BUT 1TE GKMT OŞ GTMÜZEECÜ GÖÇ AZPEPDU 110, NÜ gAŞ VOKD FmAZI. 'de &Kİ UN? ERL TERSEDN 49)91u1)9Y YadsU9)1SAZz3 *ÇONUYÇ MA Ve PPUNUCS OU AOA “azoar) . GEHAye0;, “Böfroyığ NO SAĞ “SOZYOUT PHTOPOA V FUDUDYAOP — SOPUOMUCRALİ SALAARAZI SOY SPAYOP M SAW 7TOAKİŞUÇO) UÇ OP TÜYİT JNU IFUUUCU TP ADANPULU” $ 3Ş0 yasTağ e süo7 söfi 'z ; g ğ z ; 8 ş g ğ | | | E İ OgONÜZ öf “Xneaaşo' Boy don) $ “güldaUZ aP ARSNOMU P YUOYUDUL OÇ 3D MÖ OçUYUZ MAD OğUŞYAK UAY T SALUEP Od ANDYJIOD AY gösnof SAP PISANDO: V TE YAOP" YUDUYI' PACIDE UM PIZGE HDG *goraaLe aP dİDOUM aUWOP YUZ-AR dlynu Un üD SIPULI 'UOr) “OLay gum mnö> Tuyoodltratğe ut Sürey 1TUJ 08 KNOrEUOU UNL #NYA' aL00NS 7389 SOHrEPp ANOd daNIZIOD 9p UOYES 9| STUJW Tarpreyun a wero YADOKLARİ “sapide xadAady) BÖf "sacu 9p 9199 V — zaradnoo gur saok PEOgMP aaglen p MOLU-SAYE Ş — Çasterey modi amnıyroo aP YOTAR af 159 NO) — £ 49dnd20 780 Mmozgroo af anb 00W — P A8noa Ç.389-200) af anb a0-)SIZ — T VOZLESNVUĞ saznoyruap dun spndöp apuoyyu ! * op anmapoyuuma — sÖNANI yusldsuda 455 SötrUp MOĞİ DARİZYYOD' 9H WOYS OT 'SPOLD. OL 9P — LİEfEİZiSUELIZ sadbesmn np138 a9gr- e/ ap ö970N0Y UT BULLDOMMND YND 30 FNOY APSÜMDUŞS AMAYDA AY “daypuojo *yuLAz zppos yadoyi "Eyep yuzuy Ö O usuy Gd Ügep NUcIy DUT YULAJ İN) Yefoe 'ünana “9p Soptumaf epyos “İy Da B09 “iys D9 öm,, VOZLENVNUGU zuruyaod: 9K0İNAN ıyagasuma “yaamgO WLP yKTONRUYO SÖÇ XÜYDRÇI 3P? AaTUd. dN daaB yATOREA UN OBAL OYUI SUOİYLİ GAS IP UN TÇ aP NÜ V ©düna- çucryud' 9V7 “AMNAVLİ' UÇ NS 1190 dİNDA UN ZayaP PARDAÂYANIN OĞLU r?" Müteşekkildi. Gâyet ta- ©ri Söran, Aküsvivay: X Tütüyatş — Yöaldap SAĞ büberdar editdi q. gkrler aralarında köğüğürlar. izlice dinlemiş. Binâtnaleyh Phe ödemez. '& ktal? b“ âldı. Emirlerini verdi. ' ârtık muhakkaktir. Ro ktubu kim verdi ? X Dlıı k”ı hatiin. Bu işten bit hây aö ,e,“"“uh Ketfını ümit etkleltedir. "'Phe nda da bizden kâtiyeğ glnh'“' kümâhdani? & **hııaf" işle neşgul olmamı lü. Sâctia bu iyi üzerine di. 5 &. ı'%ı? h"'"nıx öğleyin Vaka âhâllinas © töctibat âlmığtır. Bu Silükkak t zikirdik ik *H'"* öşek ı? *E ,_î;“ü Gvvel, IZI yağdün “&îh kalktı Ve bağıni dü Üi b 'e önüne öğerek, ödadü .m; di. Söüra şöyle dedi. _. ,,"“î “ptaj biz adam! Yiğit & YG Gönaermek Içi dör. Bt söçmin bir geyi. Pâr. "“ı Bababi gibi, emsal; di İzsen Böğleleriii &ö l: W'lhhı Böstürdikten son- bite hayatlarını kurtarabi. *Fir madem ki © elime ki benim işlerime en. İ gel oluyor, onu, muvakkaten de olsa, berböst Birakücak kadâr deli Hağilim!.. Delikanlının bif Baât içinde ölmesi lâ. zikdir. İsâp öden tertibâti derhâl ali. hız. —— Konçini de emirlerini vermiş ola- tak mohseüyör., Ben de onları değiş. tifmeği tamâmile unuttum. Akuaviva endişeyle sordu: — Yani, sgerbest mi bırakıldı? — Hayır monsenyör, fakat korkaâtım ki, bu anda, “Gönen oda,, dâdır. — Lürümsüz bir-tulum oğlum! B: ğer henliz geç değilse, derhal gidip bu işkenceyi durdururi! Parfe Gulâr yerinden fırlayarâk: — Gidip bâkâyım, monsetiyör! Diye bağıtlı Ve dişâtiyü çıkmak Uze fte kapıyı açtı. Fekât âyni Samandi dehşet içinde, olduğu Yerde Mİlândi. Pardâyâan önüne dikilerek — Şolürü kesiyor ve onu odaya girmeğe mesbuf ediyordu. A M Pardayan güzel Per&ti kolundan tu. tarak höcreden çıktıktan sönfa gardi. yana yaklaştı ve: — Bizi yukarı kata götürün, dedi. Ve Gardiyan, bu emre de derhal ita- ât etti. Başrahibenin emri sarihti. Kâ: gıdı hamil olan bu adama, gözü kapalı itaat etmekten başka, çare yoktu. Yukarı kattâ, Pardâyan, bizzat ken- disi, onu bir kapının ö: Şunu söylemek lâzımı Peret kolu- nu tıkmıştı. Bu herhalde aralarında u- yuştukları Bir işaretti. Pardayan tektar emir verdi: — Açın: Kapı açılıncâ Peretle beraber içeriye girdi ve yavaş sesle sordu: — Bu iki yataktan hangi, çocuğum? parmakla, DERSLERİ saç düök rt: avuvar tor — haksız olmak maniliciir Çel harabe, felâket, illas bayanması). * Balvisi rüine (): rülm re (1): pediür — pedikdir (ayak parınakları. FRANSIZCA n cilâlanması; bo; : totdl — yeldim FRANSIZCA DERSLERİ “bayın ver hekinelik.,, Bay huksazdır. “bay ondak isl emiyor2,, Bay' istomerler mi ? “belki sisin var hak.,, Belki haklısınız; mais j'en ai dâjâ essay& de ces remödes... (me jem- o deja eseliye dö ae rümed,) “fakat benim ondan var evvelce tecrübe ediğmiş;.bu ilâçlardam.,, — Pecut.ötre aves-vous raison, (pötetr ave-vu rezon). Mönsieur a tort (müsyö a tor): (mösyö nan vö pa?) Yeni kelimeler üzerinde evvelce gör. müştüle. Onun için, yalnız bazı Lerkip ve tabirlerin Üzerim - Haksız almak, e. Haksız (dır). a tort: müsyö a tor var haksızlık.,, Bay haksız (dırlar), Dikkat! Burada, karşımızdaki birine hitap oderben “sen” veya “gin” demmeyip, gaipten bahseder gibi “bay” denildiğini görüyoruz. Bu, fazla nezaketten ileri gelen hitab şeklidir, Bu dersimiazde geçen füillerin tasriflerini Bu şekit dilimizde de vardır ve biz, üçüncü şahısta hitab nönüt uno fiketlon â İ'eau de coloği e, bay/” Hayhay bayım, buyurtun... en estece? (A (fet v senplüman: tün friksiyon a la:dö: kolony.) “yupım bana sadece bir firakksiyon: H su: Bolonyanın. , Bana yalnız kolotüya, (suyu) ile-bir friksiyon yapın, “hekadar dir Vuf,, Kaç p;n? (ne vereceğiz?) Faites.moi simplement wne friotion â Veau de Colüyme, Faites.moi simple: PARDAYANIN OGLU 405 di üüüi klekede ea eeeij —ai eiieledirdi KâlMAmMiŞÜ, Buna Tağımen çenrelerindi sevinç Ve merinlniyet görülüyordu. Pötgembe günü olan ertesi — Gdbak saat doküzdü, hapishâneniti bulundüğü çıkmâr sökağa giriyorlardı. Yantlarıt- da, akşam üzeri görüşmüş — olduklâri kötkunç çehreti adamlardan ön beş ki- gi Vârdi, Grengay, Hapishâneye hücum tenek mâksidila bi Aadimmlâtı tütemtişte. fşi sağlama bâğlimak İstiyördü.. Ve fiiyeti fehaydı.. Patdayan râhip Parfe Gülâr tâkip edetken, kendi kendind şöyle detişti: “Yarın sabah gidip bu rahibelerin Ba- pishâfesini yakından tetkik edeceğim.., Ertesi gün, kapılarır. açılmasından ev- Ve Sektönöre sokafında bulllüyosdü ve Bit yete gizlenerek Parfe Gulüri bek Tiyordu.. Râhip kapidin görünür — görünmez, Pardayan önu takibe başladi ve bir düs h3 göğzden kaçırmadı. Önun hüpishane- den girdiğini Ve Blriven — sokağındât ç ğını Bütün gün, bıkmadan — yörulmüadan rAhiBiI takip Gti. Parfe Gulâr tühtelif Tüâhüllelere Mmütemadiyen gidin geliyot fakat hep Homri söküğmma avdet edir yordu. Kâh Ekriven sökağından gite- YEk, gilkmez sökeletan geleryör, BÂN çik mar tokağa giriyor vt o zaman da Par- dıyâh onu Ekriveti sokağında bekliyor du. Bunun üze-ine şu kati kararmı ver- e mahal yoktur. A- ca etmiştir. Kararı veçhile, hapishaneyi yakından tetkik etti ve o zaman, kenarda gizlem- miş gibi dutan kilçük ev, nazâarı dıkka- Rödüü düha büyük 5e dikkatle tti . Hiç şüphe uyanidırmâdan, komşülâ: Tit döğinr atadı. Ev mühâkkâk ki mee tüktu. Kapı hiçbir zaman açılmıyordu. Penttrelerin âancürlüri dalina siütiki ka paliydi. Diğer taraftan evin — tamme üit olduğu da bilinmiyordu. Pardayarı, metbmuniyet ifade eden bir tebesdümle, kendi kendine şöyle dedi: — Pekâlâ Hiin kime dit öldüğü, & hörünüyetlii bir mesele değildir! Fakat Aküavivanin bürâda — taklandığını ye min edebi! ! Artik bundâü dotirâ bü rabibi takip &tmekde, vaktimi Böğüböğü na geçirmeğe hiç de füzüm yoktüz, Me- sele gayet basittir: Bu eve girmek |â- zım, Bu kolaydır. Fakat mMesele yu. vasında, yakalamak istediğim kuşu ür- kütmemektir.. Bu şüphesiz — çok dahâ güç bir iştir ve bu hususta bir hâyli düşünmek lâzım Vakit gecilkmişti. Evine döndü; yee meğini yedi ve odasına kaâapanarak, A- kuğvivanın yafına nasıl — sokulacağını düşünmeğe başladı. Bütün gün sokak- taydı. Jânı görmediği için endişe etmi- yordu. Onu bir gün evvel, defineyle uğraşırken görmüştü. Başma Dir felâs ket gelebileceğini hiç de düşünmiyor. du. Pardayan, odasında urun müddet dös Taştıktan Sonra, #ihayet yıu;ı girmeğe karar vterdi ve köndi kendine şöyle de di: — BA iyi Rkirlet, banâ; uyutlen ge- lif. Yarın sabaka kodür bekliyelim. E- gasen, şimdi artık Gök göğ. Ertesi sabeh, Pardayan henür plânem nt kurmamuştı. Sentonore — dokağıtda Bulmuş ölduğu kâğidı cebine, yerleği tetkik tini celbetti. Pardayan bu evi, hâpisha: tirdi ve evden çikarken şöyle düşündü! — Trois et denx; cingi et trofö, hult francs en tout, Monsicur. ettiğimiz gibi, ekseriya müfred değil, cemi olarak söyle. vous avez tort: (v save tor) riz: “Bay ne emrederler?,, v.s. gibi. (trua e dö, sonk, © trua, üi fran an tu, mösyö:)