29 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

29 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< b l.e"h kalktı. ı.,,,ğl!l'!nlıı bir haber aldığım beli, edin, Garibime gitti. Sırf * H.ı:,ı: Soruyorum. Demin t İYece içi Hübba; v dedı:uıky Çerd: niçin dok H, :hnm*"'üyim?.. Sukluk Dü Tlütünden Tasi... Bir şarkı — vardır. “ak, Bt ânnenin köneği * Beldi Öpeği — İhtiyar İehafı ı:..':ığİ Yaman, flüt çalardı.” Ne h"vnııı,; halar islmleri 2zihinlerinde <L liyotlar, İam yaş Gt evet.. Durun bakayım.. dolayı,. Bir ço- Pek » Butedaii efkâr Mi Hlader eder beni., & Pcll. Tadi Üzerine homurdan Tişti YESİ kalkıp müsasde iste- (V lkla hağı, TSN arkasından — itimad d“kulllncu kısım * Robinson :g':_?ami ikametgâhında, kön L Bin Yatak odasında bulunuyor Wıq. n .“h.-ı'lrıklırh. kremlerle, ku &__ı v Ü türlü Mât ve edevatla : a tet masasının önünde ha eÜ Kengiya'MUldu. Siselinin yüzü çu"_“ İ Şimdilik çirkinleten fas , —(“::uewrec:k olan krem- .u.::d" ohlrwdu: Ren ÖRRL ÇĞ bena encük var. Baaler bti ' S'Suî""- bayan Jizele aiddir. , Yahud bay Baraklu bunla * % ım.'hdı üzere evinize 1 *ı'ı._:_“hm doğruya zevci- t etmemi müreccah bulur. © - £ bi Kidı tektar tekfar Okumak Çök okuyurta — kelimeler bey, | oet ac Üye n biri y Fi Üzerinde “Şahstdir.. Bifiş İn ._:'— O zaritan çıkan ikinci _“— NNSf ve tamamile Mmahre 7":::? Yardı. Makhfuz kalacağıza da Yemin etmişti., dan, bu baykuş © kadar nefret ediyordu Tİm...— diye inledi. — —. Mantarlı şişeye doğru NIı.,b;"““"kln eder. böylelikle Si —h:'hı aldı, %! Ti .“* düşünebiliyordu. Ne € bu adamt görmesi l Pürayı nasıl tedarik et "':İındı_ tanıdığı biri var Vönra yacaktı. Pakat o cihetler Börüşmeiinci Yapılacak iş, çu 'ı;u * g bildiğini öğren Yeş N:num: Yaklaştı. Kocaman ve PU satıtları yazdı; "":'“'L Bay Cön Robin- gönderir, Kendisini, birda memnuniyelle ELEŞ, f g ğ 4 B tlüyorsünuz? - diye T0 Nı.,_ MN nazarları #ltında hafifçe » Oynamaz < Gye Puaro hay- N%m:“:i&ıdı n: p;ı dolüydü. Elinde bir | Cinayet ve aşk romanı ei0 v M—'——_—ı Jundan tuttu ve aynanın karşışına gö- tülrdü. — Bakınız kendinize... Sadete ba- kınız. Fakat neye benzemiştiniz. Ço- cukları eğlendirmek için Noel Baba kı- lığına girenlere dönm' üz. Sakalı- nız beyaz değil, doğru. Fakat ne sakaldır bu, yarabbi! Gayet ucuza alm- miş, iğreti bir sakal. Hem de pek fena takılmış. Hem bu yalancı kaşlara da ne Hizum gördünüz? Demek. takma kıl illetiniz var? Ön metre ileriden kola Dişlerinizi çürük gös- termek için alçı sürdüğünüz de on met- re ileriden belli oluyor. Doğrusu ari- zim, bizim mesleji hiç bilmiyorsunuz. Pek acemisiniz, pek... — Ben vaktiyle, amatör tiyatrola- rında aktörlük etmiştim. - diye Norman Gel, somurtarak cevap verdi. — Doğrusu, hiç belli değil. Um- rum ki, © sıralarda size başkaları tebdili kıyafet ettiriyordur. Alaca karanlıkta ve sahnede bile bu kalığınız. gülünçtür. Hele, aman yarabbi, güpegündüz Grog- venor meydanında.... Puaro, ecümlesini bitirmedi. Omuz- Tarını kaldırdı. — Azizim, siz, şaklaban değii, şar- latan rolünü oytiyetaktmız. Kontesin sizden körkimasını