6 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

6 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* ilket, h:ı. î',"“min hem evlenmediğine Tennün oll: min kraliçesi bldı[ıî 'N.“ YoKlu. Ekseriya kendi S ©: N?d::?watk erkek henüz TÜ Gi a :_.“ hehri ü:uind.a köprü yapılıp MSi, - İN ricası Üzerine inşaa- Nik& €Y nezaret etmişti. Genç H“b Senedenberi bir defa olsun Sir R';':ınqıı UNun #ebebini anlamamış ::'ma.::vy“'&n hiç bir gün Veyn'in :qı trakroft Şâtosundan bah- bizçok & Eecelerini uykusuz geçi- x_f;"::' düşünürdü. Bazan o södl Ti Tükayt olmadığı hu"'dmhıtıılır ve sisli bul 'N* h:'"'dkn temizlenmiş gö- S Sizi dırdı. Fakat gene onun: yyem bile olamaz.. - Asla Sini de hatırlıyarak bir Bulduğu sislerin w Padığın; görürdü. birinde bu kızı, altın RÜze) yüzünü unuta- likyıpmun kurtula- n “riyeti cidden Ümitsiz- İbi ça disini yüksek bir mes- n i “.r;kıı;;l:l:ı halde vaadle _h'ıü bir çiftçi oğlu H,İ_“ ki h::n;::l ne yapardı?.. Şüp- “”'Üd. € lâkırdi. söylemek ir Mu!"!ı kulak bile vermiye ğ:r,“m”'mım kendisini ha- L Sehe; ::ı u.“ğ"u""k"'n ayı gelip geç- lk"u_ Aşk denilen hastalı- hh_ı hde:“'f'!ııîımı:ınşıır. Yü- M' Sizgileri kaplamıştı. Ga Ka pi Bibiydi. —Hergünkü % ir de aşkın ıstırapların- .'—“N _EW_ Bi ve bezginliği ti Börmi Maziyi üzak bir hatı- "&_ »" başlamıştı. Her sene "*ıy:"'we.;.,,"" gönderirdi. Baba- "h'ı,_ Y ADası takdir şekliride Eı— ”—ğ asiyle babasını görmi alar İ"' iyordu. On- —:a.— ıı_:“:;um::ıîı baş- ei Rüh, 'e.: nij su hediyelere *Ya'in ilecei YEtİnde hiç çalışma- *vh"ı'lieydı_ Fakat « H Teti nefisleri mü- Öt "ıı.,.__:'_"nfn de isteği, Biş 'lqu' —h.ıum aralarından KYN evlaitla Börmekti. A,..:M halinden çok Ordu, Onu yanına alıp l Sir ıeyî“h'ınıı günlerin- M senelerdenberi Ziyaretlerine Müddet zabit- 'Oğru değil, sır Beliniz, Misafirim olur Yt aldım, Hoşu- ghinim Başka misa- bir diyeceği- ği v% a teklifime :.":'NM.Ü Çoktanberi halini iki Nn ttkan “'ıt..ı He“__"'hlın:'mnh“ Si teşekkürler) eka- kati bi T F v ” Gel F Vaat diye SER, UI" Rinizde: D—— Yök bi '“;ıı î:t _’“h,, tizi bekliyebi- SÜREm ça d:"'m tebessüm Td, sayfiyesinin :W Unutmüş. Ama Rereye geleceği- wy'"üin nerede ğ: a Holm ismindi Yazan : Şarlot Prim — 8— L OU 5 ASA SlDin dAr güzel kasabanın dört mil cenubunda, şa- tonun adı da Kinsklifdir. Doğrusu şay- fiyem çök güzeldir ve ben çok memnu- num, Bu sırada Sir Rey başka birisiyle ko- nuştuğu için İordun sözlerini işitmemiş- ti. Veyn göğsüne bir hancer saplandığı- nı sandı — Kinsklift Evet burasını pek iyi tanıyordu. Ço- cukken bu şatonun yanından birçok de- falar geçmişti. Babasının çiftliği Hol- wud'un bir tarafında şato da öbür tara- ftındaydı, Hayır., Buraya imkânı yok gidemezdi. Ailesine bu kadar yakın gitmek ve kendilerini ziyaret eşmemek pek çirkin olurdu. Mütereddit bir - ba- kışla Iroda döndü: — Galiba, dedi. Size söz verirken biraz acele ettim, Elimde ne gibi işler var, onlara bir bakayım. Lord Çarnovd hiç bir mazeret kabul etmek istemiyordu: — Sıhhatiniz yerinde değil, dedi, is tirahate muhtaç olduğunuzu Sir Rey'de söyleyor. Sizi mütlaka bekliyeceğim. Lord gider gitmez Veyn endişesini Sir Rey'e anlattı: — Şato bizim eve çok yakın bir yer de, dedi. bu daveti nasıl kabul edebili rim. Bir garip vaziyette kalacağım. — Ben böyle düşünmiyorum, seni evlâtlığım olarak kabul ettiğim zaman milenden vaz geçmiştin. Senin evin ora «t değil, burasıdır. Babanla