Beyazlı mavili bir ev. Sema gibi mavi, köpükler gibi bes yaz... Divarlar beya: curlar: ve kapı mavi... Bunu sakın zengin bir aileye aiddir sanmayınız. Zaten o kasabadaki in - Sanlar o kadar seret sahibi değildir let. Onların bütün zenginliği, güne. şin bol aşıkları, tabiatın | güzelliğidir. Burası, bir katir, küçücük bir evdir. Ö- münden geçtiğim zaman kapısını açık gördüm, ç Kasabada zaten ekseriya, gündüzler ti, kapılar açıkerr. Temiz badana edilmiş taşlıkta gözü me bir çuval musır, bir sepet soğan Şarptı. Ortada temiz parlıyan bir ma sa, etrafında birkaç iskemle. Yanımdaki yerli arkadaşım Sabri ye sordum? — Burada kim oturuyor? pan pencerelerin — Bir dul kadın. Kocası ressam. | âr.. Binalarda nakkaşlık ederdi... Ahba- bımdır, istersen bir kahve içelim. İçeriye girdik. Siyah elbiseler giy“ miş genç bir kadın bizi karşıladı. Çök- müş avudları, tenini soldurmuştu. O yüzde güze! kalan, yalnız parlak göz- leri ve muntazam dişleriydi. Sabri beni takdim etti: .— Bayan Vecihel Beyefendi İs. tanbuldan geliyor. Sizin evi pek beğen. al Ben de içeriye girmesini teklif et- tim, Genç kadın mshcubiyetle: — Aman efendim, bizim evin ne resi güzel? . dedi. - küçücük bir fuk&- Ta evi... Takdirle cevap verdim: — O kadar güzel, o kadar gürel ki.. Hem de ne temiz bakılmış, me muntazam! hele manzarasına diyecek - deniz ayağınızın alımda Evet, manzarası güzels; Buna diyecek yok... Kocam, zaten bu husu. siyeti için bu evi satn almıştı.. Fakat nen ederim buyurun biraz, küçük sa- londa oturalım. Bu, sağ tarafta, mini mini bir oda idi. Temiz basmayla kaplı bir sediri vardı. Dıvarda birkaç manzara lev. has: asilıydı! — Merhumun eserleri.. Küçük bir etajerin üstünde, gümüş bic çerçevenin içinde bir erkek resmi ölüyordu. Fakat evin bütün temize liğiyle uymuyan Lir hali vardı: Resim toz içinde, çerçeve ise, uğulmamaktarı artık kapkara olmuştu. Kadın sanki bir sağ adamı takdim eder gibi, eliyle işaret ederek: — Kocam! — dedi, Oturduk. Kasabayı beğenip beğen. mediğimi sordu, sonra ilâve etti: — Seyahate bayılırım. Ben esaşen İstanbulda doğdüm. Derken memle- keti terkedip buraya geldik. Başka hiç bir seyahatim yoktur. Bir rafın üzerinde dizilmiş kitaplar vardı. Onlara baktım. Kadm: —— Bunları kocam almıştı! - O “gidelidenberi., ber artık okumaz dum. “Ölmek, yerine “gitmek” gr ması garipti. Herhalde bu mâ» bi ri bu kadın, çok okumus bir insandı. İşten harap olmuş tinde bir incelik görülüyordu. Fakat yalnız yaşıya yaşıya konuşmak meleke sini kaybetmiş olacak ki, muhayereye başlıyor, sonra dalarak sözü yarım b” rakıyordu. Fikrini ifade etmek s | münasip kelimeleri güçlükle mv o zaman gözleri parlıyor, ei işi mikli yüzünde, çukurlar, buruş! hasıl oluyotdu. Dam çeri zaman, Sabriye: — Zavallı kadın! - dedim. * Kocası gör dedi.» ü göktan mr öldü? i — Dört sene oluyor. Gok a çok inledi. Haftalarca perifa “ hu. çifetiler. Çocuktan Ju var) yaşamaka edenberi işte | çluktan ken. Çok” sevişen bir dolayı (çünkü bir oğ katlandı. Fakat, geçen 5“ bu gördüğün kadın kışkan dini yiyor. ( . Allah allah. Kimi kıskanıyor? o, | ra — Geçen yaz buraya gelen bayanı. —— Ya... Geçen yâz gelen Bayan, | onun dostunu mu elinden almış? —— Ne münasebet? yok canım.. Vecihe, dünyanın en namuslu kadını. dır. O kadın onun kocasını elinden , Yani ölüsünü. Anlamıyorsunuz