Yasan: Gerald Keltön Şiddetli rüzgârın tesiriyle yangın gittikçe genişliyordu Fakat Denisin bilmediği ve hes lıyamadığı bir şey vardı: gel dört mazot deposundan biri Denisin kamarasına bitişikti. Deponun made. ni cidarları kızarak içindeki mayi, in kismen tebahhür etmesine, dolayı, siyle deponun infilâkını sebeb oldu- lar. Ateş almış mazotlar geminin muhtelif yerlerine yayılarak yangını genişlettiler. Güverte döşemesi de a. teş aldı. Tayfalar tulumbaları bırakarak ge- minin ateş almamış yerlerine kaçtı . Jar. Denis de tarafa geçti. Orada bir müddet için emniyetteydi. Şiddetli rüzgârın da tesiriyle yan- gm gittikçe genişliyordu. Yat için artık kurtuluş yoktu. Kaptan gemiyi tahliye meri verdi. Tayfalar filika - İarı denize indirmeye koyuldular. Denis plânının muvaffak olmasın- dan dolayı büyük bir sevinç içersin. de sahile bakıyordu. Bütün Monte « seyrediyor olma Bunlar arasında da Güssi, Conni ve... Erika da vardı. Filikalar yanaştıkla- ri vakit onlar da orada olacaklardı. Bir aralık dönüp bakmca fon 8 haymın yazıbaşmda olduğunu gördü. Filikalardan biri tayfaların yarısi- nt alarak gemiden ayrılmıştı, Geri kalanlarsa ikinci filikaya biniyorlar. dı. Bu işe nezaret eden kaptan, ba « Tonla Denini çağrrâr: — Hazırız her baron! çabuk olmak lâzım... Fon Störhaym Denise döndü: ıtları veriniz. Denis, baronun plânlarm kaybolu. “şunu farketmemesine imkân olmadı. «Em bilmekle beraber anlamamış gö. ründü: — Hangi kâğıtları? — Plânların sizde olduğunu biilyo- rum, Onları bana geri verin. Bu tak. drde sağ ve salim karaya çıkabilirsi- niz. Denis haykırdı: — Asla! — O halde yatla beraber mahvol. mağa mahkümsunuz. Kaptana seslendi; — Hareket edebilirsiniz kaptan, binbaşı Karden! ben gemide kalıyo - Yuz. Kâptan şaşırdı; — Gemiyi en so hbez terkedeceğim! — Hayır kaptan. Derhal hareket e. deceksiniz. Size emrediyorum. İtaat ediniz. Kaptan tereddüd etti, Baron önün âmiriydi ve he remrine körükörüne İ- taat etmesi lüzumu bildirilmişti. Bu. Bunla beraber denizcilik anâres'ne ve nizamlarıma göre ise tehlike zamanın- da gemisini en sön olarak terketmesi | icab ediyordu. Ne yapmalıydı? Neticede disi İL) “Onun canını siktim defa tekrar ettim durdum. ssi galib geldi | Ve kaptan filikaya atladı, kilçük tek. | ll Bu sözleri, bir deli gibi, Benim asil ve güzel Luiz'im, be- ikından bikaç rak denize s, son deponun ne yattan agıldı. yapıştı ve birkaç dakika yaklaştılar, sonra yata ... Denis ve baron geminin baş tar: fında yangmın gittikçe büyümesi heyecanla seyrediyordu. Fırtına y& - vaşlamıştı, masmafih gene rüzgâr e. pey kuvvetliydi. Bereket istikameti geminin kıç terafma doğruydu. Aksi takdirde çoktan dumanla boğulmuş veya dil geklinde uzıyacak alevlerle kavrulmuş olacaklardır, Bu sralık mazot larından biri daha patladı. Eu infilâk teknede rah- ne açmış olmalı ki, yat sancağa doğ. İt! ve yavaş'yavaş balmağa şladı. Dakikalar böy izi depo bir anda patladı. Geminin Denis fon Störhayma bayret ve dehşetle bakıyordu. Sordu: — Niçin keldmız? Baron Denisin koluna girerek ce- vab verdi: — Şerefimi kurtarmak için! XXI Yatm kıç tarafında ilk #slevlerin çıkmasiyle beraber rıhtımda topla . nan halk tayfaların filikelara binişi- ni uzaktan seyretmişti. Lord Stret . ford ve Güssi ile beraber olan Erika da bu seyirciler grasındaydı. Üçü de Denisin filikalardan birisinde olduğu- ıyordu. Kaptan onlara n gemide kaldıklarını söyleyince Erika'bir çığlık kopardı: — Kurtaralım! Denisi kurtaralım! Aman yarabbi! Kendisine kalabalık arasından bir yol açmağa çalışarak lord Stretforda beğırdı: — Peşimden gelin! İskeleye koştular. Hafif bir sandala atladılar, Güssi ve Conni küreklere baş tarafı havaya kalktı ve birkaç 52- niye sonra dalgalar arasında kaybol du. Son infiliktan biraz evvel Denis, LAM e Bim size olan mutlak sadakatimi ve mukaddes şuurunuza sar. silmaz imanımı biçbir şey çoğaltamaz sanıyordum; yanılmı. #1m, kurduğunuz akide gönlüme yeni bir rur gibi nüfuz etti. Siz bana benim kendi hislerim. ylediniz, ruhumda karışık ve karanirk bir halde bulunün şeyleri bana anlattınız. Sizin cezü- niz böyleyse mükâfatınız nasıl olur? fakat beni köleliğe kabul etmeniz beni bahtiyar etmeye kâfiydi. Siz bana ummağa ce. garet edemediğim bir hayat bahsettiniz; artık benim dünyada bir vazifem var, yaşamam bihude deği!, kuvvetim bi Zil; hiç olmazsa sizin için ıstırab çekmeye yarıyacak. Size söyledim, tekrar ediyorum: ben sizin İı tevazı ve naçiz bir köleniz olduğumu söylediğim gün ne idiy. sem öyle kalacağım! evet, söylediğiniz gib mahvetsdniz bile, kendi kendinize getirdiğiniz felâk gefkatimi arttıracaktır! yaralarmızı kuru Bizin suçlu olmadığınıza, kabuhatlerinizin başka birinin cina- yeti olduğuna dualarımla Allah'ı ikna ederim... : hem bir ananın, hem bir babanın, hem de bir — Dardeein hisleri oturduğum söylemedim m!* ben sisin için, ber go den evvel bir aile değil miyim? emrederseniz her göy, emrederseniz hiçbir şey olacağımı söylemedim mi? fakşt ma. — demkli Mütün bu kalpleri bir âşık kalbine siz hapsettiniz, bazan 3 bimde de de- da, â dalma, mü- herk girdüğ kals b tnyad Benim v. r | e geçti ve son Çeviren: HABER — Akşam bostam Çeviren: F, K. saniye ervel, Baronun kolundon sırla. atlamıştı... baronun kolundan silkinip kurtularak kendini denize atmıştı. Hâlâ azgın o- lan dalgelerla boğuşarak yattan u. zaklaşmaya çabaladı. Lâkin çok u - zaklasşamadı, geminin sulara gömü - lürken yaptığı girdab onu sürükledi, başma gi nkazmdan bir kalas çarptı. Tekrar suyun yüzüne çıktığı vakit mahvolmuş olduğunu anladı. Azast artık ona itaat etmiyordu; yarı bay- gın gibiydi. Bir daha dibi boyladı. isini toplıyarak yüze çık. affak oldu ve birkaç daki- ka su Üstünde kalabildi. Fakat beşe. ri takatin de bir hududu vardır, niha- yet mücadeleden vazgeçti. Son bir de, fa Erikayı düşündü ve kendisini su- ların eline bıraktı, Dibe gideceği sıradaydı ki bir el o. nu saçlarından yakaladı. Bir kaç sas niye sonra Güssi ile lord Stretford, müşterek dostlarmın hareketsiz vü . cudunu sandala almış bulunuyorlar - dı, Denis gözlerini açtığı vakit kendi. sini sandalın kış tarafında, başı Eri- kanın dizlerinde olarak, buldu; gü. lümsedi, Genç kız bir sevinç çığlığı attı: Yaşıyor! Saadet delisi bir halde başını iğdi ve Denisi dudaklarından öptü. Güssinin hayretten ağzı açık kaldı, kürekleri bıraktı ve kekeliyerek sör- du: — Ne ol Ne oluyorsunuz? Erika cevab verdi: — Görmüyor musunuz, kurtuldu. Denisim Yaşıyor. Ona kavuştum. ribirimizi sevdiğimizi bilmiyor muy- dunuz? Güssinin gururu fena halde kırıl. muıştı, Fakat cvab bülmakta gecik - . medi: — Ben de Primrozu seviyorum. Bilmiyor muydunuz? —SON— O A sazı —59— ikın arkasında bir kardeş, bir baba bulunduğunu bildir- mekle keraker, bir takalan, bir kardeşten ziyade bir âşık ol. mama müsaade edir. Sizi bütün güzelliğiniz ve bütün şaşaanız içinde sükünle, ri hayran ederek Şarzelize'den arabanızda goşerken üm zaman kalbimdeki hisleri bir okuyabilseniz!... z Ki güzelliğirizin, reftarınızım medhini duyduğum zaman © de sahsi bir gurura kapılmıyorum ve size hayran olano litfedip bir selâmınız- le fuhumda çiçekler açtığınız saman hem bütün acsimi biliyo. rum, hem de iftihar ediyorum; hoşnutluğunu bildirmiş gibi sevinç içindeyim ve bu sevinç İçimde nurlu bir iz bırakıyor: cigatamın dumanında parlıyor insanları da geviyorum!.. Nurullah ATAÇ evime dönerken Rabbim bana 8 TEMMUZ — 1938 Yazan: M.S. İngiliz neferi tabancasına sarıldı; gözleri dönmüştü, bir kurşunda beynimı dağıtacaktı ! A gi ü Onlar içip eğlendikçe, karyolanın al- tında içim içime sığmıyor, aklımı ka giracak bir hale geliyordum. Içki! Kadın!., Şarkı! Bunlar benim sevdiğim, şeylerdi, Tahammül kadar ki, kâryol, ne olursa iii Imak istiyordum, Fakat bir de işin sonrasmı düşündüm. Herifler bayıldığım ols aralarına rırlar, Arabyan tin işkence © dasında dayaktan İmanın gevretirler, Kroker bodrumlarında angaryadan an- garyaya koşarlardı. Sabretmeği daha muvafık buldum. Cigarasızlıktan da kafam kazan gibi olmuştu. Hele susuzluktan ağzım kireç çanağına dönmüştü. NE UYUYAN VAR, NE GİDEN! lik idrar da sıkıştırmıştı. Kasık- çatlayacak bir hale gel - r, yahut yatarlar iye m bile olmadı. Altı ağızdan şarkının kaba nağmeleri yor, vur patlasın, çal oynasın gidiyordu, Talihsizliğime lânetler yağdmıycr - dum.. Bir tarafatn da, beklediğim ada. mın odaya gelmiyerek, İn; askerle» riyle kızlarm gelmesine şaşıyor, bina bir mâ Düşündüm, düşündüm nasıl oluğunu bir türlü bulamadım. Ve artık öyle bir hâle gelmiştim ki, şöyle olmuş, böyle olmuş diye düşün - meğe, tefsirler yapmıya tahammülüm kalmamıştı. Çünkü çatlıyacaktım. Ne bahasma olursa olsun, her şeyi göze aldım, karyolanm altında sıkıntımı def. ettim, işedi Oh, rahatlarımıştım artık!, Öyle âmma, idrar karyolanın altın - dan, muşarabanın üzerinde uzun bir yol bırakarak İngiliz askerlerinin ayakları- na doğru akmıya başladı. Baktım işte tehlike var, hemen ayakkaplarımı çi. kardım, sızan idrarın önüne koydum .. Bir sed yapmak istedim, nafile, bir fay- dası olmadı. İdrar yolunu almış gidi. yordu. a veremiyordum. bu aksiliğin PIYASTOS!, Waziyetim omüşkülleşmişti. İrgeç, idrar izleri görülecekti,, O zaman ne olacaktı? Artık o kadarını düşünme . dim, işi talihe ve tesadüfe bıraktım, beklemeğe başladım ve bir de cigara yaktım, çekine çekine nefeslendim, kas fam biraz yerine geldi. : Dördüncü nefeste odada bir hareket oldu. İngiliz askerlerinden biri karyola- ya atıldı, çekti. Kadınlar koştu, beni karyolnın altında arka üstü yatmış bir vasiyette görünce, yosımalar şaşkın şaş. kın bağırdılar gi —ALA1. Bu adam da kim?.. Ne işi var bunun burada. Artık yakalanmış, piyastos o Olmuş” | tum. Bunun için işi şansa havale etmek | lâzım Yerimden kalktım, Bi? attım, atmadım. İngiliz askerlerinden biri elini ri dönmüş ,sual