araba Kapıyı vurdum, öevap beklemeden işeri girdin, Gayet usun boylu bir Ihtiyar adami, kitap ve defterierle dolu bir masanın önünden kalktı ve bana sert sert baki, |” “. « Kimsiniz? Buraya kadar nasil geldiniz? Ne İstiyorsunuz? — İsim James Murraydır. Avu- katım. Yaya geldim. Yemek, defhek, yatmak istiyorum, Sik ve kâlm kağlarını çattı, Ade metle: — Burâsı han değil Sonra, uşağina hitaben: — Jakob! Bu yabancı adamı he de» Maretla öriniden içeri soktu? İhtiyar uşak mırıldandı: — Ben onu içeri sökmadım. Bani tevek #örlâ girdi. Bu kıyımdaki iriya, Yi bir Adamla döğüştmem yâ. Ev sahibi bana hitaben: — Rita ederim, bay... Ne cösaretle evime zorlâ girdiniz? — Böoğulurkah bir #ahdtla tutun. Mak hakkı insanlarda yök mudur?.. Nefsini müdafanyı meşru vsaymıyor Musunuz”. , — Nefsini müdafaa mı? — Öyle ya... Dışardaki kara gök. |» Bir metroya yaklaştı. Sabaha kadar insan boyufu ağadık. Yürüdü, Kalın perdeyi kaldırarak penööraden disirı bir nazar attı. — Hakkınız var, İsterseniz yârm sabaha kadar kalın. Havai Jakob! yes | İ medim. Fakat neticede beni hayalpa. mek harırla, Yerine oturdu. Bana da bir koltuk gösterdi. Yehirlen, okumasına koyul du, Tüfeğimi bir köşeye dayadım. İS kethlemi ocağın karsima çökerek ete rafyma bakınağı bes'adım. *Oda kü. çuktü, Puvarlar. beyaz her verde fenni Aletler asifiydı. Büyük bir kütüphane kitaplarla tıklim tiklrm. di Ru ev sahibinin kim ölabileceğini düşündüm. Güze! bir ihtiyardı. Fakat Bis fen adamından piyade, onda bir tir hali vardi, Sik bembeyaz saçisri sm altımda geniş bir alni, derin par alk gözleri dikkatimi celbadiyötdu. Herhalde idealist, bir his adamın, dı. Yüşü de az çök Bâsthoven'i andı. tiyordü. Ban bu teferrinta bakarken kapı ağildı. Uşak yemeğimizi getiriyordu. Ev sahibi, kitabını kapadt, Şimdiye kadar göstermemiş Olduğu bir nöka, ketle yerinden kalkarak beni sofrası. ai ni yumuma, kara Sahanda | uy ; ekmek, gayet iyi cinsten bir şike She. önüme kondu. ii Aftedersinit. Size ancak bu ka dar yemek çikartabildim. Köy yeme “hi! Kuşuru bakmayın. " öburlar gibi, önüme konanlara hilcüm etmiş, tamamiyle yemeğe bile başlamıştım. Bu kadar lezzetle ye mâk yediğimi ömrümde Katırlamıyo. rum, 2 i rdak sütle, bir İhtiyar adam bir b İl bardak çorba içiyor. vaya yil katmımızı doyurduk. Jakob geldi. Zİ #iyi aldı götürdü. Ben tekrar ates : önüne iskemlemi çektim. Bir de si Peyim* Hayret! Ev sahibi de ya ir ea mam, rel a ATILAN BiR KA i KIZıb TAYYAR DEŞME SİNE Hortlayan Dadanalı, ve | Dean dn pulunu #ASUNUN Hay hay! Ne isterseniz e Ban memnuniyetle armınuzu İfa ede. ge dirmeğini dizlerine dayıyarak çenesini avugalrr içine aldı ve gözleri, ni bant dikerek gormağt basladı: Bütün suplleri fenne aitti. Son a. manlaria keşfedilenlerden. yapılan: lardan bihsberdi. Bu mevsun dâir pek kuvvetli olmamakla beraber elimden geldiği kadar bildiklerimi anlatmağa alıştım. Fakat bu gtkre! izahat, mü, ili gekline girinee içim rahatlas de Artık o boyunâ anlatıyordu. Fikirs lerini söylüyordu. işitmeğiğim, ve-işitemi. Hayatımda işitm. e ebe kehdine mahsus düşünenler... Er iptidai fenterden en derin felsefe... İere Lada gökutmadığı mevzu yoktu. şmasi fasihti, tatlı söylüyordu, TN nletiyordu. Nihayet, ini şevkle di pey şikâyet başladı: ; Bayım! İste çok düşündüm, çok aradım, inandım v8 kanaatlerimi orta» lığa haykırmaktan korkmadım, çekin, rest ve gülünç buldular. Eslerim be nimle alay etti. Ven sahasmda bana yuha çektiler. Hayatımın en günel se. nelerinde ömek verdiğim fenne inan, madılar, Bü haller, tam yirmi üç se. ne evvel esreyan etti, İşten : saman» | danbeti bu gördüğünüz gibi yaşıyo. rım, İnsanlar beni, » benim onları u- nuttuğum gibi . unuttu! Hikâyem bu! Na sevap vereceğimi bilemiyerek mi rıldandımi: « Hasin macera. “ Yok... Alelâdat,, Hakikati söyle. mek yüşünden mtrap çektim... Ayni taylar benden daha akılların da ba. gından geğinis. Mubavereyi kesmek İster gibi ye- rinden kalkarak pencereye doğru yü. | tülü, — Artık kar yağmıyor! - dayip tek- rar ocağa doğru geldi. f Sevinçle yerimden firladim: — Sahi mi?.. Kar yağmıyor mu?. Ah, kabil olsa... Fakat heyhat, yolu. tn bualbilseim... Ama, sanmam ki bülsem dahi yaya olarak yirmi kilo. yetre yürüyebileyim. —- İmkânsız.. Bu saatlen sonra yirmi kilometreyi nasıl katedersiniz? — Karımı düşünüyorum. O, kimbi.- lir ne heyecan içindedir. Nersda oldu- Bumu bilmiyerek üzülür durur — Eviniz herede? « Dvolirigde. iv Bvt. Uzak, Tam yirmi kilo metre. Yedi sekiz saat sabyedin, ne ım? age kabil olsa... On altin verir. dim. Bir atla bir kılavuz bulabilesm. (Devam var) Tercüme eden: Hötor Süyeyyn ç eg MEYDANI “ .. VERDİ. amcanın HVe.: sacayak Çelik yüreğin maceraları —İğe ÜMİD EDERİM Kii TEHLİKE YI AT. i muşlardır. | Kral «Ferdinand İ Pier Petresburg'a Yâzan : Niyazi Anmet Vİ Üiesinez 3656 gün evvel bugün “Günü gününe tarih,,i yazmağa başladım Yüzlerce cilt tarih Bu seriyi nasıl hazırladım —- Hâdiseleri yıllara taksim — 6910 senelik vuküat nasl toplanır? — Rakamları yasıl buluyordum — sayfalarında seyahat... . Tam 365 gün evvel buzün.. Ya- | fatı. Lord Çörçilin Dersandete mua. ni geçen söne bugün.. 1936 yılı 27 nisan günü Haberde * Günü Gününe Tarih,, serisini yazmağa başladım. Bugün, bu seriye nasıl başladı - ğımr, yazıları nastl hazırladığımı kı- saca kaydedeceğim. Bazı tarih meraklıları, tarihin kaydattiği büyük hâdiseleri sirala - Bu şekilda biz de eski Türkçe ile “Muhtrai rical ve seyan,, dit 1326 yılında bir kitap neşredil. miştir. “Kozan mutasamifi Musa Kâzmi imzasını taştyan bu kitabin baş tarafında 6910 senelik vukuat sıralandığı kaydedilmektedir. Üç Fransız eseri mehaz tutularak ve Türk tarihi tetkik edilerek hazır- lanmış olan bu eser 1910 yılına ka- İ dar gecen hâdiseleri; kaydetmekte ve Milâddan 5000 sene evvelinden başlamaktadır. Milâddan evvel 4900 senesinde Hazreti Adem ile Hava izdivaç et « mişler, hesap görmek, öşyâya isim koymak ve çift sürmek usulleri icap edilmiştir. 4800 yılında ilk adli cürüm işlen miş (Habil Kabil davası) binalar kurulmağa, kılıç yapılmağa başlan- mış.. Bu vakalar böyle 5000 den x- sağı doğru Milâda kadar indikten sonra tekrar Milâdın birinci yılından başlıyarak 1910 yılına kadar gel mektedir, bu yıl vuku bulan hâdise- leri şöyle kaydediyor: “Linç hâdisesi ve buhran vüke- lâ, Hakı paşa kabinesi, Kral OJorj ve Granduk Nikolayaviç ve çırağan sarayları yandı. İspanyanın Fas sev. kiyatı itmam, Paris sevlâbı, buhar iğtişas, Mavru Mihali sukut ve dra. gomisi kabinesi Suud Münif paşa tun vefatı, Seniha Sultanın attan düşmesi, İspanyada Mavra kabine» #i. Rusya ve Avusturyanın tekrar Balkan itlâfı. Giride dair olan po- talarımız. Şanzi vapuru gark. Batrrs paşanın katli, Bosnada meşrutiyet, Damat Ferit paşa lâyvihası. Şehrema- neti istikrarı, Kral Ferdinand namı. j ma Petresburgda şehri Ayin, Lori Körzotun ziyareti. Rusçuk hadisesi. İstanbula ve kral Sırbistan Kralı Dersaadete, İpek kumandanının kat- İi ve yukarı Armavutluğun kıyamı Arnavutluk ve idarei örfiyenin is! zahı, İngiltere kralının vefatı ve kral Jorjun cülüsu, Mahmut Şevket pa- şanın Selânik ve Arnavutluk #eya- hati, Giritte Yemen meselesi veli aht hazretleri İlondraya, Dersaadet ülemasının Arnavut rüssasma olan telgrafı, Ahmet Samim beyin katli. Yusuf İzzettin efendi hazretlerinin avdeti. o Rusya — Japonya itlâk namesi, Selânik gimrüğünün mus rahhas ösaxı,. Tokyo feyözanı, Dn kral ve kralicesinin Löndr ve | "aris seyahati. Şili cumhuriyet yej- sihin vefatı. Vesim pasanin LERİNİ “hin bir husüsiyeti de vakaların k #nleti. İstanbulda kolera. Portekiz cumhuriyeti ilânı, Edirne manevra ları, ve ilâh... Hâdiselerin yillara taksimi be men her salnamede de yapılır. Fa- kat hadiselerin yıldönümünü yap mak düşünülmemişti. Bunu ilk ön- ee bana Hakkı Tarik Us hatırlattı. “Her gün gazetenin bir köşesine bir hâdisenin yıldönümü * birkaç satırla kaydedilse,, dedi. Fakat bu çek güç tü. Teşebbüs etmeğe bile cesaret edemedim. Ayni mesele muhterem dostum Vâlâ Nurettinin o kafasında da düğümlenmiş: — Çok enteresan olur. Bir tec- rübe et.. dedi. j İşe, kütüphanede mevtut tarih kitaplarını sayıfa snyıfa karıştırmak” la başladım ve ilk günlerde başa çi kılmaz iğ oldüğüna karikat getirdim. Çünkü hicri yılla kaydedilmiş meselâ 950 hicri yılmın 15 muharreminin milâdi yilm hangi ayma rastladığını bulmak için saatlerce hesapla mas- gül oldum. Muazzam rivazi bir düs tur halleder gibi uğraştıktan sonra ancak bir tarih elde edebiliyordum. Bu sanada ahbaplarımdan biri imda. dıma yetişti. Çok kolay bir hesep şekliyle hicri yılları günleri bulmak mümkün oluyordu. Bu müşkülü hallettikten sonra yüz ; küsur - cild muhtelif tarih kitaplarının sayıfaları. ni karıştirarak elimdeki cep takvimi- nin sayıfalarma işaret etmeğe bağla” dim, Bu çalışmam üç ay kadar sür. dü. Her güne rastiryan bir değil bir kaç hâdise buluyordum. Mevzuları bulduktan #onra, iş yazmağa kalıyordu. 27 nisan günü, “Fransada un muharebeleri, ile 8 Burada okuyucularımıp nazarı dikkatlerini bir noktaya celbetmek isterim. Günü gününe tarihi yazma ğa başladıktan sonre yakın ahbapla- rım ve okuyucularım bu tarihlerin sıhhatinden şüphe ettiler, Hatta: — Yazdığınız yazılanı kontrol eden yok ya... istediğiniz gibi yazar sınız. dediler. Bünü yapmadım. Eğer öyle vap. saydım bu yazıların kıymet ve hu- #usiyeti kalmiyacaktı. Bühdan başka günü gününe tari yen değistirilmeden, eklenmeden ve. rilmesidir. Bu yapılarda yastlıyaca. ğiniz muhaverelet bile tarihçe tec» bit edilmiş konuşmalardır. Tarihi *o manlarda olduğu gibi vakayı okut- mak için uydurma şahıslar ilâve ede. rek uydutma o muhavereler yazmak okuyucuyu oyalamaktan baska bir şey değildir. Tarihin her safhası en. teresandır. Ben vakaları muha' kuvveti ile süsleme lüzumunu duy. ve | madım. MAHVOLACAĞIZ LİNTU... Cim ÖLDÜ, ARTIK DEVLET iş. iKİ HAFTAYA KADAR ELE ALACAĞIZ...