aramda ta- karrur ettirdiğimiz esasa göre, sen, is mini de evini de ber zaman için değiş tirdin. — Evet ama bu kadar yakına git- mekten hoşlanmiyorum. Belkide beni tanıyan birisine rastliyabilirim. O za man büviyetimi sakliyamam, 1 Bu blacak şey değil çiftlikten ay rıldığın zaman çocuktun. Halbuki şim i.. Her hangi bir dükün oğlu sayılabi lirsin.. O kadar değiştin. Seni kimse ta nıyomaz. Mutlaka gitmelisin. Lord Çarnovd en iyi dostlarımdan biridir. Maldemki dünyada yaşıyoruz, her kes gibi yaşamaktan başka çare yoktur. Haydi, kati kararını ver ve eşyanı top la.. Allah yolunu açık etsin. İstediğin kadar kal.. Ben işlere bakarım. Veyn kararımı kolay kolay veremedi Evinin bu kadar yakınınau gitmek ve sonra da eve uğramamak hoşuna gitmi yordu. Eğer bu davetten kurtulmıya im kân bulabilseytli, her şeyi feda edebi. lirdi, Weyn, trenin, birinci senıf vagonla- rından birinin penceresinde oturmuştu. Heyecanlıydı. Gözleri önünde, gene bu- ralardan ayrıldığı günde olduğu gibi, Yaşlardan mürekkep bir bulut — vardı. Çocukluk senelerini ve o senelere ait füimitlerini, hayallerini — düşünüyordu. Kumral saçlı, penbe yüzlü — Mercuri Leyn'i hatırladı. Bu komşu kızı, gençli- ğe yeni girmiş bir çocuk sevgisiyle sev- mişti. Beraber oynadıkları zaman Mer- curi Leyn kendisine karşı ne büyük bir bağlılık, ne büyük bir muhabbet göste- rirdi! Eğer ana eviniden ayrılmarsdan önce onunla karşılaşmış bulunsaydı, Genç kı zın söyliyeceği birkaç kelime, kendisi- ni ayrılmaktan vazgeçirebilir ve haya- tına başka bir istikamet vermiye kâfi gelebilirdi. (Devamı var) ' :ıl sene evvel bugün Reis Müthiş bir gece baskını vererek düşman galilerini muhasara etli 7 gali bütün servetlerile esir edildi — Türk kadirgülarından bir haber — var| mı? — Hayır. Ponza adaları stikametinde yzaklaştıktan sonra hir daha görülmediler.. — Emla misiniz?, — Katiyet eminiz. Hiç bir izleri görülme dl. Deshal herp meelisi toplandı ve müzake- relere başlandı. Münakaşalar — çok şiddetil idi. Bir kısım kumandanlar göyle diyordu: — Yola devam etmek çok — tehlllrelidir... Turgudun elinden kurtulalamayız. — Ostiya da kalmak en salim yoldur. Tam — emniyet geldikten Sonra gideriz. Diğer bir kımı itiraz ediyordu: — Tam emniyet na vakit gelecek.. İşte Türlderden bir iz olmadığını — söyliyorlar. Gitmek daha faydalıdır.. Sonra — biç umul, mayan bir baslema uğrarız. Anderya Dorya: — Hağır, dedi. Hiçhiri doğru dağti. Rence en korkusuz yol Sardunyaya çekilmektir. Bastlerce süren —münakaşalardan — sonra Pazza adalarından — uzak geçmek — garlile, Napollya doğru yola çıkılmasma karar veril |©. Gün pek sakin geçti.. Hiçbir tarafta korku weren bir ize nastlanmadı. Etraf kararırken donanma kumandanları,, donanma — efradı, bir matem alayı gİbi sessizdiler. Karanlık denizleri yarıp ilerilyen gemiler, sön süratle yol alıyorlardı. Boş ağustos günü de ayar şekilde geçti. fapanyol ve Cinevizler: — Artık kurtulduk... diye derin bir nefes aldılar. Kumandanların da heşeleri canlan, muşti. Ay döğmüş, karanlık denize tatlr bör renk gelmtişti. Anderya Darya amiral gemil-| Binin bir konarında oturmuş bulutların ara, sından başını çıkarmış aya bakıyor, sonra, | Turgut ı bu ay ışığı altında son süratle ilerlilyon — ge milerini seyrediyordu. — Türk gemileri. — Türkler geliyor, Bu nes, bir ölüm çanı gibi gemiden ge miye dalgalandı. — Neredet, — Kaç tanet. — Ön iki kadirga-. Grandayı takip ediyor .| lar. OCranda filonun en arkasından çelen İspan yol galisi idi. Mendoyanın kumandasında — bulunan — bu gali, A7 zamanda mubasara edildi.. Turgu | gdun kadırgaları şimdi her tarafa saklırryor lardı. Anderya Doryanın filasu — tamamiyte bozguna uğramıştı.. Gece yarısını geçmiş. Vakit sabaha yakla l'!'"_"“— 1882 yıtı 6 ağustas günü güneç nerede işel doğüyordu.. sây bazan — bülütler — arasında| kayboluyor, bazan başımı Uzatarak kanlı de | DİZ savdşını seyrediyordu. 386 sene evel bugün.. Bütün gece devam eden harb sabaha ermişti. Darya başta aak Üzere bütün gemller Sardunyaya doğru| me daha yakalandı. Yedinci gali olarak San ta Barbara kanlı bir rampa mMüharebesinden Sonra esirler arazıma katıldı. Galiplerde bulunan hirçok Alman ve İspan, yöl askeri öldürülmüş, esir edilmişti. Napoli muhafaza kuvvetlerine götürülmekte — olan külliyetli para da esir edilen galilerden Tur-| gudun eline geçti. Niyazi Ahmet Ton Ton amca Bansediyor gelinliği — Memleket hikâyesi — Leman Karamanoğlu Yazan : (Dünkü hikâyenin devamı) Avluya düşen küçük bir taş yüreği. ni ağzına getirdi. Titriyerek kapıyı aç- tı. Hayali bile Ayşeciğin kalbini hop. latan genç, orada duruyordu. Biran bir şey söyliyemediler. Neden Bonra, Demirin titrek sesi: * — ÂAyşe, dedi. Anamı gönderip seni istiyeceğim. Bana varır mısın? Önce sana danışmak istedim. Çünkü biliyo. rum, seni bana vermiyecekler, param yok diye. Ama sen istersen olur. Kork ma Âyşe, anam tütüne gidiyor, ben de çalışıyorum. Seni aç komam. Ayşe yutkundu, sevincinden tıkanı. yor gibi oldu. Demirin karısı olmak.. Ya kızlık gşerefi, ipek oentari, topuk. lu kunduralar. Boğulur gibi; — Demir, dedi. Ben de sana varma. yı istiyorum ama, topuklu kundura, i- pek entari alacaksın bana. Başka tür. lü gelmem.. Demir, dünyanın en güç işini başar. mağa azmetmiş bir insan tavrıyla: — Peki Ayge, dedi. Sana ipek enta. ri, topuklu kundura alacağım. Sen de benim karım olacaksın... Ve kösele yonta yonta tahtalaşmış, haşin bir el, kızım küt parmaklı, kmâ. H ellerini tuttu, çekti. Bir çift acemi dudak, badem biçimi menevişli gözle. rin üzerinde dolaştı. Kapı kapandı, Ayşe avluda, başı a- teşler içinde, yere çömelmişti. Neden sonra sendeliyerek kalktı. İnce şiltesi. ni serdi, sımsıkı kapalt gözlerinin ka. ranlığı içinde, Demirin bayalini göre, göre uykuya daldı. . . * Günler, aylar geçti. Demirden haber gelmiyordu. Yalnız, pazar kurulduğu günler, Ayşe, dükkânınımn önünden ge. çerken, yine orada, Demirin, hep ayni ateşli nazarlarla kendisine baktığını görüyor, lâkin, bu sükütun manasını basit kafası bir türlü halledemiyordu. Demir günbegün zayıfltyor, Halise Dudu gün aşırı gittiği çapaya, artık her gün gidiyor ve, akgşamları belini tu- tamıytıcak kadar bitkin, eve dönüyor. du. Küçük oğlan da işe girmiş, çoban yamağı olmuştu... Bir akşam Halise Dudu, bembeyaz başörtüsünün altında, Demiri batırla. tan ışıklı gözleriyle Aygelerin kapısı- nı çaldı. Kızlar itişe kakışa koştular, Şimdiye kadar kapılarını çalmamış 0. lan Halise dudunun niçin geldiğini an. lamışlardı. d Kaçışmalar, fısıltılar arasında, mi. Bafir içeri alındı. Anneleri, alelâcele sırtına geçirdiği yabanlık hırkasını i- likliyerek odaya girdi. Kız kardeşler, kulaklarını kapıya dayamış, can kula. Eıyla, içerde konuşulanı dinliyorlardı. Yumurcaklar da öyle gürültü ediyor ki, bir çift Jâf işitmenin imnânı yok. Yarım saat sonra, Halise dudu, bü. yük iş yapmış adamlara has bir tavır. la odadan çıktı. Ayşeyi iki yanakların. dan öptü, takunyalarmı giydi ve git. ti. Bütün alle annenin etrafma toplan mıştı. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Niçin gelmiş? Ne dedi? Entari filân a. lacaklar mı? Aygeyi verecekler mi? Anneleri: — Evet, dedi. Ayşeyi istedi. Üç dört aydır para biriktirmişler, yirmi Kızların ağzı bir karış açık kalmız. tı. Şu meteliksiz Demirin, yirmi beş banknotu olsun! Dentek Aygeye İzmir. den, boncuklu gelinlikle, ipek çorab, kundura gelecek. Ertsi sabah yengeleri, Halise dudu. ya giderek, kızın verileceğini müjde. ledi. Demir, sevincinden yerinde duramı. yordu. Yirmi beş lirayı biriktirmek i- çin, Üç aydır sade kuru ekmekten gı. dasını almış olan vücudunun derman. sızlığını bile unutmuş, anasının elle- rini öpüyordu. Ertesi gün, İzmiri iyi bilen paralı arkadaşlarından aldığı malümatla, kafası yüklü, bir kamyona atladı. Badem gözlü Ayşe artık onun. du artık. Birkaç gün sonra, güneşli bir öğle so nuydu. Kasabanın meydanlığında, bir sürü sıska çocuk, kaydırak oynuyor, bir tarafta da, Üç dört inek, tezeklerin üzerine ordu halinde konup kalkan, at sineklerini, kuyruklarını sallıya sallr. ya kovalıyarak, geviş getiriyorlardı. Birden tellişir bir ses: — Ülen Ahmet, diye bağırdı. Aşağı. ki yolda bir kamyon devrilmiş. İşte, herkes koşuyor, gel biz de gidelim. Çocuklar kaydırağı brraktılar. Pen- cerelerden başlar uzandı ve yalmayak takunyalı, peştemallı, mendilli bir ka. file, çocuğun gösterdiği tarafa doğru koştu. Ta ilerde, yolun dönemeç teşkil bir kısımda bir kamyon devrilmişti. Bir iki jandarma, bekçi, ve - birkaç köylü altında kalanları çıkarmakla meşguldüler. İniltiler, figanlar, ta u. zaklardan duyuluyordu. Jandarmalar « dan biri alnımndan akan terleri silerek: — Bir kişi daha var, galiba, dedi, Sön bir gayretle, kamıyonun biribi. rine geçmiş, ön kısinını koldırdılar. O. , rada, nereden fırladığı betli olmiyan Demirlerle yüzü delikdeşik olmuş, ya. ralardan sızan kanlar, yanaklarında garip çizgiler hasıl etmiş genç bir çeh- re göründü. Bu, yüzünde, ân? ölümün bile değiştirmeye muvaffak olamadığı sonsuz bir saadet ifadesiyle, öbür dünyaya göçmüş olan Demirdi. Bir ko. Yu kimbilir, ne gibi bir arzu ile, iyice açılmış, diğeri sımsıkı. Büyükçe bir yazma bohçaya Sarılı kalmıştı. Demir, badem gözlü Aygşesine ka . vuşmak için aylardır katıkstz ekmek- le yaşıyarak, biriktirdiği paraların el. de ettiği yazma bolhçasma, öyle kuv. vetle sarılmıştı ki, jandarmalar ve bek çiler, onu kolunun altından çıkarmak için bir hayli uğraşmıya mecbur kal. dılar. —SON— 50 O00 doları reddeden muharrir Meşhür Nor « veçli kadın muhar rir. Sigrid Un . dust, Holivud si- nema kumpanya . Jarmın kendisine teklif ettiği 50 bin doları reddet- miştir. Bu para, bu kadının — yazdığı romanlardan biri. nin filme çekil . mesi için verili - beş banknotları olmuş.. Eğer söz ke-| yordu. Norveçli kadın, kendi romante sersek, oğlan İzmire gidip gelinlik ala. | nn Amerikan film kumpanyala - Tı tarafından sinemaya alınmasını iste. mediği için 50.000 dolar gibi bir parayı geri çevirmektedir. Diş doktoru Necati Pakşi Hastalarını hergün sabah 10 dan (HH akşam 19 za kadar Karaköy Tünel ı meydanı Mahmudiye caddesi No, |B 172 de kabul eder. IE Sakı ve cuma günleri saat 14 den & 18 ze kadar parasızdır. vum

Bu sayıdan diğer sayfalar: