Raylarda uyuyan köylüler p Bu son seyahatlerim > esnasinda | bindiğim bir trendeki yolcular, şu haberi verdiler: | 14-- Mahmure ile Adana ar sındaki banliö treni İİ mayis günü bir çoban çocuğu çiğnedi. Çoban, gocuğuna bürünmüş, başını raylar. üzerine koymuş, yatıyordu. Her ne- dense burasını rahat bir yatak ve yastık telâkki etmiş. Lâkin, uykusu ortasında, trenin kâbus gibi üzerine geldiğini farkederek uyanmış. Kaç: mak istemişse de, başı lokomotife | çarpmış, beyni parçalanarak öl müş.,.. Bu manzarayı gördük. Asa- bımız hâlâ perişan bir haldedir. Herkes hayret, teessüf ve biraz da hiddetle: ——- Yatacak yer bulamamış mı? dedi. Lokomotif mekinistlerinden biri büsbütün tebarüz eden bir hiddetle haykırdı: İ — Yalnız o çoban mı?,. Yalnız © çobanmı ya?.. Ah, sormayın bay” lar... Gözlerimiz dalma raylardadır. Böyle bir gaflet uykusuna dalana rastlamıyalım diye bakarız.. Geçti. ğimiz hatlar üzerinde tren yolunda uyumak illetine tutulan köylüler pek çoktur. Hele maazallah makas yerlerinde... Makaslar şöyle müsel. les şeklinde değil midir? Oraya başı» nı dayayıp kestirmek birçok kimsele rin işine elveriyor. Daha geçenlerde maalesef böyle abdal bedbahtı da <iğnedik! Makinist bu kadar faciadan son” va bir de komedi anlattı: — Geçenlerde, bir adamın, tâ uzaklarda raylar üzerinde yatıp kalk tığmı gördük. frenlere asıldık. Heri» fin maksadını bir türlü anlıyamıyor- duk. Hem demiryolundan ayrılamı: Yor, hem de tırlamağa muheyya bir oki duruyordu. dun, Abintiyle, makineyi durdur Herifi yakaladık, bir dayak! Bir dayak... — Ne oluyorsun, kerata?... Mak | sad neydi? Başımızı belâya mı 80- acaktığ? Sen ezilince, adam öldür ük sanarak bizi de yakalıyacaklar, Mesul tutacaklardı. Söyle maksadın neydi? d “Öyle mahzun ve şirin bir ifa- *yle yüzümüze baktı ki: “— Pek acele işim vardr. İlle şu trene binmek istiyordum. Beheme- al durmasını istiyordum. Durdur- mak için başka çare bulamadım. A- man, döğün, söğün... Fakat bindi. tin beni şu trene!... Cezasını da ve reyi dedi. Lâhavleyi çektik... Fakat, acer. dik... İçeri aldık... . “Gördünüz mü herifin kurnaz“ hiğima!... Gaflet uykusuna dalanlar gerçi Var ama, şu köylüler arasında açık. gözler de eksik değil doğrusu,. Ah, sarıklı erkânı harpler! ie (VA - Na) eyy ,, Cocuk müsabakamız Ikinci kısım 23 pir yapılıyor mizin tertip etmiş olduğu gü- #el ve gürbüz çocuk müsabakasının üş —on üç yaşındakiler arasında seçimi ev- velce yapılmıştı. 3 yaşımdan küçükler müsabakasınm 23 mayıs pazar günü yapılması takarrür et miş olduğundan müsabakamıza iştirak et miş olanların o gün, sabah O saat onda Eminönü halkevi salonuna gelmeleri lâzımdır, Üç ve daha küçük yaştakilerin seçimi de büyüklerinki şeklinde yapıla” sak ve birinciliği, ikinciliği, üçüncülüğü kazanan yavrulara evvelce sadetmiş ol- duğumuz ikramiyeler verilecektir, İ Fakat bu Istanbul ort! asımdaki Kerbelâda evlere su kilometrolarca uzak yerlerden böyle getirilir; Diğer resimde Ortaköyün Cavid Ağa camiinin harap hali görünmektedir Istanbul konuşuyor ! Istanbuldaki Kerbelâ! Ortaköyün Çırçır tepesinde lâğımlar sokaklarda akıyor. Ufak bir kıvılcım Ortaköyün yarısını yakabilir dini? mi, Ortaköyün iç tarafina (gir buranın başlıca caddesi karşınıza kuru bir dere olarak dikilir. i Koca bir semtin ana caddesi bir dere diğer taraflarını, var kıyas et olunca, denebilir ama vaziyet kısmen böyle de. gildir. “ Ee sol taraf; yani dereden yukarı ıkarken sola düşen kısmında oldukça Sikme sokaklara rastgelmek müm. kündür. Bu kısımda elektrik, akar su, hundadır. e : ma 4deta Ortaköyün dertsiz, dır. Fakat