Hamamdaki kadın Trenimiz Havzaya geliyordu; düdü. Bü öttü. Yol arkadaşımız Samstınlu | davavekili Bay Rüştü: — Baykuş ses! . diye gülümsedi. — Nedir baykuş ses olan? — Trenin düdüğü., Bu ismi Havza. İllar takmışlardır. Zira eskiden hep a- Tabacılıkla geçinirlermiş... Fakat son. ra, meşbur hamamları revaç buldu. Havzalılar, arabacılıktan kaybettikle. rini başka ticaretlerden kat kat ka- lar. — Sahi, buraların kaplıca hamam. ları meşhurmuş diye mektepte oku. muştuk. Nerelerden müşteri gelir? — Erzurumdan, Karstan bile gelir. Samsunun şarkına döğru uzanan bü. tün Karadeniz sahasımnm hastaları bu- raya taşınır. 'Tren tamamiyle ağaçsız sahaları geçtikten sonra yeşillik züğürdü bir kasabacığın istasyonunda durdu. Müt. hiş bir rüzgür tozları kaldırıyor. İn . | sanda ne ağız kalıyor, ne burun! Bu Bisli dekor içinde bir otomobile bin. dik. Toprak duvarlı toprak evlerin a- | rasında uzanan dolambaçlı sokaklar. | dan geçerek Arnavut kaldırımları üze | rinden bir yokuşa doğru tırmandık. | Diği sabalarınkilerle kıyas edi k böyle hallıca bir atıçı dük kânmm önünden geçtik. İğte hamam- lar... Bımlar, ayni zamanda oötelde... Geceyi burada geçireceğiz. Otel, banyo mevsimi için hazırlığı. ni yapmıştı. Odalar gicir gicir böya. l Orta Anadoluda nadir raslanır bir rahat ve haşaratsız gecelenccek yer... Bütün bir kat otel, Sonra, bodruma dar bir merdivenden zemin katına geçiliyor. Burası da Bursa ha- | mMmamlarının pek iptidaisi tarzında bir küpliridir. Umum! havuzu da — var, husus! banyoları da... Al, o geceki ih. tisasımı anlatamam. Yere gömülü o. lan buü banyoya müm ışığıyla girer. vÜr el eelğri Almanca dersleri HABER'in lisan derslernil tec> eden heyetten bir muallim hususi gl. manca ersleri vermektedir. Bilhassa ikmal imtihanlarına pek kisâ Zamüli. da yetiştirir. Şerait ehvendir. Habrı e “Almanca hocası” rümuzuna mek tupla müracaât. HABER AKŞAM POSTASI VDAHE Evi Istanbul * Ankara Caddesi & Posta kutusu : İstanbal 214 g7 Hgrar adresi; İstandul HABER Yazı işleri telofonu YYATE idare ve ilân 243970 ABONE ŞARTLARI Türkiye — Eeni yaco Kr 2700 e M HK v ken, kendimi lâhqc giren bir ceset sandım.., Bâreket versin bayan Zehraya.. O, bütün gece “hanımcığım aşağı, hanım. cığım yukarı!,, etrafımda dolaştı. Ba. na can yoldaşı oldu. Bu otele geldiği. miz zaman, kendişi ilkönce dikkâtimi celbetmemişti. Şıprtık terliklerini sür. terek yürüyen siyah yeldirmeli, siyah baş örtülü bir kadındı. Yüzü gözü muntazamdı. Pakat hiebir cazibesi yoktu. Hamamdan çıktıktan sonra: — Kimononuzu mu vereyim, yoksa bornozunuzla mı iştirahat edeceksl. ? - diye sordu. — Hayır, Zehra hatımcığım, Kuru. nuüpegiyineyim, daha İyi-.. O, taşralı bir hamam natırı gibi de. ğil de, adetâ usta bir famdöşambr gi- bi bana yardım ediyordu. Giyinmem bittiği zaman, arkadaşlarımın odası. na gittim. — Kuzum Zehra hanım, içerden ba na manikür tukımınız dA getirin! . di. ye seslendim, Avukat benimle alay etti: — Tam anladı.. Manikür takımı!... — Anlamaz mı?, otel hizmetçisi, de mindenberi konuşuyoruz. Görmüş ge. çirmiş bir kadın!.. —- Bu sırada, Zehra kapıda belirdi! — Anlıyâmadım efendim... Ne iste. diniz? Bay Rüştü; — Gördünüz mü*? - diye alay etli. — Man'kür takımımı istemiztim. — Acaba neseserinizin içinde mi? Onu getireyim de siz bakınız.. Ve seğirtip gitti. Bu gefer: — Gördünüz mü? , demek sırası ba- | ha düştü. . Değil manikürü, neseseri bile biliyor. Geri döndüğü zaman sordum: — Nerelisiniz sis, kuzum? Silik bir sesle: Yeh... » dİ_V.'p haykırdı. . Ya me... Ben buralıları ta uzak- tan bakar bakmaz, hallerinden anla- rım.., Sen nerelisin ? — İstanbullu. — Hâangi semtinden? — Kadıköylü, — Burada ximinle berabersin? — Yalnız, — Neye geldin? — Kocamla beraber gelmiştim. O, zabitti... Öldü, Ben, op senedir burada yım, Fakat, yalan olduğu hem halinden, hem mantıksızlığından belli: Ne mü, nasebet?.., Zabit karısı olsaydı maaşı olmaz m“dı" Su imizi dakları kıpırdıdl Deminki atik ve pra (VHAHER — Akşam postası amcanın tekrarladık. Onun du, | tik hali bir bitkinliğe, bir hüzne çev, | rildi. Gözleri y.,.ımı hıçkırıkları bir. | T- %rmıyın | Yataklardan biri üzerine Yı Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası Zavallıyı kendine getirmel uğraştık, Fakat hâlâ yüreğimizde hie- | randır; Kimmiş acaba bu kadın? Bu ücra yerde onu tek basına bırakan | Macera neymiş?.. Batice Sllrtyya 1540 yılı 30 haziran günü 397 sene evvel bugün genç amiral Jane- | tius Dorya tarafından esir edilmiş o- lan Turgut Reis Cenevrede hapse | atıldı. Bu kahraman Türk denizcisi çok fena şerait altında esir edilmişti. Kor sika adasının Kabiu ve Bastia liman. lırı arasındaki Jiralara koyunda ge mileri bağlamakla meşgul olan Tur- | gut ani olarak baskmma uğramıştı Tayfaların çoğu l».arıya çıkmıştı. (.emılfnn de bir kısımı karaya çekil- mişlerdi. İspanyol kadırgaları Turgudun gemisini her taraftan sararak rampa | etmişler ve Turgut bu vaziyette an- cak bir defa ateş edebilm Türk levrnl]znnin çoğu öldürül- müş ve esir olanlar da zincire vu- rulmuştu. Turgut kendisini esir eden ami- ralin yaşlı ve tecrübeli bir denizci ol- duğ ğunu sanıyordu. Halbuki Janetio henüz Hıyıklan terlememiş bir genç- . Türk denizcisi onu görünce bir- den: — Ah, demek ben böyle bırqo- <Cuğaesir oldum.. diye bağırdı. Bu, İspanyol amiralini tahkir et- mek demekti. Janetiu hiddetle üze- rine yürüdü ve yumruklarını sıka- rak vurmak istedi. Turgudun bir sa- niye içinde gözlerini kan bürümüş- tü. Kalın zincirli kolarmı süratle ha- kaldırarak kendisine yumruk i amiralin kafasına dnqm kaldırdı. Bir defa indirseydi o- nu ayakları altına serecekti. Fakat ©, zincirli kollarını yumruğu savmak icin kaldırmıştı. Bunu gören mağ- rur amiral büsbütün hiddetlendi ve bu sefer süratle kılıcını çekti: — Bana karşı duranmhakkı ö- lümdür,. diye bağırdı. Turgüt hiç kıpırdamadı. Faka! ateş saçan gözlerini karşısmdaki tüy: süz amiralden ayırmıyordu. Zabit- man denizciyi öldürmemesini tica ettiler. İşte Turgut bu hiddetle ölümden kurtularak düşmanımın esiri - kaldı Fakat uzun müddet hapsedilmedi. Derhal Anderya Doryanın kadırga: sının fersaları arasıma alındı ve üç sene kürek çekti. Köpüklü denizlerin kahraman Türk reisi her gün dişlerini biribiri- mül etti. Artık çıplak vücuduna kamçı yemeğe bile alışmıştı. Turgu: dun üç sene nasıl çalıştığını göz ö- nünde canlandırabilmek için, yaptı- örini bir kaç salırla küydedelin: Ce mide kürek çekmek şöyle tarif edi- liyor: “Bir oturağın üzerine çivilenmiş ıllı kişi tasavvur ediniz ki anaların. | dan doğdukları gibi çıplak birer a- | otura; yakları kendi bulunduğu basmış, diğer ayakları önlerindeki ——”'——Tînar hırsız> — Siyah centıımeh 70 — Ev sahibi hemen bütün arkadaşiş rına tabanca dağıttı ve: — Hazır mısmmız baylar? diye sordu. Ve onlârdan müsbit cevap alınca bir llf meye basarak nb:( bir sevinçle —ııl — Baylar Kara şölge benim esirimdir! 71 — Beş kizi karanlıkta —merdivenleri indiler. Kalın bir balr ayak seşlerinin duyul masıma mâni oluyordu. Yemek odasının ka ptsi yarı açık duürüyor, hiçbir işık yanmıyor el | d Fakat hirsizin, kilidi zorladığı bir Aletin | gıcırdim düyütüyordu.. Şarltan Birdenbire öne doğru atıldı gaç maz, elekirik düğmeeini LAvren& Şariton odaya atr çevizmiz v Mh sesi duyu! inden — düşüre girdi k üzete | Yazan : 397 sene evvel bugün V Ş . e ea mlyet -İKahraman denizci Turgut Reis esir edilerek hapsecalidi Elleri kalın zincirle bağlı idi. Fakat kendisini yumruklamak ıs!eyeıı amiralın üzerine öyle yürüdü ki... ! ler Janetiu'yu yakaladılar ve kahra- | ne geçirerek bu öldürücü işe taham- | : Niyazı Anmet turağa dayanmış olduğu halde el!n. rinde tuttukları takriben on beş İn- giliz kademi uzunluğ Zi bütün kuvvetiyle ve önlerinde bulu- nan kürekçileri de ayni suretle eğil. meğe mecbur edecek surette ileri a. tyüdlür Ve Küreklerin Yabir srielgk rince çatırdıyan oturak üzerine- ve ayakta bütün kuvvetleriyle geriye yatıyorlar, İşte bu halde zavallı karsalar ba- zan mütemadiyen on iki, hatta yirmi | dört saat kürek çekmeğe mecbur o- hırlar. Bu zamanlar ekseriya yorgun luktan küreğinin üstüne düşüp bav- gin kalan arkadaşlarına benzemek- ten meni için gardiyan denilen forsa mühafızları bunların ağzına şaraba batırılmış birer ekmek parçası atar. lar. Bir aralık geminin kaptanı, yahut reisi forsaların — daha ziyade kırbaçlanması için hiddetle bağınır. | Bu tazyika dayanamıyarak bayılan zavallılara inanılmaz, mahsus — ya- prp yapmadıkları anlaşılsın diye mü. temadiyen vururlar. Ekseriya ba- yılmanm hile olmadığı zavallının ö- lümü ile anlaşılır. Bu alelâde bir hadisedir. Derhal denize atılırlar. Bu vaziyette çalıştırılan — forsa: larım hepsi gemi reisinin en amansız düşmanıdıtlar. Onlar daima başka bir geminin rampa — yaparak harbe girişmesini isterler. Bu suretle kur- | tuluş ümitleri bir parça artar. Forsa- ların gemi reislerine kasşı besledik. leri intikamın ne derece şiddetli ol. duğunu anlabilmek için küçük bir misal vermek kâfidir. Koncini ve Şövalye dö Rameza şiddetli bir muharebeye tutuşmuş- lardı. Koncini arkadan aldığı bir ya- ra ile forsaların arasma düştü. Teh- likeli bir vaziyetteydi. yarası olduk- ca derin ve tehlikeliydi. Fakat forsa. lar buna dikat bile etmediler ve re. isleri biribirlerine atarak ve dişleriy- le ısırarak parçaladılar. .. » Turgut çırılçıplak etrafına bak- madan kürek çekerken biri yanma geldi ve şöyle dedi: — Sinyör Daragut bu, harbin bir âdetidir ve gürümsedi. Bunu söyliyen Türklerle uzun müddet mücadele etmiş olan Lava- let dö Barizö idi. Bir vakitler Turgu. tun gemisinde forsalık yapmıştı. Turgut amiralin yüzüne bakma: dı. Küreğini çekerken: — Ne yapalım, dedi. Taliin bir tebdili.. . . . * Barbaros Hayrettin paşa Fran: saya gelerek Tolon limanmda kışla- mıştı. Turgutu hatırlryarak Cenev- reye haber gönderdi. Derhal — fitrei necat ile brrakılmazsa harp edeceği- ni bildirdi. İşte bu haber üzerine kahraman denizci 3.000 altın ile öldürücü işten kurtarılabildi. atlayacağı sırada birdei T4 —Haylcırarak yere dilştü. İçine cereyan veril; alan tel kafeş tesirini göstermiz ve müthiş bir sarsıntı tevlit etmişti Potix hafiye yaklaşmıtı. Fakat tam — oradan | & tabancasını çekerek hırsızı tehdit otti. -- acümesinin bu.