ilaha Hüseyin Bay Edip ve mütefekkir (Bundan evvelki sanat ve edebiyat sayfa, | mmpda Mısır edebiyatı hakında ufak bire. | td neşrelmniştik. Bu etüdde, bugünkü hür ve miüatakli Mısırı yaratan siyasi hamlenin bir edebi büreketten doğmuş olduğunu tleriye sürenlerle bir kansatte bulunduğumuzu bil. dirmiş ve bügünkü Misrr edebiyatmı üç te. | mayüle ayırmiştık: 1 — An'nnaciler (sağ cenah) 3 — Avrp'alılaşıma taraftarları (80) cenah) 3 — An! bir sıçrama Me yapılacak bir Avrupalılaşmanın o memleketteki o mürteci Uubayrları tahrik etmesinden çekinerek ida. reimaslahata sapanlar, Ve, mlifrit Avrups'ılaşma taraftarlarının en büyük üntadı olarak Taha Hüseyin Beyi göstererek bu zat hakkında bir etüd neşret. mek vandirie bulunmuştuk. Ru vaadi bugün yerine getiriyoruz | Yeni Mışırda sarih bir kararla garb kültürünü kabul etmek ve Misir ede. | biyatımı derhal ve tamamiyle garplı. | İaştırmak, © Avrupalılaştırmak tema. | yülünde bulunan moderniste'lerin en | büylik, en güretkâr ve münevver Üs, tadı hiç süphesiz Taha Hüseyin bey. dir. Kahire Üniversitesinde edehiyat fa. kültesinin doyex'i olan Taha Hüseyin bey. EVEzher ulemasınm rahleleri ö. nünde uzun yıllar diz çökmüş ve an. aneperestlerin bütün iddialarınm, an. aneperestliğin dayandığı bütlin esas. larm künhüne akıl erdirmiş bir mü . sevverdir, Taha Hüseyinin yeniyi o duğu kadar eskiyi de tanıdıktan son, ra an'aneperestlik karşısnda fikir hürriyeti bayrağını açması ve clerica. lisme karşısmda cephe tutması yeni - nin eskiden ziyade memleketinin is. tikbaline, temayülterine ve menfaat. lerine uygun bulunduğuna samimi su. rette inanışına delâlet eder. Taha Hüseyin bugünkü Mısır ede. biyatmm dikkate değer en mühim © serlerinden biri olan Fi Eyyam (2) mda kendi hayatı hakkında şöyle ma. Jümat veriyor: “Rif'de doğmuş. Fakir bir ailenin | çocuğuymuş. Birçok Mısırlılar gibi berbat ve müz'iç bir göz iltihabına tutulmuşmuş. Bu halde iken El Ezhe. ri bitirmiş, Kahirede yeni açılmış o. la serbest üniversiteye devam et - miş. O siraalrda henliz genç bir prens olan rahmetli Misr kralı Fuat bu &. niversitenin hâmi reisiymiş ve ünl versitsnin profesörleri arasmda Wet Massignon, Nalino, Lietman gibi meş. hür Avrupa müsteşrikleri ve ilâhiyatı derhal terketmiş ve garb medeniyetini akide edinmiş... Kahirenin bu üniversitesinde dokta. rasımı verdikten sonra Taha beyi Pa. riste buluyoruz. Genç münevver Sor. bona girmiştir. Durkhelim'ın Glotz | ve Gustave Kahm'm en müfrit ta - raftar ve müritleri arasına karısmış . tır. Onun talebelik hayatını bilenler bu münevver Mısırlmın oradaibir sa. miyeyi bile boş geçirmediğini; ' Patis kütüphanelerini bir Eyüb sabrı ile de. virdiğini, mütemadiyen okuduğunu, o devrin bütün münevver muhitleri fe temas temin ettiğini söylüyorlar. Tah silini bitirince, devrin en tanmmış â. limleri huzurunda büyük bir muvaffa. kıyetle verdiği th&se'in mevzuu şu oL muş: Sorbornda doktorasmı verip Kahire. ye döndüğü zemin, Taha Hüseyin, vatanmda İngiliz düşmanlığının alıp yürüdüğünü ve Vefd partisinin tahri. xiyle Misrın ötesinde berisinde bü'. yük kargaşalıklar crktığım gördü. Mısır büyük bir sivasi buhran için. deydi. Gençlerin çoğu Vetâ'e giriyor. du. Bu partinin demagögigne ve gü. “İbni Haldünun içtimal felsefesi, | rültülü propagandaları kanı kaypıyan ve içtimai bir hareket, milli bir can. lilik arıyan gençliğin sempatisini kâ- zanmştı. Fakat Taha Hüseyin bir Vefd'ciden daha ziyade eliretkâr, İs- tilâ düşmanı ve hareket taraftarı ol. duğu halde Adli Paşa İle birleşmeyi tercih etti, Adli paşa meşrutiyet te. raftarı liberol'lerin Tideriydi. Taha Hüseyin'in kalemi, işte o 28. man bu münevver kafanm ne büyük bir kıymet olduğunu vatandaşlarına hissettirmiye başladı. Adli paşa genç münevyeri, parti gazetesi olan Essi. yaseye aldı. Orada kendisine edebi sütunu tevdi ettiler. Bir milddet son. ra Taha İyi anlaştığı arkadaşlarından Heykel beyle birlikte bu gazetede iki edebi sayfa açtı. Muntazam günlerde çıkan bu: sayfalardan biri eski Arab edebiyatına hasredilmişti, diğerinde ise: Fransiz edebiyatı ve bilhassa Fransiz #ahne edebiyatı * kâh tenkid, kâh methedilerek Mısırllara öğretili. yordu. Bu edebi sayfalar öyle âni bir muvaffakıyet kazandılar ki, Mısırda nekadar gazete varsa hepsi Hesiyase- yi taklid ettiler. Ve her hafta birer ikişer sayfalarını edebiyata ayırdılar, 1925 te Kahirede ilk devlet Üniver. sitesi ihdas edildiği zaman buraya esçilen. profesörler arasında Taha Hüseyin de vardı. Fakat bir yıl sonra hem mebuslar meclisinin, hem de El Ezher'in şiddetli hücumlarma maruz kaldığı görüldü. Bunun sebebi “İs. lâmdan evvel şiir” adir eseridir. Pforesör'Taha Hüseyin; eski me. |” timleri tetkik ve tahlilederek Kaleme aldığı bu eserde müslümanlıktan ev. velki (3) Arab şiiri hakkımda ortaya yeni bir ilmi kanaat atıyor ve; “O devirlerde Arablar bugünkü a rabeadan başka bir di! kullanıyorlar. İ dr Cahiliyet devr! şairinin kullandı - ğı dille üslüb, Kur'anın yazılışmda kullanılan dil ve üslüb'un aynıdır. diyordu. EI”Ezher uleması kendisini tekfir etmekte bir saniye tereddüd etmedi. İşe politika da karıştı. Meb'uslar meclisinin kürsüsünde mürteciler “bir kâfir, bir dinsiz Mısır gençlerine ders veremez!,, dlye barbar bağırdılar, Ve tabil Taha Hüseyin üniversitedeki kürsüsünü terke mecbur kaldr, Bu hâdiseden sonra onu tekfar ga- zetesiliğe dönmüş görüyoruz. Ssbık profesör hu sefer Kevkebüsşark (4) gazetesinde siyasi ve edebi bir faali- yet göstermiye başlamıştır. Bu faaliyet onu Fasiyase'de kazan. dığı edebi kudretin kat kat üstüne yükseltti. Taha bir taraftan makale- ler yazıyor, sağ temayüllerle mücade. le ediyor, diğer taraftan da biribirin. den mühim kitaplar neşrediyordu. İş- te bu sırada bu mühim üstadın “on dokuzuncu asırda Fransız tiyatrosu” na dair yazdığı eser, yalnız basma, Avrupa sanat, fikriyat ve edebiyatı - na olan vukufunun tam bir delili adiedilebilir. Yine bu devrede, Siyeri nebevi'ye dair yazdığı eseri de islâm tarihine ve islim lezende'lerine vuku. funun ve bu tarihi anlayışındaki he. yecanın bir güzel nümunesi ve edebi vesikası suretinde kabul etmek lâ. zımdır. Taha Hüseyinin meshur eserlerin . den birkaçınm adımı buraya kaydet . memek hata olur, Faraza “Edil” ad. H romanı mükemmel bir these eseri, dir. Gustave Le Bon'dan tercüme etti, ği “Terbiye psikolojisi”, ve Aristo , dan tercüme ettiği “Atina meşrutiye, | ti" de Misir genç'iği tarafından büyük | bir dikkatle okunmuştur. ... Taha Hüseyin bugünkü Misrm Av. rupalılaşma temayülünde en ileri to. |. Mevlâna'nın rubâilerinden: ey Hep yüzyüze bakmakla geçirdik ömrü Cananla bügün göz ile biz şüka- laştık ; Korktum da rakipten, içimizden geçeni Kaşlarla könuştuk, göz ile anlaş tık! e. Bir küçük kâsede az sirkem olur- sa şayed Hiç düşünmem balını kimselerin ben hattâ: Kulağım duysa ölüm e slerini yokluktan Ben bu hürriyeti kullukla değiş” mem asla! Bestekârlara bir hücum! — Celile Enise bir mülâknt— Gazetelerimizin 49. tünlarmda, Üç ay ev. vel başlıyan bir mü, sik Oo münakâşâsınn serpintileri devam e. dip gidiyor. Bu mü. nakaşaya İştirak e, denlerden bazılarınm yanlarını dikkatle o, kumak cidden çök a. zap verici bir şey ol. du. Bu yazıları ya. zanlar müzik pazari, yatı üzerinde bir fikir vermek fatiyen mü. nevverlerden ziyade garip sesler çıkaran bir takım Aletleri gelişi güzel öttrüren çocukla. rın tesirini bırakıyorlar. Bu takdirimi çok sevilen artistlerimizden Celile Enise açtığım zaman güldü: — Hakhöımız... . d4d: . müziktön anlayan. lar için bizde mlinakaşadan evvel yapılacak o kadar çok ve faydalı başka işler vardır ki. — Faraza... ne gibi? Diyecek oldum. Düşüncesini — şöyle izah ati: — Avrupa bügün ashne müziğinden bik. mıştır. Dünyanm hemen her tarafında yeni bir müziğe #utamanın İzlerini görmek mim, kiindür, Acaba biz, Anadolunun saf ve sicak melodilerile oni muhtaç oldukları, hasret çektikleri bu yeniliği tattırımaz miyiz? Celile Enis — Şüphesiz. Yalnız melodi bu asırda ne ruhu De de kulağı tatmin edebilir. . diye devam etti . Harmonlenin de melodie kadar mühim olduğunu derhal söylemeliyim. Hele bazan - bühassa Vaşner'in eserlerinde ga. hit olduğumuz gibi . Harmonie'nin müzikte melodicden daha miihiim bir rol oynadığı dn görülüyer, Benoe melodielerimizi bormadan ve ÖZ kokularını kaybettirmeden Harmoni, ger etmek ve doğacak eserleri yeni bir mi, sik hâsreti içinde bulünan sanât muhitlerine, bitmiş ve hazir bir şekilde, ihraç etmek bi. #0. Yanl Türk arlistine büyük bir muvaffa. Yiyet kazandırabilir. Bestekârlarımız beye boş daruyartar bilmem? Ve cevap vermeme meydan devam eti: 7 O zaman, modern tektikle seslerini ter. biye etmiş mugünni ve mügazniyelerimiz bu eserleri Avrupamı ve diğer kıtaların #anat merkezlerinde söytiyerek o dolaşabilirler. Bu bal müsikimize yeni bir saha açmış olur. — Bahsettiğiniz geyler bizde bir hayli ya. pılmaştır. sanıyorum. Birsok yerli melodiler Harmeniser edilmedi mi? — Kula aşmayı... Topu tpu 12 tanedir. Koskoca Türk musikininden modem beste. > #ttiği istifade bundan ibaret mi olma. kr? Bu sözlere biz kelime katmak benim Tbt, sazım dahilinde değildir. Yalar, o benimle Konüymelren, gözlerinden © Mer bir anatin Kvrerelandığımı gördüğüm “krymetli artia. Ümizia sen suslini tekrarinmağa lüzum gö. berakmadan “Koskoca Türk müzitinden modern bes, teküsm ettisi ve edece"i İfade bundan mi jlü oyniyanlardandır. Garb edebiyat ve kültürünü münevver Mısırlılara sev. dlrenlerin ve yayanlarm'başmda o ge. Tir. Ensari BÜLENT (2) Günler... (3) Softalerın samanı cahiliyet (1) dedikleri devirdeki siir. Yani Sükül - UKKâs şairlerinin şüri; Emreülkayis gibi dühilerin şiiri, w Şark yıldısı, | Türke sanat âleminin ERER De UŞMAZ Genç nesil ve güzel sanat | Yazan: Nizamettin N8 Bir gençle tanıştım. Adı Mehmed Abüt, Bir lisenin son sınıfında tâlebe. Bu yıl diplomasmın alavak Avrupanm bü yük fikir ve sanat merkezlerinden bi- rine gidecek ve muasır dünyanm ehem- miyet verilen en kiymetli bir yüksek kültür müessesesine devama başlıya- cak. Mehmed Abüt orta oboylu, koyu buğday benizli, kapkara gözlü, parlak kara saçlı ve hem bünye hem rekâ iti- bariyle kuvvetli bir genç. Onu bana tanıştırarın âdmı düşün düm, düşündüm, bir türlü bulamadım. Fakat burada kendisine çok mlteşekkir kaldığımı söylemek isterim. Zira Meh- met Abüt'u tanımam, Türk edebiyatt- nım istikbaline karşı olan sarsılmaz ima- nıma yeni bir kuvvet kattı, Mehmet Abüt'u bana tanıştıran ar- kadaş, eğer onu bana: “Müstaittir. İyiy azar, iyi düşünür, ona ağabeylik ediniz, Gibi basma kalıp bir dost ricası ile takdim etmiş olsaydı, şüphesiz, bu sa- tırları yarmağa lüzum görmezdim. Fa- kat bana ondan evvel eseri geldi. Ben bu kara gözlü, zeki genci, — bir gen- cin kendini mezun addedemiyeceği de- recede mütevazı olan bu geni — görmezden evvel eserini gördüm ve iti- raf ederim bu eseri kendimi srka sıka değil, kendime bir zevk bahşede ede okudum. Ne renkli bir muhayyelesi var! Boğaz kıyılarmın büyük yalların An doğmuş bir çocuk. İçli bir mizik ar. tisti, İnce ve hassas parmaklarını piyano nun tuşlarmâ, kaldırım taşlarına taban basar gibi değdirmiyor. Müzik, bu gen- cin dımağını, ilâhi mimarisinin bütün hllnerlerini kullanarak inkişaf * ettir» miş. Eseri, müzikde ulaştığı yüksek artistlik derecesinin romarılığa tam bir intibakını ifade ediyor. Muhayyelesinde yarattığı âlemi bü- tün hatları ile ahenktar buldum. Kalemi elime aldığım zaman onu hatırlamam beni yeni neslin bu güzel istidad nümunesinden yarınki Türk san at âleminin umumi hatlarını düşünmeğe sıçrattı. Bazı arkadaşlar; — Muharrir yetişmiyor” Müellif yetişmiyor! Yeni neslin güzel sanat con tingeant'ı kâfi değil. Zaten göze vuran lat da pek kısır. Deyip duruyorlar; bazıları da ara- sıra şöyle müjdeler verip yüreğimize ferahirk serperler: — Falan şiir, falan hikâye şu veya bu sanatkâr yarım. için ne, büyük bir vaad olduğuna delildir. İmanımızı siki tutalım. Ben, bu ikinci katagerideki arka- daşların müjdelerinde adları” geçenler arasında istidadlar görmediğimi iddia e decek değilim. Lâkin bunlardan hiç bi- rinin çekitaşı büyüklüğünde bir'elmas olduğu ve İabileceğoi zannında değilim Bütni gösterilenler hep : küçük! çapta sayilar, Yarına büyük sanatkâr lâzım Avrupallaşma devrinde çektiği âzap büyük sanatkâr yetiştirememenin azabıdır. Büyük 'sanatkir. Mukalit olmuyan sanatkâr. Hirsiz olmıyan ve bir dir- Kem ağırlığında bir suparada imzasını görür görmez megalomaniesinin on şa- tafatlı kaftanını giyip? — Ben üstadım! Bsn dahiyim! Be- nim elim her elden üstün... Diye dırdır etmiyecek kâmil bir sa- natkâr. Bu nevi sanatkârlar bizim memle- kette niçin yetişmiyor? Niçin yetişme- miştir? Acaba bizim içtimai bünyemi- zin ibda edici kudreti mi buna müsa- id değildir? En genç neslin edebiyat ve A eserler vaadeden bir artisti Vedat Alüd Bana kalırsa bu nevi bizde yetişmeyişi mevcud « ve mevcud sanatkâirn partkulif” misilsiz Iaubaliliğinden ileri sö dir, N İzah edeyim? Bir çok mevrularda ili bi gösteren dostum Nurullah At hil olduğu halde bu (me çokları bimehâba yeni nesli teşvik etmekten mii Bilmem hangisiydi? Geçenleri benzer bir cümlenin altıma im” maktan bile çekinmemişti: g “ Güzel söylenmiş bir ÖZÜ ya atılmış bir Fikri, yaratılm W neyi niçin benimsemiyelim? Nel güzel sözü söyliyenden alıp. Lu fikri bulandan çalıp, bu güzel ge yaratandan alıp kendimize mal e çe” Evet yüz surat olmadıkta” yeti > y sanatkâr gururundan mahrum duktan sonra, niçin bunu yap' ve neden bu yürsüzlükte dahi yi gidip kiminiz Hugonun, kimi ge” li6re'in, Lamartine'ii ve hattâ pöar'm Türkiyede birer namı Xx halini almiyasınız? * g Evet, mütevazi zabıta cen harrirlerinin, kimi daktilolarâ. micilere mahsus romanlar ye * bir iddiası olmiyan mütevazi martıların bile müstear man almağa katlandıktan sonrâ nede büyüklerinin eserlerini be: i siniz? v Oldu olan, bari alman şey e” min kirlenişine değsin; “eği İşte'en mühim felâket. İkinci mühim “felâket de; kısaca temas ettiğim kemi Yâni; i “Maksad eserse musarrâ” bit kâfidir.” Şeklindeki fasid zan naattır. Delikanl: kırtasiyeciden bir e kâlem've bir defter ahp dört iy reladı m; ser kese yan bal yeğ” iyor. Bununla beraber va ve nün eseri değildir. Edebi kar yer” zn bu tuhaf tipi umumi id da belirmişti ve 927 denberi de" feli bir edebi haşere olmuştur. Mehmed" ABüt, bana, bu MEY ye mekte olanı nesil içinde bugünki ht nesillerde bulunduğu kadar müneler veremiyeceğini ihsas Gi bi oluyor. li me