“em. 19 TEMMUZ — 1938 İma müshadan devam: Yumıyacağım, seni bekliyeceğim! nn Yapılacağı yer tam iki o millik om bu yolu yayan yürürken itim, , © Maçlarına nasıl otomobille kini hatırlıyor. otomobil parasını ver- ln bir sürü meraklıların nasıl bi. © Yarıştıklarını o düşünüyordu. ke Tanlar ne'kadar değişmişti. Bir vakit ORUn araba ile, otomobil ile gittiği ere Şimdi Tommy Burns, yahut Cak <0 Otomobille gidiyordu. İşte attan Mi o ye binmek buydu! ce bu ne kadar e Klik Yol maç yapacak bir adam İ- Uzun bir yürüyüştü. Artık ihti. w Halbuki bu dünya ihtiyarlara Tag orda. Artık gündelikle şurada içilik etmekten başka İşe yara: Ka Kirk burnu, karnıbahar şek- ai kulağı ise kendisine iş verecek- * #Übhe uyandırıyordu. Keşki bir sa. sevdi. Sanati olsaydı şimdi aç ti Trio korkmazdı. Halbuki gençli- na Yol gösteren olmamıştı. Gös. 6 telerdi bile belki de dinlemiyecekti #inanlar san ve para toplamak onun kadar kolay olmuştu. Büyük maç YâPıyor. kısa amanda çok para ka- » her Bittiği yerde bir sürü kol kabartıçı Sözlerle | karşılaşıyor, her i e gelen onun arkasını okşuyor, ora bir kahraman gözüyle bakıyordu. çine beş dakika © konüşmak şerefini Güze k İçin ona içki ı#marlıyorlardı. ki e Mütemadiyen - resimleri çı- * spor muharrirleri ondan bahseden Yar dotduruyorlardı. da Enleri onlar! Şimdi düşünüyor. end zamanlar döğdükleri hep ihtiyar — değil miydi? O zamanlar o Dz — di; yükseliyordu. Ötekiler dai- yen, ihtiyarlı i Üyortargı çöken ihtiyarlığı temsil e. vin sar heden kolay o kazandığını larlamağa baslarınt. o Karşısına İçin yim çıkanların hepsi şiş damarları, oyaptık- ları yüzlerce maçın acılarını taşıyan ki- tık elelrile hep “eskiler.di. Gözünün ö- nüne Stovsher Bill ile Rush Bayı nak. avt etmesi geldi. İkisinin hesabını da on sekizinci ravuntta o temizlemişti. Koca Bill maçtan sonra soyunma (odasında çocuk gibi ağlamıştı. Kimbilir? Belki de Billin ev sahibine borcu vardı. Belki ma- ça gelirken geride aç bir aile bırakmıştı. Belki onun da canı bir parça külbastı fakat bulamamıştı. Bill mertçesi- üş ve deheştli bir mukavemet Billin o gece genç Tom Kingkinden daha mühim bir sebeb için döğüştüğünü ancak şiradi, yirmi sene sonra idrâk ede- biliyordu. O. kolay gelip kolay giden bir türen çok daha kati, mübrem sebebler vardı. Billin maçtan sonra soyunma O- dasında neden ağladığını şimdi anlıyor. du. İnsan iktidarından fazla döğüş yapa. mazdiki.. Bazı adamlar yüz sıkı maç için yaratılır, bazıları İse yirmi sıkı maçtan sonra işe varamazdı. Bu, sadece yapılış, yaratılış meselesiydi. O, yapılşı ilibarile çoğundan daha sağ. lam çıkmış, kalbini, (ciğerlerini bütün hızıyla çalıştıran pek (sıkı maçlar vap- mıştı. Ama artik yaşlanmıştı. Bütün bu sıkı amçlar onu hırpalamış, kalbini bur- muş, damarlarının elâstikiyetini kayhet- tirmiş yumuşak adalelerini yorgun birer kördüğüm haline getirmişti. Muhakkak ki kendi zamanındakilerin hepsinden iyi çıkmıştı. Şimdi akranlarından biri orta. da yoktu. O, eskilerin sonuncusuydu. On ların hepsinin Akibetini o görmüştü, Bii BORİDAN para ve şeref için döğüşürken Billi döğüş | GİZLAM: zi Jack London yordu. Lâkin “gençlik, daima baki kalı. yordu. Asıl kocayan “ihtiyarlıkıtı, “Br parça et,, kısmının boks âleminden silinmesine ken di de âmil olmuştu. Onu ilk zamanlar eskilerle döğüştür- müşler, o hepsini birer birer temizlemiş. ti. Bill gibi ağlayanlara gülmüştü. Şim- di artık o da eski idi. Bu sefer iş tersine dönmüştü. Artık eskilerle döğüşmüyor. karşısına yeniler çıkarılıyordu. Bu gece döğüşeceği Soudel © yenilerdendi. Yeni Zelandalıydı. Arkasında uzun bir muvaf fakiyet izi bırakarak oraya Okadar gel- mişti. Lâkin Avusturalyada Soudeli halk tanımıyordu. Onun için onu Tom Kinge karşı çtkartmışlardı. Soudel Avustural. yada yapacağı bu ilk maçında muvaffak olursa daha genç döğüşçülere karşı çıka. la döğüşecek, kıymetini yabancılara gös. termek için elinden geleni yapacaktı. Bu maçın kazantlması onun için istikbal me- selesiydi. Onun şöhrete, istikbale doğru giden yolunda yezâne âmil Tom King i- di. Onu ortadan kaldırmak, hedefine u- laşmak için bütün şiddetile döğüşecekti. Tom King için ise bu maç otuz beş İn. giliz lirası demekti. Onu kazanmak, ev sahibinin. esnafını borcunu — ödemek lâ- zımdı. Tom King bunları (o düşünürken gözünün önünde zaferden zalere koşan, hiç bir şeyden yılmıyan “gençlik..in ha. yali vükselmeğe başladı. O, öyle bir kuv- vet ilâhır idi ki “ibtiyarlığı.. imha ediyor ve onu imha ederken kendini de imha et- tiğini düşünmüyordu. İhtiyarlığı imha için ellerinin mafsallarını bozuyor, damar Tarmın elâstikiyetini feda ediyordu. Son. ra onu da başka bir “gençlik. imha edi. — Maçın yapılacağı binanın o kapısında biriken kalabalık onu görünce hürmetle yol açmışlardı. Birinin: — İşte, Tom King bu! dediğini duydu. Soyunma odasına giderken koridorda organizatörlerden birine rastlamıştı. O - nun: — Nasılsın Tom? s#ualine: — Demir gibi! cevabını verdi. Yalan söylemişti. Demi: gıbı olmaktan çok uzaktı. Cebinde parası olsaydı şimdi hepsini oracıkta bir parça külbastı için vermeğe amadeydi. Arkasında Suvanyör leri olduğu halde soyunma odasından çıkıp da ringe doğru çittiği sırada bir al- kış tulanıdır kopmuştu. Tom King ek- #eriyetini tarımadıklarının teşkil ettiği bu halk kütlesine sağlı sollu selâmlar yağ dırarak bir sıçrayışta ringe atladı, iple rin arasından geçerek köşesine o olurdu. Orta hakemliğini yapacak olan Jak Ball gelerek elini sıktı. Jak, on senedenberi ringe müsabık olarak girmemiş olan eski bir boksördü. King onun hakem oluşuna memnun olmuştu. İkisi de eskilerdendi. ler, Soudeli nizamrsame harici biraz hr. palasa bile Jakın görmemezliğe gelece. ğinder emindi. Bir sürü genç boksörler ringe çıkartıl- mış, halka takdim edilmişti. Genç'ağır sikletlerden biri ortaya çıkarak bu maçm gelibine defi ilân etmiş, elli İngiliz lira- lik bir de bahs koymuştu. Bu sırada rin- ge alkışlar arasında Sowdel | sıçramış ve giderek köşesine oturmuştu. Tom King hasmına merakla baktı. O da kendisi gibi kimonosuna ve havlulara sarılı olduğu için fazla bir şey göremiyordu. Yalnız, bir dakika sonra boğaz boğaza (geleceği bu gencin güzel kuvvetli yüzü, sağlam bir vücuda #elâlet eden adeleli boynu ve kt, BORIDAN ——————————————————————— s mmş vir kıvır alnıma doğru dökülen sarı sap ları gözünden kaçmamıştı. Defiler devam ediyordu. Bitmez, tüken mez bir akın halinde “gençlik. bu ipler. le muhat sahneye urmanıyor, ancak “gençliğe,. has bir itimadı nefs ile kazan nanı kendisile karşılaşmağa çağırıyor. du. Birkaç sene evvel, yani muvaffakiye- tinin zirvesinde iken Tom King bu map- zaraya istihtala bakacak, belki de bütün bunlar onun içini sıkacaktı. Halbuki şim di teshir edilmiş gibiydi; Gençliğin haya lini gözünden bir türlü silemiyordu. Şim diye kadar böks ringlerine o