İstanbul "eğleniyor di âanaşın meyhanesinden bir kaç enstantane kapısında “Zevk birabane. v kardı, Şimdi her İşaneyi ev yap- Say, K 8 usta Tanaş da düşmüş “© “müessese, nin ismini “Zevk Şeklinde değiştirmiş. Bra im, onun dört buçuk met- a bâlık, dört küçük masayı dar. ii, İsta kir denebilir mi? Ne iki camekânm ortafından Biraz şişman ve o göbekli etin yanyana dahi bu kapıdan şüphelidir. Kapıyı ancak Kay bir hale getiren bu vitrin vas WS sn camekdinlar içinde usta a yeti ve nadide yemekleri tadır. On senedir hergün bu Önlünden geçerim ve on sene. a duğuna kalıbımı basacağım Na Z ataip vöcudile (Oburnunu Öoni IP eden meyfhanesine ev de- | namuslu adamsın, hayır namuslu sensin! Münakaşası bıçağa dayanmak üzere iken oorsununki Bay Murteza gitmeğe kalk. #uştur. Ne oldu ki acap diye biribirimi Ze soroooruz. Fakat Bay Murtezamız karışmayın çocuklar benim işime diye çıkıp gidecor!. Sonradan tahsildar olduğunu öğren- diğim çıplak kafalı, çipi gözlü bir müşteri ilâve ediyor: — Halbuki görseniz, tam o zümâan Bay Muztezanın keyfi gelmiştir, Tatlı er anlatmağa, gürel güzel şarkılar söylemeğe başlıyor. Fakat sa. atine bakıp da dolruzu görünce hemen doğruluyor. Çocuklar ben gitmeliyim diyor. O kadar ısrar ediyoruz, nafile. Bay Murters İrakkında söylenilenle- | ri gülerek, biraz da koltukları kabara- rak dinliyor. Sanra kadehini yuvarlar. ken manalı marslı: — Sizin, diyor, benim işime aklınız Va Yamış durrsaktadır. Onun ya: / ermez! €vki etmiş iki, üç uskum- bir kayık tabak içerisinde anı, gene bir tarafı okirıkbir yüne NN Midye dolması, üç dört kâse köcaman şişe şarap, bir kaç GL diyesi Mİ €vwwel Tanaşın ilk hevesle tez- ğe taktığı korepon kâ- Ve r arasında ismi olmayan Hn boyanmışlardı. ae ekseriya sahaflar çarşısında merdivenlerinde (gözüken renklerle boyanmış Biri Mücadelei Milliye se- €sir bir düşman generalinin. gösteriyor. Diğeri de ny Duvarlar kirli bir mu- Bir. Eşya namına da'dört,, “esyedi sekiz Sandalye ğin im etrafımdaki zevatın Yerlerinden kıpırdanmalacına üne Hattâ meyhane yükünü e Ttanaşın şişman göbeği İraftan bir tarafa geçmesi “lmadığından dip tarafta ka- İstedikleri mezeleri, rakıları u. için ön masadakilerden rica Üçer kişi oturduğu takdir. Ma ve a beyazla siyah ortası bir hal Bezle usta Tanaş hem mü- akan burnunu siliyor hem- N yar kuruluyor, masalarm üz. az iyor. Bu sözlerimle zinhar pisliğini ileri sürdüğümü , haşa!.. Bugün dünya eh yanıma gelecek, niçin ae ni. delâlet etmez. z. Çünkü Vita “Tanaşın burnundan daha, ildir. » iş Memurluğundan mütekait e) İT za erbest o meslek, er- olduğu anlaşılan kalkık ©- a. vi Yi, meni pastırmacı. İç ilde i . i sizlere hikâye edeceğim esi isimli vodvili oyna- ge Yedi buçuk. A ivaş meyhane dolmağa baş- iler o biribirlerile o kadar tântyıyorlar ki kap: açılıp i- Birince hepsi birden gülerek €n ömürü maliye memurhu- Mütekaie elli beşlik za$.. Hoş Adamcağız. Önündeki şişeyi Sonra herkese takılmağa, Lr etmeğe haşladı. Öğrendi a buraya bir aydır muntaza, Skam devam ediyormuş. Far ları saat dokuzda paydos Şikâyetçiler.. Pastırmacı bir v öy : Yükü alacağı kertede hako- vg m zaman (o gözümcilk İişgi Tanaşın tezgâh oldu. Belki de, Tezgâhın | Pastırması tekrar lâfa karışıyor: — Peki ii gözüm, agnat da bizde anlayalım.. ZZatınızın böyle saat dokuz da hip deyi kalkmasınm sebebini... Hepimizin kendisine baktığımızı ve konuşulan yegâne mevzuun da kendisi olduğumu gören mütekait zat ağzına bir hıyar turşusu attıktan sonra: — Bfendim diyor, mesele basit.. Ben deniz her akşam evde demlenirim. Pa- kat hir akşam refikanım yokluğundan istifade ederek eski hatıraları anmak i- çin buraya geldim. Ah efendim ne ol. sa, burada içmek evdekine benzemiyor. İnsan birkaç lâf atıyor. Fakat oevde karı çaçaron mu çaçaron. Ne yaparsınız dalgmlık.. Bana evlenirken o koltukta ayağına bas demişlerdi. Ben o heyecan ile unuttum gitti. Değil ayağma bas- mak, yl ii yeri sarin Uv. lara iki sm. Biri vti hâkimiyeti var evde ksa Nerde kaldıktı. Bir akşam burada içtik- — mmm ann 14 yaşında yıldız 14 yaşmda olduğu ( deli böy” le iddin ediyormuş) halde Prima Donna sesine malik Mis Diyanna Durbin Helivudun en son buluşu. dur. “Üç şık kız.. filminde, baş ak- trisliği çok büyük bir muvaffakıyetle yaptığı için şimdiden yıldızlar sırası” na yükselmiştir. Burunla selâm Sağlar Yeni Zelandalı olan meş- hur tayyareci o kadın Jean Batten, doğduğu yerde, yerliler tarafından ananevi sürette karşılanmıştır. Bu usule göre, burun buruna sürüştürmek lâzım gelmektedir. Bu “Hoş geldin,, manasına geliyor. .. ten sonra gözüm arkada kaldı. Usta, Tanaş da eski ahbap, gençliği, eski gün leri hatırladım. Hey gidi hey.. Neydi o gürler. Horoz ölür, gözü çöplükte kalırmış. İhtiyarladık, koca taram ol- duk, bir ayağımız çukurda, fakat hâlâ gözümüz burada. | © Tesadüf imdadıma yetişti benim. Re- fika ile bizim valdenin arası © aşıktır. Dört sene var ki konuşmuyorlar. Val. de de artık son günlerini yaşıyor. Sek İ sen beşlik bir ihtiyar. Üstelik çok da İ basta. işte cancağızım seat © döküza kadar annemin yanında kalıyorum diye kandırıyorum bizim karıyı. Şimdi an- ladınız mı?.. Geceleri korkuyor, fazla kalma dokuzda eve dön diye tenbih e- diyor: Kendimi tutamadım sordum: — Peki halinizden şüphelenmiyor mu? — Niçin şüphelensin iki üm elen. dim. Benim her akşam içtiğimi biliyor. Yalnız bu rada değil valdenin yanında çekiyorumsa nıyor, * | Kapı açılıyor içeri kol ağızları, dir. | sek yerleri yıttık siyah o maantolu, bir gözü şaşı, büyük ağızlı, dağınık saçk kırk beşlik, altm dişli bir kadınla, ge- İ ne ayni yaşta Habeş kralı kadar esmer, muşamba: suratsız bir adam giriyor. Kadının koltuğunun altında bir tef, er- kekte de bir ut var, Gözlerile oturacak bir yer erryorlar. Fakat nerde.. Meyhane saat Sten son. "raki Topkapı - Sirkeci tramvayı kadar üstüste dolu, Nihayet kadın lâubali bir tavırla herkesi ite, ite tezgâhın sonu- na doğru ilerliyor: — Gel tbo diyem .. Tanaşm müşkülâtla geçtiği Kapısına sıkışıyorlar.. Onlara kimsenin aldırdı. ğı yok.. Kadm ayak ayak üstüne atiyor. Çorapları da yırtık.. Hep etleri gözü- küyor. Alışkın ve pişkin nazarlarla etrafa bakıyor. O, mizansenini tamamla ymcaya kadar erkek de udun akordunu bitirmiştir. Başlıyorlar çalmağa.. Dağda da davar güderim Eminem sana selim ederim. Aman