debi mi? bunu keşfetmek güç. Durun size irah edeyim. Kahvelere doğru anlatmağa başladı: İşte Böyle kocasını kaybetmiş olmak fikrine yavaş yavaş kendini alış. du. ii geçtikçe, artık kendinde ağ« lamak kudreti kalmamıştı. Son derece zayıflamış. büözülmüştü. Fakat bugün gördüğünüz Halden gene iyiydi. Onu bu derece sarsa”, çöktüren hâdise, senenin yakasıdır. Gene evine, yürüdük. Sabri, | geçen , kocasi zamanında olduğu gibi bakıyor, | temizlik yapıyordu... Hele o gerçeve, o | resim, günde kâ$ kere şili İK, kaç kere | parlatılırdı.. Önünde, küçük bir sak. | s içinde, çiçek hiçbiç zaman Gmizi o.) mazdı, Merhumun sevdiği kitaplar, | muntazam surette sira. iti bakılır, itina ile o zamanlar şöyle ya dizilizdi.. Vecih€» di: H ağ Kederim geçme? ve geçmiye - cektir. Bunun sebebi de onu görme. mezlik, ona temas edememezliktir, Çün iü injim ki, ölüm herşeyin sonu | Mi” Manen ayrılık bile değildir. Kocamı her dakika yanımda hissediyos rum, Oherân buradadır. | “Dindar bir kadındır. Beş vakit ab- dest alır, namaz kılar, dua eder, Kom. onu yalniz bırakmamak için sik sk 7 tine giderlerdi. Bilâkis o, yalnızlıktan hoşlanır, dalma müteveffa kocasının hasalivie... vasamsiğı, nim resmine saatlerce bakmağı tercih edet« | “İşte söylediğim gibi, bu kadın. pek mükedder, pek muztarıp ruhluy- Fakat başkaları saadeti asıl kabul ederlerse o da felâketi öylece benimse. miş, acısiyle ruhunu parçalamağa alış» mişti. O. gözlerini dünyaya kapadığı zaman kocasına mutlaka kavuşacağına emin olduğu için, ölümü tevekkelle bekliyordu. “Mutekiddi. Ah, bu şekilde in: bilmek ne İYİ şeye. “Dna bu dünyada yaşamak âdeta bir seyabat gidi geliyordu: Ukbadaki uzun bir mevcudiyet içinde kısa bir seyahat! wp, randevü saatine muntazır SA. | barlı bir Aşık gibi, kocasına kavuşacağı ani bekliyor. böylece günleri geçip rdu. Yabancı kadın gelmeseydi, bu, hâlâ böyle devam edecekti, “Yabancı diyorum. Çünkü, bir | senebiydi. Keyfi için seyahat eden bir | Amerikalı, Nedense bilmem, bu tarafa uğramış. Kasabanm manzarasını beğe- merek, bir iki gün kalmağa karar ver «Garip halliydi. Onun © garabeti, K ızıl eteklerinde, kesik saçlarında, bo. yalı yüzünde değil, gözlerinin bakışm- daydı. İnsan onlara baktığı zaman, “a cabâ bu gözler ne görmüş? neye bakı. yor?" diye düşünürdü. (Arkası Yarın) Nakleden: (Hatice Süreyya) BAYIM 5 j | | ZLERi TAKIB- KR ion CİMDEN 6, SEDİYORDU NUZ DA»: | | çi sacayak Çelik yüreğin macerale— iğ YA: ÖYLEMİ 7 DEMEK ONU, TANIYOR SUNUZ...ŞU HALDE BiZE YAR yı Bv Yazan : Niyazi Ahmet 359 sene evvel bugün 17764 kişinin ölümüne .mal olan har başladı Giraylarımı 10 sene sonra kimse ölünciye kadar Edimede yaşadı. e 1578 yılı 30 nisan günü 359 se- İ ne evvel bugün iki ordu karşı karşi- ya geldiler.. Kanlı çarpışma üç gün sürdü. Mer iki taraf kati galibiyeti kazanmadan harp sahasını bırakma - dılar. Bu harbi tarihçi Peçevi şöyle an- latır: — Muharebe üç gün devam eder. Salı günü, bizimkilerin: şiddetle muntazır oldukları tatarlar kırk elli bin mıktarmda yetişirler. 7764 İra- ni maktül, 10.000 den ziyadesi suda garkoldu. Esir edilen Arş han dahi Osman pasa huzurunda idam edilir. Ganayim, bihesap. İran ve Kafkasyada büyük mu- vaffakıyetler kazanan ordu dönü. yordu. Sadrıâzam Mustafa paşa ca suslarından birine: — Sen İrana git. Bütün hazırlık ları öğren.. Tehlikeli bir maksat Oo İ lursa haber veri dedi. Casus şu haberi getirdi. — İran ordusu kaybettiği yerleri almağa hazırlandı. Yürümeğe hazır. dır. İran ordusunun başına şahın zev cesiyle Osmanlı ordusundan kaçmış olan Nahçivan valisi Şeref han geç- mişlerdi. İki kola ayrılan ordu Şir- van üzerine yürüyordu. Bu çarpışmada Kıtım hanlığma bir sene önce çıkmış bulunan Meh. met Girayın biraderi Kalgay Adil Girayın kardeşleri Gazi Giray ile Sa. adet Giray, oğlu Mübarek Giray da buradaydılar. Muvaffak olmak için canla, başla | çalışıyorlardı. Çünkü her biri ileride bir mevki kazanarak- larını umuyorlardı. Gösterdikleri ce saret yarın han olmaları için göz ö- nünde miyar olacaktı. Fakat hiç de öyle olmadı. İşte senelerce sonra vuku bulan hadiseler... : 41588 yılı 30 nisan günü 349 sene evvel bugün Kırım bant İslâm Giray ölmüş, Kalkan Alp Giray yeni hakanlığa hazırlanıyordu. Fakat hiç de öyle olmadı. Yeni banlığa Gazi Giray getirildi. Gazi Giray İran ; seferinde Mehmet Girayın maiyetinde iken'e- sir düşmüş, yedi sene İranda kaldık- tan sonra Erzurumda Osmanlı ordu- suna kavuşarak İstanbula gelmişti. Gazi Giray icraata ; başladıktan bir müddet sonra halkın aleyhtarlığı gittikçe artmağa başladı: — Hak Alp Girayındı.. | Gazi Giray bize baş olamaz, Diyorlardı. Bir gün şehir hemen bir ihtilâlte kaynaştı. Her ağızdan: — Alp Giray. — Alp Giray., Sesleri yükseliyordu. EMREDİNİZ AMA BEN SUN PAN BİR 2EYANLAMIYS. — Senelerce yurt dışında gezen YA a Güze ... © - MAR MN çok$ 4 DERSİNİZ... İSTERSENİZ. Ji KAMARADAN Çi- çarpışan oKırm tanımıyordu. Biri kaçtı, öbürü Bütün Kırımlılar da bu sesin ar- kasından koşuyorlardı. Etraf süküne karıştığı vakit: — Yaşasın Alp Girayın.. diye bağırıyor ve alkışlanıyordu. Alp Giray, han olmuştu... Bu haber İstanbula geldiği vakit padişahın hiddeti kat kat arttı: — Çabuk iki hanı, Mübarek Gi- ray ile Alp Girayı buraya getirin. Diye bağırdı. ? Kırtmda Alp Giray tahta geçmek le beraber Gazi Giray makamını kaybetmemişti. Kuvvetleriyle çar- pışmakta devam ediyordu. Mübarek Girayla Gazi Güray İs- tanbula dönme emrini aldıkları va- kit ne yapacaklarını şaşırdılar. Mübarek Giray: — Ben bu erari dinlemem.. Ken- di kuvyetlerimle çarpışırım.. diyerek ayrıldı. Alp Giray: — Ne kadar karşı dursam neti- cede mağlüp olacağım. Ferman: din- liyerek İstanbula gidersem hanlığı el de ederim.. diye düşündü. ... Mübarek Giray çerkeslere iltica- ya mecbur oluncaya kadar çarpıştı. Alp Giray, yüz altmış kişi maiye ti ile İstanbul yolunu tuttu. Her ikisi de meramlarıma nail 0- lamadılar. Alp Giray ölünciye kadar Edime civarında sükün içinde yaşadı. Habeş Imparatorunun tahmini General Grazyani geçen sene bugün Sasabene hattını işgal ederek büyük bir muvaffayet kazanmıştı. Ayni gün Adisababaya gelen impa- rator Havas azansı muhabirine şöyle diyordu: — İtalyan ileri hareketi derinlik itibariyle mühim olmakla beraber genişlik itibariyle ayni ehemmiyeti haiz değildir. Kati olarak muzaffe- riyet kazanacağımızdan sureti katiye de eminiz. HABER AKsaM POSTASI IDARE EVI İl istanbul Ankara Caddesi Posta kutumu : İstanbol 214 Telgraf #dresi: istannul MARE < Yazı ıyı elotonı 14)» tdare ve Hân 2an10 ABONE ŞARTLARI Türkiye< Ersek 1400 Mr. 2700 Me. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası K BİR ADAMIM! KA Mü Se