DE Politika Arnavutluk isyanı.. Yazan: Şekip Gündüz Arnavutlukta her yıl bir isyan çıkar. Tirana»kuvvetiidir; asker gönderir; iastırır. Netekim geçeti yıl da Berat civarmda Kral Zogonun esti bir yaveri tarafından idare edilen isyan birçok zavallmın ölümüne sebep.olmuş, fakat bastırılmıştı. Arnavutlar neden isyan ederler? Bunda büyük milletlerin ölçülerine uygun sebepler aramak çocukluk olur. Osmanlı İmparatorluğuna hiçbir zaman “sa- dık tebaa,, olmıyan Arnavutlar İstanbula karşı da birçok isyanlar yapmış oldukları için biz bu kavmin gu veya bu kabilesindeki isyan hafeketinin ma. nasını çok iyi biliriz. * Arnavut tahrik edilirse, tediye edilirse, kendisine bol bol dephare, silâh ve altın verilirse isyan eder,'Osmanlı İmpâtfatorluğuba karşı Yapilan bütün Arnavut isyanlarında o Avusturyanın, Sırbistanm, Yunanistanin ve İtalya il İngilterenin-oynadığı roller unutulmamıştır.-O-zamânlar-bu —devletlerin Adri- yatik kıyılarmda ve Balkanlarda oynamak istedikleri siyasi'roöller düşünül mez, bu işin bütün kabahati Osmanlı'İmparatorluğunun İstibdadına hamle- dilir, “asil, necib.ve kahraman olan Arnâvut milleti esir yaşatılamaz. İsyan. larının sebebi büdur,, diye birtakmi gevezelikler yapılırdı, Peki efendim. İşte bu “asil millet, şimdi müstakildir. Neden isyan eder? Bizce bunun sebebini Arnavutlüğun içtima! ve iktisadi “bünyesinde art mâk lâzımdır. Arnavut çok fakirdir. Köylü büyük bir Iktısadi felâket içinde. dir, Memleketin esasen pek dar olan kâr kaynaklari ve toprak üç beş beyin elindedir. Tiranı Romaya bağlıyan mukaveleler Arnavut köylüsüne ve küçük kasabaların halkma eh ufak bir refah vaadetmemektedir. Arnavutluğun her yeni mukavele akdettiği gün temin ettiği para elli hin kişiden mürekkep olan Arnavut harp ve inzibat kuvvetlerine, memurlara, saraya ve birkaç tacirle sarayın dostu olan beylere yaramaktadır. Ve zaten bu paranın bütün memle- kete taksimine imkân yoktur. Balkan yarımadasının'garbındaki topraklarda istenilen emhiyeti kurmak ve muhafaza etmek vazifesini almiş bir jandarma kumandanlığı halinde bulunan Arnavutluk hükümeti, gördüğü yardımı yalnız kendisinin ve müttefiki İtalyanm emniyeti için lüzumlu oaln yerlefe ve işlere sarfetmeye mecburdur. Onun yerinde bulunacak diğer bir hiikümelin de yapa. cağı iş Südece bundan ibarettir. Belki müttefik İtalya olmaz da bir başkası olur. Lâkin Netice hep birdir: “Arnavutlukta halka refah vermenin imkânı yoktur. Zira bu diyarda mis- takil bir devlet kurmak için lâzim olan iktisadi şartların hiçbirisi mevcut değildir. (Kral Zogo Kendisine elindeki imkânlar nispetinde geniş bir taraftarlar küt. lesi yapmıştır. Bunları doyurur. Bu kadronun dışında kalanlar kendi başla- rmın çaresine bakmıya mecburdurlar. B bu adamlar ne yaparlar? Memlekette ideal yok, kültür; ekonomi, askerlik deniz ticareti falan filân gibi bakımlardan müstakbel bir inkişaf beklemek, yarın İçin bir refâh ummak imkânı yok. Ortada bir politika kalıyor. Yani siyasi mücadele ile iktidar mev. Kiine gelip “Arnavutluğu bir çiftlik gibi kiralıyarak, berhangi bir büyük dövletten para çekmek. Ve bunun da tek yolu ver: Silâhla memleketi zaptetmek. Ve ikide birbir bey, bir eski zabit, bir sa. bik nazır avene toplayıp kazan kaldırıyor. İ 4 İşte son isyanm ve bütün Arnavutluk isyarilar Mila BTU Veb ebediyyen böyle devam edip gidecektir. Zira, kl iğ Arnavutluk müstakil-bir'devlet olmak için li sat değildir. ig; gibi isra malik Anadoluda tiyatro... Yazan: Nizamettin Nazif İstanbulda çok sevilen artist (bok. kahaz) Zati Sungur turneye çıkmış. tı; Anadoluda üç ay kadar dolaştıktan sonra evvelki giln döndü. Bizi ziyare- te gelişiriden istifade ederek Anağolu- daki tiyatrolar hakkında kendisinden izahat aldım. Bu zeki ve sevimli genç Adanayı; Mersini, Tarsus, Antep, Maraş, Kilis Kayseri, Sıvas ve Zonguldağı dulaş- mış. Her tarafta halkın yüksek ilti. fatiyle karşılaştığını, sanatına karşı n alâkadan pek memnun ol iy Adanada Üç sınıf bilet kullanmış: Bir liralık, 75 kuruşluk, 50 kuruş- luk. Mersin, Antep, Maraş ve Zongul- dakta seyirciler iki sımfa ayrılıyor. larmış; 75 kuruşluk bilet rüşlük bilet alanlar: Tarsus, Kilis, Kayseri ve Sıvasta i. se daha aşağı ücretlerle yine iki tür. lü bilet satılmış: Birinci mevki 50 kuruş. İkinci mev- ki 25 kuruş, Bütün bu kâşaba ve şehirlerde ©- yun verdiği her akşam tiyatro tıklım tıklım dolmuş. Zati izahatınm bürasına gelince; Şehir Tiyatrosu artistlerinin turnele. rinde dâima büyük rağbetler gördük lerinden bahsedildiğini hatırladığım Için sordum: — Kuzum “tiyatro, binası dolup ta. şıyor,, diyorsun. Peki ama bu “tiyat. To binası,, dediğin şeyin kaç kişi akdı- ğını bana söyler misin? alanlar, elli ku- seyirci alır. Yani “Asri sinema” de- dikleri yer. Daha iki tane sinema var / ” Sıvasin: tiyatrosu da güzelcedir. Zon- | İ guldakta da birsinema sahnesinden ki, onlar da dörder yüz seyirci alabi. lirler. — Tiyatro yok mu? — Yok. — Ya 'Tursusta, Mersinde > — Buralarda da tiyatro binası yok. Birer sinema salonu var ki, dörder yüz kişi alabiliyorlar. Antepte, eski bir kiliseyi sinema salonu yapmışlar, 300 kişi alabilir, Kilisteki sinema da küçücük bir-ş6y.-800 adam alıyor. O da eskiden bir mabetmiş galiba. Ma- raşta ne tiyatro, ne sinema var, bir müsamere için evkaf salonundan isti. fade ediliy Alsa alsa 200 kişi alır. Tiyatro olarak yapılmış iki binaya rasladım. Biri: Sıvasta, biri Kâyseri. de. Bunlar'da ancak 400 Irişi alabilir. istifade ettim. Burasi da-400 kişi alır. | — Bü şehir ve kasabalarda hiç tur- neye çıkmış başka artiste veya trupla. ra tesadüf ettiniz mi? al Sahirle Ertuğrul Sadi bir- leşmişler, Mersinde bulunuyorlardı. Bir de Sabriye Tokses trupuna tesa. düf ettim. Varyete ve tulüat yapıyor. lar. — Başka” — Şehir tiyatrosu dolaşıyormuş #- ma, karşılaşmadık. —'Hepsi bu kadar mı? — Evet... Yalnız her şehir ve kass- bada Halkevlerindeki gençler arasın. da'tiyatro sanatını karşı büyük bir merak şezdini. Bazı yerlerde istikbal- de çok müvaffak olacaklarını tahmin ettiğim gençlerle tanıştım. Zati Sungurun sözlerinden benim (Devamı 7 incide) Nizamettin NAZİF * Bu harbi istemişlerdi. fakat | Yunanlılar niçin? bunu kendileri" de pek bilmiyorlardı! 8 Bu plân dediğim gibi aynen kabul olunmadı. Yanya tarafma az asker bi- rakmak, Preveze, Loros taraflarını ter keylemek büyük bir azim ve fikre, bir cüreti âliinaneye muhtaçtır. Binaena. leyh o cihete iki kuvvetli fırka (35 ta. bur) terk, Tsalya cihetine altı fırka. ya bedel yedi fırka teceramü ettirildi. Çok kuvvet sevki tahil faydalıdır. Bi- nacnaleyh Tsalyaya fazla bir fırka ce. mine bir şey denilemez. Tsalya kuvveti muharebenin meb- deinde veçhisti Üzere tahşid ettirilmiş. Birinci Hayri paşa fırkası Çayhi. sar geçidinde, İkinci Neşet paşa fırkası İskomba. da, Üçüncü Memduh paşa fırkası Ala- sonyada, Dördüncü Haydar paşa fırkası Mi. onada, Beşinel Hakkı paşa fırkası Dişkata- dn, * #i Altmer Hamdi paşa fırkası Kozköy. Leftokaryada. Yedinci Hüsnü paşa fırkası henüz yolda bulunuyordu. Mirliva Mehmet paşa kumandasm. dali #hkiyat liyası da Alasonyada idi. İşte şu inkısamın delâelt“edeceği veç. hile kısmı Küllünin tecenmilinde da- hi Golç “paşanm plânmdan İnhiraf vardır. Çünkü sağ cenah kuvvetli bu. Tundurulacağına ihtiyatlar sol cenah ve merkeze takrib edilmiştir. Düşma- nm taarruzundan evvel bizim harbe mübaderetimiz siyaseten gayrimüm. kün mütalen olunduğu cihetle bu su. retle ihtiyatlarımızınm merkeze ve düş manın taarruzundan en ziyade muhs- tara melhuz olan Milena gerilerine cemediliytsi muvafıkı mantık gibi gö rülür. Fakat askerin büyük bir kıs. mını bu veçhile hududa yaymak ve düşmanla temasta bulundurmak hu- susu pek doğru değildir. Çünkü bu suretle düşmanm taarruzundan sonra dahi kendi arrumuza güre manevra era edebilmek kabi den mah, rum kalınır. Bu gibi erde hududu iktifa etmek, yalnız bazı i ve noktaları istihkâm, temin etmek ve kısmı külliyi Gi- ride ve (Ksarya) vadisi havzasında tarassut mühim Ja: müçtemi bir surette bulundurmak ik. İ tıza ederdi. Düşman hududu mürur etse dahi kuvvei müçtemia ile hesa- bımıza gelecek #urette bir taarruzu mukabili ile imha etmek mümkün ola. bilirdi. Fakat ne çare ki velev birkaç gün veya birkaç saat için bir kariş yer kaybetmek endişesi bu fikre de mâni olmüş ve manevra kabiliyeti | büsbütün elden bırakılmıştır. “Yunanlılara gelince bunlar kendile- ri Giridden dolayı bizimle muhasama, ya girmiştiler. Muharebeyi kendile, ri istedikleri halde bize tecemmü için istediğimiz kadar vakit bıraktılar. Yunanistan en cenubi noktasından hareket eden bir nefer karadan yürü- mek şartiyle rahat rahst nihayet on beş günde hudada gelebilir ve Ikmal: nevakısı için de beş gün terkeğilse &- zami yirmi günde Yunan ordusunun tecenimüü lüzımgelirken Vasos müf. tezesinin Giride hurucu ile ilânı harb gününe değin tam Iki ay imrar eyle- miş ve bu suretle bizim tecemmüümüz için de bel bol vakit bırakmışlardır. Bana öyle geliyor ki muhasamaya kendileri başladık! i, muayyen bir fil Yazan: 313 harbinde Yunan hududundaki Osmanlı ordusu umum kumandanı Müşir Etem Paşa muayyen bir maksat takip edilmez, böyle tereddütlere düşülürse netice de iyi çıkmaz. Sonra topaldıkları â8- keri de iki parçaya ayırdılar. Yunanlı Jarm vakti hazarda on ikişer taburlü üç fırkaları, on bir efzun tabürları vardır, On kadar da redif taburu teş- kil edebilirler. 15 taburlu bir fırkayı Yanya cihetinde bıraktılar, Efsun ve redif ile on altı tabuta iblâğ ettikleri iki fırkayı Tsalya hududunda cemet. ler. Bir fırka (Makri fırkası) mer- kezi Yenişehir olmak üzere Dava ge. çidinden Beydeğirmeni cihetine ka. dar hududu tarassud ediyordu, diğer fırka (Mavro Mihali) fırkası cenup cihetinde — bulunuyordu, (Kaklama. nos) kumandasında dört taburdan ve topçudan mürekkep bir müfreze Nze- ros civarında bulunuyordu. Yunan ordusu bu vaziyette tecem. mü ettikten sonra martın 25:26 meli günü (Etnikiheterya) ve Fransız ve İtalyan (Filelen) cemiyetlerinin gön. derdiği gönüllüler tarafından beşinci fırkamızm karakollarına taarruzlar vukubuldu. Bir rivayete nazaran o gün bize de bilmukabele taarruz için emir verilmiş, sonra yine geri alınmış. Müteakiben bizim altıncı fırka tara fında da bir taarruz vukubuldu. Bu taarruzu jera edenlerin evvelkiler gi. bi başıbozuk olmayıp asakiri munta» zama olduğu tebeyyün etmekle niha» | © bulunmaz. Bu Papağan Bir papağan içinde uçabileceği büyüklük te bir cam kafese kapatılmıştı. Elde bulinan bir terazinin bir (o tarafına bu cam karesi öbür tarafına da bir miktar ağırlık konmuştu Papağan cam kafesindeki (o tümeğine Kon muştu. Bu vaziyette terasi tam muvezeneyi gösteriyerdi. 4 Fakat papağan üstüne konmuş < olduğu tünekten birdenbire fırladı tam (kafesinin içinde uçmağı büşladı. Acaba bu vaziyet karşiamdn £ terazinin müvâzenesi De oldu ? Halledilmiş şeklini yarınki bulacakamız. Şekerlemeler Küçük Ahmet masanın üzerinde bulduğu bir şekerleme kutümundald © enkerlerden bir miktarını yemişti. nüanamızda | ledikten sonra bir sağa, bir sola güzel değil m Yorgun haşm vereceği iş e» har. AYDİ şeylerle uğraşmak kadar imkan; yorun yüzden okuyucularınızı bergünün ağır düşüncelerinden biran ayırmak, kendilerini buşka ülemlerde oyalamak istiyoruz. İşinizde yorulduğu: aşağıdaki #unlletin cevaplarını bulmaya Çalışın. Göreceksiniz ki sir bu ten sonra tamamlle değiştiğinizi hissedeceksiniz. Suntlerimizin bir kısmına | paff katatları da vereceğiz. Höylelikle HEM eğlenmiş, hem müküfatlanmış olsenksm İİ ama Gülen yolcular APURDAYIM. (Bir