Allah kadmda bir ses ne siz şorün ne ben sölliyeyim. Sanki gırtlağını sıkıyorlar da #mdat diy» ba. giriyor. Canhıraş bir ses.. Kadın sesi demeğe de bin isbat lâzım. Hele gözle- rini süze süze bir okuyuşu var hasba nin. Şarkı biter bitmez maliye memur mü tekaidi arkasma döndü: — Hemşire hanım dedi, şu ümitlerim hep lurildr şarkısını lütfeder misiniz? Kadın gerdan kırdı" — Hayhay, beyzadem! Ve hemen tefi eline aldı ve İnsanın bütün neşesini kıracak bozuk, Kerih bir sesle (Ümitlerim hep kırıldı) şarkısını söylemeğe başladı. Bu şarki mütekald zatın Oo efkârına dokunmuştu anlaşılan.. Başını © elleri içine âldr. Gözleri rakı kadehine takıl düşünmeğe başladı. Kimbilir belki de şu bulanık mayi içindebir — sihirbaz kudretile elli beş (yılık bir Oömrün filmini geçiriyordu. Şarki biter bitmez başını kaldırdı: — Hayat işte dedi, hayat.. 5 * var, Şimdi meyhanede garip bir sessizlik ' var. Yalnız iki balıkçı gittikçe seslerini! yükselterek konuşuyorli nakaşa ediyorlar da diyebiliriz. — On kilonun parasını ben alacak değil miydim? — İyi ama Osman reis benim nami- ma sana yedi lira vermiş ya!. — Yahu şu zıkkım başına mı vurdu nedir Benden ağ parası yedi lira al. mamış mıydın? — Rakı asıl senin başına vurmuş, O yedi lirayı sana ödiyeli seneler oldu? Enaileşme o kadar. — Ağzını topla enai sensin! — E, be fazla gittin artık. oOBunca osun. Sen, namuslu çocuksun! yillik hukukumuz var diye sesimi çe | çi Çocukların uyku zamanları Çocukların geç yatmalarına göz yummak, onla” rın; sihhatleri - ni bozmala - rina bile bile ra- z olmak de mektir, bir başka Bu ise zulümden bir şey değildir. Çocukların geç yatmalarına göz yum. mak, . onların sıhhatlerini bozmalarına! bile bile razı olmak demektir. Bu ise| bir zulümden başka bir şey değildir. Bugünkü çoçuklar umtmiyetle ge- celeri geç yatıyorlar. Görünürde hiç bir sebep olmadığı halde küçük çocuk. lar, birçok gece, saat on, hatta ön bire kadar uyanık kalmaktadır. Zavallı Zr) Tular havası ağırlaşmış odalarda otur. mak, kalabalık sokaklarda dolaşmak! ve dükkânlarda ayakta durmak suretiyle! günde on beş saat uyanık kalmaktadır! lar. Uykusuzluk, çocukları hasta yapacak; j ba bi el Ö Gül de ça — ün k şlıca r sebeptir; kabiz; mide bozuk. tügü, Suysğlüic. fikir ve düşünteyi te- merküz ettirmek kudretsizliği, uyüşuk- luk hep geceleri geğ vakitlere kadar v. yanık kalmaktan ileri gelir. Çocukları muhtaç oldukları uykudan mahrum et- mek bir zulümdür. Son zamanlarda mütehassıslar yaşla. rı üç ile sekiz arasında olan kız ve erkek! ———— mn m a kn karmıyorum. Yedi lira için namusuma | söz söyletemem.. — Hangi namus be.. Namus . Demek sen de öğrendin bu kelimeyi. — Bana bak Recep © kendine gel. | Yumruğu indirince otuz iki dişini ham- si gibi dökerim, Namusuma söz söy. leme. Ben namuslu adamım. — Yavaş gel be.: Benim elim armut toplamıyor ya.. — Uzatma ular!. — Ulan sensin İkisi de yerlerinde doğruldular. Her. kes onlara bakıyordu. Onlar da döğtüşe- cek iki horüz gibi kabarmışlardı. Taj nag araya girdi. — Aman pasam ne yapıyorsunuz. meni de lâfa karıştı: — Aklınızı başmıza alın 20.. Bilme- | oorsunuz meşut cürüm kanunu