YS MART — 1038 15 GUN GECE n ,A_'_"ABD(__ 'Akşam postası ış LALE DEVRİNDE x SÜREN BiR SUÜNNET DUGUNU Yazan: Reşat EKREM Haliçte, karşıdan karşıya ip altmer günü de rın ve kol kol Kcük sünnet edildi. Ondan sı İstanbul esnafının iştirakiyle mu- bir “ördu alayı,, na başlan sınıfın kethüdaları, sur emii toilar kethüdası vasrtasiyle şunlardı: ç iler, ekmek - satıcıları, ktbapcılar, debağlar, mum der, saraçlar, başçı geçmişlerdi. 14 kasaplar, rine boynuzları İdizlı bir sürü koyun katmış, kuzula. bellerine altın kemerler bağlayıp liş hançerler takmışlardı. Mum - Silür &raba Üzerinde kukla oynatmiş- hıu,_ Yeni bedestan esnafı muazzam Bir fll sureti yapmışlar, üstüne bir ka- Kurmuşlar, içine de güzel bir çocuk uşlardı. Bu filin yanısıra da, o- ia enva kumaşlarla dellâllar ı Âdet olduğu veçhile, bütün İstanbul Üi toplaşarak birer sünnet hedi - YN Titirmişti. .W'ı;uıı va dağirmenciler, sekiz çift | ha işi altm işlemeli yastık, gümüş trdan, bir gümliş tepsi. ekçiler: tanesi birer okka iki nı“lı şamdan, 120 dirhem iki gümüş '”'ı A, 190 dirhem gümüş gülaptan, bu- '“kllaplar: 280 dirhem gümüş gülâp- B. ebuhurdan, Si dirhem güm ti 407 dirhem gümüş leğen İb 150 dirhem bir gümüş abdest ib. » 1037 dirhem bir i, e bçlar: 150 dirhı Yüş iği, mocmuu 700 dithem iki gü. leğen, iki gümüş ibrik. bbağlar: 500 dirhem gümüş e- | maşraba asılacaktı. Bunu, Topkaşı sarayında $ ünoü ğen ibrik, 1000 dirhem gümüş sini, 27! dirhem gümüş şamdan, 23 aded muh - telif renkte sahtiyan, Mumcular: içinde en nefis, güzel ko- kulu mumlar bulunan üç okka ağırlı- gında bir gümüş şamdan ve bir gümüş fitil makası. Berberler: 500 dirhem bir gümüş le- ğen, 200 dirhem bir gümlüş tepsi, bir sırmalı güvez bolça ve altm işlemeli bir berber peşkiri. Saraçlar ve başçılar: 600 dirhem gümüş leğen ibrik; 500 dirhem saf gü- müşten gülâptan, 500 dirham bir gü. müş tepsi, 100 dirbem iki gümüş çiçek Yeni bedestan esnafı: minekâri bir Yedi bostan esnafı: minekâri bir tahtrevan; üzerinde 13 parça vasatf büyüklükte zümrüd ve küçük elmaalar. la müÜzeyyen iki paftalı musanna bir mücevher kuşak; iki a . ded Şişhane fağfur! kâse, hoşaf taba, ğ Esnaf alayından sonra, o gühn Ok - meydanmda tubaf bir hâdise olmuş- tu: meydanda 86 zira irtifamdaki di- reğin Üzerine, bir müsabaka için içi cil gü parayla dolu bir gümüş büyük bir meharetle direğe tirmanıp asan - bir tersane estrine üçüncü Ahmaet bir avuç altın verdi ve osaretten azad etti. A- dam da hemen müsliman olacağını söyledi. Hemon sünnet çadırma götü- rülüp sünnet edildi. Ayrıca, 90 akçe w:l:ubâ: &n görmiyen gözlerini göz kapaklarıyla örttü. Du- Hü., ısırdı. Cesaretini kaybetmemek istediği anlaşılryordu. &a Söylediği yalanm büyüklüğü karşısında ürktü. Başmı ca. tı. murassa Vö | Ahmet kütüphanesi., yevmiye ile kendisine bir de reisliği verildi! Sonra, torsaneliler tarafından kara, da yürütülen iki kalyonun cenk oyunu esyredildi. Bundan sonra meydana canbazlar ve perendebazlar çıktı. Bah. gıvan kolunun oyuncuları, seyircileri kendinden geçiren rakıslar gösterdi . ler. y Bunları da muhteşem bir saz faslı takip etti. Hanendebaşı Burnaz Hüsnü Çelebinin riyasetinde ve tam yüz ki- şilik güzide hanende ve seçilmiş sazen. delerden mürekkep bir heyet, padişa- hin çadırı önünde bu düğün için dev- rin şairleri tarafmdan sureti mahsusa: da yazılmış şarkıları, gazelleri okuyup çaldılar. Baz faslından sönra da, meydana aAlısırlı pehlivan Hacı Şahin ile çırağı zenci Hacı Mehmet çıktı. Hacı Şahin, buğün de, Hacı Mehmedin başmın üÜs. tüne çıkm tek ayağının üstünde dur. du, öbür