- “Karadeniz dokuz,, mülteci ile geldi Frankocular lta için pasaportlar Madrit Türk sefaretine iltica eden ve kısmazamı Sirag olan İspanyadaki mülteç: kişi dün şehrimize gelmiştir. den biri Madrit #elaretimizin b Sadiye ile bir aylık çocuğu ve diğ disi de İstanbuldan yakın eamanda İs- panyaya gitmiş iki Musevi ailesinin efra d Karadeniz vapuru İspanya sularma girer girmez”tehlike gaşgöstermiş, bir- çok defalar hükümet ve ihtilâlci gemis Terinin mermilerine hedef olmaktan kuru tulmuştur. Vapur Valansiyâya girince bu tehlike ksimen atlatılmış ve burada bir ayda vapura hepsi de Franko taraf» tarı olan 726 mülte Vapu ültecileri aldıktan so: ge ne ayni tehlikeleri atlatarak (yola çık* mış ve kömür almak üzere Maltaya git 1. Gemi Maltaya girerken Madrit setirimizden, müjtecilerden © yolculuk atine tahammül edemiyecek ka- dar hasta ve ve ihtiyar olanlarla kadınlar- dan istiyenlerin Cenova limanına çıkarıl maları bildirilmiştir. Cenova limanı Mal Parlak istik üklenmiştir « Iyada kaçtıkları ı vapurda kaldı taya uzak olduğundan, omültecilerden bu vaziyette olanların Sicilya adasında Siragiza iskelesine çıkarılmas: takarrür etmişti, Vapur bu limana girince mültecilerin hepsi buraya çıkmak arzusunu izhar etmişler, hattâ içlerinde yüzme bilenler kendilerini birer birer denize (oOatmağa başlamışlardır. Yüzme — bilmiyenlerde rıhtıma bağlanan halatlara (sarılarak gemiden firar etmişlerdir. Mültecilerin bu firarına rıhtımda toplanan binlerce halk da yardım etmiştir. Bu sırada rihtume atlıyan birçok kim- seler yaralanmıştır. Bu (vaziyette ada polisi inzıbatı teminde âciz kalmış, mül- teciler de vapuru kısa bir zamanda ter- ketmişlerdir. Keyfiyet alâkadar makam. lara bildirilmiş ve o Karadeniz vapuru içinde kalan sekiz kişi ile Siragüzadan hareket etmiştir. Kaçanların pasaport- ları gemide kalmıştır. Kımlay, gelenlerin içinde bulunan bir Türkle ailesini himayesi altına almıştır. Evvelce buradan giden Musciler de bu radaki ailelerinin yanma yerleşmişlerdir bal vadiyle Türk kızları kandırılıyor İki gün evvel İstanbul gazetelerinden birinde çıkan bir yazı barlar v4 barlara artist (12) temin eden bazı müesseseler üzerine çok hassas ve çok dikkatli ol mak lüzumunu bir defa daha çıkarmıştı parlak bir hayat ve emin bir tikbal vaadederek kamaştırdığı ken: letile ankiğihin bir mütsşese sahibinin o ga- zet8 thüharririne söylediğine bakılırsa Suriye ve Mısırın bütün barları “kabil olsa Türk kızlarile doldurulacak,,mış. Türk kadınlığına karşı kusulan bu bü- yük ve aleni hakaret maattecssl! telerimizin müşterek bir isyanı ile 1â- yıle olduğu ağır cevabı görmüş — değil dir. Türk kadınını Balkanlarda Suriye ve Filistinde, Mısırda ve belki de şimali Afrikada bir şehvet, zevk ve haz vasıta» sr olarak dolaştıran adam bunu gizle- mek şöyle dursun “milli bir vazife gö- rüyormuş, bize medeni bir şeref temin ediyormuş gibi,, bir tavir takınarak ba- kınız neler söylemeğe dahi cesaret ede- biliyor: “— Acentalığım hep ecnebi artistle. rine münhasır kalıyordu. Ecnebiler bu- ralata gelip para kazanıyorlardı Halbu ki, dikkat ettim, para kazanmak için ev- lerde hizmetçilik eden “ne güzel Türk kızları,, var. Bir g rkaç tane güzel Türk kızı iş istemeğe geldiler. Onlara rsa çök bahsettim ortaya Türk kızlarının — gözlerini güze- bar hayatından, artist - Ol pâra © karanacaklarından ilk... Bu satırlarda olduğu kadar açık bir tarzda bir insanın kendi kendisini ağır ir itham altında bıraktığı görülmemiş- tir. Bu düpedüz bir zabıta meselesidir: Bunların ellerine düşen kızların © artist olmalârma imkân m: vardır? Zaten gü- konuşan acenta dan kendi yor ki: bunu farkına iraf ediyor. Di- “m Bizim memlekette iyi dans profe sörleri veya dans mektepleri ölmadığın- dan heveskârları tam artist olarak yetiş tiremiyoruz. Fakat bir çok ( fakir aile kızları şimdi bar artisti olmak sevdası- na düşmüşlerdir.,, Peki bunlar mektep ve müallim ol- için dans, şanı öğrenemiyorlar ar? Ne öğrenebiliyorlar? se de | iğrendikleri bir şey (o var ki barlarda satılıp paraya tahvil edilebi yor? Ne ölabilir bu? kızlara güzellikle ini iyice İstismar etmek yolları talim ediliyor galiba Yazık bu fakir aile kız- larina! Gül gibi taze kızlar şimalt Afri- kanın ye Akdeniz kıyılarının o baldırı çıplaklari'ile dolüp taşan zevk ve sefa- | hat tiğarethanelerinin yemi oluyorlar, mahvoluyorlar demek... Pata kazandık- ları da sadece yalandır. Bu kadınların çalıştıkları yerlere nasıl borçlandırıla- fak ruhlarldıklarını, ne fec! şartlar için- de istismar edildiklerini, soyulduklarını ve taze bir gül gibi girdikleri yerlerde uykusuzluk, yorgunluk ve yıpranmak yüzünden kısa bir zamanda (nasıl sa- solduklarmı, verem olup söndük- iz. Gazeteci ile könu- gan simsar “bol para kazanacaksınız, diye kandırdığı kızları üşe ayırıyor! 1 — Artistler, 2 — Dansözler, 3 — Konsomatrisler, Bizde artist yetiştirilemediğine göre Türk kadınları için birinci smf mülga demektir. Dansözler yani bacak kaldı- ranlar ise ailel şöyle böyle geçindi- | rebiliyorlarmış, Fakat üçüncü sınıfa da- bil elan bedbahtların ne kazandıkların- dan bahse cüret edemiyor, nasil edebilir ki bunlar o beğenmediği (hizmetçiler kadar da para kazanamazlar ve hiç şüp hesiz onlardan çok, daha pek çok bed- bahttırlar. Medeni âlem genç (Kızları böylece düşürüp zevk yerlerine bağla- yanları, “beyaz et ticareti, Yapmakla itham eller. Beyaz et ticareti (o denilen kadın ticareti bundan başka bir şey de- gil Fakir aile kızlarını kandırdığı sözle rile sabit olan bu simşar üzerine alâka darların dikkatini . çekmeyi bir vazife Titülesko »- Litvinof mülâkatı Paris 29 (A.A.) — Annecyden Havas ajansına bildirildiğine göre, Titulesko, dün Annecy gölünün ke- narında kâin Talloirs'de gizlice Lit- vinof ile öğle yemeğini yemiştir. İki devlet adamı, saat 17 e ka- dar beraber kalmışlardır. /Tramvaydau atlayan! 