8 HAZIRAN — 1938 Tavlanın tarihine dair Taylanın, doğu kavimleri, bilhassa 1. ranlilarla Türkler arasında çok oynandı- Bı, Avrupada bugün dahi pek tasmmim etmemiş olduğu malüm bir keyfiyettir. Binâenaleyh tavlanın tarihi araşlırılır. ken mutlaka bu iki kavmin tarihini ka. rıştırmak zarureti vardır. Ulusal tarihi, mizin İslâmdan evvelki devirlerine ait vesikalar arasında sosyal hayatımıza da- ir vesikalar pek az olduğu için bu hu. sustaki malümatı köşede bucakta kalmış, kısa, küçük veya doğrudan doğruya ta. rihimizden obehşetmiyen eserlerden çı. karmak gerektir. İşte bizim tarihimizin- vesikalarının pek dağınık olmasndan do. layıdır ki meselâ tavla tarihine ait tefer. rüat kabilinden meseleler hakkında ma. lümat bulmak son derece güç ve ekseriya imkânsızdır. Türklerde tavlanm kullanıldığını gös- teren en eski vesikayı bundan beş sene evvel bulmuş, fakat hiçbir o münasebet bulamadığım için bunu bizim okuyucu. larımıza arzedememiştim, Türklerde tavla oyununun oynandığı- ni gösteren en eski vesika Milâno şeh. rinde Piskopos olan meşhur Ambrosius” un Liber de Tobia adlı eseridir, Bu eser mülâdın 385 senelerinde telif olunmuş. tur. Ambrosiys, eserinde kendi ülkesi i- gin çok müthiş bir komşu olan Hunlar- dan tahkir edici sözlerle bahseder. Ma. | lâmdur ki Hunların Avrupaya gelişi! bütün Avrupa kavimleri üzerinde şok | müthiş tesirler ve zararlar tevlit etmişti. Binaenaleyh Ambrosius'un Hunlardan | bu şekilde bahsetmesi ve Hun kavmine düşman olması tabiidir. (İşte bu zatın Migne tarafmdan o neşredilen eserinin 773.714 üncü sayfalarında Hunlarm zar İle oyun oynamağa son derece mübtelâ olduklarını ve bu bal onları harbe, ga- - nimet elde etmeğe, yağmaya sevkeyledi- ğini yazmaktadır. Belki bu ciheti tetkik edenler bulunur ümidile o Ambrustusun bu husustaki ibaresini de buraya aynen "erim? Chnorum e Si ey Krea be ite dites legibus obedire; im precinciu iuilere, tesseras simul € portare v.s... Bu ibare sarih olarak göstermektedir ki Hun Türklerinde dördüncü asırda zar ile bir mevi tavla oynanmakta idi. Orta Asya Türklerinde de zar ile oyun oynandığına dair elimizde vesikalar var. dır, İngilteredeki British müzesi namına mühim eserler elde eden Aurel Stein As- Yada Göktürk yansile yazılmış o eserler bulmuştur. Bu eserleri meşhur âlim Vit, helm Thomsen'e göndermiş, o da bunları İngilizce olarak neşretmiştir. Bu eserlerin bir tanesi İrk bitiğ adlı bir fal kitabıdır. İşte bu eserin her paragrafının başımda bir takım yuvarlak noktalar bulunmak. tayı. Thomsen burları halledememiş. Vİ. Son #amanda bu yuvarlaklar halledil- Miştir. Bu yuvarlaklar zarlara işarettir. Miselâ bir paragrafın başında üç, dört, İki yuvarlak bulunursa zarr ilk attığınız Zaman üç, İkinci atışınızda dört ve üçün. <Ü atışımızda da iki gelirse bu paragral demektir. Şu kısa izahattan açıkça anlaşılır ki Sir ile oynamak gerek orta Asya ve gerek İ vrupari" İ Tü.Xler arasmda ç""* malüm