derenin sağ üz zaman iş büsbü- idiğimiz manada şikâyetsiz kısmud tarafına döndüğüm! . tün değişir. Bizim 2 yol diye bir geye ginger e Töp rak yığınlar: üzeride yürüme ii buriyetinde kalırsınız. İşte bize ip rr gezdiren buralı ahbablarımızdan Enve- rin peşinden yürüdükçe, daha fena, dn, ha kötü yerlere giriyorduk. Klavuzu. diyor ki: > Durun “bakalım, dahâ bu bir $€Y değil, hele Çırçır tepesine doğru bir gi kalım da, siz haraplığı, yolsuzluğu, lâ- ların (sözüm ona sokaklardan)nasıl gımlı A a aktığını asil o zaman görccek- açıktı siniz. Keçinin bile zor tırmanacağı, dar pis, yamru yumru yerlerden, (tepeye dür ilerliyoruz. Geçtiğimiz evlerin hepsinde elektrik var fakat bu kötü s0 kaklardı; tek bir lâmba biletasmağa lü. zum görüleemi$- 20,25 dakikalık bir didinmeden son- a tepeye çıktığımız vakit Enver diyor r ki: i — İşte sizi getirdim. re Damdan düşer gibi söylenen bu söz- lerden bir $€Y alyamadığımız için genç ahbabımszın yüzüne hayretle OVakıyo- ruz. O: —— Bakın anlatsyrm, diye devam edi- or. Burada 2-33 bin bane vardır. ic su namına hiç bir şey bulamazsı- mahallede ne kuyu, ne İstanbulun OKerbelâsına köcü © ri bir şey o yoktur. Maazallah Se yatiğın olsa, itfaiye (arabaları yol. ala yüzünden buraya adım bile ata- su ; tarı için, ta birkaç kilometre W- denirden hortumla osu #lmak decektir. Nitekim geçenlerde i oldu ve 12 ev yandıktan son se pm usulle ( bastırılabilmişti. yangın gündüz olmuştu. Eğer gece böyle bir felâket olursa, korkarım be ahşap mahallede tek bir ev kslmıya- uyacak zaktaki Jârımge mel Karagimrüğün pasar yerinde alışveriş: (Madalyon içindeki resmin sahibi Kar Yazan: Haberci va Ortaköy sırllarında ldğımlar böyle s0 tâğumlar da cak, hepsi cayır, cayır bir damla su sr. kılmadan yanacaktır . “Bu mahallede ta harbiumumide En- ver paşa tarafından yaptırılmış bir ana cadde ve bir de büyük su yolu vardır. Kaç kere müracaat edildi. Fakat hiçbiri si kâr etmedi, bu su yoluna su verilme, di. Terkos belediyeye belki derdimize derman seviimiştik ama,, o da boş çıktı. “Şimdi bir de eşeklerle nakliyatı kal- i dırıyorlarmış. Bu sırttaki evlere su ki. milen eşeklerle gelir. Zaten başka çare de yoktur. Eşekler (o kalkarsa o zaman tam manasile yandık gitti. Sonra bilir misiniz bu susuz mahallenin kışın nassl müthiş bir çamur olduğunu aklınız hav salanız almaz. Ama şimdi o gözler göreceğiniz bir dert daha var ki, bi sinden baskındır. Bu aralık yanımıza iki yaşlı O bayan geldi. Bir kere bana ve foto Aliye baktı lar. Sonra biraz daha yaşlı olanı yanı. mızdaki sata dönüp: — Envwer oğlum. dedi asıl şu sokaklardan akan lâği terelim. Bü sefer, tepeden aşağı doğru inme- ye başladık. Elli altmış adım atmıştık ki birdenbire, ta ortasından siyah bir ma- yün müthiş kokular salarak aktığı dar bir yolla karşılaştık. geçtiği zaman olacaktır iye hep Baylara rgös Bize klavuzluk eden zat: kendini tamrsa matbaamıza gelip ikramiyesini alabilir.) kak ortalarından ar ve birçok çökmüştür. © May diki — İşte, dedi. Buraların en (büyük derdi. Sokaklarda evlerin önünden 3- kan lâğımlardır. Böyle bir şey vahşiletin oturduğu köylerde bile yoktur değil mi? Leş gibi kokan bu pis Oyerdendar kaçtık. Gene tepeye doğru çıkmâğa baş ladık. Biraz yürüdükten o sonra &hşâp minaresi ve ahşap binasile garip bir ca- mi ile karşılaştık. Henüz bizden ayrıl. mamış olan ihtiyar bayanlardan birisi izahat verdi: — Buraya Cavit Ağa camisi derler, Ortaköyün bu semtlerdeki yegâne ca- misidir. Fakat gördüğünüz gibi fevka. lâde haraptır. Evkaf burayı tamir etmek için bir gün tamamen çökmüş olmasını bekliyor galiba! Tekrar yürüyüp de, camiin yanında- ki sokağa sapar sapmaz, bu sefer büyük bir çukurla karşılaştık: Gene bayanlar- dan yaşlıcası söze başladı: — İşte size çökmüş bir lâğım Zaten buralarda analâğım olr ıZından, her evih önünde bir çukur vardır ve bu çu kurlar bakılmaya bakılmaya böyle çök. müş yakut ta sokaklardan akmağa baş- lanmıştır, | Daha farla ilerlememizde mana yok- | tu artık. Çünkü hep ayni dertlerle karşı laşıyorduk : Susuzluk, lâğım, ve yolsuz luk. Bize refakat edenlere, biraz da bura. | nın dertlileri ile konuşmak istediğimizi söyledik. O zaman, bizi dertlilerle dolu bir sokağa götürdüler. Yarına; Ortaköyün dertleri ve çâr. | şı, ! HABERCİ | Teşekkür Elim bir faciaya kurban verdiğimiz #evgili kardeşimiz ve anamız Bayan ! Sabihanım gerek cenaze merasiminde | bulunmak, gerekse mektup ve tel grafla acımıza iştirak suretile merhu, menin arkasından gözyaşları içinde bıraktığı sevgililerini teselliye koşan sile dostlarımıza sonsuz minnetlerimi. zi sunarız. Merhumenin kardeşleri; Hüsnü, Ha | i tice, Kızları Selma, Semra, Semiha. Damatları: Kenan, İsmet, Şekip. KURUN'da: Habeş meselesi Amm Us bugünkü yazısını Habeş meselesine tahsis etmiy, Habeş mese- Jesimin hukul müzakere mevzuu bile yapılamamasından bahse- den yazısında şöyle diyor: Habeş meselesinin askeri safhası bitti; İtalya bütün Habeşistan top. raklarında hâkimdir. Habeş meselesi. nin si safhası da bitti; çünkü İ- talyı ne sanksiyon kararı tat. bik eden Milletler Cemiyeti Habeşis. tan İtalyan işgali altına geçtikten sön- wi kaldırdı; daha sonra j giltere arasında bir Akde- niz anlaşması da yâpıldı. Bununla be. raber bugün gene ortada bir Habeş meselesi vardır, Askerlikçe ve siyaset, çe halledilen mesele hukukça henüz halledilememiştir. İtalya Habeşistan- daki fütuhatının resmen tanınmasını istiyor; Habeşistan artık hukukan bir İtalyan sömürgesi olduğunu #öğ. lüyor. Bu nokta ise Milletler Cemiye. tine dahil olan devletler arasmda hal- ledilmek şöyle dursun, müzakere mev mü bile yapılamıyor. Böyle olduğu için de bu hukuki mesele yeniden #İ- yasi birtakım keşmekeşlere yol açmak istidadını gösteriyör, Bütün bu hâdiseler şunu gösterir ki Habeş r esi henüz bitmediği gi. bi nasıl biteceği de belli değildir. Ve İn en canlı kaynağı Milletler noktadan müessesesinde bulunmakta» dır. Bu mes: nin Cenevre çephesi hal yapmak lâymdır? miyeti yeni bir karar ve. Terek İtalya aleyhine vermiş olduğu mütecaviz devlet hilkmünü ilga mı e. decek? İtalya Habeşistanı haklı ola- rak işgal etmiştir, diye yeni bir ka- rar m! verecek? Tabii Milletler Ce. n ne | miyeti paktı ortada oldukça böyle bir karar vermeğe maddeten imkân yok. O hâlde olsa olsa Yapılacak gey “Milletler Cemiyeti azası Tirasında Ha» beşisten ismindeki memleketin adin! silmektir. Fakat bunun için bir sebeb olmak lâzımdır. İşte şimdi mesele bu sebebi bulmaktır. Yarınki mebus seçimi Şürkü Âli namzet gösterildi Ankara 14 (A.A.) — Abdülhak Hâ- mid Tarhandan boşalan İstanbul sav. lavlığına emekli Tuğbay Şükrü Ali Ö. gel Pürti Genel Bâşkurunca Parti nam- | seti olarak onaylanmıştır. Sayın seçici, İere bildirir ve ilin ederim. C.H.P. Genel Başkan vekili ada Dahiliye Vekili C.H.P, Genel Sekreteri Şükrü KAYA Istanbul meb'us intihabı teftiş heyetinden : Abdülhak Hâmit Tarhandan açılan İstanbul mebusluğu için Cumhuriyet balk partisince emekli Tuğbay Şükrü Ali Ogelin namzet gösterildiği ilân olu- nur, — Ulmuyordu, Allah nüşusa verdi. Fakat ele avuca sığar şey değil, Siz yola getirin, Eti sizin, kemiği benim! — Adin ne afacan? — Hürriyet! — Cem'den — nn ln İİİ nr a