Zorlanan kalip inka kısmın bulâsası: Se Hayatinin macerasını ba e vee Karın Meliha her türlü katlanan, omunla Ed. ite salin bir hayat süren mi- dalı bir kadındır. Fakat Hayati, O Yltağy bu kadın üzerinde ma. işkenceler İzmirde Faal pok az kaldı. bağın nde karısmı alev alev yanan Balyakı, yada koltukta oturur ema du. Halbuki her kış baş. Yeti, bu ocağı adeti merasimle Le a mayı âdet edinmişlerdir. ai kış aylarındaki aile saa- İğne bir timsali sayarlardı. Şim. Meliha bu işi 2 Hayes Şİ yalnızken yapmız.. Pan, , böYTetle ve kırgmlıkla ka- kp ek Bele genç kadmın kal- tan kngz DA Barılmaması, koltuk. — Safa, maksızın soğuk soğuk: ür geklin! . demesi üzerine Malladı. a kadmın sualler sor i. Fakat sükütda karşı. ia, Sânasız sözlerle bir sürü Büzel. Ona karşı içimde in diy İlerlettiğimi işitmiş, Ayni bilmemiş olursun. Kendi. “coştu. “Aşkta sabır ? İnsanlar fevkalbeşer olmalı. ş iktan sonra gu sözleri ilâve — Senih 'âYI pek perişan buldum. Pik Ben, Pek perişe WWandı. Birkaç gün buraya için acaba, sen müsaade eder Müye rd Çiftliğimi pek me- *Zira eski halini bilir, k Seni de tanımak istiyor. Ni. “a *nimdir. Aramızdaki eski Aç misafirperverlik etmeliyiz. e tabildir. o eiecin içinde kekeledi: u 8 “dömek istiyorsun?.. | tekliri karşımda gel Yelin, | Mağ memnuniyetle kabul *min olduğumu, seninle gö — İzi söyledim. Yok, Yok, yok... Asla. Sen Day eesindir.. İmkânı | m , Hayati... Olamaz... 1 © hâÂlA güzelmiş... Senin ina erhamet uyanmış... Nasıl | buna tahammil edebi. | likir oturup biribirinize iii Sörünce ben dayanamam. sa maa tahammülüm yok. 'b, , , *Vİmde görmek, hele ge. — By gen başımda birlikte otur an arm ortasmda onun ydek y, Sünü, seni istediğini his- A Ben?... Sen?. Hayır, ha. aa Sima pi Bunu yapma bana, Al Yan yy“ bana.. Allah aşkı- m. Seni çok seviyorum. ke Yalvar müddet böyle inliye. Ha, uk bi Kp Yenii, yatf soğuk bir tavır. e söylediğin gibi Sözelrimin manasmı ima 3, “lime ilâve etmedi. Ka- Bağa yakla sarılmış, üremi OYLE, duruyordu. yayan kalbinin hızlı hızlı m Margi mektup yazıp onu da ! İ dikkat etmesinden çok daha fazla he- İ Âşıkane bir tavmia herşeyi düz»itiyor. İl e .. Seni zorlıyacak deği, Hakikaten, o günden sonra ağzmı açmadı, Fakat sükütunda kadmı mü - temadiyen zorliryan bir hali vardı. Ka, dım #iikâtla çırpmıyordu. Okşamak için uzattığı ele, daima soğuk veli. kayt bir temas... Nihayet Meliha tahammül edemiye- rek: — O kadar istiyorsan gelsin !.de. | di, Erkek, karısmı, büyük bir coşkun- İukla göğsüne bastırdı. Sevinçle onu eziyor gibiydi. Kadın, içinden sörüyor. du: — Acaba bu sevinç benden mi... Yoksa onun geleceğinden mi?,. Ertesi gün yazdığı mektubu karı- sma okumadan yolladı. İki gün sonra | namma gölen bir zarfı açıp ve sadece: İ — Seniha yarm geliyor! . deği, Artık bütün gün, bu gelecek misafi, rin bahsini etmediler, Yemek santi sakitane geçti, Bu hikâyeyi bana anlatırken, Ha yati ilâve etmişti; — Karımm yüzüne öyle dikkatle bakıyordum ki.. Herhalde, onun baha yecanla... Bazan Melihanm bakışlarım. da öyle bir ıztirap görülüyordu ki, boğazımın tıkandığını hissediyordum. Ağlıyacak gibi oluyordum. Bir an her şeyi ona söylemek istiyordum. Fakat Bonra, gene, böylece