« ) | İBizGEsEReETEZE PBZE N df e | %Eğââiîîâşîîîîğâşşğg; BETEE , EÖRREşiHeniğ o | z çet : ğ ğ'.u;,%gğ!şğıışı'gğoîğ Di : ST î-zı'ğlfuo--âi SiT DA VP REK iğtzi ; e ç ğ;ğ;ğ îğ'mâîg“ğî H İ 3 KD | YA GÜL ğşâ > 4 - g I -*ı'g SO SZTESLERMERİciLİşl! Diki GşE İ giri : _%ârı Si Eleş pEE D daş e : Öle D Gip A linleri ei |: S-ğ ğîî 'â-ısâ ” :ğş' Ki » ?şi'ğ% çŞi T ğâı;ğ r: BHS E : : ğ . ELEĞ ; "ğîî; î% ğ ğ.î : P. Bi Mi ge 300 PARDAYANIN OĞLU Jtn, ağzına kadar açık duran büyük | duğu odada dolaşmağa başladı. Bir ka- demir kapının arasından, mütemadiyen | pıyı kapayan kalın bir perdenin önün- Birip çıkan müthiş kalabalığı gördü. Bü. | den geçerken, yerlerinden — oynatılan ğ koltukların gürültüsüne — benziyen bir gürültü duydu. Bir sevkitabilyle durdu ve şöyle diyen bir ses duydu: — Burada, hiç kimsenin bizi duyma- 81 tehlikesine maruz kalmadan münaka. dal, onu hususi dairesine götürdü. Hiç olmazsa burası sakin ve rahattı. Kandal iyi cinsten bir şi$e şarap açtı ux.md.:îkm.mıı;hmu oıs:: ve önü masa üzerine koyarak. bardağı- “laştırdı nt Janın bardağiyle tokuşturduktan son. ve5 hakle sıkrlarak mırıldandı ;ı. babasına haber vermeğe gitti. Beş ]“Vr:!_lh' şeytan! y lakika geçmemişti ki, avdet etti v e eati Kendilerini yalrız zannedenleri ikaz *için, öksürecek, gürültü edecekti Tam bu esnada bir kadın sesi cevap veriyor- du: — Dük. cahiplerden hoşlanmadığını- zı biliyorum. Buna tağmen size bir ta- hip getirmek cesaretinde bulundum. — Babam halihazırda, bazı ziyaretçi- lerle görüşmektedir. Onlardan — sonra derhal sizi kabul edecektir. Bunun için Tütfen biraz sabretmenizi rica — ediyor. Tan, kendisine karşı hususi bir ehem miyet atfedildiğini pekâlâ anladı. Ve büyük bir nezaketle: Pardayanm oğlu hayretle düşündü: — Bunun ne ehemmiyeti var mösyö — Madam Konçini!.. O zaman işler dedi. Beklerim, — değişir!.. Konçiniler beni öldürmek is- tiyorlat.Gizlice neler tertip ettiklerini öğrenmek menfaatim icabındandır! Din- liyelim ve kabilse görelim. Jan, biraz evvel yapmak istediği veç- hile _gıdnm edeceğine bulunduğu yer- de hareketsiz kaldı. — Nefesini kıstı ve perdeyi bafifçe aralıyarak gizlice içeriye baktı. — Hepsi bu kadar değil. Sizi terket. mek mecburiyetindeyim.. İcra edilecek bir emir var Esasen gaybubetim gayet krsa sürecektir.. Eğer — isterseniz sizi bekleme salonlarından birisine götüre yim. ü — Hayır! Teşekklir ederim. — Yalnız: | Tıktan hoşlanırım.. Avdetinizi — burada | bekliyeceğim.. Tabü bunda hiçbir mah- zur görmezseniz. — Ne mahzur olabilir, canım? — Sizi Üç kişi oturuyordu. Bunlar, w--ktan tanıdığı Leonora Galigay, dük — Dener- non ve tatlı çehreli uzun boylu bir ihti- yardı. Depernon aşikâr bir soğuk kanlılıkla cevap verdi: — Madam, muhterem peder mademki Genç irkek SA İMİ, <us, göÖSteren * < hararetle, derda) ; ; — Hayır, aziz halâzkdmm! diye *- ğırdı. Hayır! Siz benim hayatır ı t Ko £ ç ğâ Di ğ £ $ Ho h İlihe : Hişdeti li İş odukşli S & .E—“—Iîlğğ I"iîg'jâ%Eğkâl. z : ğğ*fâ%ğgî Yi h Şi P dlgisie Seğeşistıı Sa eeti : gâş*;şg!wsğ—?şğg İLİRİR aa DİLİİIR X Ali eli bi İ gü V Ddi ityadiş Gi d e RİLL e B A Pi Hi Mf İ » B g dğsdieedı 3 gîğ SY ââş ğ ğğ'“x sâS h S2 . 'îj .ıı-ş .<; %â—ğgğgââî £ 3âğâğnî s43: Pi İnile | İi ö AMi ÇHL Siisetğrıili 1068 Banl34 t ğîâîâââğîââğğ_ğşâeğğğğğîâğîâ bi ĞE ğ ; Ğ 2 Z PARNAYANNOĞLU O Z7 herkesin nazarı dikkatini üzerlerine celp ettiği için, mukavemet edilmez amirane bir hareketle onu yana çekilmeğe mec- bur etti ve lâkayt adrmlarla Sentonore tardınız, canrm! Emin olunuz ki besu| sokağından aşağıya inmeğe başladı. hiçbir z&man unutmıyacığım. Sizin öl- düğünüz iddia ediliz ..Ju. Size yemin ederim ki deli gibi olmuştum. Jan, alay mu ettiği, — yoksa cidd' mi söylediği belli olmaye- ““- tavırla: — Bana cidden şeref bahşed'yorsu- nuz. Fakat ben de hayret ediyorum. ” nim gibi sefil bir serseriyle meşgul ol- mağa kim tex.:zül ediyor? FK ulkollarını havaya — kaldırarak bağırdı: — Kim mi?. Kral mösyö! Bizzat kral, nazırlar, bütün saray.. Dün bütün gün, sarayda sizden bahsedildi.Bugün de bü- tün şehir ayni mevzu etrafında konuşu- yor, mösyö yiğit Jan. Sir günün kahra- manısınız.. Ve bunu yalnız siz bilmiyor sunuz. Kont dö Kantdal yüksek mevki sahibi insanlar gibi yüksekten konuşuyor ve Mmuhatabının yoluna devam etmesine ma ni olmak istiyormuş gibi tam karşısında duruyordu. Yiğit Jan etrafına seri bir nazar at- fetti. Bir sevki tabiiyle kemerini düzelt- © ve elini kelteenm kıpzasına — dayadı. Kendisinden ne şekilde bahsedilebilece- ğini tahmin ediyordu. Kralla nazırları kendisinden, sitayişle bahsedecek — de- ğillerdi. Pekâlâ anlıyordu ki, sağ olduğu ınlı— şılınca, şehrin bütün polis kuvvetleri xgine takılacaklardı. Halbuki, bu deli- kanlı, heyecana kapılıyor ve ismini yük- * k sesle ve herkesin pekâlâ d---bül->e- ği bir eşkilde bağırıyordu. — Maamafih, gözlerini bile kırpmadı; hiçbir ikazda Gönç kont dö Kandal buna aldırma- dı Lâubali bir hareketle onun — koluna girdi ve onunla yürümeğe başladı. Jan buı hr çe kızdıysa da yüzünden hiç bir şey belli etmedi ve en — saf tav.” : sordu: — Bu büyük şahsiyetler, ne diye beni benimle meşgul olmak şerefine garkedi- yorlar. * — Bu sorulacak şey mi?.. Monmariz hâdisesi münasebetile. — Mevzur' * 1 editan yegâne —mesele udur, mösyö.. Ah! Yarabbim kimbilir ne heyecanlı ve güzel bir şeydi bu! Orada bulur—uş ol- mayı nekadar isterdim!.. Ben de sizinle “bir''ete C€ üşürdüm, — “-yö. Olur şey değil. #örülmemiş bir gey! Bir tek edemn ,yüz küsur kişiyle döğüşüyor... Ve bun- lardan b'lmem kaçını öldürüyo: ve ya- nlryır?hddlnıkhıvehydhıî& —mıyacağı bir şey!.. . — Bütün bunları ben y:p= ki, tali bana yardım etti işte Bu kadat. —— — Ama yaptınız hat Ya — infilâk? Söylendiğine göre onları mertçe ikaz etmişsiniz. Kendinizi uçuruyor sonra.. işte sapasağlam kalıyorsunuz. Bu âdeta bir mucizedir. Ve bütün bunları yalnız za YA a hîmkjdâıl Kıymetli arkadaşla- rem bana yardım ettiler, — Üç kişi, evet — biliyorum... Fakat onlar aşâğı yukarı herşey bittiği zaman eldiler. wı_y_ıcışw ki, iyi malümat almış- sınız. Fakat söyleyin bakayım — mösyö, 'şarayda herkes sizin gibi müsamahakâr bulunmadı. Sadece, — delikanlırım sesi | mr davranıyor? Pa PS KA A GR A LA N A - lâzımgelmek Tâzımdır, lâzımgelir - fodra — lâzımgelecek Falloir: faluar il faut: *I fo il faudra: il « ben de itişip kakışmayı hiç sevmem, — Vona n'avez rien â döclarer? (vu nave riyen a deklare?) “aksin yok hiçbir şey e. beyan etmek?,,