— “EE e AR e Ky, e e e ET e e a O A Ee a, AKT e e e ee O e e — — Gn S6 ; ş » * y p ş / , / : j ök,, ama Mayorlar... si ç b zle yaklaştım İki buçu GGazeteleri! , diyerek gön, KURUŞ Uzaktan. Z be ko lecek sey değil mi: i Üteee çe si biri yüz pataya oi- “a Hema ulda ancak üç sabah çiz r. Bu azlık hele on çiy ayy TİR böğü ma ÜN Kazeteleri birden sa. e; im; k Ma he Socukluğumdanberi Üneny, » Hödiselerdendi. di Sli, özüme baktı güldü, w » dedim, "ne in) nın, , © DaYzm., Bırak işim var Naş N Dun, Sv alay neresinde? Bir Satın almaz mı? başını ciddiyetle sal. * Daş Almaz; hiç alay, Yok? “niş, PAYim, ta “kurlar. i ası, i h m Mpa, Fig işlek bir istasyon tig, e Mz nevver hal ve tavur bir ha eta OE3ĞT yukarı gidip a A görünüyordu Socuğa ; Me İma, ie Şaka etmediğimi lerin üçünü deal MÜZE" Acaba deliş ir yoksa takacı Ge DİR de ia, Görene cukluğum hatırıma Nİ in, İrene binerdik; ik » * Sasviri Efkâr, ilah “ yi esma hatta Karagül, Ka. ir, *dan her kesin elin Bir gâzete alırlar. k ir k ig Na dah, Man kari daha gok » Fakat okuyanlar almakla iktifa da denilebilir. kiz e m lek erim münakaşa ;» Södiyetler mevcut İT. 5 Mey geler; b Klâsik haber a TR i Siriye ge İsilati, biraz tafsilat a) ALE terki tp malâmat ve Ka. Süleneeyi ler hil Yazılar, ro T gün evel, bir * ön agd alarak oku dayar, Jo konu komşu * tren ve vapur aş — ettiriyör. Hatta e gina ge YUruktarı son *(iy ein iğ iade eden Ye > müyg tey utiyet senele ve artmıştır. re bir inkişüf 1 derce Sizeteler daha fazla Sağ e Tağmen., ta kita di; Z P eek, çe, kütüphane asl olmadıkça M Yeniden doğ m edilmemize adam zuhur ir, Sr çoğaldı| / telâkki vi | tü, tin Mir aşağı yuka. Cihangir oaddesi ve burada sıralanan büyük apartımanlardan bir görünüş... Istanbul konuşuyor ! CIHANGİRDE Bu kadar bina yapıldıktan sonra olsun sokaklarına kaldırım döşemek lâzımgelmez mi? Yazan : Haberci İstanbulun en yeni, en modern bina - larının yükseldiği Cihangir, hakikaten talihsiz bir semttir. Buram geniş, geniş yolları vardır. Fâkat bu yolların hiç birisinde kaldırım denen şeye rastgelemezsiniz, Bütün caddeler, bütün sokaklar bit- bir toprakla kaplıdır. Tiruzağadan ayrıldıktan sonra, Çihan- giri buraya birleştiren semtin hemen hemen yegâne kaldırım döşeli yolu o - lan geniş caddede ilerliyorduk. Butası parke döşeli idi amma, bakımsızlıktan öyle bir hale gelmişti ki, yoldan ziya - de ,dalgalı bir denizi andırıyordu. İri çukurlar, derin çöküntülerden â- deta'atlıyarak geçiyorduk. Bu sırada yolumuz üzerine çıkan bir kahvenin önünde oturar. aşina simalara rastgel dim., Yanlarına sokuldum. Beni sevinerek karşıladılar. Sonra içlerinden birisi: — Eğer bizim derdimizi sormağa geldinizse söyliyeceklerim var, dedi. Ve başımla yaptığım tasdik İşareti üzerine anlatmağa başladı: — Biz Cihangirli ve Firuzağalı genç ler, işte gördüğünüz gibi kahve kö- şelerinde çürüyoruz. Faydalı ve kendi « mize yakışır vakit geçirebilmek için hiçbir şey yapılmıyor. Hepsinden vaz geçtik, hiç olmazsa bir spor teşekkülü- müz olsa. Zaten. hepimizin spora karşı çok hevesi var. Malüm ya, Galatasara - yın meşhur Avnisini bile bu muhit ye- tiştirmiştir. Fakat partimiz semt ocağı- na yaptığımız bütün müracaatlar bo - şuna gitti. Bir çok semt ocaklarında spor işine nihayetsiz bir ehemmiyet ve- rildiği halde, bizim başkan nedense spotculardan hiç hoşlanmıyor. — Peki kendi âranızda bir şeyler ya- pamıyor musunuz? diye sordum. Buna da şöyle cevap verdi. — Hem evet, hem hayır. İleride Cihangirin eski aile bahçesinden bir yer var, O arsada ara sıra gidip top falan “marız amma, muntazam olmadıktan ara bunun ne faydası olacak ki... mez, tükenmez DA İZ ww kg Şi AAA a KE Gençler bu anlattıklarına göre çok kaklı idiler. Dertlerini yazacağımı vad- ederek yanlarından ayrıldım. Cihangir caddesinin yamrı yumru yolunda tekrar yürümeğe başladık. Güneşten kaçmak için iki tarafa yük- selen büyük apartımanların gölgesine sığındık. Bu sırada arkadaşım Alinin birdenbire kayıplara karıştığını gör « düm, — Aman ne oldu, nereye gitti, diye ararken, orâdaki yeni'bir pastacı dük - kânının içinde, dostumun garip bir su- rette çıkan sesini duydum. — Ben buradayım, diyordu. Hemen dükkâna koştum. Bizim Ali sıcaktan bunalmış, kimseye “gidiyorum,, deme- den gidip dondurmaya sarılmıştı. Bir taraftan atıştırıyor, bir taraftan da: — Buradayım, buradayım, diyordu. Ben de durmadım ,dostuma yardım et « tim. İçim serinledikten sonra tekrar so- kağa çıktık. Ben on adım yürür yürümez, bu civar ds oturan iki mektep arkadaşıma rastla- dık, Birisinin ismi Şakir, öbürünün ise Salamondu. Biribirinden hiç ayrılmıyan bu doşt- Cihangirin toz toprak içindeki talihsiz sokaklarından başka biri Cihangirde bütün yollar böyle topraktır Re ( Cihangir: 1 ) lar, Cihangirin hemen her yerini karış | karış tanırlardı. Derhal yanlarına sokuldum ve: İ — Haydi, bakalım, dedim. Gezdirin | semtinizi bize... O zaman Şakir güldü: — Siz Cihangirin dertlerini en iyi caddesinde aramağa başlamışsınız. Ge- ———- lin de şu yan sokaklara bir sapalım, ne varsa oralarda var, Koluma girdi, Köşesinde (Havyar) sokağı levhası okunan bir sokağa sap- tık. Toprak yolda bir kaç adım yürür yürümez, üslümüz başımız öyle toz ol mağa başladı ki, İster İstemez durduk Hep birden paçalarımızı sıvadık. O zaman arkadaşım Şakir hem zülü- yor, hem de: ye geldiğiniz için talihinize bin şükre » din, HABERCİ YARINA: Cihangir — 2. Belediyenin nazarı dikkatine — a Bebek sahillerini çöpten kurtarmak lâzımdır İstanbulun ezeli dertlerinden biri de süprüntülerin imhasıdır. Bunların ge- çen yaz Mecidiye köyü civarında top - yetsizlikle neticelendikten sonra bu se- ne çöplerin denize atılmasına karar ve . rilmiştir. Pakat bu işte, bütün İstanbul halkı- rın ateşe yandığı gibi bilhassa Bebek - teki Galatasaray denizcilik lokali mu- tazarrır olmuştur. İsminden de anlaşı) - dığı veçhile burası bir yüzme ve kürek klübüdür. Yüzme denilen spor ise su - yun içinde yapılır. Fakat süprüntülerin denize dökülmesi yüzünden Bebekte, bilhassa Galatasa - ray lokalinin önünde denize girmek &- | deta haram olmuştur. Arnavutköy ve İ Suat ERLER (Devamı 6 nca) 3 ababı çerelilei me diyorlar? CUMHURİYET te: Beş liraya bir fare | Peyami Safa bugünkü yazısına şöyle baş, yor: Hemen her Türk, evinde kedi vardır. NL çin? Çünkü, hemen her Türk evinde (fare dardır. Köpek mili hayvanlarımız arasma girecek kadar itibar sahibi o olamamişlır. Niçin” Çünkü, salyasınn “necis, sayıldığı ve ağ. zmn değdiği yerde namaz kılınamadığı za, manlardan kalma tksintiye bugünkü nesit. ter de varis oldular, Ve şöyle bitiriyor; Makul bir sıhbat endişesile £ Belediyenin giriştiği kedi katllimmın büyük doktorları, mıza varıncaya kadar çoğumuzda uyandır. &ğı fena tesir, scaba içinde bir ayağımız hAA sürçllğü şark (dünyasmdan (kalma sempatilerin — İncinmiş olmasından © rüdir? Yoksa, kapısının önündeki yanaşma kediye tirid yediren büyllk © annelerimizin bütün bayvanlara karşı duyduklar: , belki zum. suz, hattâ sarar . fakat güzel merhamete mi varisiz? Belediye bize diyebilir ki; — Ben da hayvanları çok seviyor ve onla. ra acıyorum; fakat sizi daha çok seviyor, hele bilyük hastalık zamanlardaki o hakir endişelerinizi gördükçe size daba çok acıyo. rün, Peyami Safa güzel yazmış ama, neyli, yeyim ki, hem kedilerin, hemi bizim hayatı, mızı kurtarabilecek bir çare bulumamış.. biademki kedi deyince, akla fare geliyor ve kediyi farenin en münasip bekçisi sayi yoruz. Yarın , Allah vermesin , kedi yollu gu yüzünden bir fars tehlikesi çıktığı xa. man, o menhus hayvanları beş kuruş değil, İ beş lira da versek, kimseye (o getirtemeyirz. Hem bilmiyoruz, fareleri diri mi istiyecek, ler, yoksa ölü mh'? Leylekli kebap Kenan Hulâsi, Eyübe gitmiş, diyor kit Eylibe giden bir insanın, mezar tepeleri ile çevrilmiş mağmum köy içinde, bütün insanların itiyadına uyarak bir şey yapması lâzımgeldiği bir dakikada ne yapması müm, kinse ben de ayni şeyi yaptım: Yeni yo. gurtlu bir kebap yedim ve ( Teylekleri sey. rettim. Zaten bütün bareketlerimiz, aşağı yukarı vaktile edindiğimiz tek bir itiyadın lekerrü. ründen başka nedir ? Hattâ bu itiyatlarımızı yaparken, tabiat ve hâdiseler o karşısında, dilşüncelerimizin bile ( biribirimizden pek İ farklı olduğunu hangimiz iddia edebilrz? Evet, Şu dakkada çok şilkür kahvaltımızı almak mkânmı bulmuşken, hatırıma Eyüp gelince, ben de, leyledderi karşıma © alırak biir yoğurtin kebap yemek istadim. o Ancak benim bir itiyadım daha ver. Yemeğin ar. dımdan şadırvan oirafmdaki güvercinlere de bir iki tas ybm serpmek isterim. Yalnız, Kesian Hulüsinin o nazariyesinin, hakikate uymayan eihetlerini de işaret et. meden geçemiyeceğiz * Eskiden Eyübe gidenler, biraz daha aşa. lara inip, orada Toklu Dede adi o verilen hir mevkiden bir tolumak alarak, omuzları, na vurmağı ve bu tokmakla başları dönün. ceye kadar türbe etrafını, dolaşmağı itiyat etmişlerdi... Diğer (taraftan evlenemiyen genç kızların, Eyüp camii avlusundaki Çifte Gelinler'in kuyu gibi mezarını ziyaret et. mesi âdeti, Avlunun ortasındaki çınarın al. tanda bir adam, bardak bardak (Kırkçeşme suyu ile ahaliye mübür yuttardu. Yani, mü. hürün kendisini deği, kâğıt Üzerine çıkarı. muş bir kopyesini yutturmak Adeti — vardı. Ve bunları yutmak itiyadında olanlar bulu. nuyordu, Hani nerde o itiyatlar ?.. Demek oluyor ki, “itiyaflarımın tekrarından başka ne YA Piyoruz?,, diye hayati bir nazariye ileri wi. rerken, “makul itiyatlarımız,, kaydımı mi. hakkaık koymak izim... Hoş, yemek yerken “leyleklere bakmak,, da pek makul görün. müyor ama, neyse. Belki onların gazaları. ni oynatması, Eyüp kebaplarımn pişme taraflarını çiğnerken çenemize kuvvet veri. İ yor. lattırılarak imha teşebbüsü muvaffakı- | 'TAN'da Sivrismek çelimsiz bir mahlök değildir ! B. Felek, bir meclisin intıbalarını şöyle naklediyor: Birisi dedi ki: —- Canım! Bu kadar ehemmiyetsiz, yer. siz ve mendebur adamın yapacağı fenalık. tan na olur. Meşhur sözdür “stoş visa ecir. İ mü kadar yer yakar, Ben bu söze cevap vermiye hazırlanırken, hazlrundan bir doktor İleri atıldı: — Azizim, azizim. Bu idöfa bir hatadır KAlnattaki en büyük fenalıkların âmilleri çok kliçiik şeylerdir. Her geyden evvel işte (Sayfayı çeviriniz) H.M,