coşkunlukla sevil. mek sarhoşluğu karşısında irsdeme hâkim oluyordum. Yemekten sonra, karısına sordu: — Kuzinimin odası hazır mı? — Adamlara tembih ettim. — Gidelim, bakalım... İyi yapmışlar mı?... Sakm bir noksan olmasın. Hay, di beraberce her şeyi gözden geçire - lim, Kâdm, kocasının arkasından yürü dü; Fakat odadan içeri girmedi. Göz. lerinden çıkan alev, erkeğin arkasmı yakıyordu, Hayat! ise, odaya girmişti. Güya du. Perdenin kıvrımlarını düzeltiyor, koltuklara şekil veriyordu. Sonra birden dönerek: — Çiçek yok, ayol.. - dedi, — Yarm kızlar koyar. — Rica ederim, sen elinle koy. Bir hizmetçi incelikleri bilmer.. Sen kendi odandaki vazoları nasıl süslüyorsan buradakileri de öyle güzelleştirmeni isterim. Meliha biran ısyan etti. Boğula. cakmış gibi bir hal oldu. Fakat göğ- sünü hızla kabartan nefesi, neden. #e, yavaş yavaş Indi, Sadece: — Pek âlâ! - dedi. Hayati bana bunları söylerken di. yordu ki: — İşte o anda, tam o anda hismet- tim... Fakat o bana tebessiim ediyor. du. Sonra, çok zaman sonra, o andâ ki tebessümün manasmı anlamamış olduğumu anladım. Meliha birdenbi- Te odaya. girdi. O da benim gibi ber geye nezaret etti, Perdeleri düzeltti. Fakat her zamanki gibi mazlum ve muhabbetli hali yoktu. Seniha, ertesi gün akşam Üzeri gel di. (Yarın bitecek) ha, Vr hij, bir hareketle, Hayatt, ka. Nakleden: (Hatice Süreyya) ÖYLE İSE .LBEN İŞA-, RET VERİNCE HEP SOK ŞE ONDA be” KORKMAM N “VAR Ki 7 BİRDEN ÜSTÜ İKOLMAK ©» RI ÇULLANALIM HABER — AK Tonton Amca akademi! Yediler arasında piş «« DIKKAT İ yayılıyor, Fransaya komşu olan İ milletlerin hürriyete kavuşmaları dü. e anem “Yazan: Niyazi Anmet 145 sene evvel bugün Avusturya Imparatoru ikinci Leopold öldü 16 ıncı Lüji, Fransız milletine ihanet ederek bütün ha rp plânlarını ifşa ettiği Avusturya aleyhine harp ilân etmek mecb Harbe giden ordu, bir uriyetinde kaldı kaç asker karşısındaş “ Herkes başının çaresine baksın ,, diye dağıldı 1792 yılı 1 mart günü, 145 s&- ne evvel bügün, Avusturya İmpara- toru ikinci Leopold öldü. Leopold'un ölümü Fransa ibti- | lâli tarihinde mühim rol oynar. Çün kü Weopold harb aleyhtarı idi. Her fırsatta şiddetle harbin fenalığını propaganda ediyor, aleyhinde bulu- nuyordu. - İmparatorun yerine yirmi dört yaşındaki oğlu Fransuva tahta geç- ti. Genç İmparator muharebe taraf. tarlarının tesirinden bir türlü kendi- ni kurtaramadı. Fakat Fransa efkârıumumiyes. on altıncı Lui'nin Avusturya ile müttefik olduğuna kaniydi. Bunun için de inkilâbm diğer bütün mem- leketlere yapılması propagandaları şünülüyordu. Bunun için de bilâ- kaydü ve şart harp lâzımdı. Fakat harbe nereden başlanacaktı? İşte asıl mesele buradaydı. İlk önce Almanyanın küçük prenslerine karşi muharebe düşünüldü. Sonra Prusyanın Fransa ile ya müttefik | olacağı veya bitaraf kalacağı ileri sürüle ek Avusturya ile muharebe edilmesine karar verildi. Halbuki Prusya Avusturya ile muahede bile aktetmişti. o Fransada uzun müza- kere ve münakaşalar başladı. Het kâfadan bir ses çıkıyördu!” Avds * turya ile yapılan siyasi muhabere- lerin Ftansa sarayında saklandığını ileri süren Jirondonlardan Vernyo meclis kürsüsünde şöyle bağırdı: — Bu kürsüden görülen saray» | da hain ve münafık müşavirler kralı doğru yoldan aymıyorlar... Pek çok defalar bu saray milleti korku ve dehşet icinde bıraktı, Sarayda otu- ranlarm hepsi bilmelidirler ki yalniz kral taarruzdan masundur. Kanun bilâtefrik bütün mücrimleri cezalan- dırır. Mücrim olduğu anlaşılan hiç kimse adâletin pençesinden kurtu- lamaz.,, Bu sözler, Avusturya ile mev »- cut gerginliği büsbütün arttırdı. İ- kinci Leopold'un Fransız dostluğu çoktan unutulmuştu. Avusturyada da Fransa dostluğu kalmamış. Harp taraftarları gittik- | çe artmağa başlamıştı. Hattâ şim- di Avusturya Fransanm dahili işle. rine bile müdahale ediyordu. Bu nokta, Fransa ihtilâl tarihinin en heyecanlı safhalarını, hattâ kral on altıncı Lui ile kraliçenin idamlarını doğuran hâdiselere sebep oldu. Çünkü krella kraliçe Viyana saraymdaki memuru mahsusları ile | Fransanın resmi siyasetine taraftar almadıklarmı Avusturyaya bildiriyr- lar, vekiller meclisinde kararlaştırı « | lan harp plânlarını en ince noktala- rma kadar ifşa ediyorlardı. İş bu ka- ! darla kalmıyor, daha ileri gidiyorlar, | Avrupanın silâh ile kendilerine yar- dım etmesini istiyor, rica ediyorlars İdi. I Kral ve kraliçe bu suretle ihanet ederlerken vekiller meclisi krala şu teklifi yaptı: — Meclisi milliye giderek Avus- turyaya ilânıharp edilmesini teklif ediniz, Vaziyet çok nazikti. Lüi için ya- pılacak başka iş yoktu. Mecliste ilk önce harbedilmesi lüzumunu bildi- ren bir rapor okundu. Bundan sons ra kürsüye gelen kral: — Meclisi millinin ve vilâyetler phalişinden birçoklarının arzularma muvafık olan ilânıharp kararını kas bul ediyorum. Bunu sureti kat'iye- de teklif ediyorum. dedi. Ogün söylenen en ateşli söz şu idi: — Krallara harp, milletlere sulh ilân edelim. ... Avusturya ile yapılan uzun barp- leri anlatacak değiliz. Yalnız şunu kaydedelim, ki Fransız ordusu ilk ileri akımında umulan neticeyi elde edemedi. Plân, evvelemirde Avus- turyanın elinde bulunan Belcikayı kurtarmektı. İşte bu harbin anlatı- aşi: “İki tarafta da ayni hezimet gö“ rüldü: Umumiyetle zadegânden mü # rekkep olan süvariler, bilhassa Dra- gonlar, turnada birkaç Avusturya süvarisi görünce “herkes başmın ça- yesine bakem.. Bizi sattılar..,, diye bağırdılar. Gerideki piyade üzerine atıldılar. gönüllü piyadeler de müt- hiş bir karışıklık arasında kaçmağa başladılar. Lil şehrine döndükleri vakit güya kendilerini düşmana teş- lim etmek istiyen zabitleri tedip et- mek istediler. Bir zahire ambarına saklanmış olan Dilon'u öldürdüler. Lil ahalisi de işe karıştı. Üç dört yüz kişi telef oldu... Maamafih Fransızlarm bu mağ- Töbiyetleri ihtilâl tarihinde ehemmi- yetsiz kaldı. Asıl kanlı mubarebeler bundan sonra başladı. ÇEİS 6 Dr. Nihad Tözge Drnci sırt GIk sFrengi ve üçer İp zührevi hastaliklar mutahassısı Balli Tayyare Cemiyeti karşısı Ma, 04 J Tele'emi Bv9am Pazar ve Perşembeden başka hergü ; 93) - 21 e kadar hastalarını abur / Salı günleri parasız RA e Kimyager Hüsameddin Tam idrar tahlili 100 kuruştur. Bil umum taklilât, Eminönü Emlâk ve Eytam Bankos © korşımında İzzet Bev Hanı. BAKINIZ. ELEK TRİKLER SÖNDU HER ŞEY YAPA Biçi YİNE GELİYOR AE ğ Bv SEFER Sıkı TUTEN PA MUBA, R Eği KASIR- MMALIM /