heder oldu! deruni bir alevin akislerile de 9 ayr edilmiyecek derecede si- Ha > İşte, bay Refetin başından Öke geçmişti.. h ulâde güzel, resim gibi ku. Te <adınla evlenmişti. Fakat İdi, Ağız son derece mahdut be. Bunun delikaniz iza z üzerine Ky değil adetâ ondan nefret et- heykel! gu . Karısından ayrıldı. Ki kadın da kendi gibi a- alıp kıyafet yerinde bir de- iş, : yeşil gözlerle pek biçimli kı- ketmekte e: eyy “ekran evlenecek olursa - ki | “iy n niyeti vardı, . çünkü yirmi Mü larında bir delikanlıydı, | LT bir kadm almıya karar #tersa korkunç derecede Si |, fakat akıllı olsun. Maa- Süzel ve ne zarif kadınlar a pe“ akıllılar yok değildi tar aksam yalnız başma 4 i bu meseleyi düşünü miya başladı. Gayet tatit ag Msi: EM Misin, canım? - diye sordu. © Sübun yanlışlık olduğunu a f PİNİ. Fakat mukavereyi kes- m Söyle cevap verdi: Me Ahi hantmefendi, size “be. Mü mesini canım istiyor. Çünkü tatir ahenginin kesilmesi 2 Kalbi bombogu. Ev ie teki kâdm arıya bi Yy Hm kadın sizsiniz?.. Man öte taralında genç ve i ÇA ahıkaha işitildi ve sonra: Mi radığınız zeki kadının ben a ediyorsunuz? anlamam kolay efendim... ğ - sünl soracağım... Lütfen » Rİreniz.. Meselâ dansı sevi- Sy, Nüz?, Ye çe edim . Herkes kadar... « Kitap okumak zev. Ti. iyefendi.. Ben size Na- * Mi Mehmedin İstanbulu fet, â Veya tarihini #orup da mı sizin ay ptat olduğunuzu öğrenme. Say tüm... Allaha ısmarladık, “ 2 meri. Hanmneferdi... yg kina biraz bekleyin... e aa gizli bir muhavere ol- ta Yine *€ buradan. seziyordu. Ayni ses, ertesi günü ken. ti teleto, — M etmesi için numarayı tı ir olarak söyledi. | Yete, böyle bir hafta sür- Tük, Mayet bizim deilkanir, yi kâr; görerek “desti izdi. | İki >> cldu. Mühatabının Ne. | i Key, San, dört serödenberi Öğre, Miesinin yanmda Yâşadı. ar niş, la Yirmi iki yaşında öksüz a, DEC My varak olursa, güzellik, uzun | la sevişmişti, | İ sinde telâfi ediyordu. Hayat zaman doğduğunu, Fa- | SİNDİ BAHS i Xi z da evlenmek üzereydi. Bunu da mu- havere esnasında öğrendi. Telefondaki kararalrı veçhile, de- likanlı o gün iki hemşirenin oturdu. ğu apartımana gitti. Bu, Şişlinin ye. ni yapılmış lüks binalarmdan biriy. di. Kapıdan girdiği zaman iki kadın onu neşeyle ve nezaketle karşıladı. İkisi de ayni biçim elbiseler giyiyor. İİİ e Emmek ee meme Tonton amca Boksör lardr. Yalnız biri pembe, biri maviy- di, Refet pembeliye karşı zaaf hissetti. Gözleri ona doğru kay- dı. Fakat Nezihenin mavili olduğunu İ anladı ve mademki hür olan uymuğ, « ve o dö çok zarif bir kadındı . “Ya sözünde durdu ve eW- Seneler geçti. Nezihe, çok iyi bir anne, çok mükemmel bir ev kadını, muhabbetli bir zevceydi. Bu rahat i. çinde Refet hayatın zevkini tattı. Fi derhal bir | hakika karısı umduğu kadar pariak | bir zekâya malik değildi. Fakat o nok-| sanı da taldızıyla bacanağının mecli- gayet tatlı ve hoş geçiyordu. Lâkin günün birinde Vecihenin ko. cası öldü. Kadına beş para da kalma- dr. Bir gün !ki hemsire dertleşirken, Refet aralarında cereyan eden şu mu. havereyi işitti: Nezihe, ablasına: — Ağlama şekerim, üzülme... Biz yok muyuz? Bilirsin, kocam da seni pek sever; hem iyi adamdır, elimizden geldiği kadar sana yardım ederiz! - diyordu. — Eksik olma kardeşim, Sana na- sıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. — İlâhi abla... Bana ne teşekkür edeceksin? Bugünkü saadelimi sana medyun değil miyim? Sen olmasay. dım ben hiçbir zaman Refeti elde ede, I mezdim... Senin zekn, hoş sohbetin onu bana bağlattı. Sonra, sen orta- İ den silindin ve biz ikimiz evlendik. Delikanlı kalbinin içinde acı bir 81. zt duydu. Veciheyi yalnız görünce, kendini zaptedemedi, sordu: — Dün muhaverenizi işittim. Her şeyi öğrendim. Genç kadın irkildi. Ve hemen hemt- İ siresini düşünerek telâşla: — Allah aşkına Refet.. Bunu öğ- rendiğinizi o, hiçbir zaman bilmesin. Onun sandetini bozmaymız. Yazık © Tur. — Pek A)A... Fakat siz Vecihe, siz. Hiç pişman olmadınız mı?. Hiç ne. damet duymadımiz mı? Sesinde heyecan vardı. Bakışların. da şikâyet okunuyordu. Genç kadın şaşırdı. Rengi uçtu. Ze- kâ parlıyan gözleri bir an gölgelendi. Fakat derhal kendini toparlıyarak: s- Hayır, hiçbir zaman! . dedi. Refet onun reakdar hassas, ne ka» | dar