İl | ae ki İ i Dış Politika Yanlış bi ir teşhis Yazan: Şekip Gündüz Balgrad ziyaretinin dost ve komşu memleketlerde en müsait bir akis yap- masından daha & düf etmiş bulunuyoruz. bir şey olamıyacağı meydandayken, Sovyet Rusyanm fi. kirlerini neşreden bir gazetede çok yanlış bir iddia ve garip bir tefsire tes İnönü ve Aras'ın müttefik Yugoslavyada geçen mühteşem misafirliklerinin geşnisni eksitmeğe Fransız diplomasisi gözlüğünü kullanmağı sevketmiş olması m “Tas ajansı nuşmaları haki rasin (Bulgar . Yugoslav), şân bu iddia, her halde, hud'a ve şe bir talirikinden doğmuş olsa gerek Fransa ile Sovyet Rusya arasındaki paktın büyük” korışumuzu rüşlerinden, kendi sezişlerinden ve hakikatlerden ayırarak tanâtte yekta olan ından ıstirap duymamak mümkün ola- Bu sabah Paristen gelen Le Temps gazetesinde Şu sakırlari oküduk: m bildirdiğine göre, “Pravda. gazetesi Türk . Yugosl & neşrettiği bir makalede “Türkiye Dış Bakanı Doktor A. (İtalya . Yugoslav) anlaşmalarında büyük bir te- » ko” siri olduğunu ve Doktor Arasın bu çalışmaları ile İtalya,. Yugoslavya, Yuna- nlstan ve Türkiye arasmda bir Akdeniz paktı yâpmayı Belgradda ba paktm esasları üzerinde müzakereler - yapıldığını., detmektedir. Pravda gazetesi “memleket onun gerikleriyle"anlaşarak temin yı istihdaf rarla kay. inin emniyetini bir mütecevizle ve e çalışan Türkiye Dış Bakanın diğer birçok Avrupa devlet adamları gibi yanlış adımlar atmakta olduğunu ilâve ey. Jemekteğir.,, Pravdanm bu yazısı ürkiye dış politikasının idaresindeki yüksek seziş ka. biliyetini ve vuzuhu inkâr etmek manasins alınmalıdır. Belgrad könuşmaları. na İnkaddiim eden ve Belgrad konuşmaları esnasmda ve sopra muht satlaria tekid edilen nokta “Türk - Yugosalr fır. ittifakını Balkan paktma ve Milletler Cemiyeti prânsiplerine tamamiyle intabak eimekte olması,, değil mi. dir? Milletler Cemiye karşısmda mutasavver, muhtemel ve; prensiplerine gösterilen bu yüksek & ve hassasiyet muhakkak bir yeni Akdeniz anlaşma. sının c'han sulküne ve Türkiyenin bariz siyasi karakterine yay ne tarafı vardır? İtalyanın yalnız Yugoslavya ile anlaştı Milletler Cemiyetinin on altme: asamblesinde Blum Fransasımm bu ığı anda mı mütecavizliği bilniiyer? “müteca- viz,i Milletler Cemiyeti'içine tektâr almak için kâskoca Haböşistanı'feda ettiği nasıl unutulabiliyor ? Onaltıncı asamblenin irisanlık muvacehesindâ Milletler Cemiyeti. prensiplerinden en büyük “irti idad,ı ifade eden o muazzarh İskanda. Jine tahammül edenler arâsmde bizzat ve Min Kömşüim'üz Sövyetelr de bu. Turmuyor mıydı? Bize Balkanlar ve Akdenizde Türkiye Diş laa faaliyeti ile cihan #ulhü namma kaybedilecek hiçbir şeyi yoktur. Türkiye diplomasi n tesanlidü, milletler arasmda mütekabil e ideali “millet dedir, hâkim , meşmi hak. Jara saygı ve cihan sulhünü sağlamlaştırmak, gibi asil hedefleri çim eder, Bu Türkiyenin bir çocuk olmadığını ki hulâsa doğru ise “Pravda, ise