vardır?! Neyse iki balıkçıyı teskin etmek w- | zun sürmedi, Tekrar karşı (o karşıya oturdular. Bu sefer iki dosttan £zrkları yoktu. Saat 12.. Çi! yüzlü tah sokak (başında | «Yegâh faslından ötüyor. İki “balıkçı | kolkola sallana sallana yürüyorlar. — Recep sen namuslu bir o adam, sını. — Estağfurullah Lütfi ağabey. A- #l sen, sen namuslu. Bir adamsın.. — Hayır Recep ası) sarmuslu sensin, — Kabul etmem Lütfi ağabey sen namuslusün. — Sana ben ne diyorum (Oğlum, dinle sen namuslu çocuksun vesse- Lim. — Yapma be ağabey, ayağını öpeyim yapma bana bunu.. Sen bakikaten na. muslu namuslu, namusi"... şey. na. — Sus ulan,. ne dedimdi o işte, Sen Sonunu pek bilmiyorum samusluluk kimde kaldı? K Nusret Safa COŞKUN | çocuklar üstünde uyku tecrübeleri yap- mşlardır. Bunlar iki grupa ayrılmış. lardır. Her grup ayni 'gıda ile beslen- miştir. A grupuna güzel, sağlam yatak. lar, zayıf fakat ısıtıcı battaniyeler veril miş. sisli havalar hariç olmak şartiyle hepsi açık pencereli odalarda yatırılmış» tir. Bunlar sıcak bir banyodan sonra yatağ ytırılmış ve her gece on buçuk sâat uyutulmuştur. B grupunâ ayrilmş çocuklara da ev. lerinde olduğu gibi yataklar verilmiştir. Yatakların kimisi kısa, kimisi düzensiz, İ karyolalarn da bir kısmr. gıcırtı idi. Bunlar alışık oldukları uyku müddetin» ce uyutulmuştur: Bu müddet de göcdde vasati sekiz saattir. Kısa bir zaman sonra A grupundaki çocukların hepsi iyi huylu, dalma oyna mağa hazır, geçimli, mutedil ve yatışk sinirli olmuşlar, muntazaman kilo al mışlardır. B grupundaki çocuklar da bunların (am, aksi haller göstermişlerdir. Bunla. rın yaşlarına göre kiloları eksik, boyla- ri kısa ve A grupunda olan kendi yaşla. rımdaki çocuklarla kıyas edilemiyecek kadar her şeyde eksik çıkmışlardır. La Birçok ailelerde çocuklar anne ve babaları yatağa çekilinceye kadar otu- rurlar. Böylece çotuklar yedi, sekiz saatten fazla uyku alamazlar, Bu,. hiç de kâfi değildir. Bu yavrular yorgun bir halde uya. nırlar, zihinleri tetikte değildir, “yüzleri ! sar, sinirleri de berbat bir haldedir. Bir çocuk arasıra, o da pek sık olma- mak şartiyle geç vakte kadar oturabilir, Fakat esas itibariyle uyku müddeti on saatten aşağı olmamalıdır. a İşte çocuklara yaşlarına göre lâzım olan uyku müddetlerini gösteren, hulâ. sa halinde bir cetveli yazıyoruz: Çocuk üç aylık oluncıya kadar, ber yirmi dört saatin yirmi bir saatini uyku ile geçirmelidir. Üç aylıktan bir yaşına gelinciye ka- dar'bu yirmi bir saatlik müddet tedricen Gn beş saate indirilebilir. Üç ile beş yaş arasında uyku saat. leri on üç: beş ile yedi yaş arasında da on iki saat olmalıdır. Çocuklar yedi ya» şından on yaş'na varıncıyâ kadir her gece on bir saat uyku uyümalıdir. On ile on dört yaş arasmda çocuk için uyku müddeti on saattir. On dört yaşmdan on yedi yaşma kadar da bir çocuk için lâzrm olan uyku İ müddeti on buçuk saattir. Bu yaştan sonra ise hususi ihtiyaçla. ra göre uyku müddeti yedi ile dokuz buçuk saat arasında tehalif eder. Eğer sıhhatleri için iyi bir temel a- tacak olursanız büyüdükleri zaman ken, di uykularını tanzim etmek için çocuk- ların hemen ekserisine güveneb. 2. Doktor