IĞ ŞezEE DÜD ağal Z tü ıio)'lı_tnek istemem, :';Yıı: İnler misiniz? Yi Bi *b dedi, Yün q"]'m:xi tatıl, Tryyatü. Şi VK Veyn'i büsbü- Baryay Skudu, geç KAdinden geçmiş M bepti * Tina Yt bitirdikten | tye y derin bi Yuğy Bltte mç A bi &nt Syor, Yüh, & k",'dlı. ; e oND Semsizlik çöktü. İr ada 'va Yordu? Leydi Lil- kfıbi tidd Yit hisler duyma- * Yüzüp itfl: Atıyor, r“"'! tit lulnre:ııgi Bittikçe ko- * Oluyordu? Ken- ::'.u" arasında prens- n Kai Pakat hiç bir €Yecana kapılmamış- ' Yanındaki gencin te Bözleri yoktu. Ömrün- endinden geçti. Bu L VaRn içinde hüviyet- vvm??' Mert bir tavra n bir hale € asll ruhu genç üi tüştu. Leydi Uğunu anlıyamı- SA ver, hıu..n"“'"l Lilyes, şim- * kendini kaybedi- üeü - — Mağlç %_—ıâll?ı:::'”“khı Bu an- ü M TRa olsun mü- 2ilse 1.,: Aenakıs hislerle dolu M::"î adama kar hlîy Müteettir ve SSi ı“'hi' “e başını kaldır- tserlerini bili. .ş'-i'ıs €k ister Miriniz?.. alarını okuyaca- l yine durdu. h:' h:'""“ Yine mütees- lamaşe, s.'“"-lideıııı düy- Si bi e kengile V Yüzünün LAT BU a ” Hııni'ltzq_. İ':'eîı_m e 9j , Saatleri hiç u- * ömrümde ayni ihtimal Rüzel h.!ltolın t hiç biri buı"h gö b € ben, ü beni ımı:oya 2i 3 zur ::_' Ülr“ ha "hfy”cekıı; ei Okua Yatım eç ÜYi “"'İâkeı' 'Sin bir saadet izim — “*tak? İşte bu Üü “xt: dİP te size söy iniş talen bilirsiniz.. €rkes elinde man size bunları söylediğime pişman olacağımı biliyorum. — Sise'böyle yisli bir ilade yakışmı- yor. Siz daima nikbin ve azimli görü- nürsünüz a — Bu meselede nikbin olamam. Siz bana çılğın nazariyle bakacaksınız, bel ki de hâlime acimiyacaksınız. Fakat kü çük bir tesellim var. Bir çok seneler geçtikten sonra kendi kendime: (Hiç olmazsa, her şeyi göze alarak hislerimi bildirdim) diyebileceğim. Leydi Lilyes siz bir lotd kr: Bense bir meslek sahibi. Bugün biz ateşböceği vaziye- tindeyim. Sizi sevmeye cesaret edecek kadar aklımı kaybetmiş bir hakleyim. Memleketin en asillerini bile istihkar eden sizi sevdim. Bana kızınız, benden nefret ediniz. Çılğınlığıma karşı bun- lara hakkazandığımı biliyorum. Bunun la beraber aşkımla o kadar müftehirim ki bunu bütün aleme ilân etmekten çe kinmem. Sesindeki gürür, aşk, cesaret, genç kıza dokunmuştu, Yanında bir kır çiçeği vardı. Bunu, kopararak elile okşamiya başladı. Sonra yavaşça: — Size kizacağımdan bu kakdlar emin misiniz Ben hiddetten pek hoşlanmam. — Beni akran saysanız belki kızmaz dınız.. Fakat... Genç kız cevap veremedi. Veyn içi- ni çekerek devam etti: — Mayıs gelince ağaçlar yeniden ba- harla donanacak, çiçekler açacak, fakat ben bu biçare aşkla biç bir zaman hu- zurunuza çıkamiyacağım. Beni hatırla dıkça güleceksiniz: ( Deli cüretkâr genç! Burada bir kaç gün kaldı, — be- nimle bir kaç Hefa konuştu, ne serveti ne Ünvanı var, Üstelik beni sevmeğje cesnret etti ve bunu bana bildirmekten de çekinmedi) diyeceksiniz Genç kız başınır önüne iğerek kır çiçe gini koklar gibi yaptı. Yavaşça: — Hayit - dedi - hiç de böyle söyle miyeceğim, — Fakat bana güleceksiniz. Ben ne yim? Ben kimim? Sizin yüzünüze bile bakmiya cesaret edememeliydim. Sir kadınların en güzeli ve en yükseği, ben erkeklerin en hâkiri... Genç kız serzeniş eden bir tavırla — Hayır « dedi - siz insanların en hâ kiri değilsiniz. Kendinizden bu şekilde bahsetmeyiniz. Bir dâhi olluğunuz göz önüne alınırta İnsanların en hâkiri de- gü kralr sayılırsınız, — Kral mt? Fakat sizin gibi bir kra. liçeye iayık bir kral değil, Emin olunuz ki Leydi Lilyes ben akibetimi biliyor- dum, Sizllen dostça bri cemile bekle- mezdim. Bana tebesstim edeceğinizi dü | şünmiye bile cesaret etmedim. En ümit li dakikalarımda ve prenslere, düklere göstermediğiniz lütufkârlığı bana göste receğinizi ümit etmedim. Hem bunu na sıl Ümit edebilirdim ki?.. — Ben hiç bir zaman ne bir ne de bir dükü sevdim. - Biliyorum, siz kalb cihetinden, hiç bir zaman ıztırap görmiyen mesut insanlardan birisiniz. Cesaretimin art- tığının farkındasınız değil mi Leydi Lil. yes? Çünkü bu ana kadar affedilemiye- cek derecede günah işlediğimi biliyo- rum. Size sevğimi bildirmekle aramızda ge çilmesi imkânsızı bir boşluk açtığ- mın da farkınllayım. Azıcık daha gü- nah işlesem ne çıkar? Artık günah iş- Jemekten kormuyorum. Size şunu söy- liyeceğim: Sizi pek çokları sevmiştir, (Devamı var) prensi ' 404 sene evvel bugün ——— Anderya Dorya Türk donanmasına gizli bir hücum yaparak 500 kişi öldürdü Deniz kurdu “Barbaros,, adını duyunca, derhal Brindiziye kaçtı 1538 yılı 4 ağustos günü 404 sene evvel bugün meşhür korsan Anderya Dorya, Ko. ron kalesinin Zaptı için gelmiş — olan Türk donanmasıni Pusuya düşürmeğe karar ve. rerak gizli bir hücum plânı — tertip etti. TÜ kâdırgadan mürekkep olan — donanma Ke- mankeş Ahmet bey kumşrdasında bulunu. yordu. Mora suncakbeyi Yahya — paşa oytlu Mehmet bey de topladığı askerle kaleyi sa. rarak muhazara etmişti. Azdarda Dorya, gizli taarruzda muvaflak oldu. Birkaç gemi batırdı.. B00 kadar da Türk gakerini şehit etti. Denizcilikte son derece mahir ve usta o. lan Amirsl Anderya Dürya karyısında Bar. baror olmadıkça berşey yapmağı göze alı. yordu. Hattâ kendisinden kat — kat Üstün kuvetlere bile bücum edebilirdi. Koran önlünde lik hücumda muvaffak ol. duktan sonra, bu hücumları çağaltmak, bu guretle Türk deniz kuvvetlerini mahvetmek kararını verdi. Fakat tam bu esnada — Bar. barosun gelmekte olduğunu duyunca bura. Jarda düramadı.. Derhal Brindiziye — kaçtı. Kale karadan şiddetle mkıştırılryordu. Mu basara edilmiş bulunan İşpanyollar dışardan erzak alamıyorlar,dehşetli bir açlıkla mücade 16 ediyorlardı. .Yirmi gün gekinde eşek ve Rt eti yeriyordu. Bir gün bu etlerin de bit. tği görüldü. Dundan scara — ayakkabhıların meşinleri 1slatılarak, bişirilerek baştandı. Bu kule, bir müddet öünce Anderya Dorya taralfmdan Türklerin elinden alınmıştı. Dor. ya, Barbarosun başka tarafta meşgul olma. sından istifde ederek Mora — sahillerini baa. mış, bu arada Koroyu da zaptetmişti. Bura. nm zaptmda Rumların hiyaneti Büyük rol oynumıştı.. Kalenin Kara tarafı 150, — deniz tarafı 16 topla müdafna edilmekteydi. Dorya karaya çıkardığı İtalyan makerleri ile ka, tede bulunanları o tarafta meşgul — etmeğe başladı. Bonra denizden hücum ederek ko. Tayca zaptetti. Ayal zamanda müthiş bir deniz — korsanı olan Anderya Dorya bu baskınlarınım bepsin de muvaffak oldu ve birçok da ganimet ele geçirdi. Molivos kalesinde 300 yeniçeri bu. Tunuyordu. Bu kahramanlar, ölünceye kadar müdafaada bulundular. Fakat düşman çok Üstün olduğundan tmdat gelmediği için mu. vaffak olamadılar, Ahderya Dorya burada Türk kitabeleri ile süslü büyük toplardan ikisini kumandanla. rından Sarno ve Salvaniye verdi. Diğer top. larr Cenovada denizde — Küâbetliğİ Para ve mallarla yapdan kiliseye barp hatırası olarak gönderdi. İşte bu muvnffkayletleri gösteren deniz kurdu şimdi Barbarosün gelmekta ol. duğunu duyünca kaçıyordu. Koron kalesinde tahammül edilmez açlık başlayınca Rumlar kaçma yollarını aramağa başludınir. Vaktile Doryaya yardım ederek kaleyi zaptetmesine sebeb olan bu adamlar, dan on biri kaçarken Türk ordusunuz. içine düşlüler. 'Türk gakerleri kaleden geldikleri anlaşılan on bir Rumu derhal öldürdüler ve cesetlerini DALA teslim olmamakta israr oden İspanyol. Jara teşhir ettiler. Bu düşmanın Manevi kuv vetini tamamile bozmuştu. Askerler: — Ya teslim olalım.. Yahut kaçacağız... Diyerek alenen kumandanlarına kafa tut. mağa başladılar. Eşasen kimsede — müdafaa edecek kuvvet kalmamıştı. Başka bir taraf. tan yardım gelmesine de imkân yoktu, Ku. mandan, kale burcuna çıktı ve kendi elleri ile teslim bayrağını çekti. Ton Ton amca Yamyamlar arasinda yenmeğe | ateşler püskürdü; müuharrir Ahmet Muhibbe; cahil mi de- | Mol&la bey Genç muharrir arkadaşımız — Reşit Mahir, eline kalemi aldı. Mecmuasında bir nesil evvelki medi, âhmak nt demedi, yeni neslin inkişaf etmesine mâni olan gasıp mr demedi... Hülâsa, bütün hıncını akset - tirdi. Gençlik ihtirasları zembereği -i bo galttı. Ve beklemeğe başladı. Ne cevap gelecek?. Aradan üç gün, dört gün, bir hafta geçip te hiç bir cevap almayınca: — Niçin karşılık vermiyor? - dedi. — Şükret işte.. Sen küfrettin. O et- medi.. Halbuki bilirsin? Ahmet Mu. hip, kalemiyle katır tekmeleri atan bir küfürbazdır. — Olsun... Yazsaydı efendim., Niçin yazmıyor? Niçin cevap vermedi. e. H Ğ Bu münakaşalar cereyan ettiği $ıra - da, matbanın odasında ihtiyar muharrir Veysi Kemal oturuyordu. Bize şu hi - kâyeyi anlattı: Biliyorsunuz ki ben, çocukluğumdan beri, Boğaziçinde, Kandillide oturu- rum. Bizim bir komşumuz vardı. Adı Molla Beydi. Yahut aksi, tiryaki bir a- damdı. Etrafta gürültü olmasını iste - mezdi. Yalrmızdaki çocuklar, bahçede azıcık koşuşsalar ve bağrışsalar, kafesi hızla ve hışımla yukarıya sürer: — Susun! Yumurcaklar!.. Sizi yim - di ha... - diye bağırırdı.. Çocuklar, ondan umacı gibi kaçar - Jardı.. » — Molla Bey!, Molla Bey!... — diye çığlık çığlığa bağırarak dağılırlardı . O zamanlar, yalıların önünden seyyar satıcılar geçerdi. Kayıklarile her bir rılhtımın önünde durarak: — Patlıcan, domates, fasülye, bam - yal - diye bağırırlardı. Lâkin, Molla beyin pek âsabi oldu . ğu, her satıcı tarafından öğrenilmişti. Değil onun yalısı önünden haykırmak, hattâ komşularının önünde bile, onu ra- hatsız etmemek için bağırmazlardı. Usul usül, edepleriyle sandallarını yanaştırırlar, hizmet kapısını yavaşça çalarak, ağalara sorarlardı: — Bir şey Jâzım mr? Alacak mısmız? Semtin sarhoşları Boğaziçini nâra . lariyle çinçin çınlatırlarken, Molla Be- yin konağına yaklaşınca değil nâra at. mak, hattâ yüksek sesle konuşmazlar - dr. İşte Molla Bey, böyle bir Molla Beydi.. Lâkin ,günün birinde, konu komşuyu tedhiş eden bir hâdise oldu.. Bebekli, beş on külhanbey, her nere. SYA vurmuşlar.. Şarkılarının şeklini değiş « tirmişler.. Ellerini bitibirine çırpıp şak- latarak ; — Molla da molla! Molla da molla! Molla da molla! - diye alaalaheye almış- lar Molla Beyi... Ve bizimkisi de Davudi sesiyle, Bo- ğazı çın çin öttürerek küfürleri sırala. miş: — Kızınızı, kısrağınızı.. - diye başla- yap - yakanızın deliğine kadar... - diye bitirmiş... O akşamdan sonra, artık âdet hük - müne girmiş. Külhanbeyler, ziyaretle- rine devamdalar... Her akşam, sandal . lariyle geliyorlar, Bir gürültü, bir kıya- met... Molla Bey pencerede görününce, başlıyorlar: — Molla da, molla Molla da molla.. Ve molla Bey, o gün sabahtan akşa- ma kadar tasarladığı küfürleri srralayıp rahatlıyor. Sanki bir sahnede san'at gösteren, yahut bir kürsüde nutuk oku yan san'atkârdır o... O derece zevk du. yuyor. Günün birinde, babamla birlikte Mol la Beyin ziyaretine gitmiştik, Ev sahibinin gözü, hep saatindeydi. Bir saatine bakryor, bir de denize.. — Gelmediler yahu.. v — Kim, Molla Bey?. — Külhanbeyler .. — Azarlarmızı dinliye dinliye us'an - mışlardır. İsabet ya efendim.. — Peki amma, niçin?Niçin gelmedi » ler?. Kimbilir? İşleri mi çıktı, ne oldu?.. Gelmemişlerdi işte.. O günden sonra da gelmediler.. Fakat, Molla Beyin hali fenalaştı. O, artık san'atini gösteremi . yordu. Günden güne sarardı, soldu. ve her akşam penceresinin önünde bekle- di... İşte sen de ona benziyorsun, Reşit Mahir! - diye ihtiyar muharrir sözlerini bitirdi. Hatice SÜREYYA Taksi saatleri- nin tadili Şimdiden müracaat edilmezse Taksi buhranı başlaması muhtemel Benzin fiyatlarının inmesi üzezine belediye taksi açış ücretlerini 26 kuruş. fan 20 kuruşa indirmiş ve 2 kuruşluk ücretin de metre yerine 200 — metre de bir yazmasını esas tutmuştu. Yalnız den akıllarına esmişse, küreklere sarıl- mışlar, Boğazı geçmişler. Kandilli sa. hillerinde hem balık tutuyor, hem de mangallarında kızartıp yiyorlar, — Bir müddet kafayı tütsüledikten sonra, baş lamışlar şarkıya... Gazelin biri bitiyor, biri başlıyor.. belediye taksi sahiplerine taksi saat- Terinin bu şekilde değiştirilebilmesi için Üç aylık bir mühlet vermişti. Belediyenin verdiği mühletin bir ayı geçmiştir. Fakat bu müddet zarfında ancak altı otomobil saatlerini yeni tak. silerle tebdil etmiştir. Bu vaziyet karşı- Herkes, Molla Beyin ne yapacağını merak ederek pcn:cre!ere Üşüşmüş, ha- kikaten de, bir müddet sonra, pencere açılmış: — Ulan ne arıryorsunz burada?, Külhanbeylerinden biri: — Burası deniz! -demiş. - Ne karışı- yorsun?, — Deniz amma benim evimin önü... Burada kimseyi bağırtmam.. — Sen kim oluyorsun?. Çocuklardan biri: — Molla Beydir o.. - diye külhanbey- derini haberdar etmek istemiş; sanki “aman, umacıdır! Kendinizi gözetin!,, demeğe getirmiş.. Fakat sarhoşlar akdırır mı? - İşi alaya sında ölçü ve ayarlar başmüfettişliği belediyeye müracaat ederek bir taksi saatinin muayenesi uzun zamana müte . vakkıf olduğundan İstanbuldaki 1200 taksinin şimdiden müracaata başlarlırsa p ancak iki ayda muayenelerinin ikmal o- Tünabileceğini, son günlerde yapılacak müracaatlar sıraya konulacağı için o zaman mühim bir kıstm taksinin sefer. den geri kalacağı ve İstanbulda bir ıı, si buhranr doğacağı noktasına narâfi dikkati celbetmiştir . Keyfiyet şoförler Cemiyetine ve Dü . tün taksi sahiplerine bildirilerek ŞİmMdi- den taksiletini tedarik etmeleri, ÖÜ ve ayarlar mü -—B!w’ SSLES ST? Diş doktoru Necati Pakşi Hastalarını hergân #bah 10 dınğ akşam 19 za kadar Kütaköy Tünelfi meydanı Mahmudiyt caddesi No. F 1/2 de kabul eder. t Salr ve cuma güÜnleri saat VA den li 18 ze kadar parssizdır, H yern