f i ; h fazla içmiyeceğim.. Bu alkol denilen | Başı ucunda yıldızlar parlıyordu. Orta- | Ve öcele acele Yalta olunu tuttu.. Ğ bir dükkânı vardı. Hattâ doj is. odanın havatı hem başına vumr._ em K y ' . 'e bEl yi ü tüttu., V terseniz buna dükk.;: bile Şl:ı:::iıil de midesipi bulandırırdı. Onun için sar. | nesne amma da kötü şeymiş. İnsanda, l:î bıyığı serindi.. Halbuki mevsim he- Anadan doğma bir vaziyette bütün SÜ değil. Bu, küçücü: n bir b idi, | hoşluğunda yıldızları sayarak uyuma- | ne akıl birakıyor, ne de fikir.. nüz eylüldü. Binaenaleyh henüz hava Yaltanın içinden geçti. Fakat zelzele ğ * Söşücük taş bir kulübe idi, k di. Snopkov biraz daha etrafına bakındı. | ların soğumamatı lâzımdı.. Fâakat gel y Snopkov yalnız değildi.. Bir arkada- | *M' çok sevetdi. . . SEe dolayısiyle telâş içinde olan halk ona £ iyle ortaklı l Sözün kısası, 1930 senesi 11 eylülün- j Gene söylenmeğe başladı: gelelim Snopkov çırçıplak bir vöziyette dikkat bile etmedi. . Y Bu “Amasına çalışıyor du. Bunla- | de, meşhur Kırım zelzelesinin arifesin- — Hem iyi ki bahçede sızmışım.. Ya | idi. Üstünde bir iç donundan başka bir Z ler Movakmaçe Yaltanm yabancısı bi | y A leviç Snopkov, bir | sokakta uyusaydım. halim ne olacaktı?. | gey kalmamıştı. Snopkovu iyice noy- | — Odasmna ve dükkünma gelince zarar | I"'d : vvakkaten gelip oraya yerleşmiş. | buçuk şişe balis Ros votkası içerek | Ya üstümde bir otomobil geçer, ya kö- | muşlardı.. Gene düşünmeğe, olanı bite- | Ve ziyanlarıı hesaplamağa böyladet z i | ve adamakiil: sarhoş olarak evinin av- | pekler gelip beni parçalardı. Bundan | ni hatırlamağa çalıştı.; Gece sokakta sızdiği zaman “"’"f'" $ Bu.ıkx arkadaşın Yaltadaki hoayatları hisundaki servi ağncının altma yatmış, | sonra ya az içeceğim, ya hepsini brraka- — Aman ya Rabbi ne oluyor, diye ni, cebindeki 90 rublesini, Mı.)crlnı &- ğ î.d t& fena geçmiyordu. — Vakla kışın | y fnişü. cağım.. söylendi? Bu halim ne? Ber neye çıp- | tırmıştılar.. Bakan olmadığı için - oda- î kı'r:ı ırrııe_: ve âçlık çekiyorlardı; fze Snopkov, bir taraftan tatir tatkk uyur Snopkoy bunları düşününce adama- | lalam?. tndaki eşya da Bunlar yetiş- 5 Yâz gelince variyetleri derhal dü- ve güzel güzel rüyalar görürken, diğer | kallı canı sıkıldı. Kederini unutmak için | — Ayağa kalktı. Çıplak — ayaklariyle | miyor muş gibi üstelik dükkânr da yı- Â ”“_1:'- Çünkü Yalta bir sayfiye ka- araftan da meşhur Kırım zelzelesi vu. | cebinde duran, arta kalmış yöcım şişe yerlere basarok, Üstünde yalnız iç do- | kılmıştı. B - Yazın buraya istirahat et * kua geliyordu. Evler sallanıyor, damlar | votkayı bir yudumda sineye çekti. | nu ?ıd“i“_wd' yürümeğe başladı.. Snopkov artık içmemeğe karar ver- - ğimeke, denizden faydalanmağa gelenler çöklüyor, duvarlar yıkılıyor, toprak şer- | Ve tekraz İyice kendini kaybetti. Çün- | — Bir hayli yol yürüdükten sonra ayak- | 4i Çünkü sarhoşların değil, ufak te- *_4 çok olüyordu. ha gerha olüyor, cehennemi bir gürlütü | kü dün geceki sarhoşluğu da henüz da- | larında bir yozgunluk hissetti. — Yolun | fek şeyleri, fakat zelzele gibi koskocü- Ki Velhasıl yazın bu iki arkadaş gül gibi | her tocafı kaplıyor, Snopkov ise maşıl | ha adamakılit geçmemişti.. kenarındaki bir taşın üstünç oturdu. | man afetleri bile uykuda geçirdikterini » Ş Psİnİyor, votka için, hattâ ufok tefek mişıl oyüyordu. Snopkov bir iki defa gerindi ve ayağa | Acı acı düşündü. Bulunduğu yer ona | esefle gördü.. a Ş Seyler için bile para Bulabiliyorlardı. Halbuki Snopkov'un arkadaşı, zelze- | kalktı.. Sallana sallana sokağa çıktı.. | pek yabancı geliyorda,, Ortalıkta kim- | — xıde kalan pılısını pırtısını toplayarak ? |. Meshur Kırim zelzelesi galiba cu. | Te başlar başlamaz, kendini şehrin bah- | — Fakat hayret!.. Sokaklar tamamile | seler görünmüyordu.. Karnr da adama- | , gi li y Oi B DS Di için Şsrtesi günü olmuştu.. İşte bizim eski- çesine dar atmıştı.. Çünkü her dakika | başkalaşmıştı. Snopkov bulanık gözler. | kıllı acıkmıştı. Harkofa gitti. ğ u_ İvan Yakovleviç Snopkoy, cumartesi başına bir taş, veya direk düşmek ihti- | le etrafına bakıyor, fakat hiç bir şey ta- Ancak ortalık ışıdıktan sonra vaziye- Rusçadan çeviren: & ŞÖMi beklemeden, yani tan zelzeleden bir | mali vardı. mımıyordu. Sokaklar Insanlarla dolüy- | ti kavrayabildi. O sırada oradan bir yol- Ferah FERRUH : Bün evvel, cuma günü, bir buçuk şişe Snopkov, ancak sabahleyin, saat altı- | du. Çünkü zelzeleden ürken insanlar | cu geçiyordu. Snopkovu bu halde gö- —. adar halis Rus votkasr yuvarladı. ya doğru gözlerini açtı. Eliyle gözleri- | tamamen kendilerini sokağa atmıştılar. | rünce sordu:? g Ş ö ya, adamcağız işini bitirmişti; | ni bir kaç defa oğuşturdu. Fakat hay- | Sonra işin daha tuhafı, bütün insanların | — —. Sen ne diye burada böyle çıplak a Şiki şişe de yedek votkası bulunuyordu. | retl.. Altında yattığı serviden başka | yarı çıplak bir halde oluşları idi: —— | Gturüyorsun? Mostralık mısın, nesin? Diş Doktoru — * .'k' 'Esİni veya pazarı beklemekte ne | ona kendi avlusunu hatırlatacak tek bir Snopkov hem sallana sallana yürü- Snopkov fırsattan istifade ederek N eca ti P A K Şi .r Vazdı? Sonra belki zelzelenin ola- | şey yoktu. Sonra asıl tubafı, çalıştığı taş | yor, hem de düşünüyordu: konuşmağa başladı: a | mı da biliyordu. Olur a, belki içine | kulübenin de yerinde yeller esiyordu. — Peki ben neredeyim? Bu intanlar — Ne olduğumun ben de farkında Hastalarını hergün sabah saat oN Orada,, kulübe yerinde