ayağını da ağzına kadar gö- türerek öptü, Sonra, hacı Mehmedin kafasının üstünde yerde bile yapılması fevkalâde zor, gayet kıvrak bir oyun oynamaya başladı. Üçüncü Ahmed, sünnet düğününün bu altıncı günü de sipahf, silâhtar ve dört bölük ağalarına ve maiyetlerin- deki memurlara bir ziyafet verdi. Ru- meli beylerbeyisi, sipahfler ağası, ve silâhtarlar ağası krymetli kumaşlar ve BEY- Devamı 11 İncide) kalyon Seytanın parmabğı Bütün dünyayı alâkadar eden dava Bir ölünün, sekiz millete men- sup 4760 m Flandredeki monot iki güzel armağı, bir çok köprüleri ve beş mahkemesiyle kü- çük bir kasabadır, Anna Delfin Orlay isminde — ihtiyar bir İçızın öldüğü güne kadar bu kü- çük kasabanm biç bir göhreti yoktu, Anna gürültü. süz bör hayat ya- şamıştı.. Eğer va- siyetnamesini ya- zarken, şeytan u- facık bir muriplik yaparak ihtiyar kı- zın batırına — bir tek cümle getir- memiş olsaytlı, 8- lümünden — sonra kasabanın adı a- nılmıyacaktı Annsam — va siyetnamesi, tam 4,760 varisi orta- ya çıkarıyor. Bu hikâye garip bir maceradır.. Eş- &iz bir masal... Orlayın vasiyetnamesi Vaktiyle çok dindar bir kız — vardı. 1840 da doğmuştu.. - Basit yaşryordu. Hayatın etlisine, sütlüsüne karışmıyor, iyi yaşamak, dindar bir hıristiyan ola- rak ölmek, öldükten sonra cennete gir- iyikğine çalış- maktan başka bir şey düşünmüyordu.. Bu akrabalar Nikola ve Jerom ismin- de ikj erkek kardeşiyle Edvard isminide bir yeğenden ibaretti. İhtiyar kız ha- Ter- <Ti mek ve akrabalarının yatmın seksen üçüncü senesine gelince çok itimat ettiği noterini çağırdı ve ©- na sön arzularını yazdırdı. Ölümünden sonra 10 sene içerisinde, rubunun #stirahati için 500 âyin yapıl- masının nini istiyor ve sonra şöyle diyordu ; *“Bütün emlâkimi ve varidatımı, her üçüne de müsavi bissede olmak şartile, iki kardeşim ile yeğenim Edvarda bı- rakıyorum.,, UW L DİLLERE NAKLİ lrasçısı var | TERERI Annanın varislerini meydana çıkarmak için ehlivukuf ta- rafından kendisine başvurulan dlim Bmil Von Odernoj Bırakılan bu servet aşağı yukarı $ milyon kıymetinde idi. Bu dindar kız, kardeşlerinin fazla yaşlı olduğunu düşünüyor ve zaruri bütün ihtiyat tedbirlerinin alınmasını arzu ediyodu: *“Kardeşlerimin — ölümünden — sonra, yeğenimi tek — varis olarak gösteriyo- ram!,, Dindar laz, ihtiyatı dabs ileriye gö türüyordu: “Yeğenim de ölürse varis — olarak meşru evlâtlarını gösteriyorum!.., İşte, o vakit şeytan işe karışıyor, ve bir ihtiyat tedbiri halönde şu cümleleri de vasiyetnameye koyuyor: *“Yeğenim varissiz olarak — ölecek ©- Tursa kardeşlerimin ölümünden on se- ne sonra, emlâkim on ikinci batma ka- dar tabii varislerim arasında taksim ©- dilecektir Edvard nerededir? , Anna Delfin Orlay, böyle bir vasi yeti nerede okumuştu? Bunu kimse bil- miyor.. Her halde bu vasiyetnamenin BE- Devamı 11 incide) HAKKİ MAHFUZDUR Ferid ağlıyordu. Babası ağiryordu. Bahçe kapısı öntine top. Jananlar Suad'i burada karşılryanlar ağlıyordu. Bu bir facianm gözyaşı değil, yıllardır süren bir hasretin verdiği sevinç gözyaş. larıydı. N:;İn'rek otomobil süratle ilerlerken kaldırımlarda kayna- SBu baber çok acı... Fakat memnunum, Beni bu halde gör- için memnunum... Yoksa çok betbaht olacaktı. & ü öldüğünü, neden öldüğünü soramadı. Kardeşinin sözü- KU kesmesinden bu bahis üzerinde durmanm ' şimdi arrası t hismetmişti. Korkarak sordu: K Ya Ferid? .'""L Suadin yüzüne bakmadan cevab verdi: h. gok iyi.. Biraz zayıf olmasına rağmem... "i toplanamadı mı? Nesi var? Merak edecek bir şey değil... 