UŞ Hiperit geliyor! Yazan: Şekip Gündüz RTIK Frankoculara söylenecek söz kalmadı. En tat- ri eri ekşi istihza ve istih fafın en acı ve taham- edilemez hakaretin vakıtası olabilen söz, bu tiynetsiz avan- türye'nin hükmü; altındaki ( bedbaht İspanyol topraklarında bütün ifadesini kaybetmiş “bulunuyor. Franko ile müttefik- lerinin Bilbao önünde ca diplomasinı kazandıkları deni ve karatlı vahşet ”Türk'dilini “belâgatinden mahr mek hürterine herkesten çok vâkıf olan Anadolu ajansının bül teninde bile, insanı bütün bamtellerinden ve hassas damar- larından kavrayan bir edebi znuciğe yarattı: Dün, ofun İspanyadan aldığı telgrafta mini mini Başk mil letinin' tarihi herkezi Güernika'nır bombalanışın» şahlanarak İsyan ettiler. Franko Bu kadar'insan hangi âç gözlü, doymaz mabut için zebhediliyor? — İllâllab bü katfiâmdan! Şim, Negüsün Milletler Meclisi kürsüsünde bedbaht Habeşistana titrek ve kindar bir sesle, bir kıbıt Kilisesinde matem çanı çalmıyormuş gibi bir sesle oku- duğu mersiyeyi hatırlıyorum. O gün, onun, Habeş harbine tarihçe yapan nut- kunu dinlerken 52 #milletin, (medeni milletin) mümessilleri zaman. zamah acı yan, Bazan iç üzüntüsünü vebazan can sıkıntısını açığa vuran müşterek bir çeh. re göstermişlerdi. 1 — Aciyorlardı: Ne de olsa “kendileri de, orada harbedenler gibi insandılar. Katı yüreklili- ğin bir haddi, bir hududu, bir nihayeti vardı. 2 — Ürülüyorlardı? Zira elli ikisi de elele verip hâkim bir eda ile “— Eh, yetişir artık. Bundan kt “ dürünüz!, diye bağıramıyodrlardı. 3 — Cahlarr sıkılıyordu: Zira Habeş gürültüsünün uzayıp gidişinden bir Avrupa muharebesi çikaca- gmr satıyorlar ve korkuyorlardı. O zaman Negüsün Fransız müşaviri olan meşhur O hukuküğüvel “Jez,in sözlerine Hâk vermiştim. O; m et- okuyanlar ötesi profesörü *“ — Ak yüzlü medeni dünyanın karşısına tali, o medeniyetin mümessili srfa- tile konuşan Kapkara derili bir Afrika Amharisini çıkardı, — diyordu. — Bu a- dam bir Avrupalı kahraman gibi şatafatir değil, belki çok mütevazi konuşuyor, Fakat her kelimesi akitleri, vesikaları ve iddialari ile birlikte, Avrupanın mede- niyetini boğan bir tükürük o ummanına benziyor. Bu bir peygamber değildir. Fa- kat bir peygamber gibi konuşmak hakkına maliktir. Zira bu adömlâ ârködaşları Hiperitle mağlüp edilen, ve istiklâl aşkı Hiperit gazile böğuln ilk devleti temsil ediydrlar. Bu devlet Afrikadadır, Avusturalyâğa da olabilirdi. Coğrafi noktanın e- hemmiyeti yoktur. Dünyanın emniye nın İçiide bulunduğunu unutmamalı Hiperit. İşte, telgraflara azrail! Franko ve müttefikleri hergün MBAR MÜMİNE eemnle fi dern medeniyet orada derhal detile kullar lâhsh son de ref doktorası vermelerin& Hiperit yaklaşıyör! den bahsedenler Afrikanın da bu dünya. o göz gezdirehlerin yarın karşılaşacakları modern eğer bunu henüz İspanyada küllanmir yorlarsa bunün GAMA Apak kulüp, köy ve'tarla ekti asında aramalıdır.” Bomüd, Habeş ovalsfinda pek çolak ve kötürüm bir imha Hiperiti kullandı. $s ması vicdan Kürriyetini ve mi olarak istimal edildiğine delâlet eder. Baskların 'bu imtihanda şe. sevinmemelidir, korkmalıdır! iiden siya kalbi, şehir ve Vasıtasıydı. Mo- yada bombanın azami ş körüyunlara karşı bu &i- Şekip GÜNDÜZ Bir Halit Ziya günü nasıl hazırlanır ? Yazan: | w beğ gazete ” nin garından yarım #1. at sonra telefona çağrıldim: — Buşürünüz. — Nizanteddin Nâ xif mi Konuşuyor? | — Evet biym. 'Tam kendisi. Aca. ba Nifameddin Na zifi » hatıflamığa Müzüm “gören'Kims dir? — Ben, Agâh Sırrı; Eminönü Hal, kevi Başkanı; Size bir hatanızı bildir. meğe lüzüm gördüm. Bütün dikkatimi kulaklarımda top- Jadim. Güzide arkadaşımın sesi devam etti: — 1837 nisanın on altıncı günü Üstad Halid Ziyan kalsine safılışınm ellinet değil; tam elli beşinci yıl dö. nümüdür. Üstadın “ilk - yazısı 1882 (1298 rumi) yılında, İzmirde, Hüse- | yin Hilmi paşanın mektupçuluğu za. | manda, Aydin > vilâyet güzetesinde | neşredilmiştir. , — Töğekiür ederim. Doğrusu bilmi- yordum, Peki... Bu yazr neden bahse, diyor? —*“Uyku'nedir?,, diye bir sey... Mevzuu bir kitaptan hulâsa edilerek almmis. — Bir dakt'teğekkür ederim. - de- dim, x Yalım müsüade ederseniz sizin | EA inti - Nizamettin Nazif Sustu. Devam ettim: — Eminödü Halkevinin salonları pi. hayet yüz elli kişi, iki yüz kişi, haydi bilemedin i üz elli kişi alabilir. El © Mi beş yal nesillere: kâlemiyle kendini #övdirmiş bir saratkârm memlekette €pi topu 2780 kalp kazandığına m: ka. nisiniz? — Ne münasebet? - Böyle bir iddiamız yok. — E peki behey bayım, böyle bir ii dianız yoktur da ne diye kalkar Emi, nönlü Halkevinde Halid.Ziyanın elin. ci... — Elli beşinci... —.. Evet elli beşinci kalem yılımı tes'it etmek istersiniz? Yer mi yok? “Kaldı ki Halid Ziya gibi bir san'at a- dammin böyle parlâk bir'gününü tes. id etmek hakkı Eminönü Halkevinin inbisarı altıma konamaz Bu evvelâ bir şehir... Yahüt evvelâ bir memle- ket; şonra bir şehir işidir. Ciddi konuşuyordum. — Ciddiyetle dinliyordu, Nihayet ciddiyetle dedi ki: — Xooo iletiye gidiyorsun. Biz hiç kimseyi üstada karşı olan muhabbeti- ni izhardan alıkoymuş değiliz. Edebi. yat tarihinin bu hâdişesini biz evimi. zin kültüre! vazifelerinden biri saydık. Bir program hazırladık, Ben iServet fürun edebiyatı), (Servet fünun nesri ve Halid Ziya) ve (Sanatkâr Halit Zi- , Nizamettin NAZİF diye bağırdı, - Pine: sruhdieisi Muhafız Paşa topa Tuna boylarına büyük bir tarihi şerefle yerleşmiş olan bir milletin Tuna boylarından askeri şerefine halel getirerek ayrılamıyacağını bilen Gazi Osman Paşa. — Yazan; N.N, Tepedelenli — Çok düşünmedi, hemen. bir meclis, bir kabine ve bir ordu ne dair muvakkat. kanunlar n İ de yere protesto ettiler. Bir harekete İ geçmelerine imkân yoktu. Zira Paris muahedesiyle prenslik “Büyük devlet. de birer büyük devlettiler ama, for- maliteye uymağa mecbur oluyorlardı. 1862 senesinde kendi İ gibi hiç yoktan bir hâdise çıktı. Bel. İ gradda bir çeşme başında güğümleri | ne su doldurmak için sıra bekliyen | Türklerle Sırplar bir kavgaya tutuştu. lar. hâdise mürettep olduğu için patlak verir vermez etrafta pusu bekliyen Sırplar da yetişip Türklere” saldirdı. lar, Belgrad paşası en ufak bir tered. düd hissetmeden derhal topçulara e- mir verdi, şehir gümbür gümbür bom- bardıman edildi. Miloş bunu dörhal istismar etti. Belgraddaki Türkelrin büyük bir kat. liam hazırladıklarını Avrupada yaydı. Sırp milletini bu tehdidden korumak için Belgrad kalesinden ve istihkâm- lardan Türklerin uzaklaştırılmasını istedi. Buna derhal muvaffak olama- Ğı, Fağat 1887 de arsrulusal siyasada Bâbrâlinin aleyhinde bir cereyan belir diği zaman teşebbilslerini tekrarladı e baklediğisokdiE ari 0. eyes iğ itere büyük. elçisinin. sverdiği "Bir ndtayı Babıkli.relidedemedi. Befi. grad kalesindeki Türk muhafız ve a5. kerler alinıp vazifeleri Sırp prensi Mi, hailoya devredildi. Tabii, Bu fevkalâdö bir siyasi mü. vaffakıyetti ve o andan itibiren Sırp prensliği, : Balkanlardaki (hiristiyan milletlerin Babiâliye karşr olan bütün hareketslrinde müşterek bir erkânı - | harbiyesi halini aldı. Bulgaristandan* kaçan ihtilâletler Bükreşte bulunuyorlardı, onlarla an - laştı, Karadağ ile bir ittifak, yaptı. Bunu Römanya've Yünanistanla yap. tığı ittifaklar takip etti, Bir taraftan da” Bosuada, 'Hırvatistanda, Arnavut. tuk ve Makedonyada el altımdan tahri. kât yapıyordu. Bosnadaki müslüman- ları bile ele almıştı. Velhasıl dehşet. Mi bir Yanliyet gösteriyordu. Daha kimbilir neler yapabilecekti, Fakat ömrü vefa etmedi: 1868 de bir suikas- te kurban gitti. Prens Milân Yerine oğlu Milân Obrenoviç prens- lik tahtına çıkarıldı, Lâkin Milân he. Büz bir çocuktu, Niyabet meclisi, onun gösterdiği dış sıyasa İktidarmı gös. | teremedi. Maamafih Mihailo devrinih istibdadma şeklen olsun nihayet vere- bildi; kudret . parlâmentonun eline geçti, 6 yıl sonra Hersekte Avusturyanın tahriki ile Babıüliye karşı bir isyan patladı (1875) “Ve umulmiyan bir ne tice ile karşılaşıldı. Babılli Hersekteki isyanı bastıra . madı. Bunu iyi bir fırsat sayan Sırp prensliği Karadağ ile . birlikte Os- manlt imparatorluğuna harb ilân etti, 'Tabli bu. harbin ilânmda;: Petrograd sarayı bilytik bir tol oynamığir. Ezeli düşmanına dehşetli bir darbe İndir - mek istiyor ve dört bir tarafta ateşli, yeceği isyan yangşmlariyle onu zayıf- Yatarak hedefine daha koalyUukla ulaş, mak istiyordu, Başlangıçta harp tabif Sırpların ve Karadağlıların aleyhinde bir'seyir ta- kip , Karadağlılar o civardaki kuy. vetlerin harbe hağır bulunmamaların. dan istifade ederek bidayette ufaktefek muvaffakiyetler hazanabildiler. Lâkin Türk çe cenubi öiemiire ay. Türkiye ve Avusturya bu hali beyhu. $ ler,, in himayesi altındaydı. Kendileri X ğinden olmuş iğ Türkler azdı, Sırplar çoktu ve zaten Belgrat şehrini tuttu TYAYAAMU YMM i Ferdsiz cemiyet UĞÜN dünyanm birçok yeri& rinde fördleri, kendi kendileri- ni unutup yalnız mensub oldukiaf! cemiyetin, smıfın menfaatlerini, İsti&- lar.var, Bu. zihniyet türlü şekiller. isimler alıyor; hatta bunlar bazar biribirine düşman kesiliyor. isimlerin, şekillerin ayrılığına med ferdlere, serbestçe düşünmek hâkkınt vermemekte birleşiyorlar. Hakikat galiba ferdi bir * kıymet. çünkü ferde kiymet vermiyen © cereyanlar, hakikatle de istediklefi gibi oynuyorlar. Cemiyete, yahut sın fa faydalı olması şartile yalanm her türlüsüne izin veriyorlar. Sadece izin vermek mi? onu bir vazife, miş; şaya haklari olmadığı gibi fe »rdlerimde; cemiyet ve. ya #miflarının menfaatlerine *körü körüne bağlanmaları? istiyörlar. rd de on. ları iyice anlıyamadığımız “için « fer. di'ayrilıklar olmadiğını, Yahi onlarda bütün ferdlerin biribirine Benzedikle- rini sanıyoruz. Bir karıncayı gören, bütün karmcaları görmüştür. İnsanla- rm da öyle olmasi isteniliyor. Andrâ Gide'incanlattığma göre bu gaye bir menilekette tahâkkuk etmek üzere im Gerçi insan oğlundan mez o, en büyük şıkı altında da, nas. lar da düşünmek, na; a Uy. yan hakikatleri keşfetmek eğseretini gösterir, Tecessüs onun , kanmdadır. ümid kesil. Belgrada kadar şöyle bir tenezzlih ya- | pıverecekti. Ama pusuda ( bekliyen | Rusya derhalmüdahale etti ve Rus se. | firinin Babıâliye verdiği bir ültima - | tom harbin durmasına ve Türklerle Sırplar arasında sulh yapılmasına 5e- bep oldu. Maamafih az sonra çar ken. disi, pan Slavistlerin tazyikine daya., namıyarak- Türkiyeye harb ilân etti (18717). Rus, orduları bir taraftan Ralkenlira va hin tersftan da Ansân luya sâldiydilar.