keyfiyeti, Benim noktai nazarıma ği Türkler arasnda taammüm eden HABER — Akşam postas, MESELE) ; Yeni cezaevleri Büyük bir ihtiyacı karşılamıştır. Ceza evlerinden çıkanlara karşı cemiyelte mevcut boykotu kaldırmağa Ceza evlerini ıslaha doğru &- tılan adımlar, her gün, bir parça da- ha süratleniyor. Ceza evlerinin mo dem bir şekle s0. kulmasından bah. sedildiği günler. de bu işin başari- lamıyacağını id. dia etmiş olanlar, hattâ Marmera , nın bir adasında açılan büyük mü- essesenin devam etmiyece ğini, mahkümların bu- rada verilecek bürriyeti pek kö- tü bir tarzda kul, çalışmak çok faideli bir iş olacaktır. Mahkümlar, eski hapishanelerde miskin miskin oturmaktan başka bir şey yapmaslardı. Halbuki asri ceza evlerinde çalışmanın sevkini öğreniyorlar. bebiyet vermek?, nırım ki iyi bir e- vin çocuğuy du, servet içinde bü - yümüş, iyi tahsil görmüştü. Talih- siz bir aşk yüzün. den işi şerseriliğe , Vurmuş, serveti. ni yemiş, erolne 3- lışmış, ve bu illet yüzünden bir iki hırsızlık ve kaçak- lik vakasına ka- nede cezasını çek- ti. Hapishanede n eski terbiyesi n e lanacaklarımı, fr, Yukarki resim, İmralı adasındaki asri cezaevinde çift siren mahkümlari kavuşarak ve has- sat buldukça ka - gösteriyor taneden eroincili - çacaklarını söy - ği bırakarak çıktı. lemiş olanlar, buğün “vakıa” larla “ilzam” edilmiş bulunuyorlar, Adliye vekilinin son bütçe müzake. releri esnasmdr söylediği gibi “yeni sistemin mabhkümlar Üzerinde hariku. lâde iyi bir tesiri,, görülmüştür, Ben, Türk coza evlerinin birçoğunu tanırım. 21 yillik gazetecilik hayatı, bana bunlardan birçoğunu gördürmlş, birçoğunu da muhtelif ovesile- lerle ziyaret ettirmiştir. - Mah. kümlarımızm pek azı seciyesizdir. Av. rupanm birçok memleketlerinde işlen- diğini işittiğimiz cinayetler bizde na- sıl olmuyorsa mahkümlarımızın da Avrupanın muhtelif memleketlerinde. ki mahkümlara benzemediklerini ka. 0S” Um MMA Adü VELELİYA NET çoğu mahküm olduğu suçun profes - yoneli olmadığı gibi olmak Istidadma da malik değildir.Ve hakikaten.söyle- dikleri gibi - sırf ellerinden bir kaza çıktığı için ceza evlerini boylarlar, hepsi sistematik bir terbiye ve ruhi bir tedaviye temayül ve istidat göste. rirler, Marmaradaki adada cezaevini, açıl. dığı zaman gazeteciler ziyaret etmiş- lerdi, Geçenlerde tekrar gidip gördü- ler, İki ziyaret arasmda göze vuran mühim farklar şunlardır; 1 — Beki “hapishane” lerde boş o- tura otura miskinleşenlere açık hava eski çevikliklerini iade etmiştir. 2 — Bütün kontorllera rağmen ge. hirlerde elde edilmesi yine arasıra mümkün olan afyon, esrar, koksin ve pe zi Deniz dibinden radyo 915 de Almanlar Llzitanya İsmindeki Amerikan gemisini batırdılar, Bu gemi bugün Kensal kıyı- saire kullanmaktan tamamiyle kur . tulmuşlardır. 3 — Ada her gün bir parça daha mamur bir şekil almaktadır. Mahkfim- lar, uzun tembellik yıllarından sonra, tekrar müstahsil olmanın ve çalışa - rak hayatı kazanmanın büyük zevkini tatmaya alışmaktadırlar, Bu nevi cezaevlerinin eskilerine nis- petle çok insani oluşu da caba. Adliye vekili, geçenlerde bir fırsat düştü de, yakında tekrar gazetecileri davet edeceğini söylediydi. Sanırım ki bu sefer adayı daha mükemmelleş, miş bulacağız. Bütün bunlar iyi. Yarın daha iyi o. Yacak, Fakat mahkümun halini wlaha eee #91 kiye b ap Halini niçin ıslah ediyoruz bu mah- kümun? Eğer maksadımız onu tekrar cemi. yete inde etmek, cemiyete fayadlı ola. bilecek bir kol haline sokmuksa bey- hude çabalıyoruz, Zira bizde bir va - tandaş ağırca bir ceza çeklikten son. ra cemiyet içinde bir rol almak ve hattâ hayatını kazanmak imkânı el. de edemiyor. Birkaç gün evvel üç kişi beni ziya- rete geldi. Birinin üstü başı temizdi. Diğer ikisi pek hırpani bir haldeydi- ler, Üçü de iş bulamadıklarını asöylü. yerek bana acı acı dert yandılar. Bİ. ri yankesicilikten yatmıştı. Biri katil- den, biri de “kazaen mecruhiyete se- Onun ruhan ve bedenen sağlamla. şarak tekrar hayata kavuştuğu gün- kü neşesini bir türlü unutamam: — Ne yapacaksın şimdi? - demiş - tim. — Evvelâ aşka veda ettim. -de. mişti - sonra, çalışacağım. Birçok iş. ler bulacağımı sanıyorum, Bir iki ay geçince bana gelmiş; — Kuzum... . demişti - bana bir iş bulmak için tevaasut edemez mizi. niz? Birçok yerlere başvurduğumu ve o- na her kapıdan ancak menfi cevablar bulabildiğimi hatırlıyorum. Hatırlıyorum diyorum, Zira bu va» ka artık bir hatıradır. Betbaht! sü - öğ e e kötü hapishaneden çıkan mahpus bile tıpkı, mektebini yeni bitirmiş bir gen, ce benziyor, o, eski maceralarını unu. tuyor. Hayata taze bir aşkla yeniden başlamak istiyor. Fakat onun uğradı- ğı hayal kırıklığı mektepten yeni çi- kıp çabuk muvaffak olamamış gençle. rin hayal kırıklığını benzemiyor, gok gaddar bir tesiri oluyor, Sabık mah. Amda canlanan yeni, temiz ve taze insanı solduruyor, Ceraevlerinden çıkanlara karşı ce. miyette mevcut boykotu kalârmağa ! çalışmak, sanıyorum ki adliye vekili. miz için, modern cezaevleri kurmak kadar mühim, faydalı ve sevabt bol bir iş olacaktır. Ensari BÜLENT Ekzentrik heykeltraş Bp” ay evvel Nevyorkta Preşkot Vanvik isminde milyoner bir heykeltraş, İspanyalı bir kadınla zar oyunları ayni zamanda tavlayı mil da Jarmdan 11 mil uzakta, bin metre derinlikte, bir milyon li çıkarmıştır. Çünkü Türkler Jiralık bir hazineyle yatıyor, Bu parayı çıkarmak için dal- erdir. ir çok oyun meydana getirmiş. İgıçlar yakında çalışmaya başlıyacak, Bu çalışmanın çok td) Aşık oyunu bu zar oyununun İP» İ veni bir tarafı var. Tanınmış bir radyo mütehassisi ve bir seklidir. Kâşgarlı Mahmudun €- | sinema operatörli olati Con Krog dalgıçlarla beraber deni- hat e de bu aşık oyunu hakkında izâ. İze inecek. Radyo ile ameliyatın yapılış tarzını deniz di. (ON vardır. binden bütün dünyaya anlatacak, ayni zamanda film çe, Hüseyin Namık ORKUN | kecek, Con Kreg kendisiyle görüşen gazetecilere: “bu iş çok i Kay p çocuk tehlikelidir. Bunu biliyorum. Fakat sinemacılık uğrunda a hayatımı birçok defalar tehlikeye koyduğum için bu iş- > ar anıy or ten de çekinmiyorum,, demiştir, Burada resmini gör a döğüniz çak «| Nezledan koruyan kr byanmn «0 mendili ve gömlekler kinci günündenbe - geoimnzmz bir dolüme fabrikası, dokuduğu ri kayıptır. 1814 kumaşlara mikrohları öldürebilir bir hassa ver. yaşındadır ve Nev. İmeye muvaffak olmuştur. Bu fabrikada kumaşlar basille- gat adını taşıyor. İri öldürebilen bir mayi içersine batırılıyor, Bu mayi insan Görenlerin — ve bi. |vileuduna hiçbir zarar vermez. Güzel bir kokusu vardır. Jenlerin, “Fatih Ni | Ve çamaşır yıkansa bile kumaş bu bassasını kaybetmez. şanca (caddesinde |Bu suretle hazırlanan kumaşlara “Vijiyen” ismi veriliyor. Beyceğiz mahelle, |Bu fabrika şimdilik yalnız nezleden koruyan mendiller ve sinde,, oturan ba. (gömlekler yapmaktadır. Fakat ilerde her çeşit hastalıklar ne bildirmeleri rica edilmek- için bu kumaştan istifade imkânı görüldüğüne göre bu ii > 4 evlenmişti. Bu kadm geçen gün henüz balayı bilmeden mahkemeye başvurarak boşanma kararı istemiştir. Bo- şanmaya sebeb olarak da şunları ileri sürmüştür: 1 — Her sabah uykudan kalkar kalkmaz, kocam ben duvara dayıyor; başıma bir limon koyuyor, karşıma ge çiyor ve eline bir ok yay alıyor. Başımdaki limona nişan alarak birkaç defa ok atıyor. 2 — Banyoya girer girmez, arkamdan geliyor ve elin. deki kocaman bir yatağanla beni ölümle tehdid ediyor. 3 — Her öğle vakti onunla Santral parkı civarında ge. zinirken, parka umumi kapılardan girmiyor, duvardan a» şıyor. 4 — Kocam en az günde iki defa beni tahkir ediyor. x Kedili Film DOLF Menju (Goldvin delilikleri) isimli bir film çevirmiştir. Bu filmde artistin odesma 500 keği birden hücum ediyor, Bu hücum heyecanlı olsun diye rejisör kedileri hava tazyikile işliyen bir makine vasıta. siyle odaya fırlatmıştır. Tazyika dayanamıyan birkaç ke- di ölmüş olmasına rağmen rejisör bu #ahnenin çok mu. vaffakıyetli çevrildiği kanaatindedir. Fakat İngiliz san. sürü rejisörün bu kanaatine istirak etmemiş, filmin bu kesilmeden İngiliz sinemalarında gösterilmesini | Bombardıman- m e a 0 m Büyüklerimizin evlerini müzeleştirelim Yazan: Kara DAVUT Pilevne kahramanı Osman paşanın Göztepedeki köşkü ile içindeki eşya satılıyormuş, İki gün evvel, gazete - mizde arkadaşımız Reşad Ekrem bele- diyenin bu köşkü satmalmasını teklif ediyordu. Dün de o civarda oturan bir başka arkadaşımız satışm başladığı. nı, belki de bittiğini, Pilevne kahra manına sit eşyaların, kitabların harac mezad satıldığını söyledi. Tabit belediyeden 868 seda çıkmadı. Muharrir Reşad Ekreme sordum: — Niçin bu binanm belediye tara « İmdan satınalınmasını teklif ettin? Söyle cevab verdi: — Büyüktür, Sağlamdır. Parti bina- s1 olarak, çocükları koruma yurdu 0- larak, Kızılay şubesi olarak kullanıla. bilir. Arkadaşımın bu cevabı beni tatmin etmedi. Ben, onun bir başka türlü, ya. ni böyle bir cevab vermesini bekliyor- dum: — Plevne kahramanına ait evle eş- yanm hususi ellere geçmesine beledi- yenin mâni olmasını niçin istiyebili . rim? Ortada tek daya var: tarihi ve milli hatıraların korunması davası. Eslâftın mezarlarını tahrib etmek ne derece yanlış bir hareketse mühim ta. rihi şahsiyetlerin evlerini hususi elle- Te geçirtmek de öylece yanlış bir ha- rekettir. Bir büyük askerin, bir büyük şairin, bir müellifin, artistin, mütefek- kirin, tabibin doğduğu yer, mühim &- gerlerini meydana getirdiği mahal, en büyük aşkını yaşadığı, çalıştığı, öldü. ğü yerler, tablatını, karakterini, husu- siyetlerini göze vuran eşya ancak mem leketin malı olabilir. Bunlara karşı gok titiz ve hassas davranmak lâzm- dır. İsviçrenin her tarafmda İngiliz şairi Bayeron'un izlerini adım adım takip etmek miimktindür. Şiyon şato. sunun zindanında imzası vardır, Kıla, ran köyünde âbidesi vardır. Lozanda bilmem nesi vardır. Vardır oğlu var. dır. Acaba İsviçrenin bu derece ka - dirşinaslığma sebeb ne? Ne olacak, Bayeron, Leman gölü ke. narındaki Şiyon şatosunun bir mah- pusunu eserlerinden birine kahraman edinmiştir, birkaç tane de şiir yazmış. tır. İşte bu kadar, Fransada adım başma heykele, he. men her duvarda bir plâkaya, kitabe. ye tesadüf edersiniz. Hiçbir parti li- deri, hiçbir ordu kumandanı, hiçbir fedakâr asker, müellif, artist, akade- mi azası, tabib, kimyager, hattâ bir parça sevilmiş bir belediye reisi bu memlekette unutulmamıştır, Doğduk « ları evlerin kapılarma kitabe kon. muştur, Çalıştıkları odalar olduğu gi. bi muhafaza edilmiştir, İkametgâhları müze haline konmuştur. El yazıları milli kütüphane arşivlerinde itina ile saklanmaktadır. Rehberler gelen her seyyaha bütün bu evleri, taşları, kütüphaneleri hu. sus! bir dikkatle dolaştırırlar. Ve her seyyah, Fransadan, ilmin, fikrin, gü- zel sanatların ve hattâ kahramanlığın vatanmâan syrılıyormuş gibi bir duy- gu alarak memleketine döner. Fransa kültür bakanlığı, bu adamların doğuş. larının veya ölümlerinin onuncu, yir. mi beşinci, ellinci ve yüzüncü yıldö - nümlerini resmen hatırlamakta saniye şaşmaz, Hemen haftada bir, on günde bir, şu veya bu şehirde bir mezar ba- şında, bir ev veya tiyatro kapısı önün- de, bir meykel önünde kültür bakanı- mın, akademya reislerinin, saylavla . rın, senato ve sâylav meclisleri reisle- rinin nutuklar söyledikleri, askeri krt- aların “bu kıymettar vatandaşm ha tırasma ordunun selâmlarını ulaştır. dığı,, görülür. Bizle henüz bu taraflara dikkat başlamadı, Bir büyüğümüz, ölmeye görsün, unutulup gidiyor. Belediye . miz İstanbulun "temaşaya değer ma- halleri, arasında kitapsaraylarımızı da saymayı bir türlü akıl edemiyor. Hiçbir rehber, hiçbir seyyahı kitapsa- raylarımıza götürmekte değildir. Hem bu hata © yalnız belediyenin mi? Yalnız kültür bakanlığınm mı? Bizim memleketin hemen hemen her oğlu babasının hatırasına sadece plü“ Dap Devamı & incide ii di