19 MAYIS — 1887 » O esbada babamle, matmazel geldi. ler. Karmilayı istinteka bağladılar. kız, nezaketle! — Tabii, hakkınız vardır. Sorunuz! - diyordu, a Ve bütün anlattığı, saat ikide uyan MIŞ, tuvalet odasıma geçiş. Oradaki Sezlonga uznamış ve tetir bir uykuya dalmış, Sabahleyin gözlerini açmca kendi odâsmıni kapisımn Kırık oldu. li farketmiş. Bu hâdiseye fazla ehemmiyet ver. Miyerek aynanın karşısına geçmiş, Saçlarını taramıya başlamış. Babam, merakla kendisine: — Sairifilmenam mısmız? - diye soruyordu. — Çocukken evet. Ondan sonra far. kında değilim. Karmele gülüyordu. O kadar güzelliği vardı ki, rengi pembe Pembeydi, Bizim şatonun havası her âlde ona yaramış olacak... Babam gülümsiyerek: — Krm! . dedi, - Siz muhakkak Eece uykuda çıktmız, üst katları do. laştmız. Şatöda öyle büyük ve içine kimsenin girmediği odalar var ki, or- ların birinde, bir kanapeye yatmış, u. Yumüş olacaksmız. Ben, lâfa karıştım: — Peki âma, sonra, sabahleyin onu “dnsmda nasil bulduk” Babam; — Siz odayı muayene edip çıktık. sonra, o, yine, uyku halinde dön- Mmüştür. Ve, büyük bir neşeyle ilâve etti: — Ürktüğümüz büyük maceranm belli işte böyle basit! Babam, genç kızın sıhhatli yüzünü Süzdü. Sonra içini çekerek: — Eenim zavallı Koracığımın da Yengi böyle düzelse, daha ne isterim? âvallıcık son zamanlarda ;pek s0). m iz etamin fağmen Karmi “nda Kimienin yattığını İstemiyordu. Kapunun dışında bir hizmetçiyi beklet. tİK--O gece sakin geçti. Eertesi sabah, doktor beni muayeneye geldi İhtiyar 3kime başımdan geçenleri anlattığım #Aman adamın yüzü asıldı. İkimiz de, Pencerenin önünde “karşııkir ayakta dsruyorduk.. Hikâyem bittikten sira duvara dayandı ve beni dikkatle süzdü. Gözlerinde hafif bir korku alâmeti gö- Tüyordum. Bir saniye düşündükten son- Ya matmazele babamı görmek istediğini Söyledi Haber verildi. Babam odaya | Zirdiği zaman, gülerek, hekime hitaber : — Beni fazla meraklı buldunuz, değil Mi?. Evet biliyorum, çocuğumda bir > yok, fakat yine'de sizi rahatsız et. im... Bu sözler ağzında kaldı. Doktorun a, sık suratı karşısında neşesi kaçtı. Ve te, şla sordu: — Ne var N , Hekim, ona yalnız konuşmak istediği. Nİ İğsret etti. Bir köşeye çekilerek ya. YAŞ yavaş fısıldaştılar. Nihayet babam oda. j: i. Rengi uçmuştu. Dalgınbir hali Vardı. Seslenerek: , << Nöal Buraya gel. Matmazel! Size ihtiyacımız yok. Yanma doğru ilerledim , Sön derece âlsiz olmama tağmen kendimi hasta hissetmiyordum. Babam bana elini &- Zattı ve doktora bakarak: aş Nora, kızım! Doktoru iyi dizle ve bütün muhakemesi topla... Doktor, -boğazımdaki iğne batmala - derini göstermemi söyle. madığı? merak hissetmediğimi nite sordu. Yeri ML Rala ağrıyip ağ ediyordu. Fig bir şey söyledim . Yavaşça yaka! marımın dibinde baba: ederek? 2 iye! dedi. Babam, hayretle: lahıtn ! ni Meiakla gondsm: » — Nekir? Ne var? Bir tehlike mi? vap verdi: iyi AR #yileşirsiniz... Bir şey değil. Yalnız © acıyı işitirken boğulur gibi oluyorsunuz. — Evetl. « dalin > matmazeli çağırdıtar. Se ldğumdan bir dakika yalnız bıra. am icap ettiğini iyice tenbili etti. mar açtı ve tam şahda - ma bir yeri işaret Benim zayıf ol kılmamı “8 gün akşam üstü General Spilsdor?. tan mektup geldi. Ertesi gün geleceğini haber veriyordu. Onu görmiyeli on ay sarfında keder e ne kadar Mişel in i bam ona mektupta kapal lie i v settiği esrarengiz meştleyi sordu. &. olmuştu. Bu onu ne kadar şk, Memnuniyetle anlatırım, inanmazsınız ki... ded — Niçin?. — Çünkü € Jere İnanmama Böyle konuştu. te sokağa çıkmış, Ka rine doğru yürüyorduk. İhtiyar dostumuz? gd 2 Harebelere doğru gidiyoruz. de. dilmi? . diye sordu. . Ben de buraya gitmek istiyordum, zaten. ç Yüzü asıldı, kaşları çatıldı. Gehresin. de öfke ve nefret âlâmetleri görülüyor. gar But <> Hükikaten burası çok enteresan - der, Satım mu alttak istiyorsunuz? dedi. General hömurdanarak çevap verdi: | — Hayıt! Kabirlerden bir kaçını €ş. mek niyetindeyim. Bu suretle d€ Küre. İ mizi bazı canavarlardan kurtarma isti- fakat kser insanlar böyle şey » ke gayretindedirler umuz sirada, birlik » gnste'in harabele . yorum. a Babanın yüzüne bakarak ilâve etti: — Azizim! Size çok garip şeyler an. ğın. Fakat emin olunuz bunlara sk zaman evvel ben de inanmaz - dım. r Babam, afkadaşınn aklında eksiklik olluğuna kanat getirmiş gibi ine bakti ve sonra izahat verdi: - Karistcin ailesi çoktanberi sön.. bitmişti. Bu aile yüz senedir mev. 0g gil, Şatost bir harabe halinde bu. cut dei yan gediklerinir değru.. Ben, um. nuzdak fakla o dileyle meşgul ol - de durun size hikâyemi baş - ep ve sırasiyle.. Ölen zaval. iy li biliyordunuz, tanırdınız... u zi anlatmağa, başladı: “Yeğeniyle bir baloya gitmişler. di ayet güzel bir genç kızla orta Si sisle yastlamışlar, Kadın bir ya bularak, zınr bunlara davet et. dr Sonra ikinci bir bahaneyle kızı trMiğ. e bırakıp kendi ortadan kay- gene O zamandanberi kızcağız, gün. üne erimiye başlamış. ari anlatırken, karşımızda Teredme eğer: (fiatice Süreyya) ——— Devamı 12 incide) | : pr e Wi İİ a anl ;| Tonton amca ve falcı sacayak Çelik yüreğin me ra Varı EMİDE ATIN UZE- İNDE LİRAÇL DEGĞİLM! TE Yazan : Niyazi Anmet 18 sene evvel bugün Mustafa Kemal Samsuna ayak bastı Osmanlı devleti, onun istiklali, padişah, halife, hükümet, bunların hepsi medlulü kalmamış bimana elfaz'dan ibaretti. İki gündür 18 sene evvel bu günden bahsedi- yorum. İzmürin işgalini ve ondan sonra © İstanbu. lun ve yurdun düştüğü elim va- ziyeti vesikalari » le gösterdim. Türk milleti, Türk gençliği bu haksızlığa isyan ediyor, Türk ka dını mitingler ya. pıyor, fakat me. deni milletlerin mü mes$illeri kendilerine © iyi bir yem olacöğr na kani oldukları Türkleri dinlemi yorlardı bile. Yurd korkulu günler * geçirir - ken 18#ene ev vel bu gün 19 mayıs 1919 ym da Büyük Ata Samsuna, Ana * dolunun — toprağına © in İşte bu ayak basıştır ki, Türk milletini lâyık olduğu mevkie çi- kardığı gibi harikalarmı bir daha bü- tün dünyaya gösterdi. Mustafa Kemal Samsuna çıktığı vakit yurdun ne halde bulunduğunu kendisi şöyle anlatıyor: “Osmanlı devletinin. dahil bu- lunduğu grup, harbi umümide mağ- lâp olmuş, Osmanlı ordusu her ta- rafta zedelenmiş, şerali ağır. bir mütarekename imzalanmış. Büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi harbi © umumiye sev. kedenler, köndi hayatlart endişesine düşerek, memleketten firar etmişler, saltanat ve hilâfet mevkiinin işgal €- den Vahdettin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği deni tedbirler ürâştir- makta. Damat Ferit paşanın riya- setindeki kabine, âciz, haysiyetsiz, korkak yalnız padişahın idaresi. ne tâbi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vazi. yete rar.,, y Ordunun elinden esliha ve cep! nesi alınmış ve alınmakta... ; İtilâf devletleri, mütareke ahkâmına' Fia- yete lüzum görmüyorlar: Birer vesile ile; itilâf donanmaları ve askerleri İstanbulda, Adaha vilâyeti Fransız- lar, Urfa, Maraş, Antep, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konyada, İtalyan kıteatı askeriyesi; Merzifon ve Samsunda İngiliz. as- kerleri bulunuyor, her tarafta eciiebi zabit ve memurları ve hüsüsi adam Tarı faaliyette, nihayet mebdei kelâm kabul ettiğimiz tarihten dört gün'ev TIĞ SIRADA $YVARI SAVOŞU | Yucum iSARE- İTİN VERDİ ç ÇUM EDİTE YAKLAŞ: | vel, 15 mayıs 335 de itilâf devletle» rinin muvafakatiyle Yunan ordusu İzmire ihraç ediliyor... Yurdun vaziyeti bu halde iken birçok hıristiyan teşekküller Türk: lüğü bir an önce mahvetmek için seferber olmuşlardı. Bunlarm hepsi inanmıştı. Türk hâkimiyetle kolayca yok edecek ve rahat ve yegâne hâkim olarak ken- dilerine verilecek yerlerde yaşıya- caklardı. Bunlardan Mavri Mira adını a lan ve bir patrikhanenin teşekkülü olan cemiyet vilâyetlerde kurduğu getelerle tazyikler yapıyor. tehdit ediyor vaadediyor ve muvalfak ol. mak için çalışıyordu. Trabzon, Samsun ve bütün Kar radeniz sahillerinde kurulan Pontos cemiyeti aynı ateş aynı heyecan ve ayni ülküyle çalışıyor. b Bütün bunlar bazı münevverl: rimizi İngiltere himayesini veya A» mgrika mandasını istemeğe sevketti. Fakat Mustafa Kemal her ikisine muarızdı. O; bu iki noktayt da şöyle izah ediyor: “Ben bu kararların hiç birinde isabet görmedim. Çünkü, bu kararların istinat ettiği bütün delil ler ve mantıklar çürüktü, esassizdi. Hakikatı halde, içinde: bulunduğu- MUZ tarihte Osmanlı saltanatının temelleri çökmüş, ömrü tamam ol. muşlu. “Osmanlı memleketleri “tas mamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç. Türkün barındığı bir Ata yur du kalmıştı. . Son mesele, » Bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti, Osmanlı devleti, onun is- (Devamı 18 incide)