hep gençler tırmanmış. yıktıkları o ihtiyarlara basa, rak şan ve şerefe, şöhrete doğru Yüksel. mişlerdi. King eldivenlerini giyerken o Soüdelin adamlarından biri gelip onun bandajla. tını muayene etmişti. Bu sırada onun Sucanyörlerinden biri de Soüdelin ban- dajlarını muayene etmekle meşguldü. Soundel üzerinden (o kimonosumu attığı vakit King karşısında gençliğin bütün rhanasile tecessüm ettiğini gördü. Soun- delin geniş göğsü, saten gibi bir derinin altında yürüyüp kımıldayan adaleleri ba yat ile kaynıyordu. Gong çalmış, iki taratın suvanyörleri açılır, kapanır iskemlelerini kaparak alel Acele ringten dışarı tırmanmışlardı. Sor. del sanki çelik ve yaydan yapılma bir makine imiş gibi derhal (faaliyete geç. miş, hasmına sağlı sollu yumruklar hava le etmeğe başlamıştı. Onun seri ve kur. naz bir boksör olduğunu ilk bakışta anla. mak zor değildi. e Seyirciler bu ani hü- cumları pek beğenmişler, bu beğenişleri- ni de mutat şekilde, yani bağırarak izha. ra başlamıştırdı. Maamafih bu anihü. cum Kingi şaşırtmamıştı. O gençliğin 3- detlerini pek iyi biliyor, bunu zaten bek. liyordu. Gençlik, tatmin edilemiyen arzu- larına tabi olarak ve müdahhar enerji ve kuvvetine güvenerök beklemeğe lüzum görmeden atılacak, karşısındaki haili bir sel gibi sürükleyip biran evvel götür- mek istiyecekti. (Devamı var) Ünü: paraları ade etmiyecek misiniz? arinyi omuzlarını silkerek cevap verdi; — Servetim benimdir. Sen halkı dü» Şürme kürsız! Beni bırakırsan fidyei Mecatını alırsın! © Kendinizi müdafaa ediniz! Çünkü Şimdi sizi öldürmekten artık beni. hiç * #9 menedemez. Şunu da biliniz ki, n muvaffak olamazsam şu iki kişiyle Sârpışacaksınız!., Marinyi, gözlerinin — parıldadığını Bördüğü iki maskeli adama bakarak: — Bunlarla mı? Kim onlar? «diye omurdandı. — Dö Nel ailesinin son varisleri(,. ii zamanda, bazırlık vaziyeti alan 5 kılıç biribirine çarptı ve gene bu da bir açı çığlık koptu... ii Merdivenden aşağıya beyaz bir hayal v gi İnerek iki mübarizin arasma K, Büridan , ; ml 7 1. İşte korktuğum başıma > diye mırıldandı ve sonra yük- SEK Yenlez 4 . b a Odanıza çekilmeniz İztmdır.. Ve... a, özünü bitirmedi. Lâkırdı dudakları » Dstnda kaldı. Müthiş bir hayretle ür inim Az kaldı aklın oynatıyordu. 5 boğazmı sıktığını hissetti, Bilisi, nişanlısı Mirtiy? Mg Babal,, Baba! - diye bağırarak ba irin kucağıma atılmıştı. Marinyi Mi duruyordu. eti kendinden geçmiş bir halde; Ala * Ne oldu size? Niçin hid bem 2? Büridan! Ne oluyor? Ne kı- de yy mı uzat.yorsun.. İkiniz öldürmek mi istiyorsunuz, Büridan; Makam mi? Bu adamın baban ol e m4 söyledin? « diye homurdan- © Kiod Lesko babamdır, sevgilim. | sunu bilmiyordun değil mi? Oh. Ne müthiş olacaktı.. Baba! İşte Büridan bu.. Beni sevdiğiniz için onu da seve- ceksiniz değil mi?, Büridan : — Klod Lesko mu? Mirtiy baksana * arkasındaki muhteşem mantoya... Şu elmaslı kılıcma.. Bu büyük senyörlere mahsus elbisesiyle... . Genç kız çıldırmak derecelerine gel- mişti.. Büridanın sözünü kesti; — Büyük senyör mü?, — Bak hele". Bu adam tüccar Klod Lesko olabilir mi2. Bu adam, adı, bü- tün millet tarafından lânetle anılan başvekildir. Monfokon darağacını yâ- pan Angerrand dö Marinyidir. Büridan üç adım geri çekildi, Kılıcı- nı dizleri Üzerine vurup kırarak parça- latimı yere fırlatı? — Beni öldürebilirsinir, dedi, Ben, Mirtiyin babasına kılıç uzatamam.. Genç kız babasına korku ve hayret içinde bakarak: — Angerrand dö Marinyi ha?, - diye mırıldandı. Marinyi, sakin bir tavırla kılıcını kı- nma koydu, sonra titriyen Oo Mirtiyin elini tuttu, Bu sahneyi müthiş ve ağır bir süküt kapladı. Fakat dışarda, hâlâ talebelerin, Bazoşların, oGalilelilerin (gürültüleri vardı. a Marinyi sert bir seşle: — Mirtiy, » dedi. » Fena bir tesadüf- le, üzün zaman ve belki de tamamen malümun sim:yacak bir şey öğrenmiş bulunuyorsun, Adım Klod Lesko de- gil, Sonra mağrur bir şiveyle ilâve etti: — Asıl adım Angerrand dö Marinyi- dir. Kızım, serserilerin nefret ettikleri bu isim. mânası arılaşıldığı gün, en bü- yüklerin isimletiyle yanyana söylene- cek ve hürmet görecek. Ben, Fransa krailığını kuvvetli bir hükümet, kralı gi 4 Bu sözler, şiddetli bir yuhâyla karşı Jandı. Bazoş krallığına mensup olanlar ; — İmtiyazlârımıza taarruz ediyor - diye haykırdılar. Galileliler ; — Atmız şu herifi suya! - diye ba. ğırdılar., Talebelerin sesleri daha şiddetlen ©. Şehremini: — Kral namına! - diye tekrarlıyor. du, Buna; — Haydi defol, yahudi mahallesi büyücüsül, — İpe çekin alçağı!.. — Yeni çarşıya götürelim!.. — Horra! Horra! Horra!... diye karşılık verdiler.. Bir aralık bu gök gürültüsünü andı- ran gürültü bir bıçakla kesilir gibi ke- sildi ve Üç atlının, manastırın duvarın» dan dolaşarak Marinyinin bulunduğu merkez grupuna doğru yaklaştığı gö. rüldü. * Bunlar, başvekilin on adım uzağında durdular ve içlerinden biri, üç kere bo- ru çaldı: Atlılardan ikisinin yüzünde masku bulunduğu için tanmmıyordu. Boruyu çalan, ötekilerden biraz daha ileriye gıstı: Bu Büridandı.. Şehreminin işareti üzerine askerler saldırmıya hazırlandılar. Fakat Marin. yinin havaya kalkan eli bu hareketin önüne geçti. Marinyi azametle; — Bakalım, ne mazeret bulacak?.. Şayet mazereti kabul edilebilecek bir şeyse kendisini yalnız asmakla iktifa ederiz. » dedi. Büridanın bu sözler üzerine kaşları gat'idı. Dudaklarını ısırıyordu. Hidde- tini zaptederek? — Sir Marinyi, . dedi. - Vakia size mazeretimi bildirmiye geldim, Bazoşlular, Galileliler arasmda bir hoşnutsuzluk fısıltısı dolaştı. Marinyi acıyan bir tavırla omuzlarını silkti, Va- Juva, Büridana yaklaştı: — Vayl Vay! İşte bizim kahraman! diye bağırdı. Marinyi; — Haydi, - dedi - Münasip kelime, lerle ai dileyiniz de sizi işkencelere ma- ruz bırakmadan hemen astırayım. Büridan atınm boynuna kadar eği. lerek: — Monsenyör. - dedi. - Paristen çık- tığım zaman sizin burada olduğunuzu öğrendim. Sandım ki dövüşe davetimi kabul ettiğiniz için buraya gelmiş bu. Junuyorsunuz. Bu zannımdan dolayı iti- zar beyan ediyorum.. Şehremini: — Bu namussuzu tevkil etmek için bu kadar nezakete ne lüzum var, di- ye bağırdı. N Büridan, sözüne devam etti: — Monsenyör, Preye geldiğim za. man sizi gördüm. Kendi kendime, Mâ» tinyi zannettiğim kadar alçak değilmiş, » dedim, « Bunun için de affımızı diliyo. rum, Talebeler arasında bir alkış tufanı koptu. Etrafa; — Cesur Büridan! Bağrışları yayıl i:. Marinyi müteessir olmamış göründü. Fakat şehreminine işaret ederek hazır bulunmasını tenbih etmekten de kendi. ni âlamadı., Büridan sesini yükselterek: — Alçakçasına katledilen destlarım Filip ve Gotye namına geliyorum. Talebeler arasında bir gürültü w- yanmıya başladığı sırada Marinyi: — Katil mi edilmiş! - diye mırıldan- du. — Onları Sen nehrinde buldular. Gür bir ses; — Şahidi benim!.. - dedi. Lansölo, Bazoşluların arasından çe