bir yığın taş- | ne diye böyle soyunmuşlar? Yoksa sa- | değilim.. Lütfen nerede bulunduğumu 10 dan akşam 19 a kadar kabal eder. - €yse.. Snopkov, bir buçuk Sişe vot- | tan başka bir şey görülmüyordu. bah sabat herkes denize mi gidiyor? | bana söyleyebilir misiniz?, Salı ve cuma günleri saat 14 ten -- — |Kayr çektikten sonra sokağa çıktı. Öllu- Snopkov bir müddet daha gözlerini |Acaba burası Batum olmasın? İnsan- Konuşmağa başladılar. Yolcu ona, ©- 18 e kadar parasızdır. :. İ di M:n, bu düvar benim biraz yalpa. | uğuşturduktan sonra düşünmeğe Baş- | larm çırçıplak gezdiklerine bakılırsa | lan, biten şeyler hakkında izahat verdi. Adros: K.ıı&iyv 'Tünel meydanı, Ko n ©. Bir miktar şarkr söyledi ve geri- | ladı: burasının Afrika olmak ihtimali de var.. | Zelzeleyi, zelzelenin yaptığı tahribatı, Tersane caüdesi başmda No, 1/2 a e döndü. , — Hay Allah belâsını versin; amma | — Snopkov neredeyse ağlayacaktı.. Cad- | zelzelenin hâlâ devam etmekte olduğu- aş O 007 gelince, zelzeleyi beklemeden İ da içmişim ha!, Kendi evime gelecek | deye çıktı. Yürüdü.. Yürüdü.. Nihayet | mu anlattı. Lâf arasında: Sbdipatı Mamaaz aP a slanela İN Daşir ' ro abasmati icneti ..: wrrtı 30t " Ni — | GND aöinlue MERETİ Ttemleara aet 'a : i üi ç Ce MARKİZ DÖ POMPADU, MARKIZ DO POMPADUR i " i kalabalık » yi #iyerek bekledi, nihayet şöyle dedi: [ söyleyordunuz! Demek ben sizin naza. z aN İARin ge dti yöviği d ı:nmnımn hı—w. md:fdhm toplanı- eT — Size hiç olmazsa balihazırı Böyle. rınızda kontes dü Barri değilim, öyle ; M ç li rörl. mek sureti, İ ; Çirkin bir kafa içeriye doğru uzana- yor, gizlice görüşüyorlar i 'e 'Y.k. size hak vereceğim!.. mi?. n dile d bi aban ll ailik tüi, Mareşallar, patlemanın ileri gelenle. . kaçı ötecessislef çemberi birar daha sı- Bu defa, genç kadınş ürperten, batıl M bl'ı.ım.,..ı LöN: Ealar ırı;. yol'du! zk, polis müdürü, çehreleri biraz, sarare yt ve biraz evvel alaylr bir tavır ta- itikattan mütevellit bir dehşet değildi.. Hu eabei SÜ KUNO Gülş ' Sibelğini — kınmış olanlar bi ğ z Korkunç ve sinsi bir tebessümle gü- mış olduğu halde, alçal e, alelâcele lbr bile, konta, bir nevi deh- O, bu adamın, tesadüfen, onun hbakiki K a e ) ğ Fetle baktılar, | izmini öğrenip bir tek kelimeyle Tümsedi ve dönerek, birisine, yaklaşıp bir kaç XM veya mânalr göz kırpma. ' - Jermen devam etti: | Bendisini mohvedelileceğini düşünü « bakmasını işaret etti: Tar teati ediyorlardı. : y CArME Mösyöler, kralım bu anda ne yap- yordu! Ve bu birisi de baktı.. e Kadınlar, garip bir heyecanla, arala- & —ıgğ.-l_, Öğreünmek ieter mizinli? | Keliostto onun düşüücesi içladeymiş Bu edam, gözlerinin En"lndüi aşk ı'ı_ndı ünakaşa ediyorlardı. Bütün en. e' irisi: | gibi, hep ayni sakin tavırla: tablosunu görünce, vahşi bir edayla içi- dişelere, bu umumi intizara rağrhen eğ- — Dantedi; ç ğ ni çekti, tırnakları göğsünü tırmaladı; Tence bütün coşkunluğiyle devam edi- - Ddt yor!. . h — Endişe etmeyin madam, dedi, size aa ki oldi v çe » diğer birisi e ilâve etti: her balde ben hiyanet edecek değilim!. $ sarardı ki, âdeta olduğu gi C yor gibiydi. Herkes gülümsiyor, danse. ğ — Yemek yiyor!.. Ben insanları, ancak onların kabul ct- re yıkılacak sanılabilirdi!.. t diyor, ağır ağır salondan ı.laıı dolaşı- . — Hayır, mösyöler. — Kral mösyö tkleri islmlerle tanırım?. . D'Etyol, onu clinden tutarak şürük. yordu. Bütün bu kalabalığı " heyecana d'Arjı Ç y : ledi ve dışarıya çıkardıktan sonra şöy- düşürmüş olan bâdiü anlamak için, da Jansonla konüşüyor.. ÖOna neler Jülyet hafif bir çığlık koparmaktan n üşürmüş olan hâdiseyi d Söylüyor, bili, 2 kendini slamadı; le dedi: Sen - Jermenin tecrübeli ve keskin ta. İla iyor musunz? Dinleyin... 4 g Eh, Damı bünu Tememi * e Ayda ihdas edilen yeni iki vazileye —Aht., Mösyö, diye mırıldandı. Gö. D E AT DA DĞ d zarları lâzımdı. — hangi asilzadelerin <Tâyık olduklarını rüyorum ki, sizden hiç bir str saklana- :' ’dh';m ':': y"m:';ı::” “ı.' Macenfih, büyük salonda garip tanta- ' Şoruyoz ve etrafına bakmıyor.. Nazar: maz!.. Merhamet edin! Söyleyin!.. Ha- _';İ“;';? OD Z nalr bir sükün hükümferma oluyordu. Ş “rr hangi asilzadenin üzerine düşerse, kiki kontes dü Barri kim olacak? gq N biz inilül : Bütün gözler, küçük salonun kapı- $i © asilzade tidden mes'ut bir İnsandır! Sen . Jermen elddi bir tavırla cevap yan inllti kopardı.. sındaki kadife perdeye dikilmişti. Söetöyaşı Meşhur Kırım - zelzelesi zamanında | Yalta kasabasında Saopkov isminde bi- | risi vatdı. Snopkov ayakkabıcı idi. Daha doğ- | rusu eskiğilik yapardı. Yaltada küçük hemen avlunun bir köşesine kıvrılarak yattı.. Snopkoy içtiği zamaclar daima avlu- da uyurdu, Sarboş olarak kapalı yerler- de yatmasını sevmezdi. Çünkü kapalı * yerde bir başkasının avlusuna girmi. şim.. Bu girdiğim harap bahçe de ki- min acaba?.. Bundan sonra bu kadar ee eat Zelzele ş M. $ Mih. Zoşçenko. » bir taraftan yorgunluğunun diğer ta- raftan da alkolün tesiriyle yere yıkıldı we ölü gibi derhal uyudu.. Ancak ortalık karardıktan sonra, ge- celeyin geç vakit gözlerini açabildi. | — Sen Yaltadan çok uzaklaşmışsın, dedi. Buradan Yaltaya otuz kilometre bir mesafe var,, Snopkov zelzelenin hâlâ devam et- mekte olduğunu öğrenince çok üzüldü. B'JKıemın:n bir nimetidir! .. Ont sözlerini henüz ikmal etmişti ki, dalkavukların hepsi, ktalın bul:ı'ıd;u. u salöna doğru koştular!.. Ve kralın, sakin bir halde naz:riyle konuştuğunu görünce, hayretlerinden dena kaldılar!. , Sen - Jermen bir kahkaha atmaktan fendmı alamadı ve bu kahkaha Jülyeti ürpertti. Genç kadın titriyerek sordu: — Bu doğru mu, mösyö?, — Hangisi? Maziyi, halihazırı ve is- kbali bilmem mi? Evet, madam, bu bi. ı'l“fhimıur., Siz her halde, meşhur dlhııı Kaliostrodan bahsedildiğini duy- Unuz, değil mi?. Farzedin ki, bu be- Dim, mademki hunu sizg iddia ettiler.. Sen . Jermen Kâyet mütevazi bir ta- Vırla konuşüyordu, Alay etmediği bes- belliydi.. Fakat söylediği şeylere bizzat öi :,_ .dc inanıp inanmadığı iddia Jilyet devam etti: ş, ” Bana bir kontes dü Barti olaca- Binı, fakat bünün, benim olmıyacağımı ti ı ı i l verdi — Matmazel Lânj.. Jülyet sapsarı kesildi. — Benim ismim! diye kekeledi — Sizden başkaları da bu ismi alabi- lirler.. Esasen bu İsim bir nevi aile ismi de olabilir.. Şu kulaklarınızdaki olması bir an bana verebilir misiniz?, Jülyet — Möoalmemnuniyel, . Diye cevap verdi ve titriyerek küpe- sini çıkardıktan sonra konta uzattı.. Sen » Jermen, elması işığin — altında çevirerek muayene etti ve nihayet şöy- le dedi: — Çok hazin şeyler görüyorum, ma- dam.. Eğer muhakkak öğrenmek iste. miyorsanız, bunları söylememeği tercih ederitm.. — Yalvarırım size, söyleyin. . — Pekâlâl.. Sefil bir oda görüyorum ve bu odada, zengin Bir beşiğin içinde, derin uykusuna dalmuş olan küçük bir kızcağır, zavallı küçük bir masum var! Jülyet mırıldandı D'Etyol devam etti: — Sizi, dertlerimin sırdaşr olmak ü- zere yarıma almıştım.. Bana, göz kulâk olacağınıza yemin etmiştiniz!. — Bu yemini tutacağım!.. — İcabında intikamımı alacağınıza da yemin etmiştiniz!. . Damyen dişlerini ve yumrukların sı- katak cevap verdi: — Evet?! İntikammızı alacağım!.. XXI KALİOSTRO Sen . Jermen, bu nedim ve müdahin kalabalığında ağızdan ağıra pek seri giden gürültü ve fısıltılarla dolu salona dönünce, mühim — bir hâdisenin vukü bulduğunu derhal anladı. Bir saray bâdisesi! Kralın hayotında inkıdlâp! . O devirde bu, bir harp ilânından da- ha mühim bir hâdiseydi!. Ne oluyordu?.. Şaşkın bir hale ge- Sen - Jermen mırıldandı: . — Fransa kralı, tacını küçük d'Etyo. la takdim ediyor! Demek zayallı kız sa- adeta hâkimiyeti tercih ediyor. Zavallı çocuk! Kendisine zalim inkisatı hayal- ler bhazırlıyor!.. Bu esnada perde kalktı. Bu perdeyi bizzat kral tutuyor ve Jan önden çıkı- yordu. Sonra, derbhal, on beşinci ILâi elini Madam d'Etyola uzattı ve böylece - bir. den bire koşuşan ve boğuk murıltılarla konuşan - gruplar arasında ilerledi. Kral gülümsiyordu. Jan sapsarı ke- silmişti, Kıskançlık içinde ürperen yüzlerce kadının kindar — nazorlarını görüyor muydu?, Şimdiden bir tek tebessilm — dilenen bu erkek çehrelerini görüyor muydu? Yaptığının, nerede bulunduğunun, başına neler geldiğinin âdeta farkında değildi.. Bunları düşünemiyecek bir * haldeydil. , İ