*' — Düşmanın harbe dehşetli'bir hazır- liktan sonra girdiği muhakkaktı. Ro- men prensliği ile Bulgar komiteleri. nin de Rus erkânıharbiyesinden bü- yük yardımlar gördükleri, iyice silâh. landıkları ve Rusya büyük erkânıhar- biyesinin taarruz ve istilâ plânmda muayyen vazifeler aldıkları da anis- sılâı. Lâkin bütün hesapları Gazi Os- man past adlı bir Türk kumandanı az kalsın suya düşürüyordu. Tuna boylarma büyük tarihi bir serefle yer. leşmiş olan bir mülletin 'Tuna boyla > rmdan askeri şerefine halet getirerek âyrılamıyacağını pek iği anladığı an- laşılan bu kumandan Plevnede bir mü- dafaa harikası yarattı, Türkün yalnız ferdi kahramanlığını değil, asketi zekâdmı bir daha ve o zamana göre pek parlak bir gekilde dünyaya göstermiş olan Gazi Osman paşanın mehip hatırasını burada sây- gı ile anmak lâzımdır. Tunanmj minimini bir kasabasını dünya askeri tarihinin büyük bir-şöh- reti haline yükselten Osman pass, sırf İstanbul ssarayınm misline az te- sadüf edilir ahmaklığı yüzündendir ki kendisinin ve emri altında Yarbe- denlerin, kahramanlığı İle nihat 238. rin kazanılamadığmı görmüştür. Er Zer Plevne önlinde meyus ve sezgin, tokatlanmış bir halde bozulan düşme. | nı takip edebilecek taze kuvvetlerle kendisine yardım edilebilmiş olsaydı Gazi Osman paşa 'Tuna baylarında Rus harp tarihinin Prot nehri kıy larndaki mağlübiyetini bir defa da - ha tattırmış olacaktı. * “ (Detiame tâ) Romanyâlı talebelerin konseri Eminönü Halkevinden: Evimizin misafiri bulunam dest Romanyalı heyet tarafındarı bir'ak- şam (cuma) saat 21,30 da Cağaloğ- Tu merkez salonumuzda bir konser verilecektir. Bu konser için davetiye yoktur. Herkes gelebilir. Bu konser İstahbul radyosü'ile de Prometheos'un “gökten dehayı narı” en büyük azablar pa ahasma çak ğı gi. çi Ber da ler çıkabilir. ra, ferdin kıymeti olma- nek onlarda insan oğluna, fikrine borçlu oldukları hürme- « Bir fikir, bir. gaye uğ. insan ti öldi Tunda nefsini feda etmek Insan İcin daima serçfli bir-şeydir. Fakalfer. acil, MİYALMERA lk İSA aâtine pek #aplananadam yalnış kendi, ni feda etmekle . kalmıyor, “binlerce insanı öldürmeği. şehirler yıkmağı da mübah. görüyor. Hem de yalnız kendi kanmdan; kendi cemiyetinden - olmı- yan insanları değil; kardeşini de 6140. rebiliyor. Her gün İspanya'dan gelen haberler bunu bir kere daha teyid edi- yor. Ferdi inkâr etmek gönüllerden mer. Kameti, insanlığı kaldırıyor. Ferdsiz cemiyet, insansız cemiyet dluyor. Nurullah ATAÇ Japonyaya Ultimatom ! İngiliz gazetelerine göre Sovyet Rusya mübim bir karar vermiş İngiliz gazetelerinden bazıları şa“ yanı dikkat bir haber vermektedir 3 Bu habere göre, Japonya ile Al manya arasında komünizme karşı bir ittifak yapılmış olmasından mü teveilit infial, Moskovada dairesini gefişletmektedir. Bu cümleden ola- rak geçenlerde askeri ve siyasi ted- birler alınmak üzere Moskovada bir konferans toplanmıştır. İçtimada hazır bulunan Tokyo elçisi Jurenef Japonyaya avdetinde, aradaki ihti- lâflı meseleler derhal halledilmediği takdirde Sovyet Rusyanın 3 mayıs- tan itibaren Mancurile olân demir yolü mivivasalasını keseceğini bildir miştir. Soy adı almıyanlara ceza 15 mayısa kadar soyadı almamış olanlara idare heyetleri : tarafından valinin tasdikile birer soyadı verile- cektir. Bunlardan para cezası'da alı nacak, cezayı vermezlerse cezaları hapse tahvil edilecektir. Simdiden soyadı almak için mü” racaat edenlere bu ceza verilmekte-