ispata lüzum Yoktur. Eğer Le tihbarâtında we'tahlillerinde. yanıl- ÜZ sb. ve aşil Kuş olup uçmak ister misiniz ? “Bir kuş olsam, kona da bilsem dallara...,, Şarkısını" söyliyen bir şarkici ka- | dın, neküdar yerinden kalkmaz, han. tal, fıçı gibi bir şey olsa da, bü garkı, nın anlatmak istediği mana, aslü & hemmiyetini kaybetmez. Bu şarkı, insanların. içindeki havalanma, bir kuş gibi göklere yükselme isteğinin en beliğ ifadesidir. Avrupada Kelem mi, Kılen mi, he diyorlar, bir adam var, Kanat takıp uçuyormuş. İkidebir gazetelerde res. mini görüyoruz. İngiltere ve Amerika” da yaptığı muhtelif tecrübelerden sonra, şimdi Fransaya geliyormuş.. Fransanın başma çok (şeyler geliyor &on zamanlarda... Her neyse... Bu ada- ima “Kuş adam” tabir eğil - Kanatla uçmak tekemmül edebilip de bazılarımız egrçekten her istikame- te uçabilseydik!.. İstenildiği zaman yerden havalanabilmek, bugünkü bu | sıkışık ve derdi çok dünyada nekadar işe yarardı! Bu takdirde İtalyanın, hattâ Japonlarm bile ntifus fazlalığı dan şikâyet edip başka yerelr alması. ra lüzum kalmazdı. Ne Habeşistan, 26 Mançuri alınırdı. Oldukları yere #1. Bşamıyan ahalinin bir kısmı, kanat. larını takıp havada dururlardı. Bâlktınız, bazılarımızın bir kuş gibi olup istediğimiz zaman uçabilmek na. | sıl işimize yarar: Alacaklınız geliyor değil mi? Sizi görünce, adımlarını sik” laştıracaktır. Fakat yanınıza geldiği zaman, siz, zaten hazır olan kanatla. rinizi hârekete getirerek Pirr... diye bömeh sagrâfamuz... Alağâkir bir'mii | det burnunun dikine ileri doğru yürü. dükten sonra, sizi önünde göremeyin. ce, durup bakınmıya başlıyacaktır. Fakat nerede... “O kanatlı” atı alar, Üsküdarı asmıştır. ! Bir tiyatroya gittiniz. Dehşetli kö. | Jabalık öyle mi? Sizin için hiç endişe- ye lüzum yoktur. Hemen kanatlarmızı Yazan: Hikmet Münir * > grpıp, tiyatronun, kanatlı çocuklarla süslü tavanının altinda bir iki daire dizerek dolaştıktan sonra, gözünüze kestirdiğiniz locanın keharına gelip küçük bir müsaade istiyerek kabartma bir heykelciğin üzerine konar, zarif bir tavırla büzülür ve rahatça oyunu- nuzu seyredersiniz. Taksime çıkmak Üzere Sirkeeiden manki gibi: “Ben mecbur değil ufak para Kazırlayıp vermeye ve bu tepsl Içes ökerek bana vermeye mecbur. sunuz,, diyor.. Eh, kanatlarmız var; buna minnet edilir mi? Hele mevsim yan pencereden #iyr ülüşten sonra hem kestirme o- larak; Yüksekkaldırımdan doğru Tü- nel bâşma çıkâr' ve Tramvay Şirketi binası tepesinde biraz molş verdikten sonra bir o yana, bir bu yana, kızak yapar gibi neşeyle Taksimi boylarsı. PIZ. Kalabalık balolarda kanadınızı açıp #evgilinizle birlikte havada avizelerin etrafında dansetmeniz kadar zevkli bir sey olabilir mi? Bu takdirde dansetti. kadm: “Sizinle buluşmak beni yükseltiyor, gibi Âşikare lâflar söy. (Devamı $-ünrüde) HİKMET MÜNİR ettiğini, | HABER — e HABER — Akşam postast |... masamız postası Klyuso$Laya Sİ Sırplar Avusturya | tarafından larını acı acı anladılar: 22 NİSAN — 1937 aldatıldık- — Yazan: N.N. Tepedelenli — > 0 — Bununla beraber Sırp ibtilâleileri Avusturyanm iler, lemesine — yardım etmekten çekin. mediler. Jâliba onlar da Branko bü -| Kümdar olriasını istemiyorlardı Sırpların meşhur Avusturya siyasilerinden | le Niş, PASİÇ ve Pirzeri ti, Peçte Arsen adlr'bir patrik vardı ki, Türklere karşı mukaddes eiba nmdan da çekinmemişti. Türklerin orta Avrupadan Makedonyay bu patrik bi ceklerine delil ağ - lişlerini dediyor ve kemi haç, harbediyordı parlıyamadı. Rumelindeki Türk su beklediği kuvvetler Anadoludan gelir gelmez üç koldan şiddetli bir ta. arruza kalktı. Kaçanik boğazında A- vusturyalılâr dehşetli bir mağlübiye. te uğradılar ve her taraftan darmada- ğinık bir balde ricate başladılar; onla. YI gören pâtrik de, papasları ve Avus, türya taraftarı Sırplarla birlikte bu paniğe işlirak'eftiler. neleri var neleri yoktü toplayıp sirtlarma vurarak A, vusturyaya göç ettiler (1690). BİP müddet sörra Avjsturya İiip: Bağru, Leopold, bir beyanname neğrk trek Sırpları Türklere karşı mukhd- des bir muharebeye davet etti. İmpa. Fatorun beyannamesi Türklerle harbet mek için Sırplara bir çik imtiyazlar vaadediyordu. Sırplar buna kanarak tekrar Türklerin karşısına dikildiler, Lâkin Türk ordusu pek yaman terli, Yordu. Çok geçmeden İleri kollar Sa, va ve Tuna kıyılarında belirmeğe bas- ladılar. Avusturya ordusu ve Avustu ya taraftarı Sırplar yine kaçmaktan başka çare bulamadılar, suyun öte yakasma gectiler, Baçkaya, Baranva- ya, Budapeşte yakınındaki Sentandri. yaya kdar urda yerleştiler. Bu harpte Venedik - cumhuriyeti Avustuı iata karşı Türklerle itti. fak etmiş bulunuyordu. Lâkin dehşet. li bir mali sıkıntı geçirmekte olduğu Türkler bu müttefiklerinden bü- Yük yardım göremediler, Avusturyalrların Sentada gösterdi! leri bâzı « muvaffakıyetlerden sonra imzalanan sulh Türklerin hâkimiyeti- ni Sırmi mıntakâsmm şimaline kadar kabul etmiş ve Dalmaçyayı Venedik cumhuriyetinin nüfuzu sitmde birak. mıştır, 18 inci asır Bu hâl tam on yedi yrl sürdü, Fakat bu on yedi yıl içinde Avusturya, Tür kiye nüfuzu altındaki Yugoslavlar â. Tasmda, bilhâssa Sırp unsürü arasın. da durmadan tahrikât yaptı. Avustur- ya sarayı tarafından devamlı yardım- lar gören Sırp iftirakçıları halkı “Türk ndan” ayrilacak- ları ginün yaklaştığma İnandırıyo lardı. İstanibül sarayı ise dünür eni kalardan bibaberdi. Bu taraflarda bir inzibat; tesis etmeğe çalışacağı yerde cahil Baltacılar ve szad “edilmiş kö. leler arasından larla vaziyeti yi sley. yodu. rlerde Tuna boylarında sulh lı tehlikelere maruzdu. Nihayet 6 da Osmanlı İmparatorluğu ile Habsburglar Avusturyası arasında r harp patlak verdi. Sırplar, ha zrrlanmış. bulundukları için derhal Avusturya ordusuna yardım ettiler, Bir kısmı gönüllü olarak Avusturya kumandanlığı inde bulundular ve mühim bir kısmı da çetecilik yaparak boyunda Bosna'dan güzel bir manzara Osmanlı ordusunu arkadan vurdular. Bu hal harbin ilk devrede Avustur- ya lehine inkişaf etmesine sebep oldu. Habsburglar bir koldan Sırbistana ve bir koldan Bosnanm ortasına kadar ilerlediler, İstanbuldakiler debi acz içindeydiler. Avusturyayı geli yere dehliyecek fırsatları daima rıyorlar ve harbi Kazanmak ihtimalle. rini kaybediyorlardı. Nihayet, iki yal süren kanlı bir harpten sorra Pojare. vaç'la fena pazarlıklı bir sulh müzake. reğini kabule meöbur oldülar, Bütün şimali ve orta Sırbistan, garbi Mori ya kadar olan topraklar Avusturyaya kaldı. Avusturyanın iğrenç idaresi Viyanâ sarayınm tabi Sirp söma- parlryabildi. smda arak - yirmi yel Betbaht Sırp milleti, ul dan iki ay. geçmeden ne mer birge. kilde aldatılmış olduklarını ve Türk idaresinin en berbat halinin dahi şu “dindaş” Avusturyaya müreçcah oldu. act bir surette anlıyabildi. Sirp in hepsi Pojarevaç sulh den sonra kurulan Avusturya idaresi, nin çok fena oluşundan müştereken $ikâyet ederler. Bu idaren'n asil Sırp milletine yaptığı, reva gördüğü şeyler cidden rezilânedir. Yugöslavlar topraklarına sahip ola- Dileceklerini sanarak kurulmasını se. vinçle karşıladıkları Avusturyalılarin &n güzel tarlaları Avusturya asilzade. lerine dağıtıldığını gördüler. Kirklerin masum “âşar,, ina tahammül edemiyen Sırplar Avusturya tarafından tarhedi. len vergilerden tedehhüş © ettiler. Türklere “röslya,, olmayı izzetinefisle. rine yediremiyen Sırp milliyetperver. leri Viyana kalelerinde asılıp parça” Jandılar, (Devam var) çok alâkadar eder. ton mahsul almaktadır. (Rakamlar tondur) (o 1936 Buğday 7156,000 Yulaf “.,. 1,350,000 Arpa 987,500 Keten tohumu 1.850,00 Kuş yemi 30,000 Hayata daie Edebiyat sevdası Abdültak Hâmid bir gün: “Kitab- larımı benden sorra dü müammer ol. sunlar diye yazmıştım; orlar öldü, ben em bunu söy. yeis'mi düş. bir şakâ imi et. Terken gönlüne gerçekti Müştü? yoksu sâdec mek isteği? İl timal a daha Yakın geliyor; çünkü Hâmid daima hürmet gördü, kendisine büyük şair, en büyük” şairimiz denildiğini duydu; te giden genç veya orta yaslı şairler, edebiyat adam- ları vardı... Hi ona unutulduğu, çabuk ünütularağı Kanaatini verebi cek hiç bir hâdise olmüdi. Gerçi ki. tabları on binlerce nüsha satılmıyor. du; Sökat memleketi kitabın zaten p buna &. hemmiyet vermiyebilirdi. Mektebler. de “okutulan edebiyat tarihlerinde kendisine çok geniş, çok şerefli bir yer verildiğini gördü. Bu bakımdan denebilir ki Hâmid'e sağlığında göste- rilen hürmet, itibar hiç bir şaire, hiç bir sanat adamına nasib olmamıştır. Bunun için Abdülhak Hâmid'in, ese- rinin âtisinden emin olarak öldüğünü sanıyorum. O sözü olsa olsa geçici bir üzüntünün ifadesidir. Fakat bir de o sözün, Hâmid'in de. gül de sağlığmda gerçekten unutul. müş, eserleri okunmiyan bir şöirin ağzından çıktığını düşünün. O za. man onun ne kadar hazin, nekadar