istiyorum, Sizi gö. rünce gülmeğe başlamasını değil, Eğer sözlerim sizi kızdırıyorsa affınızı dile- rim, Fakat şu sırâda sadece stamimiyet mevzuu bahistir. Bunu alın, Banyo da- iresine geçim Bu maskara kılığımıza bir nihayet verin. kokuyorsunuz. Kendisine bir şişe tuvalet suyu ver- di. Norman Gel, mahcup, emre itaat et ti. Bir çeyrek sonra, yüzl tuğla rengi- zaman, Puaro, beğendi: — AT Şimdi ciddi işlere - geçelim. Size küçük bir bıyık münasip görüyo- rTüm. “Fakat onu bizzat ben takacağım, Saçlara gelince, yalnız yandan tarama- vuz kâfi. Bakalım, rolünüzü ezber bili- yor musunuz? Puaro, dikatle dinledi. — Mükemmel!... — Beğendiniz demek, — Kükemmel... Haydi bakalım ileri muvaffakıyetler... — İnşallah... Fakat Öyle sanryorum ki, kadırın evinde hiddetli bir zevçle ve pölislerle kargılaşacı Puaro, ona teminat verdi. — Hiç bir şeyden korkmayınız. Bü tin işler, tâm bir intizam dahilinde, te- kerlekler gibi, mükemmel yürüye'ek.. Norman, hiddetlenmiş gibi: — Sizin rannımmız böyle... Fakat ba- kâlım hakikat ne mer'çezde? Grosvenora gittiği zaman, kendisi- ni birinci katın odalarından birine aldi- lar, Bir iki dakika gonra, Ledi Horbüti içeri girdi. Norman Gel, bütün kuvvet ve Cesâ. rzetini topladı. Her ne olursa olsun, bu meslekte acemilik göstermemeliydi. Siseli: — Bay Robinson! - dedi. — — Bizzat bendenizim ve emrinizde- yim madam. Detin bir reverans yaptı. Norman, bu vaziyetten dolayı canı sıkılarak : “— Yarabbi! Bu -ıvcıııunl_ılı garso na benziyorum!,, diye düşündü. Siseli: — Mektubunuzu aldım ibüöyek Normati epeyçe acemilik gösteriyor- dü. Fakat çal:?r;mıdtn soğuk kanlı- Lığını topladı. (Devamı var) ne yakın bir kırmızılıkta, dışar: çıktığı | Kadın — Evet, yangın var ama sen | hakibaten üfalyo misin? Hüviyet Va. rakanı göstermeden içeri giremezsin! ni T eli Dünyada olup bitenler Bir rahibe pilot oldu Kaliforniyalı bir profesör sun'i sebze yeliştiriyor Kaliforniya üniversitesi profesörle- rinden ve Amerika ilim akademisi aza- sından doktor Genkö, son günlerde ilim dünyasma, Biolojik tecrübelerden Aldığı neticeleri bildirmiştir. Profesör Lâboratuarında, gedal kıy- metleri tabif sebrzelerden daha üstün o- lan suni dömates, patates ve diğer bazı sebzeler Yapmmağa muvaffak olmuştur. Bundan başka, sebzelerin büyüme ve yetişme zamanı da Üçte iki nisbetinde inmiştir. Profesörün usulü ile, içine kimyevi maddeler ilâve edilen su dolu fıçılar arazi işini görmektedir. Bu usul tayesinde, her alle, kendi sebze ihtiyacın: kolaylıkla temin ede- bilecektir. Esasen bu keşfin en büyük tehlikesi de bundadır, Çünkü çiftçilikle geçinen milyonlarca ekinci bu yüzden sefalete uğrıyacaktır., Kalifoniya ve İngilterede yapılan pratik tecrübeler de, profesör Genko nun aldığı neticeleri kuvetlendirmiştir. Kırk beşlik adam altı yaşındaki çocukla evlenecekti ! Hindistanda çok genç evlenildiğini belki biliyorsunuz, Yeni çıkan bir ka- nun, ebeveyni, çocuklarını muayyen bir yaşa gelmeden evvel evlendirmek- ten menetmiştir. Eilhakika bazı fakir Bintliler, kızlarımı, dört yaşından iti- baren satarlardı. Bundan bir müddet evel, Suratlr bir brahman, komşularından birisine, 6 ya #ndaki kızın: 3000 dolara teklif etmiş komşusu da bu teklifi derhal kabul et- mişti. Fakat şehrin gençleri, Brahman'ın evi önünde öyle bir gürültü yapmışlar- dır ki, resmi makamlar işe vaziyet et- miş ve 6 yaşındaki yavrucuğu kırk beş yaşındaki n ayrılarak izdiva ca mani olmuşlardır. Çocuğun babası hapis cezasiyle tecziye olunmuştur. ! Pilot rahibe Ruhban sınıfına mezsup tahibelerin dünya işlerine karışmadıkları ve her tür türlü terakkiden uzak, münzevi bir ha yat yaşadıkları söylen!r.. Son bir vaka, bu ananenin bozuldu- Bunu gösteriyor. Filhakika San Fran sisko civarında yaşıyan bir rahibe, pilot- lulş ehliyetnamesi alarak uçmağa baş- lamıştır. Rahibe, uçmak için Papadan müsaade istemiş ve isteği yerine getiril. miştir. Tonton amca boğa güreşcisi du, ve yatıkhanede karyola, yemekhâ- T — M Mole Sü'ye — Size bir hikâye anlatacağım. Bu hi- kâye noktası noktasına hakiki değilse de büsbütün yalan da değildir. Eğer olanı olduğu gibi yazmak âdet olsay. dı ve işin içine güzel lâf karıştırmadan hikâye yazmak makbul sayılsaydı ben o vakit başka türlü hâreket ederdim, Ne çareki biz halâ dünkü talakkilerin elindeyiz ve beni okuyanlar, halâ, dün kü talakkilerin adamlarıdır. İyisimi hi kâyemize başlıyalım: 2 Siz (erkek sesi) nin ne olduğunu ve neler yapabileceğini bilir misiniz? Ben bilirim. Yahud altı aydanberi — biliyo- rum. Bunu bana ne tesadüfler, he ha- yat, ne gu, ne bu öğretti: Ben bizzat bunu öğrenmek için plânlar kurdum ve vesileler yarattım. y Daha evvel ben de sizin gibi bir çok erkek artistler dinlemiştim. Şim- di onları bana saymayınız, Ben yarı er kek, fakat tam ruh bir ses bilirim: (Tino Rossi) ! bu adam konuşan, bir insanın, hatt# istemlyerek konuşan bir insanın o iddiasız ve boş sesiyle şar kı söyler. Fakat bana ancak bir kaç kelimesini anliyabildiğim o sıcak kadın nefesli fransıştanın şehvetengiz tınneti ni ve anlatılmaz yakınlığını duyuran (Tino Rossi) dir. (Paris damları altın- gda) diye ceki, sessiz bir film görmüş- tüm. Siz de gördünüz mü? Sessiz fil- min o hiç bir şeyle değişilmez güzelli- ğini ve bize daima kapalı bir istihza ile gülen karışık lezzetini ben bu filmde görmüş ve tatmıştım. (Parist damları altında), bir damın tepesinde başlıyor ve başka bir dâmın dumanlı bacalarla süslü tepesinde biti. yordu. Ne diyordum? (Tino Rossi) işte bana bu filmden kesilen bir atzuyu geri getiren adamdır. Sonra (Bın]gmlnn Gigli) diye bir erkek var, —— * Unutmuyorum: Bir gün bir sine- mada bu erkel birdenbire karşıma çık- tı, tavanlariyle, gük yüzü e bir #fem ba pima yıkıldı sandım. (Nelson Edây)? Onu anlatamiyaca ğım. O, bizim için, bizim fan? insanlı. ğımız İçin bir panik ve ölüm demektir. (Nelson Eddy) yi dinlemeyiniz, onun ves denizi sizi boğar. Size hikâyemi anlatmalıyım: Bir çocuk tanıyordum. on sekiz yaş larında şaşkın, fakat aslan sesli bir a- dam! orta mektebi yarıda bırakmış ve (Gabriel Danonzio) nun Çölümün za- feri) romanına kadar bir sürü kitaplar okumuştu. Babası ölmüş. Bir hasta ba kıer olan annesinin yanında iri kafası, parlak derisi ve arslan hançeresiyle yan gelip oturuyor. Onu uzun müddet — tetkik ettim, Haktâala bü vücudden kıskandığı bir gok vergilere bedel ona bilmiyerek iki değerli hazine vermiş: 4 Güzel bit vücud ve harikulâde bir erkek sesi! Ankarada musiki muallim meket. binde opera kısmı açıldığı zaman içime belirsiz bir arzu uyanmıştı. Felek yar oldu, bu belirsiz arzu Hilizlendi. Tesa düfen alelâde bir paralı adam da ayni arzuya düşmüş. Çetuk Ankaraya ge- tirildi. İmtihan ettiler, ölçtüler, biç- tiler. Neticede: — Bu sene kadro kapandı. Gelecek sene seni mektebe alırız! Dediler. Filhakikâ şubat ayı girmişti. Mek- tep dere senesinin ortalarını yaşryor- nede tabak yoktu. n Tarus Erkek sesli çoouk dedi ki: — Ben artık son ümidimi de kay« bettim. Ölmeliyim! — Ölmiyeceksin! Dedim ve elinden tutarak delikanlı yı maarif vekâletinin kapısından içeri soktum, , Bir yer, bir kapı gösterdiler. Çöcu- ğu dışarıda bırakarak içeri girdim: Büyük bir masanım baştnda esmer benizli, parlak gözlü, sevimli bir adam oturuyordu. Meşeleyi anlattım ve: T- Bi çocuğu almiyecak olduktan sonra bu mektebi niçin actınız bilmem, dedim. — Kadro, dedi, — Açldır! —— Ders senesi? — Yarısından başlar, nızu yürur. Dedim. — Maaleset! dedi. Düşündüm: Bu kapıdan ben çıka- cağım, dışardaki aslan sesli adam ölüm kapısıtıdan içeri gizecek. Karçımdaki -patlak yüzlü müdürün yüzüne bak- tıimt £ — Bir şey söylememe izin verir misitiz? — Hay hay! Buyurunuz! — Bir çocuğu görseniz? ” (Neye yarar?) der gibi ellerini ter sine çevirdi. İsrar ettim, Sağlam bir sevap almadan kapıyı açarak çocuğu İçefi çektim. Miüldür başını kaldırdı, baktı. Son- ra bana döndü, sustu. — Burada bir şarkı müsaade eder misiniz? Müdür yerinden sıçradı: — Burada mı? — Neye olmasın? — Fakat efendim... Bir işaret çaktım o dakikada oda- tun döşemeleri ve sandalyalar ürpe- rerek ayaklandılar. Pıııcen kamların: dan içeri kırmızı, sart, yeşil, beyaz ışık lar doldu. Vekâletin merdivenlerinde tıkırtı ve caddede gürültü kesildi. Bir ses, bir insan sesi, bir asları se- Bi havayı doldurdu. Küçütük müdür odasında bir deniz çalkalandı, dalğa- larıdı ve sustu. söylemesine Müdüre baktım: Başını önüne eğ- mişti, Bir eli odasına girdiğim dakika- danberi mâsanın kenarına astılmış, ha- 1â orada duruyardu. Gözlerini bana - kaldırdı. çocuğa bBak'nadı. Sustuk, bekledik. Ertesi gün delikanlı musiki mual- lim mektebine girdi. Bu sene opera sı mufına geçecek. Gidiniz; mektebin sevimli müdürü bay Rauftan sorunuz: — Burada Kenan isimli ve arslan hançereli bir çocuk varmış! Deyiniz. Maarif vekâletinin kapılarını açan ve'bütün resmi maseretlere rağmen o rada kendisisi bekliyen yere oturmuş o lan dlikanlıyı size göstersin!.. , Nlhan TARUS AKŞAM POSTASI İDARE EVİ; Istanbul Ankara Caddesi Wosta kutusa | İstanbul 216 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı isleri tetefonu; 23872 idare, lân . : 24370 ABONE ŞARTLARI Eenebi Senelik 1400 Ka — 2.700 Kr. | Sahibi ve Neşriyat!Müdürü: y Hasan Rasim Us' ” A

Bu sayıdan diğer sayfalar: