ili RR mke ime RS e mik an ai VE A, Ş.A RA... YA. SR, ” zmladaöp ou Sare, iyruyen şeş ZE0ÖŞ LİRKGON JON OT SAYEN DA ZM0K 70109 züayer *YaŞaDp9 10010897 ELE — “aokıye çapak upreyuoğra SOyLOŞE #AOYUOĞDA OPMMİŞ LajLOf MAEDJUO VDYO L0LAP YEDE, iyayaycu 298) ayukoğ — “0503890 YUzpyuaij TaruLıry “umkuyeğ — f (yoğçtDoj 2p wş 78 sp Gupyp) an ydad) oluşan or) uf s1808 aog Bapyez are ordorl a sikerler bet GERi iri EETERR 2 ZERİF 28 Esiri - inilip iie baza ilğşas Yi a ii i : hi li b irili sriei ie BEİ: Şeke Si DARİ Karina ği ri şe Bilir MEP ppi Detek LE O ek çk iğ © R Tg SE gi ; BERE ielerşiek sali ili; HERİİRKEL Eşli AŞİ eğ EEE ML e ai | yhiliğ ee epi Li li Mp Mimi İğ i dei İİ, : ii Lİ , Sİ CÜCENİN AŞKI an Se | çi Böğtünde ka. k, heye candan, boğulan bir oceie beğ e Yarabbiml Mey şöreiyel. bir aç 7 Sendeledi, eğer Pardayan Yanına gelerek onu tut ki ayd zavallı; Tüney Garip ww Pardayann nazarı dikkatini ce dış çe Kurnaz tebessümünü tekrarla" Genç kız; “Mösyö şövalye! diye m un yüzüne bakıyordu “nun Yüzüne bakarak bayıldı. Onu bir ti i li le eri e Terini aç bakalim küçük. gü Dedi ve baygın yatan kızdan daha 4 Sararan Şikoya dönerek: — Bir şey değil, dedi. Sevinş azizim. Ve manalı manalı Şikoya bakarak X ve ilâve etti: Hani ice göreceğini biç enn we memişti. Doğrusu bu küçüğün beni bu kadar sevdiğini e Baygınlık uzun sürmedi. Küçük Ju- ana kısa bir müddet sonra gözlerini a6“ ti kızararak doğruldu, güzel ve mAhCUP bir tebessümle: — Bir şey değil... Sevinçe Dedi ve, şüphesiz gayri ihtiyari göz- leri Şikoya döndü. y Pardayan saf bir tavırla ve hiçbir 1eyin farkında değilmiş gibi: : — Canım ben de biraz evvel ayni şeyi #öyledim, sevinçtir başka bir şey değil. Dedi ve hemen ilâve etti; — Şimdi mademki artık gene sağlam Oye:geytan gibi bir kırmız, şunu bilin — On beş gün! Buna imkân mı var? Şiko küçük © yumruklarını sıktı ve hiddetten titriyen bir sesle: — Sizi açlık işkencesine mi maruz inraktılar? Ah! SefillerL.. Ne Şiko, ne de Juana Pardayanm bu sözlerinden şüphe ettiler. Bunu lâf ol- sün diye söylemiş olması ihtimali akıl, lardan bile geçmedi. Mademki on beş gün diyordu, demek kaldırdı | ki ©© beş gündü ve eğer, herşeye rağ- men hâlâ kuvvetli, canlı ve ateşli görü» . nüyorduysa, bu da sırf, diğer İnsanlarm fevkinde ve insani zaafların Tanrısı bir mevcudiyet oluşundandı. Bunu anlayan Pardayan, bu samimi hürmet ve muhabbetten mütehassis o. larak, onlara biran tatlı bir merhamet- le baktı. Fakat, hassas bir insan Olan Pardayan, aksi gibi hissiyatını göster. mekten hiç de hoşlanmazdı. Bunun için, birdenbire tavrını değiştirdi ve gülerek bağızdı: — Evet! Tam on beş gün! Bu demek tir ki, güzel Juanacığım, yemeklerime ve derhal yatacağım yatağıma son de- rece iktimam gösterilmelidir, çünkü ya. on bütün kevvetime ihtiyacım var. Yal nız dostum Şikoyla, sizin küçük ve kı- bazı şeyler konuşacağım için, yemeğimi fenha bir yerde hazırlatmanız: tica e. deceğim. Yeniden hayata atılmış gibi canlanan Juana, neşeli bir tavırla: — Şu halde, sizi kendi odama götü İsi , 3 5 iş i İ ri - İş eni 284 - diyigiliğö : ; Mira. j 5 Sleişpani İş : ggiriieei I değilisiz 3; ee sz 1d? ği İİ ie | kış İ , stistlui İİ LR; ay iri; ikmal; X seğiişif 3) : aeziieş Bişi 5 di E LEZ TÜ İA “earriage,, kelimesinde bu iki harften yalnız i “oku- Sm si a. $ z Mr al 23 i ; 3 DEE ikili ârelaki. Gİ; 23 ,i ği 8 os m Sğİ Misin aMEPİ şgi Ad e > Eişlileğişi but very few motorears, and, of course, no aeroplanes sr airships. “Fakat çök as motörlü arabalar, ve tabii, hayır (de. il, yok) tayyareler veya sevkolunur balonlar.,, “Ve nekadar farkli demiryolu istasyon dur bugün den » İstasyon da bugün eski zamandakilerden nekadar farklı! (end hav dij'örent de Yöuâ stöşm iz novadiz from “ne o alıştırırdı olmak içinde eski günler.,, kuat it yazdı bu bi indi old döz,) (bat vöri fiyu motörkarz, end av kors,no öroplöns, Fakat, motörlü nakil vasıtası çok azdı ve, tabii, tayya. ve ve sevkolunur balon hiç yoktu. or erşipz.) And how different tbe railway station is nowadays from what it used to be in the old days! CÜCENİN AŞKI 181 olduğunu öğrenmek istersiniz diye sor- dum. x — Hakikaten bunu öğrenmek İste. rim. Yoksa onu Don Sezarla © beraber tevkif mi ettiler? Espinoza samimi bir tavırla cevap — Hayır, Don Sezar tevkif edilmedi. Onu saklıyorlar. Zannediyorum ki, ar- tık siz serbest olduktari sonra, onu sak- layanlar artık hiçbir şey ümit edemiye. ceklerini anlayacaklardır. Çünkü anlaş- mış bulunuyoruz. Ve çürkü siz prensi kendinizle beraber Fransâya götürüyor sunuz, Binaenaleyh, onu serbest bırak- Pardayan müthiş bir tavırla; — Fanusta! g Diye bağırdı. Eğer Fawsta bunu duy» saydı, muhakkak ki dehşetinden ürpe. rirdi. Espinoza hafifçe gülümsiyerek: — Onun ismini zikretmedim. gecikmiyeceksiniz. Bu hususta bir söz daha! Oraya birkaç kişinin refakatinde gitmeniz fena olmaz ve unutrayın ki, #aat on biri geçirirseniz geç kalmış olur sunuz, müstehzi tavrile (o tamamile zıt tatlı ve samimi bir sesle: : teşekkür ederim, mösyö, de. di.. İşte'bir hareket ki bir çok şeyleri birden aflettirdi. Espinoza hafif bir tebessümle başmı salladı, sonra ayni dostça sesle: — Bir şey daha söyliyeceğim, dedi, Bu küçük sokaktan geçin. San - Fran- #isko meydana çıkacaksınız, zaten yo. lunuzun üstüdür. Fakat meydana gelin “| et biraz yolunuzdan dönün ve San - “| Poplo manastırınm kapısına doğru yü- rüyün. Orada brisini göreceksiniz ve eminim ki, sizi görmekle sonsuz bir se. vinç ve saadet duyacaktır, Çünkü her- gün oraya gelerek saatlerce manastıra bakmaktadır... Bilmem neden. Ve Espinoza, bu sözler üzerine Par- dayanı selâmladı, ve ağır adımlarla eve girerek arkasından kapıv! kanadı. Dedi ve lâkayt bir tavırla ilâve etti; |” — Böylece, ebedi seyahatinizden ev. vel kendisine söyleyememekle bu kadar ürüldüğünüz o bir çift sözü söylemek fırsatmı bulmuş olursunuz. Fakat tek- rar Jiraldaya avdet edelim. O da, bir ye. Te kapatılmıştır. Eğer onu da bulmak , istiyorsanız, Bibi - Alfar kapısı civarı- na gidiniz. Mezarlığı geçin, biraz yürü- yün, müstahkem bir şato göreceksiniz Bu kralımızın yazlık ikametgâhider. Yarın sabah, saat on birden © evvel şatonun asma köprüsü önünde bulunun. Aradığınız genç kızı orada O görmekte XIV HÜR! Pardayan, Espinoza ile beraber bulun duğu müddetçe sakin bir halde bulunu, yordu. Ve, bin bir türlü işkencelerden geçerek tilyler ürpertici bir ölüm atla- tan bu adamın sakin hali, cesur ve kuv- vetli insanların prestişkârı olan başengi zitörün takdirini birkat daha kazanmış. tı. Fakat şövalye, kendisini o tenha ve küçük sokakta, yakıcı bir güneşin har huge: hiyüc — koca, cesim ii ei eiş rahatsiz tender: tender — trenin kömür vagonu uncomfortable: enbomförtabi değişiklik change: çöne Engines were guite small then compared with the one in the picture, with its huge tender, -