a. cıklı bir feryad olduğunu anlama; niz, onu duyunca yüreğiniz parçalan» mazsa biliniz ki «'natkâr ruhlyatı si. zin için ilelebed karanlık kalacaktır. Her sanatkâr eseri kendinden sonra yaşasın diye çalışır. Hiç olmazsa gençliğinde o sevda ile başlar... Aradan yıllar geçip de adının hiç bir zaman insanların hafızamda bir &kis Uyandırımıyacağını anlarsa o gün kaderin en zehirli oku ile vurulur. Gerçi her insan, mesleği ne olursa el. sun, ilerlemek, en yüksek dereceye Yatmak emeli başlar, “Her gö. mülde bir arslan yatar, derler. Fakat bu sevda, sanatkârda her inndakim. den dele kuyvetlidir; çünkü sanatin âyemutluk” ten başka mük; takı "yoktur. Bunun içindir ki herhangi bir adamın, hiç hir zaman yükselemiyedeğin!, hayatımda alelâde kalip ölünce de hemen unutuluverece- Şinl anlaması ne kadar acı olursa ol- sun bu hal bir sanatkâr için daha acldir. Zeter herhangi bir adam: “Ne yapalım? büyük olmasam dayine et. rafıma İlzumlu bir iş görüyorum; bu dünyanın küçüklere de ihtiyacı var. dır. yerek İce ! avutabilir: hal. buki sanatkâr için böyle bir. teselli yoktur. Bütün zehri, bütün sefaleti ve lünçlüğü ile ratö'lik, sanat â. mahsus hallerdendir. ki bir zaman bir şey yapamıyacak, devamlı bir eser bırakâ- madan ölecek sahatkârlerm ekserisi- nin gözünde bir perde vardır: halleri, "in sözü bit şaka mı? Hayır; büyük şairdi ve her büyük salr gibi o da bir tek değ tün insanların & nm da onun kalbinde bir veri oli tabildir. Kendi duyduğu bir yeisi de, il K atkârların belki farket- meden çektikleri bir ıstırabı söyle- miş. Nurullah ATAÇ Arjantin ve kuş yemi Dünya piyasalarında bilhassa kuş yemlerimizin en böyük rakibi olan Arjan- tin'in bu sene ne rekolte aldığını bilmek borsalarımızı ve ihracat Utacirlerimizi Arjantin kuş yemi zeriyatma ancak 1925 senesinde başlamış ve bazı sene- ler rekoltesini altamış beş bin tona kadar çıkarmıştı. İki senedir yalnız otuz bin Başka toprak mahsulleri bakımından da çok mühim bir mevki işgal etmekte olan Arjantin'in bu yıl aldığı randmanlar hakkında ziraat nezareti en son raporu- nu geçen hafta neşretmiştir. Ticari istihbarat servisleri bu resmi raporu bütün dünya piyasalarına telgraflarla bildirmişlerdir. Raporun bir nüshası elimize geç- ti. Piyasalarımızı çok alâkadar edeceğini bildiğimizden aynen Mi 1935 4375,000 Gi 965/000 “1,806,000 716000 1,200,000 1,330,000 2,025,000 24,000 36,000 Arjantin ayni zamanda dünyanın en büyük keten tohumu müstahsilidir. ... Be: Asi i Bur Niksar dört kl Üzerine öm ör Biçimi Yar ğunu kı vayetle: toplanıy lere bir hikâye lar ve E rı Zame mak iç dan, ! çarpaca mek içi bilir en G istedik rak, a den uf lardan devam simiz t ku gele İzin dibinde rivayet 1 köy atfedile kilise 4 görmüş kadan ! varmış lerden rriml T'Birh Ta Beş on Akşam kalarla öldürü çalınsın Ba zira, öl diyerel silmiş. tirmiş mış ve At O da miş ve müş. | muş. yeti w ni ve « tireceğ isabet ayni ş lacağun