yolculi tan gönderilen mektublar böyel başlar ama benimki uzun bir # at değil: Akay vapurlarında, rindeyim.) Kışın tenha g gelir, mâkinenin, camların gürülü i ne rağmen biraz dinlenmek kebil ha ale dalmak kalmıyor. | arkı, kışm gelmiş olmasından ŞİKİ tsdör: ör gün vapurda iki DOĞ üç #gat geçiren bizler ise: “Raha' g De mi kaldı, gönül! faslı şitaya?a riz. Etrafta sesler, kahkahalar. Het sin ne konuştuğunu din! ama bir köşeden dan gözleri duymamak o adamlar da konuştuklarının du) masını istiyorlar; o kadar ki On dinlemek değil, din'ememek ayib cak. Höm onlar tuhaf tuhaf söğ İ lurdu ama ortalık ısmdıkça mapa i pir. tatlı şeylere imki gi b * ar. Bakışları: “Nasfi diye soruyor. H gülmeyin! gahsına hakaret saya Yahut sizin sözden “anlamaz bir dala, bir ukalâ olduğunuza hükmi cek... Gülüverin, ne çıkar? bir a mın gönlünü etmiş olursunuz; 9 yüzünlze de tebessüm bir kat ilik verir. İştah dişin dibinde duğu gibi neşe de tebesslimün ucuna” dır. Hani istim sonradan gelsin dİİ bip hikâye vardır, siz de gülün, sonradan gelsin. Söyledikleri sözler gerçekten tuhsf mı?... Eh! binde bir, hem de pek bi de bir. Çoğu da müstehcen im z dolu, Zaten © bizim ezeli derdimi” tuhaflığı müstehcen imalarda arar” Kendileri o yarı tuhaf sözlere kef vi katıla gülüyor, içlerinde: “Hihı hi hih!” diye acayib sesler çıkaran var, İnsan içinden: “Bu adamlar kadar basit kafalı! bu sözlerde öy gülünecek ne var ki?., diyor. Fajs#fi adaniları basit o saymekta haksi Doğrusunu isterseniz kendileri de İÜ | kmda, o sözlerin ekseriya hiç tuhaf olmadığını, soğukluğunu pek lâ biliyorlar, Fakat ne yapsınlar? meğe karar vermişler, gülecekler. Hf” ni bir hikâye vardır: Adamın vifi peynir zannederek sabun almis; * znda köpürdüğünü görünce: “Küpü” sen de yiyeceğim,“ köpürmesön d€” demiş. O adtmlar da sabahleyin giderken veya skşam yorgun argıf " ve dönerken vapur yolculuğunun ©” lenceli olmasma karar vermişler! 4” kadaşlarının sözlerine tuhaf olsa # gülecekler, olmasa da... Aceba hü) tatlı bulmanın asıl sırrı bu değil Mİ | Nurullah ATAC, mz m yet ilânıharbe karar verdik. Kıs” külli mukabil taarruza başladı. M# harebe cesim bir cephe üzerinde e | yan ve 30 saat kadar imtidat ei (Devamı var) İ e. DUMAN . vu ne Bu srrada .arnesi odaya girdi. » — Ahmet dedi, Bu kutudan kaç gekef * | din, , ” Çocuk hiç düşünmeden cevap verdi: — Kalanm yarısını anneciğim. gi Ahmet, scaba kutudaki şekerin ne Ki Mi yemişti? ed Halledilmiş şeklini yarınki bulaca) Kadın kaç yaşındayf! rn mayıs tarihli nüshamızda Sorula? Ni dinm yaşı 47 idi. Hesap (ediniz siz Öl “ neticeye varacaksınız. i Bu bilmeceyi balledenlerden: ön Mesetinden “Tahsin İle Ankaru Askeri ; lar gedikli stajyeri Rıza Aras birer Bi yon ve Bayazıt Kemalpaşa mahallesi Üy. türk sokuğu 40 Dumarada Akif Dori Beyazıt Haceği sokak 17 numarada Ç İnceler birer paket traş bıçağı kazanım dr,