16 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

16 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1938 —.. © TENMUZ M>—— RAN Bari Kacakçılığı yapardı. Yani Bit vahşi öayvanların derileri İlel ' a, hirdeki tacirlere Ney » loprakla da uğ e Şiltğilere ekimde yardım e - nç tarlasında Maya ŞI zaman onu ilk a Mi Buna rağmen ! Dikiş nb Seneden seneye borçli Beste; > i KIST ziyadeleşmekte idi. İşte 0, bu sıkıntı ile tütün ve İç- alışmıştı. hiddetli ve r düştüki Min ye &N ufak miktarda bile ödünç aş, * kte tere cimeğe başladı. dl e sar arardı ul, diyorlardı. Ve çoçukları vücudunla b izi kur- a daha ; İyi olmaz mı? diye düşün Sobanın yanımda oturan kadın nda vlan oğlunu em “05. Vücud Batan m; Üiktan sesi zayıflaşmış olan koca. Rİ E aran ME Yücudunla, dedi, seni kirala Bir an Li DİR süküt oldu sonra gene koca Bi di. Be üç gin evvel Lop Vang gel olurdu e en döndüm ve yolda Sun ta tetidim, Geç vakit buralarda 1 Sordu, Ona halimi anlat. Li “ am için İlinden, bir çare b siha Im İ — Karısıda geçenlerde ayni şey düünç para bulmasmı istedim. Güldü:( “Böyle sapsarı bir halde iken karmızı e- nizde muhafaza etmekte ısrar edişini. zin sebebini anlayamıy'orum., dedi. Ben ne demek istiyor diye düşünürken o açık tan açığa fikrini söyledi: Yalnız ona üç beş hası Bi ki Yan Shih * ir kadın iralanıyor Çin hikâyesi: kalmamı Hakikaten bundan başka çaren | şmıydı: Utanmıyor musun! — Utanıyorum ama... dın kiralayabiler adediye Geleiiin bâna kendi hoş kadın ısmarla ilk karısına nın kocası peşin vezm tar. Günlerdenberi | di seni görünce, ım. Böyle'bir şey yapa. Sur onların imiş. Sana kar dolardır. Onlar üç a ğer bu za. 'k çocuk doğ ne dal aksın. Gideceğin gün de belli, Beş gün sonra.. Ayınon sekizinde m Sun bugün sene a bütü şkülâr Neden bana daha evvelden söyleme. in! diye inledi. — Dün sana söylemek için etrafında döndüm durdum ama söyliyemedim. Ne yapalım fakiriz, u halden kurta- racak elimizde senden başka bir şeyimiz madı, cudu titriyordu, Bü- BORİDAN miştı, Oğlunu — Bal diye hıçk m, Bu sere pirinç tarlalarında maktan korkuyorum. un ismi Bahar hazinesiydi: var hazinesi daha üç yaşı kırdı, nasl yalnız kalır?.. — Ona ben bakarım; deği, zaten onu Kadın Bir hatmayı tekrar Bundan bir sene evvel tu. Yat ra ağlaya, zğlava ve kaçar gibi kulübe- den dışarı çıktı. gözlerinde bir hayal canlan- yaşıyordu. bir kız doğurmuş ğında bir ölü gibi y ni doğmuş çocuk, yerdeki samanların duna dolanmıştı. Yerinden kalkıp ç0- “Bekle dur!,. gayretini sarfetti, mak için büyük bir gayret nı gibi ağırdı. İşte ahşi herifin, koca i görmüştü. çocuğun yanına bıraktı. Ona: diye bağırmak için son Fakat yabani herif or. hiç bir münakaşa ka- iyordu. Bir kasap pe hir ku” bayi il oda Çocuk hiç bir ses çıkarmamış, Suyun sesi duyulmuştu. Şimdi hâlâ hayretle çocuğun neden hiç bağınmadığını kendi kedine soruyor. Acaba bu Haksız ölüme kavuştuğu İ- çin memnun muydu? Hayir. Hayır... Şimdi, niçin bir #e$ duymadığını ha: tırlıyor... Kendisi o sırada ( bayılmıştr. Sanki kalbini yerinden kopartışlar gi- bi kendinden geçmişti. Şimdi oğlu yüzüne bakarak: — Anne, anne! derken; i “Hayat ne kat fena bir şey!,, ” . İTMEDEN bir gece evvel, en karanlık, en loş bir köşesine oturdu. Çocuğunu kucağıma almıştı — Bahar Hazinesi, canımın içi! Başını kaldıran çocuk: — Anne! ! Diye cevap verdi — Annen gidiyor! Çocuk önce bir şey anlamadı. — Anne yarm gidiyor. Uzağa wor, Li ismi nına gidiyor. yalnız evin gidi- le bir takım insanların ya — Ben de gelirim! — Sen gelemezsin... Sen babanla ka- Jacaksın. Baban sana bakacak. seni gez meğe götürecek, seni uyutacak. Baban — Babam beni döver, istemem, o se ninle beraber geleceğim. mun bir kazma ile yardığı başm- yara izini elleriyle okşarken: — Baban seni dövmez! dedi. Bu sırada kocası içeri girdi: — Parayı volladılar, diye haber ver di, yetmiz dolarmış.. Sen gittikten sonra da otuz dolarmı yollayacaklar,. Sana da bir sedve gönderiyorlar. Yaya gitmi- RTRİDAN Bunu söyleyip dışarı çıktı. O gece ne o, ne de kocası yemek yeri ... RTESİ gün yağmurlu bir Annesi oğlunun ler, sonra, bu paçavraları babanm yattığı yatağın kenarına bıraktı. Hiç ağlamr dinleyecek. uk, çabuk dönecek... Ama » babanı uyandıracaksın. eldi. O evlenmek Kilüv olan çok tecrübeli bir kadındı. İçeri girerken mantosundaki su damlalarını silkiyo: — Yağranr yağmur, diyordu, bu evi- niz için uğur geldiğine işarettir. Odada dönüp duruyordu ve anlardan bir komisyon istiyordu. Sedyeciler yemeğe kadar evlerine dön mek istiyorlar. Biraz acele etmelisiniz! diyordu, Dışarıda sedyeciler küfür edip duru- yorlardı. — Yeni gelin gibi nazlanıyor!!., Jayıp duruyor! Çocuğu zorla annesinden (ayırdılar. Baba hep ayni yerde oturuyor ve başı nı elleri arasında tutuyordu. * ... NLARIN köyü ile öteki köy ara sında on mil vardı, Sedyeciler sedyeyi (yere bıraktıkları zaman kurnaz bakışlı elli beşlik bir ka- dın onu karşıladı. Bir takım komşu kas dımlar da kapının önünde toplanmışlar dı. İhtiyar kâdın: — Sedyenin içinde bir şeyiniz kaldı mı? Diye sordu: — Hayır! cevabını verdi. Oğlunu ve kendini düşünüyordu. çin?.. Ağ Nis (Sonu var) en: Suad Dervli 101 . — Dokuz onluk, dört para, altı akçe * » dedi, li sapsarı kesildi vet Gü, el « diye sıçradı. Uzak, Ayni şeyi tekrar ederken elini Ye yz onluk, dört para, altı âkçe.. Para, ©? Noel, aziz dostum, benden oluy Peşin istemekle hakaret etmiş ie il sun. Ben ki Moidde bira ve Sen Baki bi, Pa irk içebilirken buraya &ırf Güce, ahpaba,, Taran ver! - diye homurdanı. Verece İN Sahi m söylüyorsun! Parayı İZ 2 nz verir, ya lere b Vegi, Oel aziz dor 1. Yarma kadar 78 de vermez misin?. DE Mei a. Srtsiye vermek yok.. Ya ver, ya söle bir kaplan: bile acındırabile T Sürctte ; içi sı Gi taktı. Mantoşu Mez 'erini sildi nu omuzuna hamete gelir Müthiş cüce belki imidiyle tereddütle pıya geldiği halde cü ir merhamet eseri görülme. Ka, A zam Sikmak üzereydi. ak rakam süratma bir küfür sa- başını kaldır rdığı bir sra- den bir seg; Srâsını ben vereceğim! , dedi. —25 MON MALENGR e iddetle frlatılan bu sözler » Marlon getir yeme- Pöra ile dolu elini cüceye u- Noel — Jamb — Tort başın salliya- rak; — Sonra verirsiniz! Burada para memnun kalınarak dışarıya. çıkılacağı sırada verilir! « dedi. Bigorn, masasına oturmasını İşaret eden meçhul adamın karşısına oturur . ken meyhanecinin sözünü tasdik etti; — Doğrul.. Meçhul adamın kukulâtası yüzürü tamamen kaplamıştı. Bigorn onun an- cak burnunun ucunu görüyordu. Bigorn oturunca, adam kukulâtasını ve mantosunu açtı. Parlak gözü, soluk benzi ve bilekâr siması ortaya çıktı. Bigornun itimatarılık damarları â- yaklanarak: — Simon Mülengr - diye murıklandı, Adam: — Sus! dedi. ' Benim Lansölo.. Beni tarıdın ya!,, Artık karnını doyur. Se. ninle yemekten sonra konuşuruz.. Biz eski arkadaşız; ayni memleketliyiz.. Çocuklukları Betonda beraber geçen, beraber oynayan iki eski arkadaş. Son- ra da berabetce Paris sokaklarında ii Ban avladık. Gerçi bâyli zamandır bi: birimizden ayrıyız. Fakat bu dostlu, Zumuzu eksiltmemiştir. Lansölo itiraz etti; — Hayır, dedi. Sen benim ölümümü istiyen bir adama hizmet ediyorsun ... — Monsenyör, 15 kont dö Valuva senin ölümünü istiyen bir adam değil- dir . Bilâkis Göreceksin ya... Haytdi yel. Buraya niçin geldiğimi öğrene ceksin, — Beni mi arıyordun?. — Hem üş gündür.. Lansölo, bir tereddüt anı daha ge. şirdi. Fakat Yu tesadüften Büridan için iyi bir şey çıkabilmek ihtimalini düşün- dü. Burnu iyi bir koku almıştı. Tam bu wrada Madlon da omleti getirmişti.. Lansölo, Simon Malengre endişeyle, Şunu da tekrar işaret edelim ki, 6, muharebe hikâyesini bir başkasından, bir başkası da bir başkasından işitmiş- ti. Herkes bilir ki bu kabil şeylerde ha. kikatle anlatılan arasmdaki fark ölçü süz sayılacak kadar büyür. Müşteri, bülâsa, iki yüz talebenin yerlere sesildiğini söylüyordu. Madam, belki, her maktule birer tâ- ne İsabet edecek kadar İstavroz çıkar - dı. Bigorn müşterinin işte bu bikâyesi. ni bitirdiği sırada “içeriye girmişti. Müşteri gitti, Bigorn; — Madam, - dedi. - Size verilecek bir haberim var: Kiracınız olan efen - dim güzel ve cesur delikanlı.. Ev sahibi sözünü kesti: — Doğru, Monsenyör Büridan hem cesur, hem ide güzeldir. — Onun kadar, hırsızlara karşı bir evi müdafaa edecek bir adam yoktur. — Delili şu.. Evimde oturduğu müd. det içinde buna kimse cesaret edemedi. Rahat rahat uyuyorum, — Bilhassa hayatını tehlikeye koya- rak sizin gibi namuslu, müdebbir ve ihtiyar kadınları onun kadar himaye €- decek bir mert bulunmaz, Madam hissedilir bir hiddetle: — Namuslu ve müdebbir olmakla ifühar ederim. Fakat ihtiyar olmıya ge- lince, zannedersem ben o kadar... Pot kırdığını anlayan Bigorn hemen kadının sözünü keserek — O lâkırdının peresengidir. Kema- le ermiş deyecektim, - dedi. İhtiyar kadının çehresi ekşimişti: — Benden siyade kemale ermişler bulunur. . diye homurdendi, Biğorn: — Neyse, - dedi. Size Monsenyör Büridanın uzun bir seyahate çıktığını haber vermiye geldim. — Gitti mi? Beni kim muhafaza ede- Ge o İ Büridan kendisini bedaya Bigern da zaten bunu bekliyordu. E. Tini göğsü üzerine koyarak: — Pen, dedi, bizzat ben.. Şunu da bilmeniz lâzım ki Büridan giderken ba- na: “Bigorn, - dedi. - Madam Şopineli sana emanet ediyorum. Ben bulunmadı ğım scada ona iyi bakmalısın! Bir tek gözünle uyu, Elin, hep hançerinin kab- zesinde olsun, Dükkânm: yağma etmek isterlerse buna mâni olmak işin canını ver.,, dedi, Madam göz yaşlarını silerek veya yalandan siler gibi görünerek: — Merd delikanlı, - dedi. - Demek gitti öyle mi? Uzak bir yeremi gidi. yor? — Uzağa, uzağa.. Bu yüzen tekrar gelip gelmiyeceğini bilmiyorum. Bu a rada belki siz bir çok felâketlerle kar- şılaşacaksınız.. — Allahım! — Hırsızlığa, yağırıya, — Allahım... — Hırsızlara, papaslara, talebelere..x Bütün felâketlere.... — Sus, Bigorn yoksa öleceğim.. — Belki, fakat ben burada bul mazsam... Korkacak bir şey yok.. rüyorsunuz ki buradayım.. — Evet, buradasınız. — İşte madam, şimdi size ne istedi- Bimi söyliyebilirim. Efendim dönünci- ye kadar, ben, oğasırlla kalacağım. —Alar — Onun verdiği ceğim.. — Vay! Demek siz para vereceksi- niz, öyle mi?. — Ayni şeyi: Yani hiç bir şey. Kocakarı ümidinin boşa çıktığını gö- rünee içini çekti, Ve: — Peki! » dedi. — Fakat, ben efendimden (daha iyi hareket etmek istiyorum, Söz ara. mızda kalsın. Biliyorsunuz Monsenyör otur yangıma... in - Gö. ücreti ben de vere-

Bu sayıdan diğer sayfalar: