31 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

31 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' Ş Yazan : Şarlot Prim Wumüme kalb ve his romıışu M K ei küdiy Bimiz pibi gaç Büya bun- BİDİ idare etmek müm- Uyandırryo Ve ee 7 yorsunuz, Tlehiy Mtediğimiz yepalarmar bir oyun hasıl İ2 tatafa atabileceği- t an) GAi he çe ünyanın hâkimidirler, eğkil î ty' ihsanların mesalsirte 'laa: Mesaf, ı: Ek-üz"e yaratılmıştır. Ü M“iinin Bör Yorsünüz, T cinsi hürmete de- — d&ifh_ B;n Sİnslerine Tei palltda dima m'bı_ Ş $elrine eh ben de hürmet & ğ faaliyetleri baş- Snmiyet Bile ver- e hing- Rııın-ı_ Üü Kü y Esaini <n *Eint u ? edeteğim. Her S€ni fazlasiyle alâ- € '"Hetm%fm_ * Ti nız ; ilem;'ulndet" arasınıda *f Başka hiç bir şey EÜdi kekal, — Olmazem. “"lıı:'i h'blmq “E"fîînîn öğlü ol- D aa çN başk yıç'Dan sürdüğünü, € Biçaki . âcaba & yermek yedi- he der? diye idü- Bir adam yalnız başına denizin soğuk, sakin iderinliklerinde bulunur ve etra. fından köca gözlü ejderler dolaşırken korkmamalarına imkân var mı? — Köorktuğu takdirde sanatıfır yapa. maâz, — Desenize ti dünyada âkıl almaya. cak derete ağır ve korkulü vazifeler var, Doöğrüsü şimdiye kadar büunlâarı hiç düştüinmemiştim. —- Yanınızda, çâlışmadan bahsedecek adamlarla tanışmamış olacaksınız. Ben galışan insanların en asil adanılâar oldu. ğuna kaniim. —Bölki de hakkmız var. Fakât şura. sınır da unütmâmanız lâzıtdir ki biz de yüksek bir ailenin uzvu sıfatile söz söy- Hiyorsunuz. — Yüksek bir âile mi? Sonra kızın kendisini Sir Rey Viber. tin akrabasımdan biti zannettiğini hatır tedı. Acaba fakir bir çiftçi oğlu oldu. ğunu bilsey'di nasıl bir lisan kullanacak ti? Kız sözüne devam etti: — Çalışan bir lordun, bu çalışması sayesinde asaletinin bir kat dahâ arta- cağını tasavvur edebilirim. — Fakir bir adamım aynı şekilde bir çalışma neticesinde asil bir adam olabi. leceğini tasavvur edemez misifliz Leydi Lilyes? — Hayir.. Yoklukla çalışma Hep bir arada bulunur. Çalışmanın fakiri asil yapacağına ihtimal — vermem. Mister Vibert, babâm acaba nerede kaldı? Lötd Ödli azıcık ilerideydi. Kolunu sallayarak civardaki bir tepenin aşağı. &ına gideceğini anlattı. Veyn ile Leydi Lilyes yavaşça yolla- rina devam ettiler. Tabiatm güzelliği iltisi üzerinde de tesirini göstermişti. Yolun bir tarafında otlar üzerinde otu. ran küçük bir çocuğu kolları arasmna almış bir fakir kadin gördüler. Veyin İngilterenin en mağrür kıizının, kadmma sürümemek için eteklerini toplayacağı. ı sanırken, öonün böyle yapmadığını bilâkis yüzünde Şşefkat ve merhamet emâreleri peydahlandığırır gördü. Böy- lece Hal ve tavrındaki asalet bir kat daha fazlalaşmıştı. Prenslerinden bir tebessüni esirgeyen, en yüksek ve aile. lerin izdivaç tekliflerini reddeden, ismi gurüt için bir darbı mesel haline giren güzel Lord kızı, bu âlil kadına doğru eğildi. Veynin hiç ummadığı ummaya. cağı târzda çümleler sarfetti. ! Bu sırada kadının kucağındaki çocuk derin ve acı bir şekilde inliyordu. Ley- di Lilyes şefkatle sordu: — Kucağınızdaki çocuk hasta mı? — Evet.. - — Demek çok hasta ha! Genç kız bünları söylerken eğilerek hasta çocuğu oltşadı. —— Hyet, çotuğum çok hasta.. Bu aç. olan azıcık bir şey bile bulmak mümkün ölmıyor. Genç kız ölüm halindeki çocuğu, pis paçavralarla sarılmış olduğuna bile bak mayârka kutakladı. — Siz de çöcüğu tütacak halde de. gilsiniz.. Siz de hastasınız. —Hastayım.. Ben de açım.. Ne olur beraberce ölüversek de kurtulsak.. — Yoo.. İşte bu oölmamalı.. Sizin kim ölduğunuzu buraya nasıl geldiğinizi sormak istemem. Size yardım etmek lâzım, Yalnız rica ederim ağlamayınız. Ağlamayınız.. (Devamı var) 148 sene evvel bugün Derebeylik Yüzbinlerce silâhlı Fransız köylüsümün şatoları yakıp yıkmasından sonra Ortadan kaldırıldı 189 yılı S1 temmuz günü, 148 sene evvei bugüun #ransada sayısı yüz binleri — geçen Koyıiül shânlânmış, etrafı dehşet — salmıştı. Yarik bü höüdiseyi “büyük korku,, diye âad. iandırmıştır. Fransiz ihülâli târihi bu silâh. lanmiâyı göyle anlatıyor : “Feda bir Seneyi bereketsiz bir sene takip etmişli. FParis civarımdaki tarlalarda yeti. şen bir miktar hububatı oralara — toplanan süvari askeri çiğnemiş, bozmuş, — yenüşti. Süvâri olmayan yerlerde de tarlalar talirip ediliyordu. Silâhlr çetelerin geceleri —tarla. larâ, girip mahsülü kestikleri rivayöt olünu. yordu. Her yerde Hâydütlardan bahsedilmek te, köylüler arasındaki korku ve dahşet bu guretle artmaktaydı. Postacılar, posta ara. baları bu rivayetleri krallığın her tarafına götürdüler. Haydutları bizzat görmemiş. lerdi. Fakat Başkâlarının gördüklerini söy. lüyoörlârdı. Bâştân ayağa kadar silâhir çetö. lerin her tarafta gezdikleri, ekseriya göce. leri Köylere hücum ettikleri rivayetine her. Kkes inanıyordu. Ahaliyi açlıktan öldürmek için tarlalarda. ki ekinleri kesen haydutlarm — Marsilyada iddlfa olunduğu gibi — ecnebi ölmayıp belki inkıdâpçı dÜüşmanı Fransızlar olduğunâa dâir öyle bir kanaat uyandı, ki bu kanaati orta. dan kaldırmak mümkün — değildi. Herkes gölgesinden korkmağa başlamıştı. Köylüler sabahleyin ftarlalarma koşup ekinlerin tah. rip edilip edilmediğini muayene — ediyorflar; akşam korkularından kulübelerinde ateş ya. kıyorlardı. Şehirlerde ahali — silâhlanırken, müdafaaya hazırlanırken köylüler mağarala ra, ormanlara kaçıyorlardı.. Sekiz gün zar. fında bütün Fransa silâhlandı (21 temmuza kadar) : Milli meclis ehlisalip zamanmdanberi em. sali görülmemiş derecede kaâlabalık bir or. dunun emrine âmade olduğunu habar aldı. | Hergün eyaletlerden gelen postacılar bütün milletin inkılâp için silâhlandığını — haber veriyorlardı, Bir gün: — *İki yüz bin kişi emrinize âmadedir,, Deniliyor, ertesi gün bu miktâr — beş yüz bine çıkiyordu. Sonra başkaları geliyorlar: — Bu haftâ bir milyon kişi silâhlandı.. Diyorlardr, . Milli meclis bu hâberlerden. mütehayyir kalıyor, âdeta korkuyordu.,, Birgün bu kor. ku zall oldu. Fakat silâhlanmış. halk silâ hınt brrakmadı. Çünkü düşman dipdiri kar. ı şısmdaydi. Memleketin bütün kuvetini elin. de tutan her yerde memürları, — zabitleri, hâkimleri bulunan krallığım üç yüz bin za, degân ve ruhban mertisubu Vardı. Bunlardan kurtulmak İçin ne yapılmalıy. dı? Silâhlanmış Halk bunu düşünüyordu. Bu kadar insan öldürülebilir miydi? Düşman olduğuna güre öldürmekten çe, kinilmezdi, fakat yekün çok kabarıktı. Hep sini kılıçtan geçirmeğe İmkân yöktü . Buna rağmen köylüler bü Kkuüvvetli düş. aana mükavemet etmeğe karar — verdiler. Hoy meydanlarında, kiliselerde toplanarak: — Derebeyliğin haklarımdan olan vergile. ri vermiyeceğiz, diye bağırdılar. Köylünün damarlarmdaki kanı emen de. rebeylik 6 günden sonra yaşayamazdı. Silâh ir halk küme küme şatolara hücum ederek âteş veriyor ve bağırıyordu: — Bu şatolarlâ bBeraber âsalet Ünvanlarmı, bü Ünvan kAğıtlarını da yakacağız.. Köylülerin en çok ehemmiyet — verdikleri şey bu asâlet Ünvanlarıydı. Dörinede büyük bir şato Mmuhasara edilmiş H. Kundaklar hazırlanıyordu... Biraz sonra alev her tarafı âaracak ve MuAZzzam safo ça. tırdayarak ööltâcek bir harabe halinde kala, caktır, Köylülerden birl! — KRardeslerim, dedi bü şatoyu yakmırya, lrm, ! Herkes Hlddetlendi ve Üzerine — vürtüdü. Ton Ton amclCa Sıcaktan şikâyetçi Memleket mektupları : — Zonguldakta Halkevinin Köy gezileri ua — Hocali köyünde bir köylü genç köyün isteklerini anlatiyor M ; gel Hocüli köyünde kalem, defter ve kitab ları Hülkevi Zonguldak muhabirimiz yazıyor: Vali ve parti başkanının başında bu- lunduğu hekim, ziraatçi, ormancı, bay tar ve muharrirlerden mürekkep hal . kevi heyeti, köy ziyaretlerinin ikinci devresine başlamıştır. Heyet, yolda kendilerini tekrar köylerine çağıran Gaca köyüne uğrıyarak köylülerle çok candan konuşmuş ve ihtiyaçlarını, di. leklerini not etmiştir. Köyün yeni ya - pilan okul kurağı gezilmiş, köylülere orman ve zZiraat isleri, toprak bakrımı ve sosyal durumları üzerinde çök fay. dalr bilgiler verilmiştir. Buradan Hacali köyüne gidilmiştir. Bü köyde, yakmda bulunan dokuz köy den gelen kalahalık bir köylü kitlesi toplanmış bulunuyordu. Vali ve heyet, köylülerin arasına katılarak öonlarla Köylü tekrar etti: . — Bu şatoyu yakmıyalım, hasta bir kadın var.. Hasta kadımı dişarıya çıkarabilirlerdi.Fakat Belki öna bakamazlardı. Önün için şatoyu içinde hasta bulunduğu için yakmaktan vaz. geçtiler. Fakat sahibinin asalet beratlarmı alrp yaktılar. Bu, önlar için aştoyu yakmak kadar ehemmiyetliydi. Şatoların ilk yakdan ve yıkılar — yerleri kuleleri idi. Tarih bu bahsi şöyle ânlatır: — Köylüler bir şatoya hücum — eftiklari yaltlt doğruca ö şatonun Kulesine — gidiyor. lardı. Bu kuüle, onlar için zulüm ve istipda. dm timsali, âAdeta bir Bastiliydi. Asırlardan. beri memlekete bekçilik, — Mmuhaftzirk eden kuleler kalm duvarları, mazgal — detiklerile köylüleri tehdit edivör! güya her sabah tar. lalarma giden köylülere: — Çalış, çalış, ey etir oğlu! Caliş va ka, zan. Çalışmandan başkası istifade — edecek. Çalış, fakat hiç bir şey Ümit etme.. Giyordu. İşte belki de bin senedenberi her sahah, aksam kövlülerin tânetle yadettikleri bu ku. leler İT8O senesinde birer birer — düştüler. Bunların düşmesi ile derebeylik de ortadan kalktı.. Mit meclla köylülerle bütün İşlar bittik. tan sonra 4 ağustos günü derebeyliği resmen ga Gtti. K Niyazi Ahmet_ çünkü içinde 4 N gibi mektep levazımı alan köy çocuk. heyetiyle beraber — | samimi temaslâarda bulunmuşlar, ihti. yaçlarını ve isteklerini sormuşlar, not etmişlerdir. ! Halkevi bekimi, hasta olan köylit. leri bir bir muayene etmiş, ilâçlarını halkevi parasız olarak vermiştir. Oku yan köy çocuklarına Halkevi tarafın- dan kâğıt, kalem, defter dağıtılmıştır. Köylüler bu candan alâkadan çok sevinmişler, heyetle beraber gelen şe. hir bandosu milli havalar çalarak ve mahalli oyunlar oynanarak geç vVakte kadar cumhuriyet valisinin ve halkevi heyetinin etrafımnda çok şen, eğlenceli saatler geçirmişlerdir. Bir genç ve bir ihtiyar köylü, köy. lülerin duygularını çok temiz ve özlü bir dille ifade etmisler, cumhuriyet ve inkılâba bağlılıklarını ve şükranlarını canlı sözlerle belirtmişlerdir; Göçmen evleri Süratle inşa edilecek Sıhhat vekâleti, bazı kazalarda göt. men evleri insaatında fen memurları- nın kâfi süratle çalışmadıklarını gö. rerek inşaat işlerinin merkezden ida. resine karar vermiştir. Bunun için her ayın son günü vilâyetlerden mer- kez fen memurunun nekadar evin te. meli kâmilen, çatısı kâmilen, veya ta. mamen bitmiş ve nihayet göçmenlere teslim edilmiş olduğunun bildirilmesi mecburiyeti konulmuştüur, Bunun için her ay sonunda vekâle. te bir cetvel gönderilecektir. İnşaatta hiç tebeddül ölmryari kış aylarında b>k le bu cetveller gönderilecektir. SESTESİTNNSESNLE $ gLisan derslerimizin # geçmiş formaları İ ! — Gazetemizde neşredilen lisan “derslerinin geçmiş formalarının :i iki küuruşa idarehanemizden te- darik - edilebileceği — yazılmıştı: Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden işin yanlış anlaşıldığı neticesine vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden - ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin- de ancak gazetemize abone ola- caklara verileceği — yazılmıştı. Keyfiyeti bir daha tavzihe lu. zum görlüyoruz, . ÜEGELEERELMSARİSANMETEMEKİMEA İA ATUR AM a llli b e belalebekebei tti pdeie - peheye eti yerei

Bu sayıdan diğer sayfalar: