ALMANCA DERSİ lik sahi. iilecektir) parçayı iz. Bu sizin v ihm etmeyin, rşılaştırırsınız ve hatalarınız varsı görürsü. » Yalntz, bu hatalar hangi nokt3lara aitse, c rzoktalar yap “daus - görecaği Siz türkçeye ç hemen hemen her - Bün YNY ECIY aSUDYIS SP 357 UYOYU 7 zden geçirmeyi *gösed “ursoy çe tercümesi ile n, sonbahar tatilimi "MOĞ SYA SPUl ALMANCA DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile tuaasüsa ti tekrar g DI - mlarıma yardım edebilmek en bi (Her taklı Haher gazelevine aittir) mm yanında, köyde geçirirdim. O çıl odâ vermiştik, bi kellifelli bir adamdı. rdiğimiz türk naralı “Deniz kıyısında” resmile takip lebaykı Sasörı 'e *URS0180 'yydu 'Tyueaçe ıde bundan evvelki derslerimizde verdiğimiz izaha. Bu derste yeni resim üzerindeki çalışmalı balısinin tam tercümesini lemadan evvel geçen dersimizde b.tirdiği 18)8101)84 Y9991U9)14809Z23 Amcamin at yetiştirmesi bütün havalide meshurdu. O zaman alurlarında hle aygır. on Hir macar aba v Geçen dersin tercümesi Çiftliği tahminen 600 dönüm bi rer 16 aum tatili,, yaya ve adı ve p ) sep *40po ParaK 39 YOdAŞG 9096 3AY HOROÇULAU BEY3 400 Na ikapelle...) ailjührlicki pusrı mayansağ aplaadğ 9UN wü:hst cin VOĞ dd Deuuscllanda? ste aller Ströme Deutachlanda ist der Rheina ist dle ands ” “şgaogoyuuonu LAĞ Ba * MAZUNUI KİĞEKPLORT - 3, *auUoŞğL Stü ZUYUJK U0A gS n Sep NaK SIRNOASŞILAPUP A0T < * 'ZaZAPI des söylüyorlardı. (sangen Br. B xeç * 'yuAkay 'NaYoK u apurıposga * api' şunyösye — uoyyoyosadıası * 204f HOYAS - TI YORNVEIN DERSLERİ çeviriniz st der gehönste aller Ströme arkı ŞALDİNE ADYYIMDD uöyüzoğ — PpwWsif PUYAMAYDE) ) M zö| * “ıpıyes “zeuay 2234 SOSOŞP YOLMURÜNN Dreç “TLUĞ r SND0 USU geee “sazgu gee Türkçeye Almancaya çeviriniz ç 1 — Şarkılar (Gesang) sahil ve dağlardan aksediyordu. ALMANCA i şarap sarp yamaçlarda yetişiyordu. opunlazo SH zahlreiche Fremde besuchen 6 — Kolonya gehri Almanyanın ea büyük gehirlerin. yuUz'UBUZA v s-zp Yydafiyyo 1ay HSY Ha HapuLayılıOU UNyAĞ HlUUL UN va — Wer besucht alljâhrlicli Deutsehitand? — Wo wâchst cin fi 8 — An den Hüngen der steilen - Felsen feuriger Wein. — Vapurun güvertesinde banda (Die Bo neşeli garkılar çalryordu. 4 — Alman halkı çok şen ve misafirperverdirler. 9 — Wie ist die Bevölkerung Deutschi 5 — Ateşi 10 — Die Bevölkerung Deutsehlands ist fröhlteh, lustig und gastfrei, (Ç epuz33KOP DUDAŞÜ LaTHo PRUOĞ 10P 381 *SpUB'YOSMMACT TUMIS SIplE ASUOYIS 19P 15| 3 — Yolcular mızıka ile 3 5 8 5 t g > &e g z 4 4 ğ .£ gğ 5 E A eli | z; St EK B1 ğ - ç 4 £ ğ k:| 5 — Welcher ist der eindruckavoliste Tell dus Rheins? £ * & â g ş ; B 4 “ * ü ğ B 4 £ 3 3 l v 10 — Sahilde birçok (zahireiche) küçük kassba 6 — Der cindruckavollste Teil köyler vardır, Strecke von Mainz bis Boun. '& 2 3 3 g £ 'a ğ 5 x l n 4 — Die ._._ t Eyreğ sagema — vedunsefyyur * yUz S 2 A00 N 2438 J9 AYAOYPD DÂLMAYE HAPASTAŞYAK UAMNA BEHİ HO P *'gırsnıu UEYEİ Epandea 'opusa SUYNLL2Y 234 PARDAYANIN OĞLU PARDAYANIN OCLU. 235 ————H——————— —— ——— —— u. Sonra, delikanlı da artık fazla kaçı- yordu: — Bu da ne demekti? Eve — girdiği ancak bir çeyrek saat oldu. — Buraya yerleşiyor! Beni eviriyor, — çeviriyor, Babasınım evindeymiş gibi hareket edi- yor. Hâkimi mutlakmış gibi — konuşu- yor. Ve bütün bunlar kâfi değilmiş gibi, büu defa da arkaklaşları evimi işgal etmek istiyorlar. Ne oluyor. Yani? Hele ondan öğreneceğim şeyleri öğreneyim de gö- tür dışarısını natıl — boylıyacağını.. Za- ten doğrusu hareketleri de beni endişe- ye düşürüyoz.. Bu kadar güçlükle top- lakhığım küçük serveti biran içinde silip üpürecek kabiliyette olduğu da halit- den belli! Karkan, onun, yerinden kımıldamadı ğınt görünce, kapıya doğru yü Nahtar kapınım Üzerindeydi. Anahtarı çevirdi, sürmeyi çekti ve, kendisine hid- detle bakan kadının mevcudiyetine bile aldırmadan, kemali arametle arkadaşla- | rtnı içeriye aldı. Karkan, kibar ve nazik bir tavır takı | narak arkadaşlarını takdim etti, Koltin kol onları öyle toğuk bir şekilde kargı- | hadı ki, iki bedbaht açtan başka kim ol sa mahcubiyetinden yerlerin dibine ge- çerdi. Fakat iki zavali: sefil, hiçbir şey görmemilş ve duymamış gibi yaptılar.. Bilâkis tebcasüm ve termenmaları tezyit ettiler ve Eskargas, elinden geldiği ka- dar zarif bir şekilde eğilerek şöyle dedi: — Başbaşa bulurlduğunuz bir sırada ı sizi rahatsız ettiğimiz için, affınızı is- | tirham ederiz. Fakat dostumuz Karkan, | kandisini akşam yemeğine davet etmiş | olduğumuzu unutmuş galiba. ı Örengay da şunu ilâve etti: | — Hattâ, sırf onun için, Paspertu o—i telinde, hususi olarak nefis — yemekler ısmarladık.. Paspartuyu biliyor musu- nuz? Herhalde bilmezsiniz. Parisin en güzel ote) ve Jokantasıdır.. İşte orada yemek yiyeceğiz Kollin Kol endişeyle Karkana baktı: Kendisini terkedip onlarla mı gidecek- ti? 'Tam hedefine yaklaştığı zaman, bü- tün ümtiler boşa mı gidecekti? — Fakat hayır Karkan şöyle dedi: — Affınızı rica ederim, — arkallışlar, fakat maattcessüf bugün imkânı yok, Grengayla Eskargas suratlarını astı- lar kızgın bir tavır takındılar. Karkan da lâkayt bir tavırla devam etti: — Fakat meseleyi başka tüzlü halle- debiliriz. Ben sizinle gelemem, — fakat iz bizimle kalabilirsiniz.. Tanm ne ver. diyte beraberce yeriz. Eminim ki, ma- dam, sizi masasında görmekle bir şeref duyacaklır. Kollir Kd hayret ve hiddetinden ağ- zını açamadı. Fakat çehresi, gözleri ve bütün hali, bu işe isyam ettiğini aşikâr bir şekilde göşteriyordu, Gırgngayla Eska: bunu görmemiş gibi yaptılar ve asilzadelerde görmüş ol- dukları zarif ve kihar tavırlar takınma- ğa gayret ederek şöyle dediler : — Doğrusu hizi mahcup — ediyorsu- tık tahammül! edeme t#iz? Zannediyor musunuz daki, bütüri serserilere bedava verecek kadar zen ? Eğer Karkan müdahale — etmeseydi, kadın, hiç şüpkesiz daha birçok şeyler söyliyecekti. Fakat Karkan aç kalmak lchüıkıılnl göze aldı ve hayretler içinde kalmış ve inkisarı hayale uğramış gibi bağrıdı: — Teessllf ederim, madam. Size bah- şedilen bir şerefi böyle mi takdir edi-| yorsunuz?.. Gidelim, arkadaşlar, Yanıl- mışım.. Madamın asil ve âlicenab oldu- ğunu zannediyordum. — Görüyorum ki, sonradan görme hasis bir kadından baş- ka bir şey değil, gidelim? Kollin Kol neredeyse bayılacaktı. Ne o, gidecek miydi? Bu bir felâketti!. Kü- çük bir masraftan çekindiği için bütün ümitleri ve projeleri altüst — olacaktı?.. HMayır!.. Buna imkân yok! — Baylat! Baylar! diye bağırdı. N© demek istediğimi iyi anlamadınız. Ben demek istedim Li, evim meyhane olma- dığı için, sizin gibi, asil ve kibar insan- ları tatmin edecek' bol ve güzel yemek bulamıyacaksınız. Zaferinden en fazla hayrete — düşem. bizzat Karkandı. Bu kadının — üzerinde böyle büyük bir tesir — yapabileceğini aklına bile getirmemişti. Fakat işte mb sal meydandaydı. Üç arkadaş detin biser nefes aldılar ve gizlice biribirlerine göz kırptılar. Maamafih bu zaferlerini sulis timal etmediler. Grengay, becerdiği kadar — nazik bir tavırla: — Biz zaten © kadar aç gözlü deği- Niz. Dedi ve Eskargas ilâve etti: —— Aztcık bir yernek bizli bol bol doe- yuruyor. Karkan da âşikane bir tavırla kadına bakarak: — İstelik, güzel zofakatinizde yiye- ceğimiz yemek bize büyük bir — şerel ve saadet verecektir. Bu teminat kadını bivaz teskin etti. Nihayet, bu kadar güçlükle elde edi- len bedbaht yemek hazırlandı. Bu, fena halde acıkmış olan Karkanın kokusunu aldığı çorbadan biraz gehzeden ve Kaol- lin Kolün içini çekerek ve istemiyerek Golaptaa çıkardığı domuz etinden iba- Tetti. Görüldüğü wveçkile yemek pek de Parlak değildi ve Üç mişafirden ancak birisinin açlığını biraz giderebilecek mik tardaydı. Kadın iki şişe garap d4 getir- mek hovardalığını göze aldı. Üç arkadaş yüzleriri — buruşturarak biriblrlerine baktılar, Fakat Karkan at- tık hiçbir şeyden şüphe — etmiyordu ve katlını nasıl yola — getireceğini öğren- mişti! Zorbalıktan başka çare — yoktu. Hiç çekinmeden, babasının evindeymiş gibi anahtarları aldı ve kilere — giderek oradan, altı şişe şarabı, ou iki yumurta- yt ve bir hayli jambonu hamilen avdet etti. Kollin Kol ümitsizliğinden çıldıra- caktı. Fakat itiraz edemedi. Bu muval- fakiyetinden cesaret alan Karkan etrafı araştırdı ve birkaç kavanoz reçelle daha bazı şeyler buldu. Brigit gülümsüyordu. Fakat bu te- bessüme rağmen, saçını başını yolmak ihtiyacını hissediyordu, Herac - olursa olsun, böylece takviye edilen yemek üç arkadaşın açlığını teskin edebildi. On- larca ehemmiyetli olan da buydu . Yemekler son kırıntışına kadar bite tikten sonra, bir nevi salon — vazifesini gören yandaki odaya geçtiler. — Yarım kalan bir şişe şarabı dasen — damlasına kadar içmek niyetile yanlarına aldılar. Böylece, bir yandan içerken, diğer yan- dan da, kendilerine has gizli göz işarete terile evin hiç de fena olmadığını ve ar- tık yola gelem kadının, Jan servetini kar zanıncaya kadar, ihtiyaçlarını temin ede bileceğini biribirlerine söylüyorlardı. Söylemeğe lüzum — yoktur ki, Kollin Kolün yegâne emeli onları biran evvel kapı dışarı etmekti. Kuduracak derecede