Tefrika numarası — 45 — ÇEVİREN: fa YAZAN: Edgar Wallace münasebet? in kamçı darbelerinin bıraktığı izleri görmek için. Epik Holland bu sözlerin Bellamide yapa» cağı tesiri bilmiyordu, fhtiyar haydut kafa men deladi, Yüzü rin kamçı darbelerini mi7. mırıldandı 8 ; kadar kulâr. Kalb, hiçbir şeyden müfessir olmayaz kalbi gidietle çarpıyordu. Kork» yordu, korkusu tdi, BELÇİKADAN MİSAFİR Piter ii Valeri bahçede o dolaşırintken Valeri — Bakınız, dedi, Spik Holland koşa koşa bu tarafa geliyor. Fübakika gazeteci biraz sonra yanlarında Defen nefese — Savini fle karısı, dedi. Şatodan gitmiş- ler. Beliami bütün kizmetçilere yol veriyor. Bunları bü sabah tans kendisi #öyleği, Pas kat, hen şuna eminim ki, Sevini ile karısı şatodadırlar, Zira bu sabah için Savini bana mühim bir şey söyliyeceğini bildirm de, erkenden onu bekliyor, gütonun kapısını gözlüyordum. İhtiyar yalan © söylüyor. Bir de masal anlattı. Güys Kâtibi kasasını #ore larken yakalamış ta kapı dışarı etmiş. Fiter o gün Londraya dönmek niyetinde 4d, Bu haberi alir «lmaz başka türlü hare ket etmeğe karar verdi. Yuzrunnesine tele» Yon ederek Savini MAlAPINI emretti, Öğe ırâ gelen raporda, bitlin Londra da arandıkları halde kâtip ile karımnım bü Yunamadıkları bildiriliyordu d Fiter bu raporu alır nimaz, karakoldan bir polis gönderdi. Polis şatoya gidip Bella miyi tuldu. KARIM Se karismdan matömat istedi. Bellami, gazeteciye anlattığı masalı ona da tekrar etti. Pojla, şatodaki bütün hiz r4 yol verildiğini, yalnız o kapıcıile iatlyarm Çinli şoförü, Sen'in şatoda kaldığı m dön öğrenmişti, Piter eliz — Kapıyı #ize kim — Bizart müsyö Bellami, Fen rçfirtrtizan sonra da iapıyı kilitlediğini ve kol demirini vurduğunu duydum. Yapılacak bir şey yoktu. o Bekleme lâ» zmdi, Fakat Bellaml boş durmuyordu. Ka» fasında bir plân vardr. Mutpağa inip oradan kava ve sÜt #İmak letödiği valdt, garip bir tesadüf onun bu plânmın tahaklruk etine. Be sebep olmuştu. n 5 Bellami, kütüphanesinde kargten oturuyandu Yambanesinin Üzerinde iki telefon durüs yordu, E is umumi © telefon #di, Öteki, kapıcının kulübesine ağlı, © büst telefon 141. Bu telefon çaldi, kapser: — Pirim geldi, dedi, sizl görmek istiyor. — Kimseyi kabul etmiyorum. Öyle söyle. İsmi ne? Tasi De karşı — Ismi Con Vüd imiş. Belçikadan sizi gör | mek üzere gelmiş. Bellaminin yüzünde bir değişiklik oldu. — Peki, dedi, gelein! Telefonu kapar. Tasiye bir misafir de görüşaceğini, kendisini yalnız bırakmasını nöyledi. Misafiri içeri Çinli şoför Sen getir dl. O çıkana kadar Bellami, şömüneye das yanmış bir vasiyelle durmuştu. Bir gey Böytememişti. Şofür çikinca sordu: Vud siz misiniz? — Evet efendim. o Zannedersem sizde mösyö Bellamisiniz? Satodan ayrılacağınızı ve şatoyu satmak niyetinde — olduğumuzu u. yakta durmağı tercih ederim. — Demek size şatonun satlık olduğunu Söyleriler. Sizinle alay etmişler mösyö, Hiç böyle bir niyetim yok, Hem ne diye satn almak istiyorsunuz? — İngilterede tir çocuk yuvast kurmak arsusundayım, Bu maksatla bana (O mühim bir & da tevdi ettiler. Tu şatoda, biraz pılıraa, güzel bir yuva İurabiledes £ ümit ediyorum, Geniş (o bahçeler var. Şatorun bizzat kendisi yetişmese bile bir ta kım binalar ddâve edilebilir. — Şato antik değil Con Vud eğildi've gitmek Üzere arkası döndü. Fakat Bellsmi — Zannadersem, dedi, sizi (man tanıyoe rum. Belki aldanıyorum. Fakat tana öyle geliyor ki niz, akrabalarımdan birinin ahba» Yısmız. Con Vuğ döndü: ninizden mi bahsetmek istiyorm. ayn! kıtada idik harpte! nin sristniz* onunla ras olâzak şahsi birkaç parça eşya arakrmsştır, O hurda rathakieak öldü demektir. Far kat bir çok kimselerin &M manıldığı' halde adar: çörülmü Böyle hüdireler nr, her Bilyi terhis ötmek için bir itipa, göstermiyorlârdı. Hem zane rodersom, Alinan hükümeti de yeğeninizin öldüğünü resmen teyit etmiştir. Belam! diişüntiyordu: — Yeğenim pe, dedi, hususi o hayatma Yalnız | ait, mazisine dair geyler görüştünüz müy- 4? — Hayır. O, mazlatne nit bir şeyden bah setmezdi. Çok süzüti ld, al. Ballami mem: kapıya kadar te dü. Orada, Çinli şi du, Efendisi içeri girince, ona uzattı. Üzerinde şunlar yazılı idi: “Süt bulamadım. Kalmamış, * Kilerde yok sn Çinli başile; hayır, dedi, Emidim ki um oldu ve misafiri bizzat he, kahvaltz hazir bir kâğı Bir çok konserve süt im gidip bakacağım. el hahaetraiş olduğumuz i plânmı kolaylaştıran keşfi, Bele vesilesile elde etti. Ve gece olunca, Lasiyi, Londraya, © bir takim geyler satın almağa gönderdi. La ın geçerken, gatodan im olduğunu farked dikkat edince tanıdı. Fiter yanında olan Vnleridi 9540 alarak nda» mın yanına gitti, Ve tam bir ötobse bine ceği zaman seslendi. Bu Con Vud idi. Con Vwd: Şatoyu dedi, Fiter bu fikre-güldü, Valeriye ta birinin niyor satın almağa gelmiştim. Döndüler. Fiter, ar kadaşım ot Valeri, di vaffak olamadınız, değfi mi9 Bellamiyi nas buldunuz? (Devam var) | le vakti " 8 Vud şatoyu satn | almağa gelmiş. Ne dersiniz? Herhalde mim NA UMAR Beş gün sürecek kısa bir roman: 4 Adamlarını payladı, nasihat verdi. Aşçıyı fazla terslediği için, herif eşyala- rını toplayıp gitti Ogün mutbağa ben girdim. Hanımefendi seslendi: “— Hayır, sen yemeği pişirme. Kü- çük hanımları çağır! biraz ev işine alış- sınlar, Fakat onlar nerede? Müfide! Aliyel neredesiniz? “Bağırıyordu. bırsızlanıyordu. “Nihayet Aliye hanım göründü. Rengi öyle u öyle uçuktu ki, geç i onu payiya. Cevap almayınca sa - kaldığı için hanımı cakken; dedi ve tokat atmak yanma düştü. Hem “ Nen var? için kaldırdığı kardeşin nerede? “e UYUYOR, “Hanımefendi, hayretle: “— Ne demek? Nasıl tüy “Bizim evde her şey saa , yatağına uzanmak, uyumak kimin ne haddine?... Esma hanım öf- keyle kızmm odama doğru yürüdü. Ben de arkasından, “Neden onu takip ediyordum, bil. miyorum. Çünkü Müfide hanımı dö. ğecek bile olsa mâni olmak haddime Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. M U Gi Nakleden: bile düşmemişti. Küçük hanrmın kapı. 8i kapalıydı. “Bilyük kızmı yanında sânarâk: “— Kardeşinin kapısını aç! - dedi, Fakat Aliye hanım bizimle beraber gelmemişti, Hanmefendi, tokmağı çe. virdi. Elim ayağım titriyordu. Bir de Müfide hanım boylu bo. bacağı ne görelim? yunca yatağa yatmış, kolu, karyoladan aşağı sarkıyor, İstifra et. ş olacak, bütün etraf kir içindeydi. "“— Eyv ölmüş - diye bağırdım. “Hanrmefendi, hemen iğildi, kalbi. | ni dinledi. “ — Çarpıyor! . dedi. “İlk heyecanı geçmiş, kaşlarını çat- mış, bekmuiyordu. “— Bir gey içmiş ama ne7.. kokuyo “Bü da yok... Doktorun ona tavsiye etti ve ginde altı damla aldığı bir ilâç, — İntihar etmek istemiş. Çabuk silt getir. “Aşağı koştum. Aliye hanım, otur. duğu yerden krmıldamaksızın, dimdik ayni noktaya deli nazarlariyle bakı. yordu, Beni görünce sordu: Şey ilâç ismi söyledi. İsmi aklım. Dört beş dakika sonra yamyam- ların köye saldırmak için hazır- landıkları açıkça görüldü Delikanlı mayınun diliyle hay— vana Mugambiye dair sorgular sor mağa başladı. Bu sorguları may- munun anlıyabileceği bi şekilde sormaya salışıyor, fakat bütün uğ raşmalarına rağmen bir şey öğrene- miyordu. Akut sorgularma yalnız eliyle derin, karanlık ormanı göster mekle iktifa ediyordu. Gece geçti. Tarzan hâlâ o uğur suz kurzda bağlı duruyordu! İşin e en | kö , delikanlının geceleyi ına gelen korkulu işlerin gerçek ik mağa baslamasıydı. zan etrafa göz ve! ra derili yerlilerin orman kenarmda dolaşmağa ve köyü gözden geçirme. ğe başladıklarını görmüştü. ,Evet işte yamyamlar geri geli- | yordu. Bu yabaniler, maymunlarla kap* , lanm gece birdenbire gulyabanı gi- bi ormandan çikıp saldırışları önün- de korkup kaçmışlardı; fakat şimdi güneş çıkıp her tarafı aydmlatınca, yamyamların tekrar cesaretlenmele ri ve önlerindeki bir avuç hayvanı öldürmek yahut köylerinden çıkar mak için toplanmaları akla çok ya- kın bir işti. Eğer yabani adamlar, akıllıca davranırlarsa ve hele yüzler cesi bir araya gelirse elbette beş altı hayvanı koğup uzaklaştırabilirler: | di. Ellerindeki kargılar, zehirli ok— lar gerçekten korkunç silâhlardı. Dört beş dakika sonra, yamyam- ların köye saldırmak için hazırlan- dıkları açıkça görüldü. Ormanın önünde yer yer ve küme küme tep- lanmışlardı. Kavga edecekleri 2a- man Yaptıkları gibi savaş oyunlarını oynamağa, mızraklarını sallayıp zıp lamağa başlamış”bulunuyorirdi. İç- lerinden en yiğitleri sıçrıya | siçrıya köye yaklaşmaktaydı. Tarzan Yamyamların cesaretle - rini elde edinceye kadar bu öyun- ları oynıyacaklarmı biliyordu. Yamyamlar belki de ilk saldırış- larında köyü elde edemiyeceklerdi Maymunlarla kaplan bu ilk hücumu durdurabilirlerdi, Fakat dişleriyle tır- naklarmdan başka silâklarr olmıyan, düzen ve disiplin bilmiyen bu.yedi | sekiz hayvan elbirliği ve plân ile ya- pılacak ikinci, üçüncü saldırışlara, sıkı bir kuşatmaya karşı durabile- di? amların zehirli okları, kes kin ve ağır kargıları bunlardan bir takımını elbette yaralayıp öldüre » cekti, h Yamyamlar nihayet ilk saldırış * larını yaptılar. Onlar ilerilemeğe başlayınca Tar zan, savaş borusu demek'olan kor. kunç haykırışla acı acı seslendi. Pars ile Maymunlar homurdana- rak Yamyamların bulunduğu tarafa atıldılar; Bu saldırış önünde herifler ayak direyemedi... | Karmakarışık bir halde ormana doğru kaçtılar.. Tarzan bunu bağlı olduğu yerden açıkça görüyordu. Yamyamlar ormanın kenarında ya” rım saat kadar tekrar, savaş oyun" larma başladılar ve epeyce coştuk - tan sonra da ikinci atılışa giriştiler, Şimdi kara derili kümeleri köyün tâ çit kapılarına kadar dayandılarse da Şita ile Maymunlar arasına ku - durmuş vzviyetler gibi atılınca, he- rifler gene karşı koyamadılar, düşe- rek, haykırışarak geri çekildiler. Savaş oyunu, kudurmuşca haykı- rışmalar, davul gürültüleri yeni baş- tan başladı. Yamyamlar coştukçca © coştular. kızgınlıklarından artık ağızları köpü- rüyordu. Gözlerini ayırmadan SN seyre. den Tarzan artık bu üçüncü saldırış- larmda ölene, düşene bakmaksızın köy kapısından, içeri gireceklerini ve yurtlarını ellerinden alan bu bir avuç hakkından geleceklerini hayvanm anlıyordu. Eğer Tarzan bağlı olmasaydı da vaziyeti hayvanların idaresini üzeri- ne alabilseydi iş büsbiltün değişecek- ti, Fakat zavallı Tarzan yoldaşları- na bin türlü işaretler yaptığı, Akuta birçok sözler söylediği halde onlara | kendisini kazıga bağlıyan ipleri ke- mirmeği anlatamamıştı. Bu düşünce- siz hayvanlar Tarzanın vaziyetini ta- bit hallerinden biri sanıyorlardı. San. İ büyük ki delikanlı, hoşuna gittiği , Yar hut dinlenmek üzere böyle duruyor, oturuyordu! Tarzan bir şey yapama- dığını görünce can sikıntısmdan deli olacak hale geliyordu. Fakat hay- vanları kabahatli bulmanm da imkâ- nı olamazdı. Hayvanlar ellerinden geleni yap - mışlardı, şimdi de Tarzanı düşmanla» rna karşı kurmak için çevresinde döğüşüp bir tek kalıncaya kadar öle- ceklerdi. Demek artık umacak bir şey kal- mamıştı! Yamyamlar haykırarak ve ağız- ları köpürertek son #aldırışa giriş” miştiler, Tarzanı gözü maymun - lardan birinin yaptığı bir takım ha- reketlere mıhlanıp kaldı. Bu may- mun, insan gibi söyleniyor, yüzün” de insanlarınkine yakın bir gül me ile köy kulübelerinden birine ba” kıp duruyordu. Tarzan da gözleri- ni maymunun baktığı tarafla çevi” rince, sevincinden yüreği hopladı. İri vücutlu, yiğit Mugambi, deli- kanlınm bu candan yoldaşı bütün hıziyle koşarak Tarzana doğru yak- laşıyordu. Köşmadan çok yorulduğu ve bir heyecana düştüğü anlar şılıyordu. İki yanma sallandığı se- çiliyordu. Yamyam alayından üç dört kişi köy kapısına vardıkları sırada Mu. gambi de Tarzanı yanma yetişti ve ilk işi, belinden keşkin bıçağını k delikanlıyı uğursuz kazığa an bağları ve ayaklariyle elle- rindeki sıkı düğümleri kesmek ol du. Köyün sokağında geceleyin may- munlazla Parsın parçaladığı beş on Yamyam - İeşi yatıyordu, Tarzan bağlarından kurtulunca İeşlerin ya- nma koştu, yerden bir kargı ile, ucu demirli bir sopa aldı. Şimdi Tarzan yanmda iri ve yis ğit Mugambi çevresinde de kor « kunç maymunlarla kaplan olduğu halde, köy kapısı önünde toplanan Yamyamların üstüne yürüdü. (Devamı var) İ i R Hatice Süreyya “— Ölmüş mü? “Ah yarabi niz ben işitmiş olsaydım. ma hanım da arkamdan g9Ü Hemen genç kızı oklundan sürükliyerek: Bana uyuyor demiştin Gel bi “Ben de süt fincanını gid” rafi yerek arkalarından yürüdüm” hanım, artık ayılmş inliyordu” Kahve berbatti- “.« Kahve, yordu. ) pakt “Esma hanım büyük kım mi giçtik- Bes? sen onu pigirdin, ani Aliye “Tuttuğu kolunu sımsıkı ks ti. Akşam olmıya agi ş bizde feveran ederek '— İşte, evet... Ben onü en istedim. Çünkü o kocamı © Onun metresidir, “»üfide hanım, bu sözler tekrar bayılmıştı. Hanımef* deliyerek, bir koltuğa GöKtÜ” ki süküt, nekadar devam ettir Ben artık nefes almaktan yordum. Sonra, Esma hanım, topladı ve bana hitaben: “ Haydi kızım, sen kapıları kapa! . dedi. ds “Emrini yerine getirdim. Ko g mutfağa kadar kaçtım, kapsn' iha lerimle kulaklarım! taka, My merak ederek dinlemeye Fakat çıt bile igitilmiyordü. v vaki g” içim vir ri hepi “Artık hanımefendinin # vice öğrenmiştim. Ne bt olduğuhu çok iyi Ri K bir an merhamet hissinin k& cağma kanidim. Kızlarını ri mak için acaba ne icat edecekti? vi gam çoktan ilerlemişti. Yemek geçiyordu. Ve evin içinde © vuyük kün hâlâ devam ediyördü Br lık üçünün de biribirini öldü sandım. “.- Bir sabah olsa da $ü o» kaçsam... . diyordum. pa “Öyle, helecanla, aa rihde dalmış olacağım Ki, hanımefendinin ayak sesiyl8 ve epi Hemen sordum: “— Müfide hanım hasıl? " Her i in edim: “— Yukarıya mi çıkacak”. “Hanımefendi, sabırsız “— Evet, hem daha üst me Karar verdik, bir kat Yü” elttik. va “Ben bu laftan bir şey #.. s# tım. Fakat fazla sorulmalı i çıkartmadan arzu ettiği ie gor” Yam. Birini aldı, götü. gelip ikincisini aldığı 28* anes” « — Buradan bir yere K dedi, “— Peki efendim. “Ödüm patlıyordu: yordu? sö Bir müddet sonra $ tim, Pencereyle duvar arat liyordu: Her halde camis” yordu galiba, Artık giç o 5 Kendi penceremi açtı. ug bahçıvanla bir gey: Ko” düm. sesi işitirim!,, diye duy bahçıvan göründüğü 18 2 MEDA vardı: Sama hanım, ona par? O da hürmetkârane li yordu. Hanimin ar” işitebildim: Artık size iy” Çıraklarmı da sav. “Birkaç saniye #01! ği zaman, bana da: *— Fatma! - dedik * yorum, Sana da ihtiyac” Fakat sen daha üç gü” caksm. Hayaline Yerearerp Dr #ireararnazar EZER ŞO EYY AE ŞŞNAR GAŞ NEA ğkyar gg —