fedakâr olduğunu biliyordu. Bu yalanı da gene kardeşini kurtarmak için söylediğini anlamıştı. Onun te- miz ve dürüst ruhu hileye, hıyanete katlanamazdı. Fakat delikanlı anladı: bir evin içindeki bir saadeti kurtar- mak için iki saadet, intihar etmişçe, sine heder oluyordu, olacaktı. Nakleden: (Hatice Süreyya) Miki /ediler arasında ri ati SEN YALNIZ. İ/ BELri PERİLER GEL DİKLERİ ZA- |İMAN ONLAR: İŞGAL EDE. BİLİRMSİN? £ AMA... Yazan: Niyazi Ahmet 17 sene evvel bugün Istanbul itilâf : devletleri tarafından işgal edildi, askerlerimiz öldürüldü “ Paşa Hazretleri, her taraf işgal ediliyor, Allah muhafaza buyursun, işte Beyoğlu memurlarını kovmuşlar ve .... ,, VW. Ankarada Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: : Bu sabah, şehzade başmdaki mü” zika karakolunu, İngilizler bastı ora* ! daki askerlerle İngilizler müsademe ederek neticede şimdi İstanbulu iş- gal altma alıyorlar, Berayı malümat İ maruzdu ir. Manastırlı HAMDİ 5 17 sene evvel bugün çekilmiş # İ lan bu telgraf, 17 sene evvel bugün 1920 yılı 16 mart büdisesinin eşsiz hatıralarından biridir. İngilizler 9 mart günü Türk oca" ğe işgal etmişler, sonra, sırasiyle büyük dairelere geçimeğe Başlamış * İ Yaylı, si ize. 16 mart günü İstanbulu resmen işgal ettiler ve ayni gün işgal ordusu kumandanı Vilson idarei örfiyenin ilân olunduğunu bildiren bir emirna* me neşretti. Ayni gün ilk satırlarda okuduğumuz telgrafm yazılmasına sebebiyet ve- ren hâdise oldu. Şehzadebaşı karakolundaki Türk askerleri şehit edilmişlerdi. Bu hâdiseleri büyük kurtarıcınm ağzından dinliyelim: “Ben, bü telgrafın altına kurşun kalemiyle — serian kolordulara be- nim imzamla M. Kemal — işaretini koyduktan sonra bu telgrafı veren” den istizahata başladım. Manas tirk Hamdi efendi mütemadiyen malümat vermeğe devam etti. “Bizim en emniyetli bir arkada” şınız var ki yalnız © değil, herkes, yani gelen söylüyor. Şimdi de Harbiyenin işgalini haber aldık. Hattâ Beyoğlu telgrafhanesinin ö- nünde İngiliz askerleri olduğunu fakat telgrafhaneyi işgal edip etmi" yecekleri meçhuldür.,, Bu esnada efendiler, Harbiye telgrafhanesinden, memur Ali malâ“ mat vermeğe başladı: “Sabah İngi* | lizler basarak altı kişi şehit ve on i GÖZELCLE EĞLEN DİR. beş kadar da mecruh oldu. Şimdi İngiliz. askerleri” dolaşıyor; “Şimdi, | işte İngiliz askerleri.nezarete giri” yorlar. İşte içeri giriyorlar.. Niza - miye kapısını tel kes! İngilizler bu- Jtldf devletleri İstanbula girdikleri gün Köprüden geçerlerkon . Tekrar Manastırlı Hamdi efem di bizi buldu. “Paşa hazretleri, “Harbiye telgrafhanesini de İngi- Jiz bahriye askeri işgal edip teli ka- tettiği gibi bir taraftan Tophaneyi iş- gal ediyorlar. Bir taraftan zırhlılar- dan asker ihraç olunuyor. Vaziyet vehamet kesbediyör efendim. Sa bahki müsademede 6 şehit, 15 mec rub vardır. Paşa hazretleri. Emri devletlerine muntazırım. 16 mart 335. HAMDI Hamdi efendi devam etti: “Sa- bahki, bizim asker uykuda iken, İn- giliz bahriye efradı karakola gelip işgal etmekte iken, askerimiz uyku” dan şaşkın kalkınca müsademeye başlanıyor. : Neticede bizden altı şehit, on beş mecrub olup bunun üzerine zaten mel'anetlerini tasavvur etmiş ki he- men zarhlıları rıhtıma Yyanaştırıp Beyoğlu cihetini ve Tophaneyi işgal edip bir taraftan Harbiye nezaretini işgal etmişler, hattâ şimdi ne Topha ne ve ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak kabil olmuyor. Şimdi de haber almış olduğuma nazaran de rinceye kadar tevessü ediyormuş «- fendim.., “İşte Beyoğlu telgrafhanesi de çok. Orasinr işğal ettiler galiba. Al- Jah muhafaza etsin. Burasını işgal etmebinler. İşte Beyoğlu telgraf me- murları, müdürleri geldiler. kovmuş- lar.,, Bir saate kadar burası da işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım efen- dim.,, »,.. — Büyük nutuk sayıfa 307 - 308 lüks tab'ı — İtilâf devletlerinin İstanbulumu- zu işgal etmeleri işte böyle oldu. Milletin kurtarıcısı fedakâr telg * rafçılardan aldığı malümatları zim- met geçirmeden yurdun dört buca ğma tamim ediyor, tedbir aldırıyor du. Bu karagünden, tam 17 sene w zaklaşmış bulunuyoruz. Türk mik leti mes'ut, hür kendi topraklar da yaşıyor ve ebediyen yaşıyacak- İ FAZLA iZAHAT/) LARI OYAYA- MAYA BAK / Se U