bir ihlimalle orta hoy- t. Ameli işlere ku- ve rukan mik ddi variyetinir pok şa- ak gereklir. Baş- bal bulduğunuz dlü olmamağa alışıksınız. Ancak zaruret Üzerine tutumlu olmak l4 zimgeldiğini takdir cd Hayatınız dâ tasarrıfa ih'iyacınız pek büyük görü müyor, İyi bir kalbiniz, muhit ve şeraltini Bulduğu takdirde azam! randımanımı ve- rebilecek bir zekânız vardır. Üysal olma ntz da İyidir. Son on sene içinde mühim blr hastalık veya bir vaka geçirdiniz mi? etvabınızı beklemekteyim . — 09 — Kurtaluş S. S. 1001: eta bünye ve boydazınız. Birat rsrtsımız. Haricl — tesiri İ arttırmanız ve sinirlerir zi daha iyi kullanmanız herhalde şayanı tavsiyodir. Bu surggla © H olmağa çok müstalt enizdeğ istifa, 'deniz artacaklır. Heyecanlı şeylere merak we alâkanız fazladır. Yaptığınız bir içi tek- | rar gözden geçirmek pek Adetiniz değil- | 'dir. Size inatçı veya kararlarında, his ve e musiz diyebilirim. 1936 da tesirl an bir hâdise ol- yazınızdan o sene içinde memnuhiyet verici bir hüdisenin vukubulduğu anlaşılmaktadır. -Hastas ve zekisiniz. Tavsiyelerime dikkat ederseniz herhalde memnun olursunuz. — 10 — den fazla değildir. Boyunuz Zayıf ve nsabi görünü- yorsunuz. Mütereddit bir — karakteriniz var. Vaktinizi çalışmaktan riyade ne yapa- cağınızı düşünmekle geçirmektesiniz. Bu huyunuzdan — şimdiye — kadar çok zarar gördüğünüz için bununla mücadele etme- J ndaki luysiyemi çok iyi anlayabi- lirsiniz. Kirnseye de iHimadınır — yöoktür. Bu kadar Himatsırlık içinde yaşamakan. sa hattâ ÜTÜN tafsilâtile karakteri- Hizi; meziyet ve kusurlarmızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazılbı ve sarih olarak hususiyetlerinizi; tut- tuğunuz veya düşündüğünüz işte mu- vaffak olup olmuyacağınızı; nihayet beş farkla yaşınızı size söyliyebilirim. Bana bir gazeteden, bir kitaptan ve- ya aklınızdan yazacağınız dört satır- lık yazıyı; son aylardaki imzalarınız- dan ikisini gönderiniz. —— oe eM a aa iyi olabilir. Variyetinizi etraflıca tetkik e- derek en döğrü hattı hareketi tesbit edi- niz. —1 — Ankara A. 1473: Tahlillerim hakkında gösterdiğiniz itis mal ile şahsım İçin işaret edilen tevcocüb- ten dolayı teşekkür ederim. Biç bir mürm- eaat cevabarz kalmamnkta, yalnız müraca- atların fazlalığından siraya — tabi batul- maktadır. Nasıl ki sizin de İki mürsaesa- tınızdan birine cevap verilmiştir. Bu son müracaslınızı yağı makinesi ile yazmamış olsaydımı, tahlillerimde işime yarıyacak bir vesika daha vermiş olurdunuz, Bu iti- barla eski ve yeni yazı ve İmralorınızdan mürekkep bol vesika göndermenizi ve bun Bârın ahır almaz size derhal cevap verece- Bimi yazmak iİsterimi. Evvelce gönderdiğinir. mektüplara na- zaran: Maayyen bazı şerali altında — mev zuubas olan işlerde — muvalfak olacağınız muhakkaktır. Bu şeralti yeni müracaatım- zt aldıkları sonra etrafile yazacağım. —-12— değilsiniz. İkinci sualinize cevap gençsiniz. Ve ya, miz 20 den azdır. Bünyece şişman değil- #İniz. Sirc zayıf da denmez, ortaya yakın bir bünyeniz var. İradeniz iyidir, Çalışma kabiliyetiniz de daha çok kuvvetlendirile- bilir. Bt işlerine kabiliyelinizi artlırmalı- sınız. Zekânız — mühakkaktır. Bunt yanl Cevapları veren Profesör Sanerk Gratolo);i ve Gratomelri mütehassısı zekünızı esak tularak kendinizi fikren ol gunlaştırabilirsiniz. Temayüz — etmekten, kendinizi göstermekten memnun olursu.- mez. İyi bir kalbiniz vardır. Alle bağınız kuvvetlidir. Yaptığınız işleri tekrar kon- trol etmeğe alışırsanız çok iyi edersiniz. Umumi malâmalınızı arllırmânısı da tav- siye ederim. —d13 - Antonia: Düşünce ve arzularınızla haretetleriniz nrasında çok Çurklar vardır. — Güzellik ve inlisamı sevdiğiniş halde hareketlerinizde € İşlerinizde hunu — ihmal ettiğiniz çok vakidir. GaZman zaman HMübuliliğe veran bir tiplesiniz. Halbuki daha çok decli top- da ve daha çok müsült ve müsbel tesirli yapan bir şahsiyet olabilirsiniz ve olmalı- sınre, Sire şişman denmer, fakat şişmanla- mağa istidadınır. — vardır. Sol elinizle de yazarak müracatınımı tekrar — ediniz. İş- Jerinizde programsız olmanız, muvaluki. yetlerinizi azaltmakladır. —H4i — Beyoğla » Yenlçarzı: O. Sardt: Size de 424 numara ile verdiğim cevabı tekrar edeceğim, Bir harekette bulunca- dan evvol bunun bütün tesirlerini baştan düşünmek ve (ne olursa olsun) dâzımdır. Gençsiniz. Hayatta olmak tçin bülün tedbirleri baştan görü. nünde tutmak icap eder. Siz de tekrer mü- racaat ediniz. d gayğacbr Necaettin Atasagyun Her gün sabahlan sekiz buçuğa akşamları 17 den 20 ye kadar VLâle li tayyare apartmanları ikhıci daire 17 numarada hastalarını kabul eder. Cumartesi günleri 14 den 20 ye <3 dar hağtalarını parasıs, Kurun, Ha ber okuyucularını dakupo© — müka- bilinde muüayene eder, Telef: 23053 KAHRAMAN KI ni larına da teşmil ettirdi;. Filha- kika her sabah öteberi alımak Üzere hiz- zat köşkten uzakluşmağa başladı. Ras- kasın değersiz bir adam olmadığını, bu anlatacağımuz psikolojik hâdise göste- dir? Dışarrya çıktığı zamanlar, bütün kapı- ları açık birakıyordu. Kapıları kapat - manın, düşese, firar düşüncesi verebile- ceğini düşünüyor ve keadi kendine şöy- le diyordu; — Polislerin evi sarmış olduğuna ta- mamiyle inatımaktadır. Onların kendi- sine el sürmeleri düşüncesi bile onu dehşet içinde bırakır. Bu çok doğruydu. Böylece Raskas mükemmel bir ahçı kesildi ve onun dü- gesi iyi beslemek için sarfettiği samimi göyret, ona bir kaç tatlr. teşekkür ka- zandırdı. Kendisi de, düşesten arta ka- lan yemekleri mutfakta yemekle iktifa etti. Böylece günler geçti. Raskast yavaş yavaş şaşırmağa, kız- mağa, endişe etmeğe başladı. Ne olmuş- tu? Peder Jozef ona niçin para ve adam göndermiyordu?. Düşes nihayet haki- katr anlamıyacak mı?. Bilhassa ki, Ma- rin de kaçmıştı ve düşesi kurtarmak içinde elinden gelen her şeyi yapacağı- muhakkaktı. İşte Raskas hep bunları düşünüyordu . Nihayet, Sezar dö Vandom'la karde- şinin tevkif edildikleri gün de çatıp geldi. Ayni günün akşamı, howva karar- mak üzere iken, Raskas, düşlinceli bir tavırla, bir gün evvel temit etmiş oldu- ğu av hayvanlarını getirmek üzere di- şarıya Çıktı. Bir saat sonra da, yani hı- va kararınca, elinde iki tavşan bulun- duğu halde geriye döndü. . aPrlak olmıyan vaziyeti onu bir hay- N düşündüzüyordu ; — İşte kardinalla, peder Jozefin şük- ran borçları. Ah! Pis herifler! Düşesi dö Şevrözün tevkifi ve dük dö Vandomun keşfi gibi iki şeşefli zaferden sonra beni ki, vazifeden çekilip gitmem lüzım gele- cek.. Fakat nereyet. Bir manastıra mı gideceğim? Korinyan gibi., Ah! Şu selil cübbeliyi ele geçirsem! Bütün fe- lâketlerimin müsebbibi odur. Raskaa böylece düşüncrek binaya va- racağı sırada, bindenbire, karanlıklar içinde, terli ve iriyarı sıcak bir vücut garptı. Bu bir attı. Ayni zamanda bir el onun omuzuna dokundu. Raskas dehşet içinde sıçradı ve alayir bir ses ona şöyle dedi: — Arayan belâsını da bulur, mevlâ, sını da. Merhaba Raskas! Hiddetinden saçları diken diken olar Raskas bağırdı; — Korinyan! .. — Tâ kendisi dostum! Zafer, çere: ve paralarımızı paylaşmağa geldim.. — Asla! Cehenneme git sefilt. — Raskas! Asla mr diyorsunuz?. — Bvet! Bunu söylüyor ve tekrar e» diyorum. Hiç bir şeyi sizinle poylaşmak istemiyorum, esasen... Raskas sözünlü bitiremedi. Korkunç yumruk havada bir daire çizdi. Raskas, bir sıçrayışla bu yumruktan kurtuldu. Sonra, sabık rahibi yola getirip işini bi- tirmek vrzusiyle, yaylandı ve kafasımı ileriye doğru uzattı. Raskas şüphesiz pek talihsiz anların- daydı. Kafası Korinyanın ne karnını, ne de midesini buldu. Fakat sert bir cis- me, yani Korinyanın dizine çorptu: Korinyan sadece, seri bir hareketli dizini katdırmıştı. Bu dizi çenesine ye yen Raskas bir inilti kopardı. Korimyan sadecei — İşte! Dedi.. Şimdi paylaşmak iste. miyor musunuz? Aksi takdirde tekrar disimi çenenizde hiasedersiniz.. Raskas ta, ağzı yanmış gibi bir tavır- la; — Girin içeriye, . Diye bağırdı ve içerile ışığı yaktı. Bu eli < ileünü. KAHRAMAN KİZ 30? aralık Korinyan da kapıyı kapadıktan sonra, bir sevkitabliyle dölaba Gdoğru koştu ve orada yeyecek narmna ne varsa çıkardı. Bu müddet zarlında Raskas ta parmaklariyle ağzını karıytırdı ve niha- yet oradan bir diş parçası çıkararak a- cıklı bir tavırla buna baktı, — Bununla yedi oluyorl. Dedi, Korinyan da cevap verdi: —- Halbuki ben en aşağı bir düzüne zannediyordum. u, bana borçlu olduğunuz ; Yedi anlıyor musunuz? Ve Raskas dikdik Korinyana baktı. Ayni zamanda kahkahalarla gülmeğe başladı. Gülüyordu. Çünkü Korinyanın sol yocağı fena halde şişkindi. Sabik ta- hibin çehresi karikatlir haline gelmişti.. Raskas alay ettit — Ağzınızda ne var, cübbeli?. Korinyan da cevap verdi; — Hiç bir şey.. Dişlerim ağrıyor da ondan, işte bu kadlar. Rasküa tekrâr etti — Diş ağrısı mız, Korinyan, Raskasın, çehresine hâlü baktığını görünce, endişe içinde şöyle duşündü : — Bu dane?, Bana öyle geliyor ki, herif yüzümdeki şişe pek garip bir ta- vırla bakıyor. Acaba maksadı ne?, İki casus bir dakika müddetle biribir. Terine bakarak sükütlarını muhafaza et- tiler ve Raskas nihayet şöyle dedi; — Evet , evet, öylel. Korinyan gayri ihtiyart elini yanağı- na götürdü ve sordu: — Nedir, öyle olan? , Reokas ta muammalı bir hvıfı!îeva verdi: — Hiç bir şey! Bana yedi diş borclu- sunuz, İşte o kadar.. Bunun üzerine, Raskas tarafından İsticvap edilen Korinyan, Marşönuara nası) geldiğini anlattı. Bu hikâye, haki- kotle yalandan müteşekkil bir mahlüttu. H - Vuku bulmuş olan hâdiseyi bir kaç k& Himeyle biz anlatalımı Raskasın evinde pusu kurmuş olan VE bilâhare onu tevkif eden Kokar'ı hei halde unutmamıştınızdır. Kokar pek t€ zeki bir adam değildi. Bundan başkâ Roskasın inceliğine de malik değildie Fakat ne de olsa açık göz sayılabili: ve kralm Paristen hareketinden bir gü sonra, gırf Brigit hatunu ziyatet mak$â” diyle Sentavuay sokağına gitti. İçeriyt girip Korinyacı orada görünce ha! den dona kaldı. Korinyan sapsarı &! di. Kokar da tatlı bir tavıtla g ÖL Sonra Korinyan: “Merhaba, Ml Kokar; n:cılsmız?,, diye sordu. y a daha tatlı bir şekilde gülümseyef* cevap verdi; “Teşekkür ederim, Korinyan, sizi tevkife geldim.,, Korinyan bir an içinde Kokarın Y» nrz olduğunu anladı ve derhal verdi: | — Demek beni tevkif ediyorsunt dedi . — Evat dostum, öyle. « ke — Raskaa gibi, sizin tarafınızldan kif edilmek, benim için bir gereftir nim küçük Raskasım ne oldü? değil mi?. — Ne münasebet? Her ııwl# daha büyük bir iltifata nail oldu? Jezel, çok mühim bir vazileyle Blâaya gönderdi. Korinyan kıskançlık ve hldıkd’ y titredi, sonra, mevkufun bu kadif yük bir usluluk göstermesinden gol rece memnun olan Kokarla .ığıyıîııdı'.TlnhııındıKDh:’_" tün binanın kafasına yıkıldığını F, der gibi oldu; Korinyanın yumruğ? “p fasma inmişti. Kokar merdivenlerdti şağıya yuvarlandı ve kırık lıo gın bir halde hareketsir kaldı. hemen yukarıya fırladı ve Brimit sür'atle göyle dedi: - per EKİEES a FF TEEFE P. f (a DL