Cinli, perili apartımanlar Istanbulda çoğalıyor Acaba bu garip hâdisenin sebebi nedir. biliyor musunuz? Cinlere perilere inanır mısınız bilmem. Bir gün tanr dıklarımız arasın” da sizin o cinler tarafından oOök dürüldüğünüz şa yi olsa ve herkes sizden bucak bu- cak kaçsa ne ya” parsmız? Ne yapacağı - nızı sormaktan - sa böylebir va ziyetle (karşıla Apartman sahibi gan hadisenin şeh olumoa ölmesi lü. rimizdeki kahra - #umlu (o görülen manmm ne yap - geç tığını söyliyeyim. Bu zat: — Şimdilik birşey yaptığım yek, diyor, fakat böyle giderse çık dıratağım!,, ,.. Bir arkadaş son zamanlarda L&- elide bir apartmanı cinler bastığını söyleyince doğrusu şaşmadım desem yalan söylemiş olurum. Arkadaşım harıl harıl anlatıyor du: “— Yahu, sen o İnanmıyorsun ama herkesin gördüğüne ne diye lim? gözümle görmedim, fakat gö renler anlatıp duruyor işte... Gece olmuyor mu apartmanda birhay huydur başlıyormuş. Artık tabut lar mı dolaşmıyormuş , İçeride nurlar mi gezmiyormuş. Gürültü, patırdı detsen bini bir para.. Artık © civardaki apartmanalarda uyku #- rama.. Herkes yarı korku, yarı me- rakla bu hali seyrediyormuş.,, Ben işin burasma gelince gük düm. Fakat arkadaşım gözlerini a- çarak: *— Dinle, dedi, gülme! Bu x- partmanı yaptıranlar iki kardeş, biri Hasan, diğeri Hüseyin.. İsimleri mi ağır gelmiş nedir, biri kuyumcu diğe- | ri antikacı olan kardeşlerden Hasan | bir akşam apartmanda Yatayım de miş. Zavallr genç gece yarısı şöyle belinin ortasından yakalandığı gibi haydi altıncı katm üstündeki tarasa- ya ve oradan fırlatılıp tâ Valde ex | miinin önüne...,, hüm ihtiyari telâşlandım: iL... Sonra? '— Sonrası var mr? Ölüvermiş genç!..., ... Doğrusu merak edilmiyecek şev değildi. Geçenlerde bizim gazetede bilmem hangi Avrupa gazetesinden |İ tercüme edilen bir yazı görmüştüm. | Muhtelif Avrupa şehir ve kasabala- |? rında ) eşum bir şöhretleri olan cinli, perili evlerden bahseden bu yar zıyı okuyunca düşünmeğe bile lü- zum görmeden — gülüp geçmiştim. Fakat şimdi iş değişmiş gülüp geçti ğim cinler tâ burnumun dibine kar dar gelmişti. Gelin bu işe siz de şaş ben de.. Olur şey değil. Modem apartman ticaretinin bu hale geldiğini doğrusu hiç tahmin etmezdim. kurban: olan, ivan kuyumcu zn Çarşı dükkünmda bu garin macer: anlattı: — Birader, son senelerde istan bulda apartmar, salgınma biz de ka- pıldık. Biz beş kardeşiz. Toplandık, elimizdeki avucumuzdakini Bir ara” ya koyduk. Birazda bulduk, bu- luşturduk bir apartman yapalım de- dik. Dedik ama başımıza Sele çe di bizce sor. Neyse apartman yapıldı. A. isimle meta varlar rivar anar k Si | manların kapıcılarından başlayıp bir İ dedikodu etrafa yayıldı: Bizim #- partmanda evliya varmış, apartman geceleri sallanıyormuş, tabutlar ge ziyormuş! Ben ilk zamanlar buna aldırma” dım. Fakat sonra baktım ki iş ciddi- leşiyor, şayia etrafa yayıldıkça yayıl- dı. Nihayet bu kadarla da kalmadı, beni de öldürdüler! Bir gün dükkânda oturuyorum, bir telefon: — Hasan sen misin? diye bir ar kadaş soruyor. ri, im. — Ciddi söyle sen misin? diye tekrar sordu. Gelde çıldırma. Be nin olduğumu inandırmcıya kadar göbeğim (çatladı. Nihayet zavallı arkadaşım benim öldüğümü duydu” ğunu söyleyince ağzım bir karış açık kaldı. Meseleyi evvelâ ondan işittim. Ertesi günü kardeşlerimden biri işitmiş, deli gibi geldi. Biz artık “2 yaşları içinde bir sarmaş dolaş. İki gün sonra yolda bir arkadaşa rast geldim: Yan yan bakıp geçti. Eli mizde malları olan müşteriler dük- kâna hücum ettiler. Artık başka çare yoktu. Bu işin aslmı araştırmağa başladım ve o va kit anladım ki bu hal modern apart- man rekabetinin “tabii,, bir neticesi imiş. Her apartman yaptırana civar apartman sahipleri, emlâk dellâlları böyle kulplar takarlarmış. Bunu öğ renmek bize işte bu kadar pahalıya mal oldu. Ben bunları dinleyince Vâ - Nâ nun geçen gün yazdığı bir yazmm serlevhasmı söylemekten kendimi al Si m) w İstanbullu apartman sa” hipleri! Sizlere acıyoruml!,, A. Faik GÜNERİ um Dr. Ihsan Sami TİFO AŞISI 'Tifo ve paratifo hastalıklarma tutulmamak için tesiri kat'i, mu- afiyeti pek emin taze aşıdır. Her eczahanede bulunur. Kutusu: 45 kuruştur. Ml Kitap pahalılığından şikâyet eden- Yeni çıktı #Amerikaya kaçırılan ğ : Türk Kızı Yazan ; Iskender Fahrettin Aşk, heyecan ve macera romanı 17 forma . Resimli kapak: flat Po kuruştur. İstanbul İnkrlâb kita, EEE BEKEEREEZEEREİİ Kimyager Hüsameddin Tam idrar tahlili 100 kuruştur. Bil- umum tahlilât, Eminönü lâk ve Eytam Bankası (karsısında İzzet Bev Ha Dr. NIŞANYAN Hastalarını hergün akşama kadar Beyoğlu, Tokatlıyan oteli yanmda 9 Mektep sokak 35'n 1 mua ü yenehanezi inde tedavi eder. amaa Tel: 40543 smmm, DERMAN Muayenehanesi Eminönünde VALDE HANI içinde No, 21 mm İ İki arkadaş arasında: — Şu delikanlıyı görüyor musun? — Şu dört köşe omuzlu, bozpal. tolu genö mi? Hvet, İşte o gene bütün kadm. vk olduğunu söyler: — Bütün aklı başında adamlar gi- bi! — Öyle ama bütün kadınların da kendisine Aşık olduğunu — Bütün budalalar gibi! Polis — Karakola bir hırsız girdi! — Ne çalmış? Derhal merkeze ge. Hin? — Gelömem! Bir pantalon lâzım! — Fransız karikatürü — Tercin — Bizim Zehraya nihayet bir koca bulmuştum. Adamcağız birsz zayıf gördüğü için kızm yüzünü pek seçe miyordu, beğenmişti Boğazma. düş- kün olduğunu anlaymca hergün da- vet ederek en nadide yemeklerle zi- yafet çektim. Keşke böyle yapmasay- mışım!,. — Ne oldu? Mide fesadma mı uğ- radı?.. — Yok canım. Yemekleri ğendi. — Fenz mı? — Fena ya! Bizim aşçı kadmla pek be. — Yiyecek hiçbir şeyimiz kalmadı, Bu gidişle düsnmeğe mecbur Kulaca, Mübalâğa Mübelâğada ikisi de Üstattır. Umu. mi harpte Galiçyada çektiklerini an. latıyorlardı, Biri dedi ki: — Et souktan o kadar sertleşmişti ki isirirken dişlerimizi kırıyorduk . Öteki atıldı: —O da bir şey mi? kaynar kay - nar getirdikleri gorba o kadar don - muştu ki sertliğinden kaşıklarımız kırılıyordu! Çocuk (annesine) — Vapuru aba ben mi devirdim? Sandalye ile salla, rıyordum? Boşa çıkan ümit Kısma koca bulamıyan kadınca ğı, komşu delikanlıya âdeta yalvarır gibi ilmitle sordu: — Dün sizi, kızımı öperken gör- müştüm, Düğün ne zaman? Bana söy- liyecek bir şeyiniz yok mu? Delikanlı hiç oralı olmadan cevap verdi: — Size söyliyeceğim şey mi? Kr zmızı daha İyi kontrol edin! Müze bekçisinin rüyam! — Fransız karikatürü — Açık saçık kitap Kenç Gız — bü kitabı, annem gö- rünes, okumama razi olmadı, #ize ia» | de etmemi söyledi. Bunu bir genç kızan okuması doğru değilmiş. Kitapçı — Anneniz yanılmış, bun- | da bir genç kızın okuması uygunsuz İ düşecek şeyler yoktur. Genç kız — Hayır! Kitabı okudum, anrem haklı! i 25 SUBAT —1937 5” Loka ntada gti Müşteri — Garson, hesspis ? dm galiba?.. ni Garson — Hayır efendim Li yok. Müşteri — Neden ?.. Garson — Çünkü ben hesabi iki defa yaparım. a Müşteri — Bir müsli fazle Te istemenin sebebini şimdi 5: daim” Komiser — Bu işi nay yaptin * lat bakalım. ve Sabıkalı hırsız — Yoğ mi Usulümü herkese öğretir miyiii — Fransız karikatö'Ü Menfaat Yeni evlendiği karısma hayr” hiddetle sordu: — Dişlerinin takma ve altımdan © duğunu bana hiç söylememistin”” Kadın safiyetle o#vap verdi: ; af — Menfaat için benimle evle” Kadın — Bir saattir rılmiyorsunuz, Maksadını? hyamadım. de Er ymezi el ; Kadn çocuğuna: tatlıdan sana vermem. yi Çocuk sordu: baki — Tatlmn evvelâ tadn3 j uslu durmağı değermi"