5:"-! etmemesi elinde değildi. Fakat ölüm haberi yerine VÇ haberi yüreğine su sarpmişti. Düşünüyordu: “Demek ak- Ş, oğlu yerine anası ölmüştü.,, Ne acıydı yarabbi!. Söylediğiyle teselli bulmaya çalışıyordu. “Genç ve b. Bevgilisinin bu halini görmesi daha mı İyiydi? Ölmesi da- N— değil miydi?,, Sonra: “Niçin hayırlı olsun?,, diye dü. a * “ölmesi icab eden ve bu dünyada hiçbir nasibi olmryan © da kendisiydi. Azmı çekmişti? İşte hâlâ yaşı. K Gözleri görmiyerek yaşamaya mahkümdu. Kendisi ai- g bir Yük olmryacak mıydı?,, ..'"mımmnm. kardeşi üzerinde fena tesir yapacağından *. Hep kendisini, kendisine taallfıku olan şeyleri düşünü. ı-x hatırmı bile sormadığını hatırladı: Beni affet - dedi. Hep kendime tasllük eden Bayleri sor- Nazılam ? İşlerin nasıl ? :MHI: ederine... İyi olmuya çalışryoraz. İz B evlenmeyi düşünmüyor mmcsa* Blendim ağabey... S Namıl oldu böyle? Maşallah.. HABERİN EDEDİ YEFRİKASI: 18 Yazan; Hasan Rasim Us Yine karısını hatırladı. İstemediği hal i Dudakları titredi: * D BT — Çok sevindim, - dedi. Çok sevindim. Babam, annem Sabi- hayı çok severlerdi. Evlenmen iyi olmuş... İhtiyarlara Sabiha- nn yokluğunu unutturacak bir arkadaş olur. Selim konuşamıyacak bir hale gelmişti. Yutkunarak Bgüçlük- le cevab verdi: — Zaten bu düşünceyle evlendim ağabey... Daha çok Feridi annesiz bırakmamak İçin... Suad yeniden sarsıldı... Oğlunu düşündüğü için evlendiğini söyliyen bu iyi kardeşin ellerini aradı; arkı sıkı tuttu. Ona min. netini bildirmek istiyordu: — Teşekkür ederim kardeşim, - dedi . teşekkür ederim. Otomobil köşkün kapısına gelinceye kadar hiçbir şey ko- nuşmadılar. Sund Sabihasını, hasta oğlunu, Selim söylediği ya- lanı düşünüyor. Biri istirabmnın, öteki yalanınım ağırlığı altında eziliyordu. — Baba!.. Baba!.. Suad, otomobilden indikten sonra kaburga kemiklerinin al- tından bir çift kolun kendisini sardığını hissetti. O da ayni şe- kikde kollarını kavuşturduğu zaman, göğsüne bir başın. yaslan: Kucaklaşma ve öpüşme sırası ihtiyar anadan Paşaya geç. ti. Sonra yavaş adrmlarla köçkün bahçesinden geçilerek mer- mer merdivenlere gelindi. Burada Murad Ağanın, ihtiyar bahçı: vanm gözyaşlarıyla karşılaştılar, Murad Ağa, Suad'in ellerine sarılarak öptü, öptü... Genç adam, htizntinün en büyüğünü mermer merdivenlerden içeriye ilk adımı atarken duydu. — Herkese kavuşmuştu. OÖnu karşılıyanlar arasında yalnız o yoktu... Sevgili karısı, perestiy ettiği karısı yoktu. İçinden: “Ne olurdu - dedi. O da yaşasaydı. © da karşılasaydı. Yanaklarını yanaklarmda, siyah saçlarmınm kokusunu içimde duysaydım.,, Suad'in her şeyden önce temizlenmeye ihtiyaeı vardı. Sırtın- daki eski elbiselerinin atılması lâzımdı. Yemi bir şey yaptırın- caya kadar. Selimin elbiselerinden bir katmı giymesi kararlar- tırildı. Safinaz Hanım pervane oldu. Birkaç saat sonra köşklün salonunda oturan Suad, vapurdan çıkan adam değildi. Alle yuvaaı onu o kadar değiştirmiş, o ka. dar kendine getirmişti. Salonda oturuyorlardı. Suad dinlenme teklifini reddetmiş, yorgun bulunmadığını söylemişti. Safinaz Hanım tâ karşrsında yerleşmiş, Paşa, oğlunu sağına almıştı. Suad'in yanmda da Fe. rid vardı. Selim, mütemadiyen kardeşini tetkik ediyor, onun görmediğini söylemesine hâlâ inanamıryordu. Safinaz Hanmmm göz yerlerini oyuk bulmadığından doğan memnuniyeti görme. mesini ehemmiyetsiz bir hale getirmişti. Belki tedavi edilebilir ümidiyle müteselli oluyordu. Suad'in gelişindenberi Sabiha ortalarda görünmemişti. Yal- mts Fatma bir — aralık yanlarımda dolagmış ve az sonna dz kaybolmuztu. Selim: "Muhakkak odasındadır!,, diye düçümü- yordu. (Devamı var)