doly çuruy gı ug DE “İP ADİN dio, 19303 dvd np ped 101dux2 ved noj Np Std İON — das YUIYAUAUŞ “gurayau? şenoag 9( 19 gYYpYUN pa “5403 508 a “) 0pUJdMOZA U|SOY idipirejke (Ürey yegn$ oA Yuasnunuyy “Maaonunuuyi “ygs va YAA MUMAY Lay Meşa ötme “3, Caofişaoj 2 olişani “agrDsop vöi 1yapdoz unu 06) 27TUŞSYM 19498 İSEM yuzuuaryedde s(oW 90 | ma aa) gıaanııı #noa Zouy — y “ oyan amin vg, “avyung (apre eğe gelis ng) (ido vw “api $iy 24 döfagez Zu ğaoazo3 oparuysaop ng “#4 opuuzn UYU BADII ssdunaşuyad ne 970 UD zouuoyat UZ “rek — 9)9 vw 9 UZ n unjugad O tao£nuöy (a3) Bursed uyaprayyoy uoy93 sureyi yazsa Or 8, EMEN Uruauyay GONMP , BPLEYBAY YIĞIN — 4904 M0 SAAT UŞİ “UŞUNTILEMJALU 42) “2parusayı| epıryegues — ul “Giy A Teyegu0s “Tek,, Up “u(Sry “ereyeguo$ "Uz <Mapao$ opaşuşaayalop Papur , 10; A, “040493 ratığıprueına YEreyo GEZ BUSBUYU #yayğıpuağ9 Mod9 woz9s 94 V) genb g i euwa ders o ap vie eetyes argöye Tiz UP? YOZISNYUA Yeüifo Tp — #ippendd Sayayreddy nin poaznu epemg uayıp “ok “aagurada yuaduonmedde UOSJEE 0) sıye$ Nu ya ourpy dey na *gdojey ng 44) “(uallayapdınu sayi 05) “yu ıyarısuad yeze10 9 omrer sems a) “atuyayığop apar ng x$ 199 ap sud soygi SAOA 0* gp 145 Gİ :sAB vOZLSNYUJ “un kopayız na WE * 1waısyad . (ımı 96 op DE 734 na) 114 PARDAYANIN OCLU Bana bazı iyiliklerinden bahsetti. Fazla bir şey öğrenmek imkânt hasıl olmadı. Akuviva önünde duran (küçük kara tahtaya bazı şeyler karaladr ve sordu: — Onun tekrar intihara kalkışmıya- cağına emin misiniz? — Onu ikna ettiğimi zannediyorum. — Fakat emin değilsiniz. Aküaviva gene bir şeyler izah etti: — Ben onu yola getirmesini bilirim. — Ravayaktan ayrıldıktan sonra, gerç bir kadını tahtı o mubhafazalarına alan küçük bir grupa rastladım. Janla, ona bütün mevcudiyetlerile (sadık olan tç külhanbeyini hemen tanıdım. — Ya genç kadın? — Onu iyice görmeğe imkân olmadı. Evvelâ onları hiç görmemiş gibi yanla- rından geçtim. Sonra geriye (dönerek peşlerine takıldım. Janla genç (kadın dükün evine girdiler. Ben de oralarını tetkike koyuldum. Mösyö dö Pardaya- nm ve daha (sonra Janm çıktıklarını gördüm, Genç kadın evde kaldı. — Mademki beraber çıkmadılar, şö- valye dö Pardayanın, oğlunu tanıma” dığı tahmin edilebilir. Parfe Gulâr şüpheli bir tavırla başını salladı: — Bir hâdise cereyan etti ki, doğrusu ben de büyük bir merak o uyandırıyor. İşte şu bâdise: Jan uzun müddet dökün kapısı önünde taşa çökerek, o hıçkırdı. Halbuki bu delikanlı demirden bir mi- zâca mâliktir. Böyle bir adamın ağlâ- ması için fevkalbeşer bir açı ve o yeİse düşmesi lâzımdır. — Arbr - Sek sokağındaki genç kı- za âşık olduğunu bana söylememiş miy- diniz? — Pilbakika öyle, mönsenyör. — Ya, gördünüz mü,, Sonra, genç çizdi ve kızım ona karşı beslediği hisleri de bil- mek lâzım? ği — O, belki de farkında olmadan ona preâtiş ediyor. — Mükemmel işte! Bu genç (kızın bâlâ Arbr Sek sokağındaki evde o olup olmadığı: öğrenmek lâzım. Eğer ora- da değilse, Janla gördüğünüz kadının o oluğu muhakkaktır. — Öyleyse bugün ev sahibesi Kollin Kole gider, ondan bunu öğrenirim. Akuaviva biran derin bir düşünceye daldıktan sonra: — Eğer bu genç kız oysa, Fauştanın oğlu tarafından dökülen gözyaşlarının sebebi anlaşılıyor: İki genç biribirlerine aşklarını itiraf etmişlerdir. Acıya karşı Wikayt kalan birçok tabiatlar vardır ki, şiddetli bir sevinç kendilerini altüst e- der. Bu delikanlı böyle tabiatte bir in- *san olsa gerek, Biran daha düşündü. — Bunda başka, dedi, ben belki de bu genç kızı şimdiye kadar ihmal et- mekle büyük hir bata işledim. Bu ço- cuk, yakından takip etmemiz icap eden birçok mühim şahsiyetlerle temastadır. Onu iyice tanımak mecburiyeti vardır. Binaenaleyh onun hakkında erki bir tah kikat yapm ve malümaat alın! Onun kim olduğunu hangi ye mensup ol- duğunu, nereden geldiğini - öğrenmek lâzımdır. Hiçbir teferrüatı kaçırmayın. — Öğrenilmesi icap eden şeyleri Kol. lin Kol'den öğreneteğimi O zannediyo- rum, — Pekâlâ. Bir netice elde edince, ba- na haber verin. Bu işle iyice meşgul ©- Tun. Bu çocukla yakından alâkadar ol- mak hususunda bir hayli geç kaldık Parfe Gülâr itaat (o makamında bür- metle eğildi. Akvaviva ayağa kalktı ve düşünce- ix, FRANSIZCA DERSİ okumak için takip edilecektir.) öğrendikten sonra 48 miz 13 üncü resim (Mev. DERSLERİ Bi . malarımızı bu derste bitire DERS r şekilde fransızcasından Üler hakkı Haber Gazetesine mittir) FRANSIZCA Kendi kendine 1000 kelime ile ; derstenberi dev; ler) üzerindeki çal et Aoüt DERSLERİ se nommeht Juin; Juiilet e möfier des YPRANSIZCA raois d'eLE, ps est ordinai (top İroid; et d'Av —— Mi bir vaziyette odada dolaşmağa başla- dı. Sonra Gulârm önünde durarak tat- | k bir sesle: — Hedefimize yaklaşıyoruz, oğlum, | dedi. Bu hedef ki, yirmi | senedenberi büyük bir azim ve sebatla takip ettik! Bir parça daha gayret ve bunca mn göz diktiği milyonlar, Oo Faustanın milyonlar: bizim olacaktır. Bir ça gayret daha ve siz, size acı geldiği mu- hakkak olan bu maskara (o rolünüzden kurtulacaksınız. insa” Gulârın bir şe söylemek olduğunu görünce, ilâve etti: üzere — Aksini iddia etmeyin bu vazifenin hoşa gitmemesi kadar tabii bir şey ola- maz. Biz size birçok şeyler (borçluyuz oğlum. Uzun seneler büyük bir gayret ve fedakârlık icap ettiren bir çok işle- ri bü ön milyonluk muazsam (servet sayesinde en kısa bir zamanda başara- cağız ve bu şervetin ele geçirilmesini de biz size borçlu olacağız. Ben tama» mile ümidimi kestiğim bir sırada, siz Janım, Faustanın oğlu olduğunu mey- dana çıkardınız. Halbuki biz onun ar- tık öldüğünü zannediyorduk. — Bu bir tesadüf eseriydi monsen- yör. — Evet ama, Fransadaki bütün ser- serilerin günahlarını çıkarmak hususun daki buluşunuz da tesadüf eseri (değil ya, Sirf bu buluş sayesindedir ki, Saet- ta size hakikati ifşa etti. Diğer taraftan, alt: haftadanberi her tarafta aratıp bu- dö Pardayanı da siz ancak onu yaratmasını — bilenlete güler yüz gösterir. Ağır ağır yürüyüşlüne devamla, izah etti: — Bu andan itibaren, Pardayanla oğ- ” Sa sıkı bir nezaret altında bulundurula- rçayı tercüme için verece; Yalnız, ondan evvel, geçen dersin sonunda verdiğimiz PARDAYANIN OĞLU 115 tesrinisani ayları teşrinievel, pi iü hararet azalır. olarak devam eder mi? va nasıldır? i fransızcaya ve fransızcadan türkçeye tercüme bize ne getirir) kışla beraber ne geli rini görelim: Geçen dersteki vazifeler Çevrilecek olan fransızça cümlelerin türkçesi: — Sonbaharda e 1 — Sonbaharda hangi aylâr vardır? — Sonbaharda İs tonnerre grow la pluie se, mais le temps reste nne, la chalcur dimin vux et besu 5 £ g Z 5 8 ö gs d ğ 3 3 ş TB En öt g 3 # & a a Ss le temps devi: trop, cela am z ön Z 3 A 9 Ü caklardır. Bu iki adamın en küçük ha- reketlerini bile bilmem lâzım.. Maatte- | essüf, onlara karşı ancak bunu yapabi- liriz,, Bilhassa baba... Onun düşüneele- rini ve makxatlarını öğrenmek imkân- sızdır. O bir papaza ifşaatta bulunacak ? adamlardan değil. Gulâr âdeta müteessir bir tavırla tes min etti: — Bu cihetten oğlu da tamamile ba- basına çekmiş, — Yazık! Bereket ki harici jestler, bir insanım düşüncelerini meydana çıka- rabilir. Şimdi o Pardayanla doğrudan doğruya mücadeleye girişiyoruz. Bu mühim ve güç, çok güç bir © iştir. Bu- güne kadar yaptığımız işler, o bundan sonra yâpacaklarımıza nazaran (hiçbir şey değil. Adeta yenilmesi (O imkön müşkülâtla karşılaşacağız, çünkü karşr mızda Pardayan vardır. Akuaviva bir müddet düşünceye dal- dı, Sonra başın: kaldırdı, © Gözlerinde müthiş bir ifade belirmişti, ayni derrce korkunç bir sesle: — Fakat her şeye rağmen bunu ba- şaracağır, dedi. Bu, İsanin zaferi için elzemdir. ihtiyar rahip bu sözleri söyledikten sonra tekrar mutat mülâyim (tavrını takındı, koltuğuna oturdu ve izah etti: — Pardayanın bu servetten haberdar olmamasına imkân yoktur, Hattâ diye- bilirim ki,, Faustadan ve ölen Mirtisten başka, bu servetin nerede > sakk oldu- ğunu bilen yegâne insan Pardayandır. Monmartr manastırının sahibesi de her- kes gibi, bu servetin topraklarının han- gi noktasında saklı olduğunu bilmiyor. Onu idare eden peder Koton, onun bu servetin mevcudiyetine bile pek de inan mağadığını temin ediyor. i lerin frar Çevrilecek olan türkçe elim sals, voya ötes de cet avis, jele