sormadan: — Burada ne işin vardı?. Demeden canıma kıyacak, bir küf, Fakat ar” e kadmlar eyer topl şunda beynimi dağıtacaktı. MM sordu. Anlamad. nı İşaretİc bildird Bunun üz! e, kadınlardan delâletine müracaat etti, Burada ne a“ radığımı, karyslanın altna niçin sa&* landığımı sordu, Hemen aklıma biz kurnazlık geldi.» Hiç tereddüt etmeden gayet soğukkan. lıkla cevap verdim: “BRAVO CONİ! ,, — Benim bir karım var., İki de çe | cuğum.. Sekiz yıldır beraber oturuyo * ruz. Son zamanlarda baştan çıktı. Ah. lâksız oldu, bu akşam bu otele gelece- gini, hattâ bu odayı gündüzden kira * layacağını haber aldım.. Onu yakala - mak, namusu kurtarmak ve cezasın elimle vermek için odaya girdim, karyo- lann altıma gizlendim, Fakat ne yapa * yım ki onu burada yakalayamadım, ben müşkül bir vaziyette kaldım. Sözlerimi bitirdikten sonra masum bir tavır takındım, Ağlamelı bir gözle İngiliz askerlerine bakmıya başladım. Kadın sözlerimi İngilizceye tercüme etti, Üçü birden bir şeyler nurıldandı. lar. Kağdm onların söylediklerini bana tercüme etti: — Yalan söylüyor? Cevap verdim: — Yalan değil, doğru söylüyorum. | Sonra ağlamıya başladım. Ağlarkert de söyleniyordum: — Yakalayamadım, yakalayamadı, bir tutsaydım bu rezalete meydan kal mıyacak ,onun cezasını verecektim. Kadin söylediklerimi İngilizlere ter* cüme etti, Esasen askerlerin üçü de #İs til olmuşlardı. Sarhoşluktan burunları") nı görmüyorlardı. Ortada kendilerini! zatâra sokacak bir vak'a hırsızlık fala da olmamıştı. Kadınlar da be tara fir iltizam ettiler.Askerlere yalvardı” lar. Çünkü, kaşla göz arasında ellerine! birer on liralık sıkıştırmış, adreslerin de almıştım. Bunun için, İngilizler sö” züme inandılar, üçü birden ellecini W zattıler, beni tebrik ettiler. — Bravo Coni! Hattâ bununla da iktifa etmedilefi beni koyuvermediler, alıkoydular, 884 İ baha kadar hep birlikte içtik, eğlendi İ şarkı söyledik, dansettiz. ! —BLETTE bir şeyler birinin j ONORE)| ID'OJ IBJAL'ZJAK ve damarlarımdaki kanın yalnız sizin için aktığını daha İYİ öğretiyor. Nekadar sevildiğinizi bilmiyor musunuz? Sizi gördükten sonra evime dönüyorum; odamı Arabi bütün ihtişamı ile süsledim ama sizin resminizi yabancı gö lerden saklıyan örtüyü kaldırırca, o resmin karşısında j ; erik kahyor. O zaman onu seyre dalıyor, kendimi s0 si suz bir hayranlığa bırakıyorum ve saadet şiirleri yazıyor! Böylece yilkseldiğim göklerden istikbalimi, artık ümide ce ret ettiğim bütün bir hayatı görüyorum! Bazan gecelerin sükünunda veyahut etrafınızi çeviren min binbir gürültüsüne rağmen, o küçücük sevgili kulağın! içinde bir pesin çınladığını duydunuz mu? size edilen binler duadan haberiniz yok mu? resminize böyle ses$izce baka b Bil, İSİNİ dü nihayet bütün hatlarımızın sebebini, onlarla ruhunuzun P' kemmeliyeti arasındaki münasebeti keşfettim; hem cismi hem de ruhani varlıklarınızın arasındaki bu güzel ahenk rine İspanyolca soneler yazıyorum ama bunları, benim il mevzuumun yüksekliğine hiçbir zaman erişemiyeceği içi» zl ze göndermeğe cessret edemiyorum. Kalbim sizin kalbin! kadar mezeoldu ki bir ârım bile sizi düşünmeden geçmiyor; © böylece hayatımın ruhu olmak istemediğiniz gün benim #& dekikam bir ıstırab olacak, (Devam: var) adım | bancasına attı, Herifçi oğlusğ |