32 kişi 'Tramvaydan atlayanlar (o sıkı bir su- rette takip edilmektedir. Yalnız dün Eminönünden geçen tramvaylardan atla yan 32 kişi yakalanmış, bunların yirmi dördünden yüz iki kuruş © para cezası alınmıştır. Sekiz kişinin üzerinde cezayı verecek kadar para ( bulunmadığından merkeze götürülerek hâkl, tutulmuştur. Bunlardan cezalar kayma- kamlıkswasıtasile tahsil olunacaktır. HABER EREL İri hakiki akşam gazetesidi ilânlarını HABER'e verenler kâr ederler. HABER — Akşam postası, Almanya Balkanları malikâne mi sayıyor ? (Baş tarah 1 incide) ve olmıyacağı kendisine tömin edildi- ği söylenmektedir. İngilizler ne düşünüyorlar ? Taymis gağölesi 21 Mayısta İstan. buldaki muhabirinden aldığı şu tel graf haberini neşretmiştir: “Başvekil İsmet İnönü Londra ve Paristen avdetinde burada bir dereceye teşkil etmiş ve türlü türlü tahminle re sebeb olmuştur. Başvekil, Kamutay» deki bütçe müzakeresi münasebeti bir an evvel Ankaraya avdet etmek | istiyordu. Buradaki diplomasi o—wahafilinde söylendiğine göre, İsmet İnönü, Lon. dra ve Pariste nazarlarla yaptığı isti. şarelerde aldığı intibaları bizzat Yu. nan bükümeti erkânına bildirmek lü. zumunu hissetmiştir. Bürads zannedildiğine göre, Gene. ral Metaksasa atfolunan Alman ve faşist lehtarlığı temayüteri Tondra ve Pariste iyi nazarla görülmemiştir. Yunan hükümeti tarafından sebep gösterilen iktisadi mütalealar, bu hü- kümelin temaytlâtına kâfi izah ve ce- vab teşkil etmemektedir, Çünkü, Türkiye ile Yugoslavya, ay. ni vaziyette oldukları halde, Almanla. rm kendilerine iktisaden hâkim ol. mak hususunda gayretlerine rağmen müstakil bir siyaset kullanmaktadır. Jar. Binaenaleyh Başvekil İnönü bu'nok- tayı General Metaksasa anlatacak ve ihtimal kendisile beraber Balkan An- Jaşması azas! bulunan bütün devlet- lerin Avrupadaki bloklardan hiçbiri. nin tarafını tutmamak ve ayni za. manda her iki tarafla da iyi mlnase. batta bulunmak politikasına İtina ile ek imkânlarmı tetkik ede. Bunun aksini iddin eden sayinlara inanmamak lâzmgeliyor. Dostumuz ve müttefikimiz Yunanistanm bizim gibi ve müttefikimiz Yugoslavya gibi müstakil hir siyasa takip etmekte o)- duğunu ve ancak böyle bir siyasetm Yünanistanm hükümranlık şerefine muvafık olduğunu sanmamak müm. kün değildir. Fakat Almaayanın Yu. vanistanda ve bazı Balkan devletleri üzerinde bir nevi nüfuz ve tesir sahi. bi olmak hulyasma kapıldığı da öte. denberi malümdur. Almanların bu hulyayı son günlerde bir kat duha 8- zıttıkları da anlaşılıyor. Faraza Berli. üyük siyasi gazetelerinden 0. Jan Doyçe Algemayne Çaytung baş. muharriri Her Sileks Tondrada topla. nah İngiliz imparatorluğu konferansı münasebetiyle yazdığı bir makalede diyor ki: “İngiltere Alınan dostluğundan veya Alman düşmanlığından birini seçme. Wdir. Londrada İngiliz İr:paratorlu- Gunun dahili vaziyeti konşulmamış- tır. Londra siyasileri gerek İmipara- torluk ricali ile ve gerek Londreya gi. den başka devletler ricali ile yalnız “Almanyanın dirilmesi ile Avrupa krt'aşında beliren yeni vaziyet,, etra. İmân, konmüşmuşlartlır. İngilizler ken. dilerins hep sü svali sormaktadırlar: “Almânyanm dirilişine tahammtil edebilecek miyiz? Almanyarım yüksel mesine müsamaha etmeli wiyiz?,. İşte 1 istikbali bu suale verilecek ce. vaba bağlıdır. Biz Almanlar İngilterenin bizimle Uyuşmaması, anlaşmaması için orta- da bir seb:b görmemekteyiz Deniz enlaşması ve Hitlerin muhtelif beya- Bati bu kanaatimizin bir d€lilidir. Fa- kat Alman milleti kendisine hürmet edilmesini İstediğini, hayati hedefleri. ne ulaşmaktan menedilmeye (ham. wül edemiyeceğini kat'iyetle tekrarla. maktadır. İngilterenin cenubu şarki Avrupa» da takib ettiği son siyaset Tuna dev- setleri arasında bir anlaşmayı müm- “ün kılacaktır ki böyle bir anlaşma Almanyanın ekonomik menfaatlerini kökünden baltalıyabilir. İngiltere bizi müstemlekelerimizden mahrvai MEME te ısrar ediyor, acaba bir Avru icti olarak yaşamamıza da mâni olm. ya çalışacak mıdır? Eğer böyle bir . Bir Sovyet ilim heyetinin ta orada bir buç heyet azasını gösteriyor. Maliye Vekili Ankara, 28 (Telefonla) — Meclisin bugünkü toplantısında evvelâ İktisat Vekâleti bütçesinin müzakeresine de- vam olunmuştur. Müzakere esnasında kliring hesaplar: ve işçi Halil Menteş, vaz!yetlerine temas ederek bazı temennilerde bulun. muş ve İktrsat Vekâleti bütçesi heyeti umumiyesi üzerinde ileri sürmüş oldu- ğu noktal nazarı bir defa daha izah ede. reki “30 milyon Jiralık bir amortisman bedeli olatak ayırarak 15 senede kon - sölide etsek ve 300 on liralık İŞ proğramı yaparak teşebbüs erbabı « nı işe davet etsek bence muvafık olu - ia demiştir. caya cevap veren — Mâliye | Vekili Fuat Ağralı şöyle demiştir | “— İçinde başlıca milli müdafaa Hrt yaşları olduğu halde büytik bis proğ. tam için 309 milyon liralık bir istikraz (Baş tarafı 1 incide) ı eadelesi ve yüksek ziraat enstitüsü fa-| | sılları Üzerinde durarak bilhassa yüksek | İ ziraat enstitüsü masraflarmın çok oldu. | Zunu, bu müessesenin daha ekonomik İ bir şekilde idare edilebileceğini söyledi. | ler. Ziraat vekili tenkitlere Gevap Ver. di. Ziraat bütçesinin heyeti umumiyesi | I edildi. Reis Milli Müdafaa vekâleti bütçesi- ! nin müzakere edileceğini söyledi. Mili Müdafaa Vekili General Kizm Özalp eee gelerek $ z “— Bütün milletlerin a orduların küv- vetlendirmek için hararetle çalıştıkları bir devirde £ bulunuyoruz. Bu gidişin bir harbe varamıyacağını kimse (iddia eğemez. Ve bunun ne kadar uzak veya yakın olduğu da tahmin edilemez. İşte böyle buhranlı bir zamanda hazırlıksız bulunan milletlerin vay haline. Memnu- niyetle söyliyebilirim ki biz bu hususta etli davranmış ve başkalarına ta- kaddüm etmiş bulunuyoruz. Büyük Şefimiz Atatürk (mmilletlörin kü silâhlanma yoluna gidecekleri- ni daha evvelden sezerek > “ortlumuzun kuyvetlendizilmesi işleri ile bizzat me$ gul olmuşlardır.İşte onun bu yüksek gö rüşü sayesinde, Bugün hiş © endişemiz olmadığ: halde cihan hâdiselerinin inki- şafmı takip ediyoruz. Bir taraftan da bazırlıklarımıza devam ediyoruz. 1936- 1937 bütçeleri “ arasında Yenelerinin hal ile karşıluşacak olursa, Almanya mutlaka bir başka yola (| (harbe) git inekten çekinmiyecektir. İnsanlıktan bahsedenler bu insanlı» $ı karşılıklı olarak başarmıya çalış malıdırlar. İşte İngiliz - Alman müna. #aşalarının bütün manası vu vaziyeti İ bundan ibarettir. Sulhsüz v: harp teh. Tkesine maruz, giyrimemnuu bir dün. yada hiçbir emel tahakkuk edemez.,. 29 MAYIS — 1937 nreleris şimal kutbuna giderek yerleştiğini, sene kalıp tetkiklerde bulunacağını yazmıştık. Resmhmiz 300 milyon istikraz yapmıyacağız Mecliste bir mebusun teklifine cevap verdi #kdi hakkında muhterem İzmir mebusu Halil Menteş arkadaşımız .ikinci defa beyanatta Hükümetten bunun hakkında mütafcalarına cevap is. tiyorlar, bulundular. O ikibarladır ki kürsüye gelmiş bu - lunuyorüm Mülki M yaset h üdafaa ihtiyaçlarını umumi si vasın: takip ederek temin et- mezte olduğumuz yüksek meclisin ma. Yümudur. İşinde bu maksat dahi dahil su halde senede 30 milyonu geçen fevkalâde tahsisat Zannederim ki, bu kre « hususunda ye Lin yük daka geniş yasta bir istikraz aktine şimdiye evessül etmedik. (Bravo sesleri) Bunları ifade etmekle hikmet tarafın- dan xâfi bir beyanat telâkki edilir ümi. dindeyim.,, adi bütçeden gayri a etmemek Mecliste bugünkü müzakereler 3,500.000 (üç buçuk milyon): liralık bir fark Vardır. 1935-1936 O senelerine nazaran da bu fark altı milyon firadır. Bu çoğalma ordumuz teşkilâtenm bü- yüdüğünü gösterir. Bütçelerdeki ehem- miyetli fark Ankara Harp okulundan çı kanlarm bütün senelere nisbetle fazla olmasından doğmuştur. Ordumuza her hususta ihtiyaca kifâ- yet edecek kadar esliha ve malzeme te- min olunmuştur, Bu meyanda harp sa- mâyil tesisatımız da O tamamlanmıştır. Barut, tayyare gibi vesaiti imal etmek, memlekette imal etmek imkânları elde edilmiştir. Arkadaşlar, ordumuzun asil manevi Kıymeti hakkında söz — söylemeği ait görürüm. Onun nasıl yetiştirildiği ma» Iâmunuzdur. Esasen milletimizin asker- liğe olan muhabbet ve kabiliyeti onun yüksekliğini temin - etmektedir. Türk milleti ordusunu her şeydem'çök sever ona parasmı da, <rsalımı da canını da feda etmekten çekinmemiştir. İşte böy- imizin bütün haklarını yüksek imehlaatlerini heran her surette lâyikile koruyacağına emin olabilirsiniz bunu iftiharla söyler ve bütçenin kabu- lünü rica ederim. Bundan sörta Mazhar Müfit, Durak al, Özdamar, generâi Kâzım, ordu n sözler s5yirdiler. Vekil ce- vap verdi, bütçe kabubadildi. Şinei va- ridat bütçesine geçildi!” Başvekliin nutku Ankara, 20 (Hususı muhabiri» miz saat 14,30 dâ telefonla bildiri- yor) — Bütçe heyeti umumiyesi ka. bul edildi. Başvekil bügün nutuk vermiyecek tir. Umumi siyaset hakkında mü him nutkunu bâfta içinde söyliyecek tir.