Yazan: Soğoman Tebliryan — Çeviren: S.Ş. Gözümü açtığım zaman kendimi Dersimde bul- Ha ipa — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur —- dum. Başucumdaki delikanlı bana: “Hiçbir şeyden korkma, burası Dersimdir,, diyordu En ufak gürültüden korkarak he« men yere yatar veya bir ağacın arkasına gizlenirdim. Susuzluktan içim yanıyor- du, Yoluma devamla ormanda ilerleme- ğe başladım. Ne kadar yürüdüğümü bil- müyorum, ancak bir müddet sonra ayak larımdda derman kalmadığını ve yere düştüğümü hatırlıyorum... Gözlerimi aç tığımda kendimi tanımadığım bir oda- da buldum. Evvelâ müthiş surette kork- tum; fakat ihtiyar bir kadınım gülerek bana doğru geldiğini ve bir şeyler söy- lediğini görünce bir ar müsterih oldum. Vakıa kadınm dilini anlamıyordum. Fa- kat vaziyetinden, bana emniyet telkin etmek istediği anlaşılryordu. Bütüün mi kaybettikten sonra esasen ben de ölmek istiyorldum. Bu itibarla artık hiç bir şeyden korkmuyor, hiç bir şeyden endişe etmiyordum. İhtiyar kadın odanın kapısını açarak yüksek sesle bir iki defa bağırdı. Biraz sonra, içerye bir delikanlı girdi ve yata- ğıma yaklaşarak garip bir türkçe ile: “—— Arkadaş korkma, burada bizim izsin, dodi ve yanı başımda o- “— Nasılsın, biraz iyi oldun mu? di. ye sordu. Delikanlı, bu suallere cevap verme- diğimi görünce, mevzuu değiştirdi ve: “— Uyumak istiyorsan, biz çıkalım, dedi ve ayağa kalktı, Bu esnada, bütün kuvvetimi toplıya rak: — Bana biraz su verir misiniz? de- dim, Delikanlının hemen getirdiği suyu içtikten sonra, sordum : *“— Siz kimsiniz? nüyorum? Delikanlı cevap verdi: “— Hiç merak etme, dost evinde bu- lunuyorsunuz.... Biz kürdüz... Hayretle kendisine baktığımı görün- ce, delikanlı bu bakışımın manağını an- ladı ve yeni bir sual sormama meydan bırakmadan atıldı: “— Kürdüz, fakat senin — bildiğin kürtlerden değil... Burası Dersimdir,..., “Dersim,, ismi işitince hocam Der. simli Hamparsomu — ve onün Detsim hakkında verdiği malümatı hatırladım, hakikaten emniyette bulunduğuma ka. naat getirdim. Muhatatım bakışıtridaki tebeddülâtı farketmiş olacak ki hemen söze başlıyarak: “— Burada, aramızda bulundukça hiç bir şeyden korkma!... İstediğin ka, dar, hatta istersen bütün ömrünce bu. rada kalabilirsin... Annem sana annelik, ben de sana kardeşlik yapacağım...,, Elimi delikanlrya uzatark: “— Teşekkür ederim, bu iyiliğinizi unutmıycağım, dedim. Adr Haso olan muhatabumn, hava al. mak için biraz dışarıya çıkmak — tekli. finde bulundu, bende kuvvet luhnıdığı için odada kalmayı tercih ettiğimi, an. cak karnımın aç olduğunu, söyledim. Hasonun emri — üzerine, annesi derhal bir kâse yoğurt getirdi. Büyük bir İşti. ha ile yoğurdu yedikten sonra, tatlı bir uykunun tesiriyle gözlerimi gene kapa- miştım. en nerede bulu- Akşam üzeri uyandığımda Hasoyu yanıbaşımda buldum. — Delikanlı elimi tutarak: — Maşallah, hararetin filân kalmamış . Çok şükür yaraların da hafif bir kaç !v'-;ne kadar tamamen iyi olacaksın, diyor du. Filhakika, iki gün sonra, yüksek bir dağın eteğinde bulunan Kü evinin kapısına çrkabildim. Her tarafta sarp dağlar ve ormandan başka bir şey gö - rünmüyordu. Bir ay sonra, yaralarım - ian da eser kalmamış tamamen iyileşmiş tira Datra uzun müddet bu fakir adamlara Şük olmak istemediğim için bir gün Hasoya sordum — Görüyorsun ki artık tamamiyle iyileştim. Haytımı kurtarmak suretiyle bana yaptığınız büyük iyiliğe nankör - lükle mukabele etmek istemediğim için daha uzun müddet burada kalmak is- temiyorum. — Vaziyetinizi — biliyorum. Siz de fakir adamlaretnız. — Bundan başka benim yüzümden size en ulak bir fenalık bile gelmesini arzu etmem.. Bütün bu sebeplerden dolayı — sizden sön bit iyilik daha rica edeceğim... Beni bşndın Kalkasyaya götürebilir misi - niz. Haşo, evvelâ bu teklilime itiraz etti fakirliğini yüzüne vurduğumdan şikâ- yetle, icabında beni şeyhinin evine mi- safir edeceğini söyledi. Bu endişelerin yersir olduğuna dair teminat vererek, vaziyeti uzun uzadıya anlattım ve benim daha uzun müddet Detsimde kalmamın kabil olmadığını, kendisi yârdım etmezse bile, her türlü tehlikeyi göze alarak kendi başıma yo- Ja çıkacağımı kat'ı bir lisanla izah et - tim. Bunun Üzetine Haso teklifimi ka- bul ederek: — Mademki » dedi - her halde git - mek istiyorsun, © halde Kalfkasya yö- lunu tutmaktan vazgeçeceksin. — Hali hazırda en emin yol İran yoludur, Bu- radan seni İran hududuna kadar gön - derebilirim. Bir defa İrana gittikten sonra orada kolaylıkla Kafkasyaya ge- çebilirsin. Artık tamamiyle anlaşmış bulunu - yorduk. Derhal yol hazırlıklarına baş- ladık ve ertesi sahah erkenden — yola çıktık. Sırtımda Hasonun elbiseleri, a- yağımda çarık, başımda koca Kürt kal pağı olduğu halde balta görmemiş or - manlardan ilerliyorduk. Akşam üzeri geniş bir yaylâya vardık, Uzaktan bizi gören bir çoban avazı çıktığı kadar bir şeyler bağrıyordu. Haso derhal muka- bele etti. Beş dakika sonra yanıbaşımızda iki silâhlı adam peyda oldu. Haso ile bu Güzel Türkiyeden manzaralar adamlar arasında cereyan eden x: bir muhavereden sonra, silâhlz adamlar ö- nümüze düşerek bize yol gösterdiler. Bir müddet sonra büyük bir çadırın Ö- nünde durduk,. Arkadaşım Haso şeyhin huzuruna çıkacağımızı haber verdi. Filhakika bi- raz sonra bizi geyhin huzuruna çıkar- dılar. Aksakali: ihtiyar bir? adam olan şeyh Hasoyu isticvap ederken arasıra - da bana bakıyor, Beni tepeden tırnağa kadar süzüyordu Arkadaşımın istiçvabı bittikten sonra, şeyh kendi adamların- dan birine hitaben bazı emirler verdi.. Haso şeyhin elini öpmek üzere diz çök tü Onu mütcakip ben de şeyhe yakla - şarak elini sıktım. Şeyh beni yakından da tetkik ederek Hasoyu çağırdı ve Kürtçe bir şeyler söyledi. Arkadaşım, şeyhin sözlerini aynen bana tercüme etti: — Şeyh efendi, sizden çok memnun kalmış, “bu delikanlı çok cesur bir de- likankıya benziyor, yazıktır, başına Lir felâket gelir aramızda kalsın, misafiri- miz olsun, kendisine evlât muamelesi yaparız,, diyor dedi. Haso vasıtasiyle cevap verdim: — Şeyh efendinin sözlerinden mü - teşekkirim. Fakat Kafkasyada akraba - larım var, onların yanına gitmek isti - yorum, bir an evvel akrabalarıma ka - ;'uşm:w kolaylaştırırlarsa bana bü- yük bir lütuf yapmış olacaklardır, de- dim. Bu tehlikeyi de bü suretle bir ya - Janla atlattıktan sonza, şeyhin ayırdığı üç atlı ile beraber yola çıktık. Dersim hududuna yaklaşınca, arkadaşımdan 9Y rılmak mecburiyeti hasıl oldu. Bu temiz yürekli delikanlı ile öplüş - tüm, kendisini hayatımın uınunı_k_ıdı: unutmıyacağımı tekrarlıyarak — bana refakat eden kürtlerle İran bududuna doğru yoluma devam ettim. (Devamı var) Fakat genç kız, talimatın icap ettir- diği şekilde cevap vermeğe fırsat —bul- madan, meçhul adam: — Sizin odanızın yanında bir kiraladım ve hemen sizin yanınıza geli- | yorum, Dedi ve telefonu kapadı, Flora, gözlerini meçhul şahsın gire- ceği kapıya dikmiş bekliyordu... Bir an sonra kapı hafifçe vuruldu ve esmer yüzlü, uzun boylu genç bir erkek içeri- ye girdi. Sinirleri, kopacakmış gibi olan genç kadın, bütün vücudiyle ürpe- terek bağırdı: — Eber... Siz misiniz? Düşman şehrinde bir aşk romanı Flora ancak birkaç dakika sonra so- ğuk kanlılılığını bulabildi. Kaderin, bir defa daha, onu, harp arkadaşı Eber Vol- müutla karşı karşıya getirdiği için böyle müthiş bir heyecana kapılmakta haklı değil miyidi? Böylece, taliin garip bir iradesi ola- Tak, düşman payitahtında, başbaşa her an yakalanmak ve hatta idam edilmek tehlikesine maruz bulunuyorlardı. Aradan yarım saat geçtiği halde, he- yecanın alt Üst ettiği bu iki insan vazi- felerinden — bahsedemediler. Nihayet, Eber, otelde herkesin — nezaret altında bulunduğunu genç kaza izah etti ve şim dilik ayrılmalarının daha münasip olaca ğını söyledi. Akşam, Flora kapıyı kilit- lemiyecek ve genç erkek tekrar onun ya nırla gelecekti. O zaman rahat rahat tehlikesizce konuşabileceklerdi. Gitme... Kal! Filbakika, gece yarısına doğru Flo - rTanın kapısı sessizce açıldı ve Eber içeriye girdi — Karşınıza pijamayla — çıktığım için alfınızı istirkam ederim, fakat koridorda rastlamam ihtimali olan kim selerin şüphesini uyandırmamak — için böyle hareket etmek mecburiyetinde kaldım. Esasen böyle formalitelere e- hemmiyet verecek vaziyette değilir. İşlerden bahsedelim. Bunun üzerine Eber, genç kıza, ken- dilerine verilmiş olan meselenin kadar nazik ve © etti. oda gerilmiş ne hlikeli olduğunu izah İntellicens Servisin elinde bulunan ve Almanyada çalışan İngiliz casusla - | zının isimlerini ihtiva eden listeyi çal- mak lâzımdı. Bu işi . yapmak şekil vardı: için iki İntellicens Servisin bulunduğu bina- ya girmek - ki, bu tam mânasiyle in - | tihar demekti - ve yahut ta başka bir | çareye baş vurmak.. Filhakika, Eber, ingiliz casus teşkilâtınım genç şellerin- den birisinin rahat rahat çalışabilmek için, her akşam, mühim evraklardan bir kısmını evine götürndüğünü biliyordu . Vakia, böyle elde edilen listenin tamam olmasına imkân yoktu. Fakat yüzbaşı olan bu şef, Almanyadaki İngiliz casus teşkilâtiyle alâkadar olduğu için, şa - yan dikkat malümat verebileceğine şüiphe yoktu. Binaenaleyh her ne pahasına olursa olgun bu zabitle tanışmak lâzımdı; Flo- ra, kendisini davet ettirecek ve Ebere evrakı karıştırmak fırsatını hazıtlıya « taktı. Plânlarını hazırladıkları zaman, saat Üiç olmuştu. Eber alçak sesle: — Valcit bir hayli gecikti, dedi, git - mem İâzım, Genç kadın da: — Evet Ebef, diye cevap verdi. Gidin, öyle yorgun ve bitkinim ki... « Bakat bir an sora, iki beyaz kol, | genç erkeğin boynunu sarmıştı ve sıcak dudakar ona şöyle fısıldadı — Gitme.. Kalt. Meşum randevu İki gün sonra, Flora, mevzu bahso. Meşhur Ingiliz casusu -MİS FLORÂ ; KA e İki easus plânlarını hızırlamışlafd';g:vo erkeğin boynuna iki beyaz kol dolâ idadi titreyen bir çift dudak ona şöyle f!5' Gitme, kal!.. lan İngiliz zabitiy tüçük bir lokantada tanif | oldu. Genç kadında, #4 aktri: çeyrek saatlik mükâlem bit, karşısındaki Ameri sort derece ciddi ve ağır Bit hu ve kırmızı kesilerek - dinledi lere ve komplimanla! güzelliğine hayran maha ettiğine tamamiy!t yordu . T vardı. Akşam yemeği li tanperverane mevzulü bil Üzere sinemaya gim)tl" : ü bizi ne bekliyor? R heye gönderilmem kâl leyh ,sabırsızlık göst nızı istirham — ederim, Kai hepimiz sulh zaman! idelerinden mu: yavaşça güümsiy bir vaattan daha mânal! bahştı. ötele kadar teşyi eden çonrü Odasına çıktı, Bir dakikâ © karşı karşıya bulunuyor'dv” dim! Ne yaptın, projele haber?.. Seni seviyorum!. dir otelin ük katını işgal mahcubiyetinden kapkarmızi hademelerin fena nazar' tuğunu söyliyen Fth'_", lara mezuniyet vereceğin! mamiyle tenha olacağın! k arımdak ( K Park yı Yüzbaşı Hyde Par W da, zabit Floranın yi Yandaki oda boştu, f zıhanesi olan üçüncü altında genç bir adam * ciketi bir yolcu- lâkayt sörelar) şıyor, arada srra, salonu” penceresine hafif bir du. | ve hıçkırıklar içinde C€ bir münakaşa neti:eıud'wın | İşik sönüp te Fiora 4f M | arasında bulununca, ( | girerek çantayı alacak, 'ı:wn"wj yasını çıkaracaktı. EvY* takat Wt rafınt almak istemişti. WM müşkülât, onu bundaf mecbur etti. ra, kalın perdeler arasf ” vİS zan işık söndü ve Ebt şüphesini irmeğe muvaffak oldü * E CDecatti ÇZ R zopyop Kvg “UgUNYLAPI — -W KY yuyeran vpe e — xevn gee Epuy Ka0 APET le hef özerş biliyeti * meziyet ve ka meziyet ö paşlı - esasen maheubi) Tük kaldığ! için ni bi a & Ti Hemen o akşam, zabitlt , 'Tamaşadan sonra 1807 — Harp zamanınday!f: ,48 sant gedi, Ti gorrk a?' ipaefi, büdİr. erdli Flora hafif bir mt serek güstü- PEPOŞGOERDD IPOTT ASTELE MOZAN UrSUyÜ B Bir müddet sonra, “:fb:“' DA ÇERE y BŞO DEŞ MAAAŞ P AEYERLANAE BEREŞERA API OU . vacün BÜr — Sevgilim! Seni bütün B a * Yarı karanlık Brtesi gün her şey bi o, ye Nat »' v vül Yart karanlık içinde DÜ , * akat, Bi odanın PÜ ö / Şert Eberle Floranım — plâft L ıııı""""'..ı ” Bir türlü işaret sk Floranın gelişinden YA € celbetmediP y oSf7 İDARE Istanbul Ank eee ' Telgrot adret w Gi