15 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

15 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sw görüşüm: | Ta gı, “diklarımdan : | Pâdişan kızı| ni şalisen tanımış | birinin sarayınır rde anisttım ni tarif edece- ne RAS ER a ii Haag! &/ f 3 2 l mödevver iyle biribi leri Bİ tipteydiler. O padişah re and rerlarg t Men ing, ©» meşhur an, en 2 hi AN «6 fazla saltanat ve rağ My nden birimi yakından tanı ngin yet Ya dalde Sltün Hemidii kızı olduğu Pek ç,, İütiyetin ilân edilmesinden Hangi uştu. Zira, sultu.i zy i ya alar üzerine de fevkalâde *, kimseye ne'es aldırmaz- etten sonra, sultanlar da ch Pak, kip, çö sonraları « yani hal'i mü BESA NAAN. Av EUR x atan elendi, Enver paşaya, iz Dee, mim a 'eP paşa damat Ol Ü izlerinin arkası kesildi. Enver kia medandan, muteber bir zat İ «Sayi Ai. Bütün diğer sultanlarda, yenı da, Şehzadelerde de ayni haleti N zeta #özleşmiş gibi - hâkim ih, arkettim: Hepsi Enverin ta z sultan hususi hocalar- ne e müştü. Kendisiyle birlikte 1S oku yllar da -arkadaşlık etsinler k lçeyi e Muştu. Arkadaşları meselâ Nü eski imlâyı “ha” ları ile “hı” b. ç | , © doğru yazarlarlarken Pa- AR | çar DİR sahifede bir çek Mağ *rdi. Malömatı da kita- : k ân ziyâde simal idi: Yani sa- sayi tan kapma şeylerdi. ye kezler tarzmda konuşur Yetten bir müdet sonra Er- ağ ERTAS açılmıştı. “ ilk ecda- iy ğa ismini almış.Ben deon : Yy ederim!” diye, sultan © Maş, >* karşı bir alâka göstermişti 4 “e, 8 ş Yoda, TEP" yerine Su n : a, Mdr, ç, Müsikiye fevkalâde istida- Mi dar bir parçayı başından s0 “Ürtugrul” ke Mirad saldığı işitilmezdi. Lâkin e Pena önünden geçer iş Pözürz ie durur, meşhur garp a sahverisgi güç parçalarından Milebi lir b: in e ki müsikiden başka hiç ZU. eğlence, ncesi yoktu. Geri ag anin kalfalarla konuşarak, Sesinde Etzerek geçirirdi. ul KARINA elbimeler ve sait e hayırperverlikler de ir kismen; teşkil <derdi *y ğa tuş Öne, eğil, yani dinin eşkali- z ay) nü Miümez kılmaz, oruç il, itikat cihetinden fev- Ney Mik m İyi tün am Bu bususiyet he ie İ Varış a nda vardı. İbadet e- ' ka Ysettiği,. Ma, ben rastlamadım. # de it Yard Sultanın kocası ve ev- ; ka kere : galiba ömürlerin. #ofrada Oturup ye , ri ofâym mükellef Ker bir sultan da sinin İaaletta- > bağına ve tep- den yemek yer. K Mahmutpaşadan daha yokuşun yarısına g dar, karnalık bir sokak İki başında kürkçü dükkânla nan bu dar yer, bir sokaktan ziyad. Öyle bir han ki, eradir, hanın kapısıd kı başıma bir mahalle, bir i Senelerce evvel), iş içi bu yeri hayal meyal hatırlıyorum. Kürkçü hanı idi, Fakat lerden başka, daha çeşit çeşit dük lar ve atelyeler bulunduğunu görmüş- tüm. Bu sefer kapıdan içeri girdiğim za » man, her şeyi senelerce evvelki vâzi - eli yette buldum, Kapıdan e yolun iki tarafına dizilmiş yor, basık kapının /ç sergi kurmuş mai çeşit ve binbir renk: malları, hanma ayak basar basmaz, ayn! sırrtışiyle insanın gözüne çarpıyo! Etrafı çepçevre dükkânlarla çevril « miş, büyük avlunun ortasında, bir yığ kkânm teşhii ettiği £ olduğu gibi duruyordu. Avlunun kaplayan yamrı yumru arnavut İk zemini ufak bir tamir bile görmemiş, eskisin - den daha beter bir hal almıştı. Biz sola doğru Bu: (daha ziyade kahve ve lokantalar! yürüdük leşmişti. Fakat kahve ve lokanta €€ ce öyle muntazam, mükemmel Y sanmayın. Bunlar küçük küçük siğınmş, aşçı dükkânları idi Mü: üne ve avluya ler daha kapının muş, büyük sında beyaz örtü i geririn masaları kupkuru siyah bi tadan “baret, Arkadaşım foto Ali, bu dükünl, resmini çekerken, be 1“-sye, hir çardığın sltma i #ne doğru yürüdüm. Burada bir kaç kişi kahve İçiyo ağacın a'tırlda oturan bir Z& keyifli narg'lesini tokurdatıyor' du. Kürkçü hanındaki diğer bir ah bir geldiğim de, kür! dükkânlar ayni karanlık ve kasvetli halinde duru- ağzında açıkta mracıların binbir Kürkçü bozuk rımlazı yerlere a oturuyorlardı. birisinin masa- in vardı, arma, Ci- atılı emlelerden ibaret olan hanın kahve t ta kej Huberci ile Tonuğı hanımda esmaf ürkçü Istanbul konuşuy Kürkçü Hanı nasıl bir yerdir? Burada içine kıl düşmemiş bir yemek yemek ve su içmek kabil değil midir? Yazan : Haberci karıya çıkarken; e, bir baş İsmi dar garip edu, gene dacık en yağa, yer- periler şteri- r tah n de Mütemadiyei yor ve konuşmak âstertiyordu... mergi'c i r, bir nu | #stedim. Gazeteci olduğumu j garip garip yüzüme baktı, Sonta: çı dük kâninda masaların daha manzarası vardı Ovi or ! tokurdatı. | © Kahve içenlerden birisiyle konuşmak duyunca muntazım Ni dahi ahçı dilkkânl arından birinde yemek yeniyor derdim büyüktür, Fakat size burada analtamam. hem u- zun sürer, hem de yeri değil. Bir gün matbaaya kadar gelirim de hepsini u- zun uzun anlatırım. Burası için görüş- mek istiyorsanız, şu nargile içen Zatla konuşunuz. Size bol bol anlatır. Bu'sefer o tarafa döndük, o nargilesi- ni tokurdatmağa deyam ederken: — Ne görüyorsanız, odur buranın derdi, diye baştan savma İvr cevap verdi. Ben İsrar etmeye başlayınca bi- raz daha yumuşadı: — Bâna ne soruyorsunuz, bakmız etrafınızda marangozlar, İokantacılar, ar. Gidip onlarla konuşu - nuz. Bugünlerde zaten hepsinin yüzü gülüyor. Meselâ marangozların o bir saniye boş durdukları yok. Kürkçüler ise mevsim geliyo; ye, harıl harıl ha- gırlanıyorlar. Bizim handa bir de kontr plâk deposu var, onun da işi iş bügün- lerde. Onlar dururken, ben ne konuşa- yım ki, sizinle., — Benim, dedi, kürkçüler Etrafımızda epey insan birikmişti. Hepsi de habire: ği — Söyle, söyle, sen buranın eskisisin, diye israr edip duruyorlardı. Ben bu sefer onlara döndüm: — Yok, dedim, onu keyfine bıraka - lam, daha iyi olacak.. Fakat siz anlatın. bakalım, dertlerinizi, arzularmızı! » Hepsi de bir an durakladılar. Niha- yet genç bir çocuk: — Dert çok, diye söylendi. Evvelâ burada bir kap kılsız yemek yemek, bir lokma kılsız su içmek! nasip değildir bi zex Yiyecek, içecek her şey; her şey kürk kılları ve mikrop ile dolar. Sonra kürkçülerin kokusu da aman elendim kere tabaklamıya baş bilirseniz dayanm ar- aman, derileri k/: tatlılar mı, day tık. at asıl işin garibi nedir, bil yor musunuz? Burada hanın Üst katn- da bir de kolonya fabrikası çalışır, Kürklerden çıkan pis kokularla, kolon- ya fabrikasının binbir çeşit rtrıyat ko - 3 UN 27 sene evve! bugün Amerikan balonu lik Amerika - Avrupa selerini yaparken kazaya uğradı Balon 76 metre uzunluğunda 47 metre genişliğinde ai Mongoltiye birnd talon'arından son, ra fen tayyareyi icat etti Fukat bala etini kaybetme: £ met ve elemi eni balonlar yapıldı ve hhla vel Amarikada yanan Hinden. Vurg daha sonra düşen Pikai balonları gösteriyor ki tayyare ile balon Ayrı ayrı in. kişaf eden iki hava vasıtasıdır, Bugün 1910 yılnda vukun gelen bir balon kazası anlatacağız. Amerikan balonü 76 metre uzunluğunda ve 47 metre genişliğinde idi, İskeletinin için. de ayrıca altı tane daha küçük balon mecut. tu. Altındaki balon sepeti 52 metre $â1. Balonun petrol ie işiiyen Üç motörü vardı. Motörlerin ikisinin beheri 80 beygir kuvvetin de idi. Bunlar, balonu sevketmek için kulla. ndıyordu. Üçüncü motör on beygir kuvvetin. de idi, Bu, küçük balonların doldurulmasın. da ışık, telsiz telgraf mubaberatı ve elektrik #stihsalinde kullanılıyordu. Balonun altında ayrıca 110 metre uzunlu. Şunda telsizle muhabere için bir tablo bu. İunuyordu.. Bütün bunlardan sonra icabında binlimek üzere gene balonun altında dokuz metre uzun Juğunda kano sisteminde bir sandal vardı. Balonu idâre eden Velmandan başka dört arkadaşı daha vardı. Bunların biri mühendis biri telgrafçı idi. 1910 yılı 15 birinciteşrin günü 77 sene ev. vel buğün Amerika ile Avrupa ara. sında ilk seferi yapmak üzere hareket ett Gün cumartesi iâ!, Balon, sabah saat do. kuzda Amerika sahilindeki Atlanlik Sitiden Avrupaya yollanımıştı. Velman iie muavini Vanlman balonu idare ediyorlardı. Amerika balonu hareketinden sonra büyük bir intizam ve süratle yoluna | devam etti, Ertesi pazar günü akşamma kadar en küçük tir arıza görülmemişti, : Avrupa ile Amerika sraşmda safer yapan posta vapurları telsiz telgrafları ile balondan mlükemmel malümst alıyorlardı. Pazartesi günü balondan baber alınma, mağa başlandı. Heyhat. Amerikan balonu, miithiş bir fırtına fle boşlukta sürüklenmiş ve Bermut adalarına düşmüştü, 60 sast seyahatine örvam eden balanun kazaya uğraması ümitleri kırmamıştı. Fen adâmları o vakit şöyle diyorlardı: “Bu büyük bir muvaffakiyettir. 60 saat seynhat edebilmesi gösteriyor ki pok yakm bir atide Avrupa ile Amerika arasmda balon öeferleri temin edilebilecektir. Bundan ümidi keamemek llzımdır. Fen adamları bu tahminlerinde yamılmadı lar. İnsanlık, akla durgunluk verecek bir emek ve servetle yaratılan yarın dünya ba. lonlarının parçalanmaları, yanmasmdan bile yelse düşmüyor. Her kaza, yeni bir hamle ve keşfe en büyük hizmeti yaptığından adeta takdis ediliyor. Niyazi Ahmet Sİ ği iğ Li) süne Hunlch nie şiş “Tas biribirine karıştı mt o zaman çe kan koku da bambaşka bir şey oluyor. Genç muhatabın sustuğu zaman, gözüm marangoz dükânından kocaman bir dolap yükliyen arabaya #lişmişti Çocuk kimbilir ne zannetti: — Yok, yok, dedi, Marangozlardan hiç şikâyetçi değiliz. Onların işi pis gi- bi görünür amma, gene en temiz iştir. Ortada dolaşan iri tavukları gösterdim: — Peki, bunlar kimin? diye sordum. — Odabaşının, dediler, buranın her işine o karışır. Bir köşede üstü örtülü duran spor otomobili ve bir motosikleti gösterdim. Bunlar için de: — Buralı mağaza sahiplerinden ba- zılarının arabaları şeknde izahat vers diler.. Daha sonra hanım etrafını dolaştık, “Yaz klarımızdan fazla bir şey görme- dik. Herkes işinin başmda çalışıyordu. İçeri . iğimiz zaman saptığımız isti kametin aks; bir istikametten tekrar hanm kapıma geldik, seyyar sergile - lerinin başmda işsiz, güçsüz oturan ma nifaturacıların önünden geçerek, Kürk» gü hanının karanlık ağızlı kapısından Mahmutpaşa yokuşuna çıktık. HABERCİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: