su- gene bazı geç kaldı e gibi meraklandın.. Dü. bir felâket içerisinde düğüm- 9i bir otomobilin altında can Köşesinde vücudu sargılar içe- Yatar gördün. Gözlerin, pencer Samlarında, sokağın karanlığını Saliştı, li her akşamki ince ve £ şekilde eğil de, yabancı emadi israriyle kesik kesik bilir merdivenleri ne ka- li. Seni çok üzdüm, sana Verdim değil mi anne? Fa- Yım... Oğlun çok kasta, çok 8. Kapıyı ve mtivezzin w- telgraf, hızla açın; makbuzu İN ŞU satırları okudun: Pa E için beni affet, iki gün son- Orun. Tafsilât postada. Fa We meraktan kurtulmamış, fa- Parça mt li Bir müsterihtin.. Hem bu Srmekiy hem ide sana tevdi e- Mühim vazifeyi anlatmak için Yazıyorum, Gene tekrar c- Pt, Oğlun çok mustari ta yerinden keser ve akit eş i e ya muhtaçsa, insan da göz yaşına muh- de ie iL dizinin | taç. Bütün güzel dediğimiz şeylerde Unutacak e iz z gizli bir hıçkırık var. Uykusuzluk, DE ufacık çaya Piacak. İA | hastalık, melâile dolu uzun geceler ge- eemie, hi mize geledilmem, | irmiyenler, göklerin ahenginden, ge İçeride im BİŞİ | çelerin sülkütundan, dalgaların sesinden İçin by oğularak anlata | ne anlarlar?., Sabi mektubumla rica etti - Anne, senin karşında bile muzaffer X yap ve bana yaz. bir kumandan vakariyle yüksek göklere bakan başım, yalnız Muallânın önünde bir çocuk gibi eğildi. Onu sen de «e verdin annc,. Ben kudretsiz bir çocuk- muşum demek.. Her okşayan riyaya al- danıyordum. Muallâ beni bakışlariyle, Beni bir daha yanında göre- Vakit İstanbul bana bir ce- a yen kıvrımlarında ara - | güzelliğiyle, tenaslibiyle büyülemedi . İN ağı kalır; kıyıdan ilbam a- | O beni sözleriyle, şefkatiyle, tebes- Mi İ gibi en vahşi kartalla- | sümleriyle, insanlara yülmekten bakan a Sade anne. Bu mektup- üm " O; Pl tepelerle, binlerce yılanın İ gururiyle esir etti, Tevazuun karşısında gergin bir yaydan fırlayan ok kesilen ben, sinirlerim, tozlanmış kemanların ölü telleri gibi gevşediler.. Anne, Muallâ etrafındakileri okşa - mak, teselli etmek için yatatılmış bir Sirin Uşurumlar arasında 'dola- na ufacık bir paket gönde- Nu i — aç. İçinde Muallânın SİRİ var Om ç ük, Gör» Yar. Onu cumartesi günü | mahlüktu. Onun şefkati beni bile aldat- : ti, Parmağımdans çıkardım, | tı. Şimdi hatamı anlıyorum.. Orada ö- Ver 4 dolu mavi gözlerle bir daki: | Ter kadar derin yeşil gözlerini açar, Artı e, ez 2 izifeni anlıyorsun değil mi, İtal, > dan yüzüğümü geri istiye - l a il ün ni? Ak işte anne... Bu sebebi , atmak çok güç.. Onu kimse İSE Yaliri kalbimden söktüğüm | tekiler gibi, bütün kadınlar gibi zalim ve merhameti Ondan niçin böyle hürmetsiz bahse- diyorum? Fakat bü kelimeleri kullan * makta haksız değilim anne. Dinle ve hak veri Muallânm bir kedisi vardı, Siyah, hiç bir yerinde beyazı olmıyan simsiyah, Püzüğü götürecek, Muallâya ie Mani basta ruhumu tanı- | zayıf bir kedi. Onu Muallâ kimbilir iin rl Bu ruh niçin böyle ol. | nereden buldu, Fakat kalbinde | öy- Misya, 5t Kadar tatlı geçecek öm- | le derin bir şefkat ihtirası vardı ki bu Kadar acılaştırdım?. Niçin | mânasız mahlâka bile kıskanç bir sev- ©yen baykuşu oradan sö- | gi ayırdı. Ben biraz da Muallâyı bunun Niçin kafa tanım bir cin | için severdim. Ben de o kedi gibi yak Bibi? niz kimsesiz, mânasız bir mahlöktum.. Onu Müuallâyı her görmeğe gi de görürdüm.. Sakin, sessiz bir mahlük- tu. Beni görünce gartını kabartır, göl- ie derdimi sade sana anla- Mp Küçüklüğümü batırlarsın | vinç gn BÜZEl oyuncağın karşısın vel. 5 » ” e Yaldei Kr; areki Mağa) Tak a ) etleri esnasında İskenderiye limanında alinan (bu resim- e Prenses Faize, Vaide Kraliçe Nazlı Sultan, prenses Fevziye, Prenses Fethiye görül üyor. Muzaffer Esen allçesi ile dört kızr yazı geçirmek Üzere Avrupaya hareket z “iy ince, mustarip bir şikâyet sesi çıkarır, sonra gider, odanın bir köşesine büzü- iür, gözlerini bize dikerdi. Bazan Mu- allânın şefkat ve nevaziş Molu bakışları bu simsiyah kedinin ruhuna döküldüğü vakit, o gözlerde, neş'e, sevinç canlı- nerdı, Belliki bu hayvan mustaripti ve ıstr- rabının sebebi belki (Obendim Çünkü Muallânın ona hasrettiği şefkatten bir parçasını çalmıştım. O, bunu hissedi - yor, minimini kalbinde bu ıstırabı yaşa tıyordu. Ben ilk defa canlı bir mahlüka fenalık edebilmekle beşeri iktirasımı tatmin etmiştim.. Sonra bu kedi, bu siyah edi kasta- landı. Artık beni her karşılayışında sırtını kabartmıyor, boynunu uzatıyor, hasta ciğerlerimlden gelen kesik bir ne- fesle öksürüyordu. Muallâ onu o böyle hasta, yaralı gördükçe içleniyor, ağlı yor, kedisinin siyah başını gözyaşlarile yıkıyordu ve kedi, bu dakikalarda mem nun bir istirahatle kendisini sevgilisin- den ayıracak ölümü şükünetle bekliyor gibiydi. Artık Muallânın kendisine verdiği sevgi sadakasiyle iktifa etme- ğe alışmıştı. Bir gün, karların yağdığı, göklerin kapandığı, serçelerin aç kaldığı soğuk bir günde siyah kedi öldü. Bu ölüye beraber ağladık. Saatlerce, günlerce, haftalarca ağladık. Ölen kedinin hatr- rası aramığlaki aşkı düğümliyen bir bağ oldu. Artık kurtulmuştum.. Mual- Jâyı her gün ölen kedisini düşünür gör- dükçe şefkate, ebedi sevgiye inanıyor- dum . Cumartesi günü, Muallâinm evine gittim anne.. Kapıyı kendisi açtı. Göz- lerinde tatlı bir sevinç dolaşıyordu. Ek lerini biribirine çarptı ve: — Faruk, sana bir sürprizim var. dedi. Sonra bir kelime bile söylemeden bizle hızlı merdivenleri çıktı. Ben de arkasından, Odada Muallânın bana hazırlaığı sürprizi gördüm: Bu beyaz, sevimli bir kedi yavrusu idi. Bir koltuktan ötekine koşüyor, ayakları altındaki bir iplik yumağiyle binbir çeşit maskaralıklar yapıyordu. Muallâ sevinçle: — Nasıl Faruk, dedi, kedim çok gü- zel değil mi veceksin.. Cevap vermedim. Sonra sözü eski hatıralarda dolaştırarak ölen kedisin- den bahsettim, Muallâ o vakit dudaklarını ve: — Onu unuttum artık.. dedi, O da unutuyormuş.. Kirabilir, belki bir gün benden de bahselunurken ge- ne dudaklarını büzerek ve; — Onu unuttum artık! diyecekti.. Bu düşünce beni çıldırttı.Bir deli gi- bi oradan fırladım.. İstanbuldan ayrıl dım. Ve şimdi bu sakin şehirde her şe yin bitmesini, yüzüğümün geri gelme- sini bekliyorum.. i?, Onu her halde sen de se büzdü Ondan sonra gene evimize dönecek, dizinin dibinde büzülecek, beraber 4- kacak göz yaşlarımızdan dertlerime şi- fa bekliyeceğim. Dr. Irfan Kayra Röntken Mütehassısı Hergün öğleden sonra saat 3 ten 7 ye kadar Belediye, Binbirdirek Nuri- Hicri: 1357 —C matiyelevvel: 26 sanaya doğum isneyin öalp 448 19,33 nz vahan öğe ? e SV 9 12,20 16,18 19,33 21,28 241 Lüzumlu Telefonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu çin: 44844, Kadıköy İçin: 80020, Üsküdaz Için: 40625. Yeşilköy, Makırköy, Bebek, Tarabya, Büyükd köy, Kartal, Hüyükada, ieybeli, Burgaz, Kınalı, i runa yangın derek kâfidir. Rumi ifaiyesi: 22711 Deniz , , 36. .20 Beyuzıt kulesi: 21996. Galata yangin kulesi Sıhhi imdad: 44995, Müddeitmumllik: Elekirik Şirketi: Beyoğl : Sular: İdaresi: Beyoğlu: 44783. iteşiklaş: 40938, Cibali: 20724 Nuruusma. niye: 71708. Usküdar . Kadıkö; 0773. Havagazi: Istanbul; 21378. Kadıköy: 60790, Beyoğlu: 44642, Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49054, Bebek ciheti: 38 101, Kadıköy ciheti: 60447, e Henerbahçe, Kandilli, Eren Telefon muhabere memu. 40000. 0, Emniyet müdürlüğü: 2432, 378, : 44801 » İstanb Denizyolları istanbul acenteliği: 22740. Karaköy: 42002. Pazartesi Tophaveiden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma Salı Topbaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mudanya, 19 Karabiga, 20 Bandırma, Ga. atadan 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mersin, Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayva. Istanbul lık, 18 Bartın, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 18,30 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan 12, Karadeniz, Cumartesi Tophaneden 14, Mudanya, 20, Bandırma, Sirkeciden 15, Ayvalık, 18, Bartın Pazar Tophaneden 9; İmroz, 90,30 İzmit, Gelatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İz mir Sür, 12, Karadeniz, 22,20 Mudanya, Müzeler Ayasofya, Roma » Bizans, Yunun eserleri ve Çinili Köşk, Asker! Müze ve sarnıçlar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhi Müze: (Bu müzeler hergün sant 10 dan 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi; Pazartesiden başka bergün ssat 10 dan 19 ya Kadar ve Cursa günleri 16 dan 17 ye kadar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 den 16 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 19 de Köstenceye; Salı günleri 15 de Pire, Beyrut, İskenderiye. Italyan vapurları: Ovma günleri saat 10 da Pire, Brendizl, Venedik, Triyeste. Avrupa Hattı Sirkeci Istasyon Madürtöğü Telefon 23079 Semp'on ekspresi bergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni sanal 7,2) te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,22 de gelir, Edirne postası: Hergün saat 4,50 de hareket eder, 19,33 de gelir, Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat 8 de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,0 da Eskişehir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de Adapararı. Bu trenlerden saat 9 dn bareket eden Ankara muhteliti Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmektedir. MUNAKASA ILANLARI; 5 Bornova belediyesi için 6 adet otobüs satın alınacaktır. Muhammen be. delleri 21600 Hira olan olabüslerin salın alınması işi kupalı zari usulile 29 temmuz ci GEÇEN etemiz Radyosu Sant I240: plâk'a OoTürk musikisi 12,00: Havadis, 13,00: Plâkir Türk mu- sikisi, 13,30: Muhtelif plâk neşriyatı. 14 Son. Saat 18,30: hafif müzik: Tepebaşı be- Isdiye bahçesinden naklen, 18/50: Kon- forans, 18,20: Nezihe Uyar ve arkadaş, ları tarafında nTürk musikisi, (Uşak Hüzzam ve halk türküsü). 20: |Grenviç rasathariesinden naklen saat ayarı. Ke- man konseri: Konservatuvar profesör- lerinden Ali Sezin viyolonist, 20,40: Hava raporu, 20,43: Ömer Riza Doğrul tarafmdan araben söyler. 21: saat ayarı, orkestra. 21,30: Klâsik Türk musikisi: Nuri Hali ve arkadaşları ta- rafından Tahir buselik faslı, 22.10: MU. zik varyete: Tepebaşı belediye bahçe - sinden naklen, 22,50: Son haberler ve trtesi günün programı, 23: Saat ayarı, Son, Holivudda yaşamış kadar olmak tiyor müsunuz?. Holivuda giden ilk Türk gazeteci Turan Aziz Beler'in “Yıldızlar A- râsında,, kitabını okuyunuz, Kan çıbanları, el ve ayak parmaklarmın arasmdaki kaşmtılar, dolama, mem iltihabı ve çatlaklar, flegmonlar, yanıklar, traş yaraları, ergenlik- ler, koltuk altı çıbanları, ANTIVIRUS ile Tedavisi en erken ve en emin bir surette temin eder, ŞARK İSPENÇİYARİ LABORATUARI T.A.Ş. a yünü sant İ6 da Bornova belediye dairesinde yapılacaklır, SENE BUĞUN NE OLDU? muharrirlerinden Ahmet Ekrem öldü. epçiliğin teşkilâllandırılmasına ka.rar verildi, Timi bahisler “Ahlâk başka, cinsiyet başkadır,, Yazan; Dr. R. ADASAL ap Başlarafı $ incide vac bile cinsiyet fırtmalarını yatıştıran âlemşümul bir kanım olmaktan çok wn - zaktır; buna bağlanan kanınperest in - sanlarda da arasıra cinsi ihtilâllere ve hastalıklara şahit oluyoruz, Şu anda Anadolunun uzak kazalatın- dan birinde içtimai zaruretler dolayısile henüz övlenemiyen bir genç tasavvur ©. diyor ve #icillini de araştırıp çok vazife. ginas, dürüst, merhametli ve dost delisi bir memleket çocuğu olduğunu da öğre- niyorum. Günlin birinde ve ancak karan- lığın şahid olabileceği bir anda kendi e- vinde serbest bir kadmla birkaç #aat görüştüğünü ve herkesin ağzımda bu hâ- disenin bir dodikodu mevzuu teşkil etü- ğini de anlıyorum. Başkalarının en gizli hususiyetleriyle alâkadar olacak kadar göscülük eden bu cemiyet obekçilerine Borarsazız, bu memleko: çocuğu belki de ahlâksız sıfatiyle etiketlenir; fakat cinsiyeti ahlâk mefhumlarndan ayıran benim gibi bir rubiyatçıya da dorarsanız bu kabilden ahlâk müdafilerine ahlâkı yüldürebilecek bir veremem; çünkü onlarm da bu lüzumsuz gayrete sirf bir kekançlık salkasiyle katlandık- larını ve eğer cinsiyet bütün tezahür. leriyle bir kusur ise, peygamberlerin bi- 18 bundan kurtulamadıklarını görüyo »- rum; binaenaleyh tekrar ederek ölyo - rüm ki: cinsiyet baska, «hlâk başdadır. Dr. Rasim ADASAL grape,