kor z Dea “iyi ürun durdu, Lord Çarnovd “a N ty Galib Nü Şi htabı ii ı Başlamıytı. seyrediyorsunuz! Mu »— misiniz? Reş EML Kinektirieki) O Genç kız büşpali hayret ve teessüf. kı Yalnız kır Er çıka | ie id bir rün Cer” zeri arnov. > — Hayır, gelemiyeceğim. ak ini için bu Ke Veni eml Dük'e cesaret 1g tdi Peyn ie verdi: ni e Tep End atina, Levdi — Leydi Lilyes, dedi Bende bu SE alta çen Boniyel. Cadındaki | evim içini görmeyi pek istiyorum. Hay- ene kaz eş di gidelim. ni NM üzel binmekle | Attamiindiler. Veya. ikisinin de dn i Yorgan dir kar edinn Tetaleti, | Tünün ilk senelerini geçirdiği eve girdik e) vw Dai, Aa il” dak rel gö Sia serileri Ge * Yüzbaşı Lorm ve | novdile li Feyn de geldi. a & he aldılar. Lord da | vaziyeti anlayınca süt içmek için atla- k pay ediyordu. Iava | rından indiler ve eve doğruldular. Veyn | Üİ etin inci Ormanlardan, ağaç | de atını öteki atların yanında bırakarak | f Piortazg * VE çayırlar arasın. | biraz wzağa çekildi. , , Sü Me Kalbi aşı ve kederle doluydu. Hiç # Wu * Lilyesin yanma 60 | birzamanaşk ve ümit kendisine bu # Mik tec ak kendisine ik | kadar parlak olarak görünmemişti. Se ; Me diye teriyor ve ker nelerdenberi sevdiği güzel kız, aşkma #İ iy ayi elan dikkatini | mukabele ediyor ve aşkını gururundan İ < Sekmek için Dükün emek | üstün tutuyordu. Eğerbu sırada,bir & ; ta Hay rd çifçi oğlu olduğunu işitseydi, her şeyi « Mağ çöbnielikteki meharetin- | mahvolurdu. li Urün bir mübahase Veyn doğduğu evi seviyordu. Mert- Yay t Muvaffak olama. | Jiği ve cesareti, sükütuna karşı galeya- N Yİ Vey m sözleri, bütün te- | na gelmişti. Bununla beraber ağzını &- Va muçü e ydı. Genç mü- | çamıyordu Bu hareket aşkını ve buna ; - e nöylediği çe hayret ediyordu. | bağlı olan, kendisi için hayattan kay P N ivmesini sözlere rağmen | metli bulunan ümitleri feda etmek de- Z acaba © ihtimal var | mek olacaktı. | : Vi kendi bengi Dere kıyısma: kadar gelmişti. Sir 1 10 Yür e kal. | Rey'in ilk . keli ar m “yay yordu. ve gemisinin kusurunu gösterdiği N i we i “İn. iieisir A samandanheri; neler , va Lo Bi de Meeeegi? olmuştu? Kazandığı göhretin mineli , ng ing eta örü, ole eğir | safhalarını birer (Obirer gözü önüne İS Made ven bu Girşi | getirdi i Maggi Bek ta eğ Evden fakir bir çocuk diye ayrılmış. | , gk İçin e sy hayatın en yüksek tabakalarına çikmış- ve ge iş” Miyan 78 z | © Genç; mühendisin Kinıkile gel. We Ne tü, Mditine hitap ediyor- | mesinden bir hafa evvel Sir Rey resmi Vie a, Yer. İşte bi iin bir şekilde yaptırdığı vaşiyetnamesiyle | e Mei Pencereşe SESİ EVİ | her geyi kendisine bırakmıştı m ki, en darina Loloort şatosiyle mühendisin bütün iz Şu har rl bize.» Çok m Dük bir banaz hâraretim var... Mağ İP vergi, süt verirler rni? arasıklarındır. TAN GARA A Ve Erin İçi e “Sim sirin, “ Dasal Bördüğün v du eve e Yazan: —— İngilizceden tercüme kalb ve his romanı A a e yi seni f ivar şı taraftan da güver a Üni Are ge Ziyaretiniz bir | Olduğunu tasav- cak eski Holanda köy evleri gi- Sirmeliyim. Ev sa- > Şarltot Prim Halini belli etmemek için yüzünü gevirdi, Fakat nihayet, garip bir sesle cevap vermek mecburiyetinde kallı; — Elbette memnuniyetle kabul eder ler. — Siz benimle beraber gelmiyecek serveti kendisine kalınca, artık para ci. hetinden memleketin bütün kadınları- na küfüv olabilecek bir vaziyete gel İ miş bulunacaktı. Değirmenden akan su KORK TARIM 315 sene evvel bugün Deli için veli diye vaazedildi Padişah kayığa atla binmek saraya kayıkla gelmek istedi Rakı menedilince Yeniçeriler yağmacılığa başladılar Ben kayığa at Üzerinde gitmek isterim. Bin dereden #ü getirerek atın denizde yü. rütülemiyeceğine ikna ettiler, — O belde kayıkla saraya gideceğim. de. di — Bunun da imkânsız olduğunu anlattı. tar. Middetlendi. Siz benim yapmak istediğim her geye mani mi olacaksınız. diye bağırdı. Bu #dam #ultanlık ilkabı e (anilan ve Allah bir de gölgesi olduğuna (— inanılar Sultan Mustafa padişahu, Bir gün Üsküdar bahçesinde © gezerken bostancı beşiy!ı çağırdı. — Şu işaret ettiğim yere git. Orada yere gömülmüş bir koyun bulacaksın, Alıp Ş€- tir, dedi Bostancı başı İşaret edilen yerde ayakları tağlanmış, ağst ve gözleri dikilmiş bir ko. yun buulup getirdi. Padişah, koyunun bağ. Iarmı ve gözleri We ağzındaki iplikleri Çöz. dü, Sanrs bostancı buşıya: — Bumu iyi besle. diyerek verdi, Yabancı bir tarihçi bü hadiseyi o kaydet ikten sonra diyor ki; “Amlagıldığına göre Sultan Mustafa bü ayağı bağlı, gözleri, ağ dikin koyunu kendi timsali addederdi, Kim. seye zarari olmayan bu delilikler bir göbreti yeriyet kazandırmış ise bir padişah için muk tazi olan hiddeti temin edecek ahyaklen de. gidi, 1623 yıl: © ağustos günlü 315 - sene evvel bugün Cerrahpaşa camii şeyhi İbrahim efer di verdiği bir vanzda şu sözleri söyledi: — Üremeti Mübhtrimed; badişakı veli “Ş gündü? bir tenha odaya girip o kapanmış namaz küp, ağlamaktadır. Hiç (kimseye ebz söylemez! esrarını ancak kendisi vâkıf. tr. Sultan Osman hanın mertebesine âlemi rüyada müşaheüe gyerımayis. ea) pen züt #ek görmüşler; bakteslâ rahmet eyliye.. Bu şekilde vaaz vermenin sebebi, askerin Genç Osmanm öldürülüşü münasebetile hid. detli olmasıydı. Birçok Kimseler padişahı ia. Uhfaf ediyor ve acıklı hâdiseye ( tecamlf e. diyorlardı. Padişak gözlerini bir yere dikiyor ve sa. atlerce o halde kalıyordu. Bunu gören şeyb tee: Sultanımız Alemi gaybe dalmış. diyor. lar, rahafsız etmekten çekiniyorlard. Hat. buki padişah deliydi. Bu, bakışlarından bile| beli oluyordu. Sarayda bazan etrafa sal41. zıyor, ber rastladığı Kâpıya yaklaşarak VU. Tuyor, birçok defa öldüğünü unutarsk, genç Osmanı çağırıyordu. İşte bu vaziyette bulunan padişahın tah. ların şakırtılarına kulak verirken bun. İ lar: düşünüyordu. İ — Tarlalara doğru baktı. İşte babası oradaydı. Saçlarıne kadar da beyazlar mıştı. Yarı büklüm çalışıyordu. Karde si Desfort da kendisine yardım ediyor- du. İkisi hakkında içinde derin bir hara- © itfa, iyi ret duydu. Kendilerine doğru yürü NI Biray sm bir köy» | mek, babasının boynuna sarılmak Kendi- Ne mağ ak bir masa.. | sini sevdiğini ve kendisinden utanmadı ay Vibeye * RÖZE alır, lerce at Ü” | öenı bağırarak söylemek istedi. Fakat h İN hop ? Biraz sü — Siz nedersi- | bu atrusunu yerine getiremedi. Aşk... eye *ye .., #tiyelim mi? | Leydi Lilyes, Sonra nasi oldurdu? Ha , Mutlaka | yer, genç kızdan vazgeçemezdi, Hal ti meydana çıkarmakdansa ölmeyi ter- cih ederdi. Kendi kendine: — Ne kadar acınacak ve sahte bir hal deyim.. Hayatımı yeniden yaşamak mümkün olsaydı başka türlü hareket e- derdim. Bugün dünyanın meşhur insan- ları arasında bir mevkiim var. Fakat bir çiftçi oğlu olduğumu bilseler pek çokları bana ellerini bile uzatmazlardı.. Hele Leydi Lilyes benimle alâkasını mu hakkak sürette kesertli, Çiftçi çocukları için söyledikleri hâlâ kulağımda... (Devami var) ediliyordu. İran elçist Ağa Rıza birçok be. diyelerle İstanbula geldi. Padişabı cülümun. dan dolayt tebrik etli, Sefir, sıraya, ider. ken dört yüz Kapıcı, bin yeniçeri kendisine refakat ödiyordu. Maiyetinde bulunan Yirmi, öet kişiye kıymeti hi'aler giydirdâi VE. yanaya, Venediğe İstanbuldan yeni padişa, hın cülüsü mutantan mektupiaria bildiri. di. Milleti dare eğen diğer büyük memurlar. padişahım bu deliliğinden mümkün olduğu kadar istifade ederek halk soymakta yarışı! yorlardı. Yeniçeri ve stpabiler istediklerini in geçişi birçok devletler tarafından tebrik kika | Yapıyor, isteikleri gibi yaşıyorlar. Padi, ssh meyhaneleri kapıysrak rakıyı menedin es yeniçeriler bu kür tcrarete o başladılar. Serbestçe rakı satıyor, bire beş kazanıyor. lerde. Niyazi Ahmet (1) Öldürülen gemç Osman Tonton amca iHintli fakir Bir sabsh gazeteler, meşhur muhar - sir Bay Kümilin vefatını yazdılar, O yalnız mubharrirlikte değil, ayni za - İ manda çapkınlıkta ve zevk ve safa 4- lemlerinde de nam vermişti. Tabiidir ki bir meslektaş bakkında bütün gazetelerde kalemler işlemeğe başladı. Kimi bu adamın genç yaşında ölüşünü hazin buluyor, kimi edipliğini, sanatkârliğn; göklere çıkarıyordu. Hu lâsa hepsi de, Kâmil hakkında mütale- alar yürütüyordu. Onu, hayatta pek çok çekemiyenler olmuştu, Fakat ölen insana karşı ihti - raslar diniyor, rekabet hisleri kâlmı - yor. Kâmil hakkında da, herkes “çok isti- datlı, çok iyi ahlâkir, çok dahi, çok bilmem işte, çok müthiş diye yazdı. Galiba bir meslektaşı efkârı umumi- yeye İyi tanıtmak mesleği de biraz yükseltmek oluyordu. Bütün muhar - rirler, şu egolstçe fikre kapılıyorlardı. — Bizim için de ölüm mukadder. Bu sevmediğimiz adamı bile öğelim, yükseltelim ki, biz ölünce de dostumuz düşmanımız hep birlik olup meth ve | senâmiza girişsin.. Fakat bu hodbinliği tatmin ettikten sonra samimi fikirlerin ifadesi geli - yordu, Bunu da şifahen yapıp nefisle - rini körletiyorlardı: Ölünün arkasından konuşulanlar şun fardı: — Bir insanın hem çapkınlık, hem de muharrirlik yapmağa kudreti müsait değildir. İki karpuzu bir koltuğa sığ - dırmak istedi de onun için böyle güm- Tedi! Evet, yazılardaki ciddiyet ve bür - metkâhlıkla sözlerdeki hafiflik biribiri- Topkapı mezarlığıpa gidilecekti. Kâmilin akrabası ve ahbabı mahduttu. Fakat meslek arkadaşları gâzeteciler, muharrirler gelecek sanı yordu. Halbuki otuz kişiden fazla g madı, Bunun da yarısı namazdan $6: çekilip gitti. Böyle iyi bir muharririn cenazesine kimsenin gelmeyişi doğrusu hayret edilecek şeydi. Acaba sağ iken yazdığı müstehzi yazılar bir çok k'şi- nin kalbini mi kırmıştı. Bunun için mi, böyle kimsecikler gelmemişti? Çok şükür ki kendisi bu feci öki - betten haberdar olmuyordu, Lâkin korktuğu da boşma geldiz Meğer sektci klabten ölmemiş, şiddetli İ bir baygınlık geçirmiş. Tabutun sarsın tesr ile yolda ayıldı. kımıldandı, öksür- dü. Gözlerini ovuşturdu, ve meseleyi anladı. Hemen elinin altmdaki burguyu yakalayarak tabutu delmeğe başladı. İ Genişçe bir delik açıldı. Gözünü oraya uydurarak rahatça cenaze merasimini seyretmeğe başladı. Yarabbi; ne felâket! Bu ne kepaze lik! Koca bir muharririn cenazesinde ancak on On beş, kişi bulunsun!.. Bu- nu hayatında tasavvur edemezdi. Bil- seydi para ile adam temini için, ölme « den evvel, tedbirler ittihaz ederdi. İçi. ni çekti, Büyük bir istikrah ile burgu - yü yanma attı, gözünü elikten ayırdı. Kalbinde büyük bir acı duydu. Damar- larr kopuyormuş gibi oklu, Ve bu sefer gözlerini bu vefasız dünyaya ebediyen ve hakikaten yumdu. Nakili: Hatice SÜREYYA Alman kadınları ne uymuyordu: — Adalelerin hafızası vardır; böb - tekler Sulisiima'lcıİ unutmaz ; kalp bir istasyon memuru gibidir: Kanm kızıl katarını fazla alkol yüzünden tam za- manmda yola çıkarmıyabilir ve kazala- ra sebebiyet verebilir İşte böyle #elsefeler yürütüldü, dur - du... ... Kâmil, neş'eyle geçen hayatında, yalnız bir şeyiden korkardı: Ölmeden gömülmüş olmak!, Azrailin misafir gelmesi önüne ge gilemezdi. Pek âlâ,. Buna razı olacak - tı, Fakat toprağın altında, tabutun için- de uyanmak kadar feci bir şey tasav - vur edemiyordu. Böyle kazalar sık sik olagan işler - den değil miydi: Nice doktorlar yanı- ıp gömülme müsaadesi vermişler, son va cesedin can bulduğu görülmüştü . Hem o, bu korkuyu eserlerine de nakletmiş, şaheserinin kahramanı, me- zarında dirilmişti. Onun için muharrir Kâmil bütün bildiklerine vasiyet etmiş, öldüğü za - mân tabutunun içine bir burgu koyma- larını söylemişti. Küâmilin, bütün ailesinden arta kalan İzmirde evlenmiş bir hemşiresi vardı... Felâketi kendisine telgrafla haber ver - diler, Hemen zevcile beraber, vapura atlıya rak İstanbula geldi. Kocası Kâmili hiç sevmezdi. Çünkü, o, hayatta iken dai - ma eniştesi ile alay etmiş. nu kendi- sinden küçük görmüştü. İşte bu #e - bepten. eniştesi Kâmilin ölümüne se - vinmişti bile. Ayni zamanda da bu yüz den ufak bir mirasa konacaklardı, Merhumun vasiyeti mucibince, tabu- tun içine burguyu koydular. Bütün ga - zetelerin ilân ettiği cenaze merasimi er tesi günü yapılacak! Cenaze namazı zarifleştirilecek Hitler “Moda dikta- #örü, ne emir verdi Almanyada, her şeyin olduğu gibi, modanmn da bir diktatörü vardır. Alman Kadınları . nın Üst başlarına hükmeden bu yağ. Kea genç kızın adı Hela Strehl'dir. Hela Strehl bun dan bir müddet evvel Hitlerden şöy le bir emir almış: “Berlini terkede - rek bütün dünya yı dolaşm. Ne is, terseniz yapın, a - raym, yaratın, keş. | fedin.. Fakat iki İ sene içinde, Alman kadını, dünyanm en şık ve en zarif Alman moda dik- kadını olmalıdır!,, tatörü H. Strehl Bunun üzerine derhal Berlinden hareket ederek, bit. tabi dünya kadın modalarımın menbsi olan Parise gelmiştir. “Moda diktatörü”, şimdi, mütema- diyen, Parisin en büyük terzihanele. rini dolaşarak, Alman kadınlarma mahsus bir moda yaratmıya çalışmak. tadır. aa Lisan derslerimizin geçmiş formaları # o Gazetemizde neşredilen lisan formalarının Bazı evvelki formaları istemelerinden işin yanlış anlaşıldığı neticesine vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin- Mae ve ii K yı 5 Keyfiyeti bir daha tavzihe lü # EMELE ml i i f i | İ