Cina anı m a az e . —di— ördü, sanıyordu... di Sa; Vükmele senle ai Bing it Ekm mldamız.. Al... Üüşün "eziyet karnında m laa Al ve âdeta küstah- yok sanmaz- aş ça ayet bir kadındı bu ma- i, 1 | i kapıyı asla yaşırmaz am toplanan mal imat, fev Genç Yİ etmeli? iy rana, king ye dinliyordu. N e wine Robinson rolünü Yabancı bir sesle: e kısa... o Tağ; şe masıl elde ettiniz? i ye AE, Mevzuumuzu ğe heç Gi bendeğir, Ehem- ui, YER ala : > Hay YEr İçini çekerek dedi ii: We ağa 7 Bende yok. Üze- İlan Siz beni toy vE oluşa unuz? Şayet an- > Pala bir safhaya girer da çı, , 1 vermezden evvel Sörürelinliz. Her gey ni. . mi dahilinde cereyan eder. e nde imkân yoktur. Bey,“ İlkan, stmek rahmetine kat eş Rİ aa Mücevherat biraz kıy- dak kn Lâkin inciler bölü h Lil vin, alarile satılıyor. Haydi BAE ag, dpilik edeyim: On bin bi e sekiz bine iniyorum. mü Sohuncu teklifimdir. Da- i İki gün de düşünmek ii ame Üzere sizi yalnız bıra“ İN alay ni İyi düşününüz! #Ayet ciddi konuşuyo V ay, EN üç, Sa, $ kaçı Ma Rp yı SİYE rahat b; Ve ti çok yle e e nemde yi İken ter N ter tanelerini gil zavallı kadma, cevap bırakmadan alandan Mop , bip ; a a a Yem İnş Beda yazıya göz dük, Paro taç Ba bay 2 başladı; Uç de aş olan gerek$. Bu dedi kiz — Bay Barafdu siri yolluyor, öyle mi? — Buyurumuz, oturunuz madam, Gayet sevimli, fekat ümürane bir te- yıla konuşuyordu. Ledi Hofburi, mihaniki bir tarzda, oturmak mecburiyetinde kaldı. Puaro da onun yanına bir iskemle çekti ve pederane hitabile onu tatmin etti, — Madam! Rica ederim beni bir dost telâkki edinir. Buraya gelişimin sebebi size nasihat vermektir. Fevka- Mide canımızı kan işler ortamda bu- landuğunura biliyorum. Kadın, hafif bir sesle: — Yok, kayır. - diye mırriflamdı. — Dinleyin, madam. Sizden esrar nızı bana tevdi etmenisi İstemiyorum. Bunun İüzumu yok esasen. Çünkü her şeyi biliyorum. İyi bir polis hatiyesi za- ten her şeyi bilmek molburiyetindeğir. — Polis hafiyesi vi? Genç kadınm gözleri testekerlek açıldı. Erkeğe baktı, — Sahil - deği, “Ve ilâve etti: — Şimdi hatırlıyorum. Tay'yarede seyahat ediyordunuz. Evet.. Sizdiniz.. — Evet.. Bendim. Şimdi madam, mevruumuza avdet edelim. Söylediğim gibi, sizden esrarını slmak istediğim yoktur. Bilâkis ve Ümidimizin hilâfna olarak, ben size bilmediğiniz bazı şey- ler öğreteceğim. Bu sabah, daha doğru. sa bundan bir sazt evvel, bir erkek sizi ziyaret etti. İsmi belki de Bravndu. Siseli: — Rebinsen! - diye İeskeleği, — İsmini değiştirmiş, fakat ayrı adam. Türlü türlü namlar altında de- Jaşır. Buraya şarlatanlık maktadile gel di. Sizden pata sızdırmak iktişor. Zira elinde bazı vesikalar var.. Ah, ne ihti- yatsızlık etmişsiniz. Bu vesikalar ma- dam Jizeldeydi, şimdi de bu herifin eline geçmiş. Yedi bin İsgiliz lirası mu- kabilinde size bunları verecek, değil mi? — Sekiz bin. — Sekiz bin si! Peki. Bu mebli- ğı bulmak sizin için kolay mıdır, m8 dam? — İmikinsız.. “Tamamile imkünsiz.. Esasen gırtlağıma kadar borçtayım. Bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilmi- yorum. * — Sükün bulunuz, madam. Ben be- raya sire yardım için geliyorum. Kontes, haliyeyi süzdü. — Bütün bu meseleleri nasıl öğrendi niz?, — Peliş haliyesi olduğum ve adıma Puaro dedikleri için! Hiçbir Ve korkmayınız. Bütün işleri bana kanız. Bu Robinsonun hakkından, bea geleceğim. — Peki. Bunun için ne istiyorsunuz? Paro bir selâm verdi. — Yalnız güzel bir kadının <esmizi istiyorum. İmzasile.. Kaâm bir çığlık kopar. — Ah. Aman yarabbi. Neler gelecek başıma,. Sinirlerim.. Yarabbi! Aklımı oynatacağım. — Hayır, hayır., Her şey düzelecek. Puaroya emniyet eğiniz ve bütün haki katı, olduğu gibi söyleyiniz. Benden hiçbir şey saklamayınız. Aksi takdirde beni hareket imkânsızlığına uğratırs mız. -- Demek beni bu vaziyetten kurta i racaksınız. (Devamı var) de odam? — İyi ama bu adamın “der” Tiği ne. vesindeP Orta boylu. bir adamcağız... — Şayam hayretliği de o ya! Ken. pr yim en küçük dev adamı, dr! Bunları Biliyor musunuz? Elbise Fırçası Kumaşların en ibüyük düşmanıdır Fakat... Kullanılınası bitindikten sonra... Ne Işe yararın yarasın fırçalar, üzerlerinde dikkatimizi fazla toplamı. #unu idâin etti. İddia doğru mu, de. gil mi? Buna cevah vepesik değilir. Yalmz bir doktorun böyle bir müta. İsası bile ez, çok bizi düşündürmeye kfi gelebilir. Sonra, dişlerin fırçalan masından, fsrçaların ağın iki tara . fında ileri ve geri hareketlerle kulin. işe arar gm Halbuki bu kadar değildir, farçaların 1 > N yukarı uşağı Ebise fırçaları: Bibi fırçaları, bir elbisenin hayatı demektir, elbise. nin dayanması, parlaklığı. yexlliği 2. #erinde en fazla müessir olan bir şey. dir. Fena bİr #rrça ve fenn bir fırça, lama elbiseyi veya #apkayı teğriden aşındırır. Bekitir, il e arm en büyük düşman Eyrçacir. Jamaya alışmatığır. Tek im bk nılmazsa, toz ve çamur pareeları saire ortadan kalkar. Fakat bu dal xahiridir. Çünkü İstenen seyler kumaşların nesçleri, girmiştir. e 7 Yarçalanıznst Tüzrmgreler fırçalama ihtiyacı hâsil olur re frrçalanmahdır. 3 — Fırçalanan teyler, bir gerdro . ba itina ile asılmalıdır. Gardrobun temiz ve tozsuz olmam amgeldiği şüphesizdir. 4 — Şapkalarmızı, her akşam fır. Fırçalanan çalamatısınız. Bipkalar. şapka kutumma konmaltârr. Şapkala . rın biribirine sürterek şekillerini boz. maması için bunların, kutuya konma, dan evvel, birer kâğıda sarılması mu. vafık olur. “Tonton amca- nın kayığı Fokür fokur kaynayan çaydanlığın buğusu, soğuk odanm havasmda bir kat yırta geçti ve bir zehir gibi midesine oturdu... Paba, anaya.. Oğul, hem azaya, hem babaya buktı.. Kalktılar.. Pencereyi aç- Deği. Dişleri kenetlendi. Baba, o sabah işe gitmedi.. Ve, oğul, tasasmt uyutmak için meĞen Iruyula - rına koştu. Sabahtı, Kar lipa lâpa yağıyorde. Bitişik komşunun, sokağa çolak bir kol gibi uzanan yanpırı borusu karan - Kk göğe buram buram duman savuru - yordu, Dumana aldanmaymız! Bu soba rart- mâr, içi. hayırsever bir marangozun &- tölyesinden toplanan talaşlarla sernsikı istilenmiştir. Ve. Beş kişilik bu fakir aile, çatlak sobanım karşımında, isten yanan gözleri yumruklar gibi gişe yiye, kendilerini ssndıklarma, çolak bir kol gibi sokağa uzanan borusiyle de kom- şularını, sobalarının yandığını inandır» mak isterler. Baba, altmış; ana elli yaşında vardr. En büyük oğul, Simüş, bir cinayete kurban gitmiş. Onun ki şaş küçüğü, bir kötü âdet - kan gütme âdeti - yü- sünden, kasaba hapisanesinin dar bir hücresine günlerini dolduruyor. En büyük kır, ön yedi yuşmdaydı. Tanrınm rahmeti üzerine olsun... Onu da öldüren vereradi., Bu "zengin hasta Uğala m Maden ocaklarında kazmacı ölan #it- mışlık babanın karantı, gehç zan « Diye hıçkıran anatun feryadında, kı- zıyla beraber, pek çök şeyin de kaybol- masmdan Öoğan bir acının tasaları 0 « kunuyot.. Oğullan umut yok. O, hapissne hücresinden, ön beğ yıl. sonra - eğer ölmez, sağ kalırsa - kötürüm çıkacak; İhtiyar babanın, ihtiyar ananm bel bağladıkları “Kadriye, cik, hamarat. güzebli, Ona ipi, hali vakti yerinde bir koca bulabileceklerdi. Ve,. yalnız Kad- riye değil, kendileri de, Kaöriyenin bi- MD im. Yazan Reşat Enis ri sekiz, biri dokuz yaşında iki kız kar- deşi de, biraz rahat nefes alabilecek- derdi, Boduçka evin, sokağa bir çolak kel .İ gibi uzunan borusu, © gün de durmadan, dinlenmeden duman savurdu. Cenaze çabuk hazırlandı. Konu kom- yu, ber saman ve ber yerde olduğu gi- bi ba feliket gününde de elele verdi - m kamçaıyan tipiye rağmen, Kadriye- ana: — Kâliriye bugün biraz daha iyi! Derdi. Ona cigaralar getirirdi; hediyesi ... Derdi... Ona, bin türlü güçlük ve yokluk için- de yününü buluşturup, günlerce uğra şarâk fanilâlar, çoraplar örerdi. — Kadriyecik senin işin hazvrlad:! Derdi, Halbuki, yatakta yatmaktan, vücudunda yaralar açilan genç İzm, değil fanilâ örmeğe, kımıldanmağa bile takati yoktu, Gece, batan bir geminin ambarizrına denizin doluşu gibi, dar bücreyi Whze- de karanlığa boğunca, delikanir umudu- nu kesti.. Beş cenedir yattığı ot yata - Ema sert üstü serildi. Hıplkırmağa baş Jağr — Kadriye öldül - Diye, inledi. Ylak, taş duvarlar, sıkış- tırıp edecekmiş gibi Üzerine yürüyor; penterenin kalın parmaklıkları, gözleri nin Önünde, biribiriyle kucaklaşan boğa yılanları gibi korkunçlaşıyordu. * Kaya, her günkünden geç döndü. Anası ve babası, yemek Binisi bekliyorlardı. Yıkarkiı ; BE Kadın, anlatıyor? — Kaâriyeyi gömdüler, Kaya. — Ben bu olabileceğini dü — Adettir: ölüm feliketi tekrar Bilmesin diye, ölünün ayakkabıdarını fakirlere verirler. Kadriyttiğin, fakir. İere verilecek bir cift önkansinini ila. makiılar . ailenin bu isadar fakir yenisini akma, diye, küçük kardeşleri « ne giydirmişler.. Delikanlımin kujıği “ görün kökeniğin içinde kaldı: Kaya, bu kaya gibi metin Şocuk, utana utana hıçkırıyordu. Kadın, onun siyah, kivircik saçlarını ökşuyordu? — Allah, © yattıkça sana ömür ver- sin, Kaya. Reşat Enis PN ES çe EŞ On milyon gramofon : plakı Sovyet Ruayada teşrinieveel İnkild- bının yirminti yıldönümünde, en mile yon gramelen plâkı satılığa | çıkarıla. caktır, Bunların yarısı, Weami>, Stalin ve Mo- Totofun mutuklarını, göğü v da Sovyet İer birliği mületlerinin wa'ii şarkılarını İhtiva etmektedir. Şamama imsinaaamd Ep saman Sumi “C,, vitamini Moskovada Sergey One 8 "se kim- ya enstitüsü lkboratuvarları © #köre fak olunmuştür, Bu suni “G,, vir winl, kalitesi ve hassaları itibarile tabil “C,, vitaminind en aşağı değildir, müteaddit HEY ml v ,