“sopupöznp da Jppmpmd İloşsNY Wp AĞ IP eği op ised yaaa UO,U JMAŞSUONE 40pmoyO LayD AeDsUŞ pg anparpmeş MEY 129120 “Op sip m4, z 3 3 z i ? j Z & 5 g z E E g LE ; < A Jyop dns 3S4noy oppmanaDıy Mofisoj 489 va 4210, “SazAgı saJ anod oğnoz 94 39 saşduo #J znod 9801 9| “Şınuog Op Sora S91 'spanz OUNN — O ON O Ng We 230 un u? opuşyozu U|s9y evel 'aye Sumo aye “oüeyoar 4g Sp, “40S YAPIN UNIYEZ “EpSan *a4pIr ğa oğumo 146 opuygya$ pens *ApASYUOİ ep na vUrtRa Uruofuma 14ogos Ujupsavıfağ Er gaf Ye salpnod Bof *Teşstm ap Huoowjy Uv OXNJ op Sung ed 80 ŞAP YO,Nb saurep nod 1ho7J100 31 2049 189) MİO YEZRA ZIUBSUTJEN ZISİEĞ “E18İDE YDUJO “u0p ofezDli KAp0OMYO Ma, Cofsgu “nşog guoş gagi 00) “MOJsUONL *dnoonsag Tuoguoz XAJA49 BOA — Cao sşupapp gp finop 0405 96) *&eg 1040p YOĞ ZULU “kvg “405 4oydofiysnp sojlme WS), “BANEYO arumaIp İP oğEUOP FrUJaS 00 “Ola? EÇ aayuo? OSNOJNOALOYA UOTYOJ SUN HUOAY BON euuğnuoy 405 — Held hapishaneye (o gidelim de. En iyi kararlarımı, dalma faaliyet saha- sında vermişimdir!.. Bu defada öyle olur, Böylece düşünerek, otelinden birkaç adım ötede bulunan Homeri #okağına geldi. Ç kmaz sokağın, garip k-“'w#ar tarafından işgal elildiğini hayretle gördü, Bu adamlar, ellerine beswdikleri kocaman bir kalasla bir ka- pıyı indirmeğe hazırlanıyorla'dı. Par- dayanın yüzünde gayrimemnun bir ifa- ds belirdi. Çünkü ona öyle geldi ki, böy- le tehdit edilen kapı hapishane kapısıy- dr, Buna rağmen, O hapishanede hiçbir hareket görünmüyordu. İçerdekiler, na. kabili ictinap hilcumdan şüphe etiniyor gibiydiler. Pardayan yumruklarile, bu adamla- rın arasından kendisine bir © yol açtı. Etraftan yavaş sesle savrulan dehşetli küfürler, korkunç tehditler yükseldi ve Pardayan, hapishanenin kapısma © var- mak için kılıcını çekmesi icap ettiğini anladı ve elini kılıcına doğru götürdü. Fakat tam bu sırada bir ses şöyle ba. gırdı: — Möyö dö Pardayan!.. Geriye çe- kilin!,. Size söylüyorum be herifler çe- kilint. Ve hayret içinde kalan o Pardayan, oğlunun üç arkadaşı: Grengay, Eskar- gas ve Karkanı tantdı. Grengay müthiş bir sevinçle: — Ah mösyö dö Pardayan, dedi, sizi bize Tanrı gönderdi! — Ne oluyor çocuklar? Vaktin kıymetini bilen birer insan gi- bi kısaca fakat vazih bir vaziyeti anlattılar ve izahat (o verdiler. Pardayan onları büyük bir (o dikkatle kılıklı” bazı *0A İANATAH ZMAOKRLOİ FULğçpuoydYs OpUTYOĞ ZU JPA ZU “aaykoğ Gİ “ayaş “eyni şekilde ona İ RL a “araıpısy pray EBA Zoey par “(e 400 Ziya ) yy arzı 4Da Ky), Cwozas na 200 4ja0d) UOSYA SMOA-Z0AE dry. “EVA ZULU ZEUS YU ““Yoy ida 1428, “4OS3L BADE MA :UOĞYEL Z0AB SNOA *yeuro TOTSE “Syoy Yamjo (afızmun),, MOZOA İMA UOSTOL IYOAY *Am$nuzıgd vyep ras) zig şaı3 unung ZEUS “yupzsyoy Da Wzi5,, 1Ya'1Suda VOZISNVUJ “OLEY, EPULSEZISURAZ UFUK EA ZEY, Bpemg e li “02 Şota YI OP aDnso6yD2 TŞDAMOMS 27 nz “ou we 10) “ruipe YopuLag1g Gıpey Lzere&og yepnp SA FYT AYNUUL Ofry YAZ “ouyuşurşj o1e10K 93 oyunğzmp 04 Yapnd *TENYON SANI 9pLAYAĞŞS PM v| Op sarjossaooe Salgesgulouul s9| snoj “you un v3 © zisıKvs O UR dejo UEzy) SunofeAmı UP “eaopypnp 1yöş BİO Çesme “y) 32 aoppputand uş bop (ogmed) “ubyozn6 sopa iuaısudga YOZISNVYUA “poy viiaomp şondajaş sevive una “OY 4 “OP, PARDAYANIN OĞLU dinliyordu. Oğlunun kaybokluğunu öğ“ renince, gayri ihtiyari dehşet (içinde ürperdi ve dehşet içinde düşündü: — Allah vere de geç kalmış olma- sam! Bütün bu sahne gayet sert geçti. Bo- yu boşuna vakit kaybetmeğe gelmezdi, Böyle mühim ve tehlikeli anlardaki s0- guk kanlılrk ve bütün sürati intikal ka- biliyetini buldu ve emir verdi: — Ebinizdeki bu kalas atm. Onun bir faydası yok. Sekiz kişi benimle be- raber gelsin. Diğerleri burada bekliye- çek. Kendisine iltihak eden sekiz o kişiyi Ekriven sokağına götürdü, evin, Mone sokağında da bir kapısı o bulunduğunu söylemiştik. Kapıların her birisi önüne dörder adam bıraktı ve şöyle dedi: — İçeriye girilebilir, fakat (dışarıya katiyyen çıkılamaz! anladınız mı? — Anladık, mösyö, o Dışarıya kim çıkmağa kalksa, derhal al aşağı ediyo- ruz, Pardayan çabucak: — Hayır , diye bağırdı. öldürmeğe lüzum yok. Sadece dışarıya (o çıkmağa mani olun, bu kâfidir. Çıkmaz sokağa döndü. Geriye kalan yedi kişiyi hapishanenin ve esrarengiz evin önüne yerleştirdi ve aynı emri ver di. Sonra Grengay, Eskarkas, ve Kar- kana dönerek: — Siz 'de benimle gelin! Dedi ve kapıya giderek, tıpkı Parfe Gulârm vurduğu şekilde vurdu. Buna *dilkkat etmiş ve iyice ezberlemişti. Ka- pının küçük tarassut penceresi açıldı. Pardayan, Sen Jülyenin kaybettiği kâ. Zıdı gösterdi ve kap: derhal açıldı. Derin bir nefes aldı. Herşey istediği  DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile DERS: 74 (21 No, İı “Berber dükkânı” rösmile takip edilecektir.) (Her haklı Haber gazetesine aitür) FRANSIZCA Son iki derstenberi mütalen ettiğimiz “Berber” mev. zuu (2i nci resim) üzerindeki çalışmalarımıza bu derste FRANSIZCA DERSİ de devam edeceğiz ve bu mevzuu bitireceğiz. DERSLERİ FRANSIZCA Coupez-moi les cheveux d'abord, vous me ferez la barbe apr3s, Trös courts derriere; Iaissez.les un peu longs devanl, Vos chevsüx tombent besucop, Monsicur, ce serait dommağe de devenir chauve. Nous avons une lotion mer, A gul letourde ces Messicurs? Vewillez vous asseoir. Barbe ou coupe? un mot, tous les innombrables âcçessolres de la toilett föminine, veilleuse contre la calvitie. Monsicur n'en veut pas? Mon- sieur a tort. — Bu bir kadın berber salonudur, 2 — Kağmların saçları kısa mıdır? — Kam beteri 2 1 — Renimde gördüğünüz bir kadın berber salonu Evvelâ, dersin sonunda fransızeadan türkçeye ve türk“ mu, yoksa bir erkek berber salonu mu? çeden fransızcaya çevrilmek üzere verdiğimiz tercüme V&. z.felerinin yapılmış şeklini görelim. Çeçrilecek olan fransızca cümlelerin türkçeleri şunlar« Geçen dersteki vazifeler dır: dm si iğ une. demi , heure de manucure.pödicure, 15 İr. A sjouler: &rois pots grand une teintüre 30 fr; une ondula- 15 ir; 4 25 tr. VA te. Batal 20 Eren Peut.ötre avez-vous raison, mais j'en ai döjü essayö, de ces remâdes... Faites-mol* sirplement une friction  Yenu de Cologne. Voyons: Mme Castel, 20 janvler. Nous avons: une Je voudrals röğler'la note de ma femme, pour sa visite d'hler, Bien, bien, vollâ, Monsieur, 'Trois et deux, cing, et trois, huit francs en tout, Mon- âieur. Combien est.ce? modüle de erime a 30 fe, tör, dex bolten de tion ölectrigüe coupe 10 fr, PARDAYANIN OĞLU yi gibi oluyordu halbuki, biran kapının a- Şılmıyacağını zannetmişti, Önünde hürmetle eğilen kapıcıya â- miranc bir tavırla: — Bu adamlar benimle beraberdir. Dedi, bunun üzerine kapıcı üç arka: daşı da içeriye alarak kapıyı | itinayla kapadı. Bundan sonra dördünü birden başgardiyana götürdü. Kendisi kapıyı muhafaza etmekle mükellefti. (o Başka Pardayan yeniden kâğıdı gösterdi ve başgardiyan da tapkı kapıcı gibi büyük bir hürmetle eğildi. Pardayan nazik, fakat tavırla: — Dostum, dedi, evvelki gün, muh- terem hatun başrahibenin emrine size iki genç kız getirdiler, — Evet, monsenyör. Parlayan biran sustu ve âmirane bir ağır ağır — Size ayni zamanda bir delikanlı da getirdiler... bağlı mr... yarak ma, ölü mü nedir... Öyle bir şey işte... — Baygın, monsenyör, bu da doğru. Pardayan bir defa daha derin bir ne- fes aldı Fakat ayni zamanda, yanında garip sevinç nümayişlerine (o başlayan üç arkadaşa öyle sert bir bakışla baktı ki, zavallılar bunun manasını anlaya- rak derhal sakin ve hareketsiz durdu- Jar. Pardayan tatk tavrile devam etti: — Pekâlâ, dostum, beni bu mahpus- ların yanına götürün. Başgardiyan katiyetle cevap verdi: — İmkânı yok, monsenyör. Pardayanın çehresi âdeta korkunç bir hal aldı, kâğıdı gardiyanın burnuna doğ Tü uzattı ve sert bir sesle bağ'rdr! — Herhalde okumasını biliyorsunuz? Muhterem başrahibenin emri, , devam etti: — Fakat, monsenyör, ben mukadde? anamızın emirlerine itaat etmiyor deği lim ki! Yalnız, mevzuubahs mah, burada değil! — PFelâket! — Cehennemi! — Şeamaet! — Lânet! z ; Bu dört nida, dört ağızdan ayni # manda fırladı, f Hayret ve dehşetten dona kalan e diyan evin üzerine bir felâket çöktüğü nü zannetti ve kekeliyerek: — tkisi gitti!. Elimde ancak bir gö“ kız kaldı! Pardayan fazla düşünmedi ve: li — Bunu ne diye hemen söylemiy0”” sunuz, deği, beni onun yanına göt “ -— Buyruun, moseyör, buyurun! pi, * Üçüncü kata çıktılar. Gardiyan o”. kapının sürmesini çekti, anahtarı ö di. Tam kapıyı açacağı serada Pardafi” © onu durdurdu. (ii — Bu koridorun mihayetinde beki yin, dedi, genç kızla yapacağım mW”, leme gizli olmalıdır. > Ayni zamanda, üç arkadaşa, e bir göz işaretile, adamı iyice muh pi — etmelerini anlattı. Adam, | şüphesi nevi esrarengiz şeylere alışıktı, çini di. hiçbir hayret eseri göstermeden di yenin emrine itaat etti, ğ Pardayan yalnız başına hilereye Ey a di ve üç arkadaş on saat kadar çet gelen on dakika sonra güzel | P€' ği refakatinde dışarıya çıktı. , A9 :8 v Pardayan, Grengayın, kardeşini ei ranlık hücresinden — kertarırken, ©, Akuaviva da, açık duran 4 nlinde oturmuş” Parfe Gülârla' görülü” yordu. Bu mükâleme gayet kısa