ATS, Kot P Olmamıştı. Yaya da. ': Bünler, haftalar sarfile s görmek bizlm gen Yit Dt y genç. Allkrca, ı—ı::îıl olabilirdi Ki? Sümüküriyet bi 'U_VV'“M. Ükümetimizin şimendi. DÜL partenar H TTar Bi GURLEN etmişim b K çi ;:“W Bİb yerleri, gönül r_,."“'“ BU, her gün bir yenisini duy. İK ı ')'_*"ı Uğumuz “Kalkınma,, müjdele. '___._ı.ı Katan m;ğnnrk. kırk yıl karanlıklar m":m Aydınlatmak için yola 6im yerde herb lde bi » a ”mıv, erhalde birkaç | ı,:—' ai ;;ıır.ıt Programımın birinci v.î:_’ u:eım):-.'tm'ıum, Hele bu kara. a y Sar Biveş toplayarak yola çık. İfçok y “:'5_'1!&: evlAtlarına — menfa *81 şehirlerin temiz havaaı İN Yüy #ularını içtikçe İnsanm Teclde Ni *qc Beliyor ve dalma yiyor. Kay âî""’""»ıı: Diyarbekirde, — Mardinde, GAĞA yeni ?e Bümli mamleketin her ta. ada l Yapılan okulları, hükümet Birçoi Ve balkevlerini, daha buna ttince D,l:nın, açtlan caddeleri, ak ıtm. Müğüm Börmarın elektrik nurlarma d *N zevkine doyum olmu Bi gAA ha Takiya Atakları ha Reri y ı’ Tn Git Onluriz & , Fönkeş &ı yu:’"""tıı Muharrir arkadaşların Yazdıklarını da oku zidemediğim —srler rmdan zevk alrya. " ANİ denecek zaman için Va Fata bi "İ'L'ıldolı kalkınması.. W hıt Ben bi lyorlardı. aa İi 5 Türay Talarım â Ş’M üğüm ve okuduğum Terürggi zi ÇatÜNde pek başka bir şey y n":m u(_'l.z:""-v'-lm: en tamizi Giye| vi,, mizi ziyaret ol. h"""!m gök yakışmış bul ANesi, geniş sahnesi hele i Mükemmelliği, çocuk bah ç Blzelliği zevki selime, büyük Behrin * Geta buzadı B küttip L Batni hılıg.,," a (Z PT a __’::2 Saddelerini — dolaşırken 8 beilen Züt güzel şeyleri başaran Oi Bduğu dört sene — içinde “;!:'"'P Yekünuzun “yetmiş | a Diyor, hatırımda tutabil Üyordu. Yolumuz öyle bir u 'r::—'vmm gebri baştan başa "'iıç. put Sırtlarından gelen Ür Tei döre çıktı. Ber sanki Böyi, SYÜK 49 başarılmış ama bu "h.m"""' birakıdmış: Eğer bar "Hq,. Metresinin üzeri örtülmüş ç n kadı> Ve e EEş Ai? LA Z ,_,— Ti ej f ; ; Pose bü fena manzara da kmış olurdu.. Demek lster * yüzüne bakmış kalmış g£B bi "":= bir şey söylemeden e el ik ve ben şehri gör. l“"l'ı &a &aa ;' İ sokaklara daldım. İşte Memi _;l'mu—. hayır hayrete değil .“'ı(_,,’,e Olağtımı 16 düşünen bir manza, qz::;ya, ,_:;um #den kerpiçten yapıl. | tığ l Balük Paf Vet yapıldığı damındaki :t"u::bl'/e ıîlndu anlaşdan bir bu Tgiy SÜ ha hgar İ Odülr bir evin bir cephe, Mıv,,__;' Küyet L M n yani apartımanlarda. Böğay Müy BENlş v n rramı e Pek yeni açıldığı ka, © öğ l':ı..h..: larmdan anlaşılan — bir * 'ilı%'f“**-n evin içerisi tama, l 5 "“"l: ide ımm kirk beşlik adama * Tkrimin 1 * Böyle geniş bir pen. r n kendisine t tap nereden geldi. a,,::m: mfm"” dedi ki; :“ı BN GÇ Öüüelerde arka — duvarda Eten *rimizde küçücük pencere. , e MIklü hapishanede İmL * Agağr mahallede bir zen. gİN geniş — pencerelerini| " Değ ön kuruş barcaya | Ve daracık penceremi t Gİn için Ge di ’tr.»v""h'lım*'-ı!ı! Tn BN OU v Mağay, ** Göcükle: )"*"u. VURda », 'TEm dâ haplahanede, '.'fî tü Sran :n':;:m"m da haberimiz Sönger eratai aN geçenler evin #iğay er.. Ne ot MÜR N & Olur sanki?. 4 y ubim, dinlediğim #ânmca, ,":ğ:' h:zî:,:“ her türlü kalkınmala. içe, Ya, Eskişehirden başka, | Şişti Millete kapalı kalan iç| Kü Şişlinin Kâğıthane DEKİ D RR K ü l L p 4 L SS caddesinin umumt görünüşü... İstanbul konuşuyor! Şişlinin Kâğıthane caddesi Kışın Kâğıthane deresinden beter bir hal alırmış Yazan : Haberci Şişlinin son tramvay istasyonuridan aşağı, Pangaltı istikametine, tramvay yolunu takiben değil de, başka bit yol- dan gitmek isterseniz, tfamvay cadde- sinin hemen biraz üst tarafındaki geniş sokağa sapmanız icap eder. Burası eskiden semtin en İşlek, en meşhur bir yolu olan Şişli — Kâğıtha- ne caddesidir. Vaktiyle bir sene kadar Bulgar çar - şısında oturduğum zaman, yolum dü- şer, sıktık bu caddeden geçerdim. Bu çok uzun seneler evveline tesadüf etti- ği için pek iyi hatırlamıyorum amma, Kâğıthane caddesi zihnimde ollukça düzgün bir yol olarak kalmıştı. Belki 12 senedir ayak atmadığım bu yolda, şimdi yürürken, gözlerime inan- mak istemiyordum. Burası, ne ıssız, ne köhne bir hale gelmiş. Filhakika cad- de üzerinide yükselen yeni -yartıman » lar gözlere biraz ferahlık vesi — bi ölü- », kal- yor amma, nazarlarınızı aşağ dırımin üzerine indirdiğiniz zaman, içi- nizde bir tiksinti duymaktan kendi- nizi alamıyorsunuz. Beş ön adımda bir çökmüş cadde baş- tan bâşa su birikintileri ile dolu. Su ve çamurla kaplanmıyan yerlerde bozuk arnavut kaldırımının — gekilsiz taşları görünür. Etrafa daha dikkatle bakarsa- nız, çamura karışmış hayvan tezekleri nin iğrenç manzarasını gözürsünüz. Benimle beraber buraları gezen arka- daşım foto Ali: — Yirmi metre ötodeki tramvay yo- liyle ne tezat, ne tezat diye söyleniyor- du. Bir kaç dakika kadar yolun halini fo- toğrafa almakla meşgul olduktan son- ra, gülerek sözüne şöyle devam etti: p a : ı Kdâğıthane caddesindeki çıkmaz İsokaklardan biri hakiki bir mesbeledir Kâğıthane oaddesinin — Şimdiye kadar - dikkat ettin mi bilmem. Bizde yalnız ve yalnız tram - vayların geçtiği yollara ehemmiyet ve- riliyor. Belediye neklense o caddeleri ya pıyor, geride kalmış caddeler, ne kadar işlek ve mühim olursa olsun bu vazi - yette bın?ıxlıyoı, buna akıl erdiremiyo- rum, doğrusu, Nasıl oldu bilmem, arkamızda kalın ve sert bir ses duyuldu. Bu aeş arka - daşıma cevap veriyordu: — Bunları anlamıyacak ne var bay! Tramvay geçen yolların -tamiri ve yapılması belediyeye ait değil de, ondan muntazamdır. Bu, belediyeye ait bir iş olsaydı, hiç merak etmeyin, ora- ların da bu yollardan pek farkı ola- mazdı, Kalın scs, son kelimelerini tel$ffuz ederken, biz de hayretle arkamıza dön- müş bakryorduk. g| — Muhaveremize karışan, aksaçlı, iri İ yarı, elli beş altmış yaşlarında - tahmin edilen temiz giyinmiş bir zattı. Hafif bir tebessümle yüzüme baka- rak bize: — Kusura bakmayın, dedi, konuş - tuklarınızı duydum da, kendimi tuta - madım, sözlerinize karıştım. Daha fazla özür dilemesine meydan vertmeden, ben hemen? — Estağfurullah, diye müdabale ettim. Arkasından arkadaşım yetişti: — Bilâkis memnun olduk, dedi, s3- ten biz de konuşacak bir allam arıyor - duk, Fakat muhatabım buna pek yanaş - madı: — Benim töyliyeceklerim yalnız e kadar dı, diye yakasını sıyırıp, yarımız dan uzaklaştı, gitti. O zaman, yolun bir köşesinde gör- düğümüz, eski ve garip bir dükkâna D bugünkü hali., baş vürdük. Burada, arpa, kömür, ga - man gibi karmakarışık şeyler satıyor - lardı. Bizi kapıda karşılayan genç istediği- miz izahata çekine, çekine cevap ver- — Burada en nsühim dert çamurdur. Şimdi gene bir şey değil, hele kış gel - sin, o Zaman buranın nasıl Kâğıthane deresinden beter bir hal aldığını gelin de gözlerinizle görün.. Ondan da fazla tek kelime kopara - madık. Arkadaşımla beraber, Bulgar çarşısını istikametinden yürürken cad- de 30 — 40 metre kadar birdenbire düz- günleşti. Bambaşka bir şekil aldı. Baş tarafı bozuk, scn kısmı baş tarafından berbat bir caddenin orta yerinden mun- tazam bir kısım cidden garibimize git- S Kâğıthane caddesile -tramvay yolunu birleştiren sokaklarda böyle teneke Kulübdeler — görünürverdu 360 sene evvel buğün L NN AA TU KM GT Kazak İvan Lehistan hüküme- ti tarafından idam edildi Osmanlı Türkleri devrinde bir çok fe- dakârlıklarla büyük seferler tertip olu- nur, fakat fethedilen yerler bir müddet sonra cski haline birakılırdı. Yalnız, buraları, muayyen bit vergiye tâbi tutül makla iktifa edildi. Meselâ, Avusturya, 30.000, Transil » vanya 5.000, Zanta — 3,000 Ragüza 82.000, Moldavya 15,000, Eflâk 150,000, altın vergi verirlerdi. Üçüncü Murat tahta geçtiği vekit, Ragüza, padişaha 12.000 dülka kıymetin de bir altın ve gümüş sofra takımı, sadra zam Sokulluya da 5.000 düka krymetin- de bir takım bediye göndermişti. Padişah ile beraber sadrazamların da hediye alması âdet olduğundan on- ler da kendileri için bir servet temin et- miş oluyorlardı. Size bir fikir verebil » mek için, o sene, Sokulluya Transil- vanyadan 3.000 Ragüzadan 5.000, Ef- laktan 7,000, Moldavyadan 3,000 düka gönderildiğini kaydedelim. Moklavya beyliğinin işgal edilmesi sadrazamın vergisini arttırmıştı. İşgal- den sonra Aleksandır Eflak tahtına, Kö- türüm Piyer de Moldavya dükalığı tahtına çıkarıldı. Aleksandr, hükümet hakkını satın a- labilmek için paklişah ve sadrazama yüksek krymette hediyeler göndermek mecburiyetinde olduğunu — biliyordu. Bunun için memleketinde yeni bir ver- Bi ihdas etmişti, * Aleksandr ölünce yerine oğlu genç Mihne geçti. Fakat diğer tarafta Kötü rüm Piyer, (1577) yılı 29 ilkteşrin gü- nü — 360 sene evvel bugün — Kazak İvan Podkova tarafınıdan hükümetten uzaklaştırılmıştı. İvan, elleri ile bir at nalınr kırabildiği gibi meşhur Yuvanın da kardeşi idi. Onun için mağrurdu. İs- tediğini yapıyordu. Genç Mihne, amcasının uğradığı &- kibetten fena halde hiddetlendi ve inti- kam almak için hâmisi bulunan Türk - lerden imdat istedi. İvan, Mihnenin Türklerden gördüğü yardım ile mağlüp oldu. Sonra da yap- tığının cezasını, Lehistan kralının emri ile Lembergde idam edilmekle buldu. Fakat mesele kapanmış değildi. Çünkü şimdide İvanın kardeşi ortaya çıkmış- tı. Kazakların yardımı — ile Moldavya tahtını ele geçirmeğe uğraşıyordu. Pi- yer Mihne, İvanını kardeşini de mağlüp €tti ve cezasını da kendisi verdi: — Kazığa vurulup canı çıkarılacak | dedi. Taht için İvanın uğradığı âkibetten ders almayan kardeşi büyük bir mera - simle kazıklı meydana getirildi ve ka- zığa vurularak işkence içinde öldürül- dü. . Niyazi Ahmet ti. Öralı kapıcılardan bir kaçmma sor - duk: — Bu kısmı üç sene evvel düzeltti- ler, sonra geri kalan tarafları gene ol- duğu gibi bıraktılar.. Sebebini biz de bilmiyoruz, cevabını aldık. Kâğıthane caddesinin aşağı inerken sol tarafta bir kaç küçük sokak burayı tramvay yoliyle birleştiriyordu. — Bu dargeçitlerklen birisine şöyle bir nazar attık. Gördüğümüz manzara bizi şaşırt- t. O güzelim Şişli caddesinin burnu - nun dibinde kurulmuş teneke barakala- rın siz de resmine bakınız da isterseniz şaşmayınız. Bu yan sokaklardan bazısı da çık « mazlar halinde sıralanmıştı. İşte on - lartdan birinin de hakikt bir mezbeleden farksız olan resmini koyuyoruz. Bütün bu manzaraları ve uzaktan — görünen su deposunu seyrede ede — Kâğıthane caddesinin sonuna geldiğimiz zaman, kendi kendime: — Burada medeniyet ve belediyecilik on küsur senedenberi ancak geri geri, yürümlş, diye töyleniyordum. -HABERCİ