— Polis tahkikat yapmadı mı? — Hayır. Ebeveyn, çocuğun hayatı tekli. keye girmesin diye polisa haber vermemiş ierdi. Bilhasın anne, çocuğu kaçıranı tanıyor da. Ben bu adamm Abel Eelinmi olduğuna eminim. öldüğüne emin misiniz, Eminim. — Hangi tarihte? — Tren Karam tarihi ile tesbit oörbiliriz yocuk 1800 senesi ağustasunda kayhoimuşe tu, Piterin inikisarı sarih idi: , — Çocuğun hilti yaşadığını #anmediyon dum. Fakat malesef tarihler uymuyor. — Bu çocuğun babasının kim — olduğun söylyebilir misiniz? — Hayır. Bana ait Dir iş değil ve çok bie Yük bir mesuliyet altıma girmek istemen, — O halde başka bir şey sormama müssu 4» ediniz. Siz Pellaminin yoğeni is daştti Bus zannederim? — Evet ve Bir tayyare muharehesinde öldü, deği) — Evet. Bir keşif uçuşu yaparken Hanover üzerinde düşüreidn. — Miç size amcanızdan bahsetmiş miydi? — Bayır. ; — karşı bir düşmanlığı falan var mıydı? — Hiç bahsetmedi, 7 Onun Abel Betlaminin yeğeni olduğunu f biliyor muydunuz? j “Oon Yad bir seriye tereddit etti. Sonra — Billyordum, dedi. l — Namli bir adamdı? Amcasma benziyor maydu? ,“— Ben hayatımda Mribirlerine bu kadar akraba görmedim. ” — Milayö Vul, bu gencin hAJA yaşadığını ve herhangi bir sebepten kendini sakladın; zanneder misiniz? : — Olabilir. Harpta o kadar garip hdiseler Xi, birçok kimseler ölü zannediliyordn. Gikageldiler. — Evet. Yalnız siz onun en yi dostu öt Eğer böyle bir şey olsa herhalde bilir. zannmlertm. © — TAMI Hemi berede Inldı ki, 'ben genç Bellaminin, yani ölen tayyareci Bellaminin yegtne varisiyim. Bütün mirasını bana vasi #âyet etmişti. Con Vud, polis reldüriyetinten ayrıtmadan #vrel, Pitere dedi ki: — Ben de sizften bir şey soracağım. Demin bir tarh yanlışlığından bahsettiniz Beltamle Bin bir yeni kurbanı mı keşfettiniz. — Evet, — Kin? — Ben de sizin gibi bunun itim olduğum söyliyemem. Yalnız kaçmılma © hâdisesinin 1890 da olduğuna emin misiniz? — Eminim, Hem tren kazasmın tarihi ma Mim, Oradan bulabilirrtniz. BEYAZ SAÇLI KADIN Y O akşam, anat sekizde, Lir hizmetçi Bol. — İeminin yemeğini getirdi, yazı masasının &) zerine koydu. Kilitledi. Kocaman tepsinin İçindeki yemeke Jöri tabaklara taksim etti. Yazı mamsmt £ Teriye itti, Halıyı kaldırdı. Döşeme meydann çıkmea garip bir &letla bir parçayı kaldırdı. Meydana bir knit çıktı. Boynunda ince zinci Fa amlı, kaşanm anahtarı ile kildi açtr ve Aayağiyle betinca, döşemenin nitmdnki ii merdiven göründü. Bellami merdivenden ire maden evel bir ribrit çaktı ve merdiven bas şındaki bir havagazi lâmbasını yaktı. zi Üzerindeki yemeklerden bir irmamr ale” Yak indi. Burası dar bir korldordu. Wir sean da bir kapı daha vardı. Onu da açtı ve ler ledi. Burası da dar tir korldordu.. Ucun büyük bir salon vardr. Bunlarm yanmda ik ğ küçük eda, salnoda altı hara cazi | limbam p Salon harikultde bir zenginlikle dögenmişti. Her taraf haklar için. deydi. Divanlar, koltuklar ve bin tir güzel «gya dolu Hdi. Bir masanm üzerinde gümüş bir vazoda çiçekler duruyordu. “ Pellami yemekleri bir masaya Koydu ve! etrafına bakmdı. Salonda kimse yoktu. Map) kilçtlk bir kapıyı #çir. Burasf gayet iyi zim edilmiş bir mwtfaktz. Mutfağın dibinde bir kapı daha vardı. Buram banyo idi. Belin. ml homurdanarak geri döndü vet — Ben! Diyo seslendi, Üçüncü kapıdan içeriye gene tir kadın girdi. Hüreketleri ağır ve #sde id. Modaat geçmiş hir tarzda giyinmişti. Eeami Bert bir sesle dedi ki; — İşte yemeğiniz. Hiç (düşünmediniz mi sizi burnda vnutanm haliniz ne olur? Farre.) din ki birdenbire ölüverdim. Bursda olduğu! müzü kimse bilmiyor ki sözi bulsun? Hem bu rada açlıktan ölmekte peeiiemersiniz. Yüzler) ©6 sene sonra belki burada kemiklerinizi bes) Turlar ve 6 zaman #izi müzeye koyarlar. j Genç kaim bei ve buna benzer eösleri o ka dar çok dinlemişti ki artık aldırış etmiyordu. Bir a ad masaya oturdu! N Bekiz senedir orada kapalı; 2. Tengi fildişi gibiydi. Buna raf. gan, Ballami kayalıldarı, senelerce çökyüe, Ey am. bi İİ A iz Ancak otuz yaştarmda| YAZAN: Edgar Wallace Tefrika Numarası; — 29 — ÇEVİREN: Ja görünüyordu. Yalnız beyaz (o sağlar, ocun daha yaşi olduğunu gösteriyordu. Eelumi ayakta, kollarını çapırast bağlamış! ona bakıyordu: — Elen Held, dedi, bugün Valeriyi gördüm. Eğer burada olduğunuzu bilseydi, »iz9 belki hâber gönderirdi. Bir aya kadar evleniyor, Koldharyur Seniti tanıyor yasunuz? — Sözlerinize inanmıyorum, Valeriyi gör» düğünüze, onun bu civarda olduğuna inan miyarum. Bu her zaman uydurduğunuz yalan lardan biri. Siz bütün hayatınızda yalandan başka bir şey söylemediniz. — Koldharbur Smiti tanıyor musuruz? Beyaz #açir kadm cevap vermedi. Fakat sli Htriyordu, — Onu batırlasanız iyi olur. Hem biliyor musunuz, Ağ kalsın geçen gün Veleriyi göre klisenktiriz. Buralarda bir polis dolaşıyordu. Biz de kaykırıp duruyordunuz, Sesinizi duy») Gi. Yukat kaloriferin gürültüsü zannetti. Be'lami kaba kaba güldü Kadin cevap vermiyordu. Bellami onun bu (sükütlarma o kadar alışkın idi ki kızmıyordu (Ova kendi kendisa görüşür gibi devam ediyordu: — Veleri pek boş hir kız evet o madam. Sizin mamülâtmızdan olduğu beli. Ayni göz ler, &yni o bekiş, ayni (sihirli kareketler. Bir aya kadar evlenecekler. Kadın #andalyesinden kalktı. Bellaminin gözlerinin içine bakarak dedi kd: — Ben Valeriyi dişünmüyorum. Düşür sem bile, bir öMİ nasi Katırlanırsa öyle die yünüyorüm. — Siz delisiniz ve bep deli kalacaksınız. Sizinle evlemmek istediğim zaman bu sirin için £yi bir fırsattı. Waket artik girmedi iste miyorum. (Devamı var) p Macera ve aşk'romanı - Padişah, Geçen kısımların hülâsası: Osmanlı Hanedanınn ük büyük mütereddi padişahı olan üçüncü Muradla Venedikli Kontes mühtedi Mehecemal (o karşılıklı afyon çubu. ğu içiyorlar... s4 3 Demin odada bir deli varken, şimdi deliler iki olmuştu. Padişah: — İç, bir dahs iç, Mehcemal! .di. yerek çubuğu yeni gözdesine defalarla uzattı, Venedikli Kontes arlık kendinden geçmişti: — nefis. Cidden harikulâ. de! . diyordu. — Değil miya.. Gördün mü!. Bu, öyle herkesin bildiği, herkesin içebile. ceği afyonlardan değildir.. İçinde tür. Yü türlü hassalar var.. İnsanm kanımı başka türlü döndürür! Venedikli; — Hakikaten.. - diye çilgm bir kah. kaha attı, . Benim de kanım başka türlü dönllyor.. Uzat dudaklarmı.. Yazan: Edgar Rice Burroughs ) önüne çıktı Çildırtret bir puset Bir daha.. Artık Mehcemal, kendinden geçi. yordu. Buselerin birinde, ansızm: — Sünbül!.. .diye inledi. . Sevgi. lim.. Beni daha kuvvetli öp. Kıskanç padişahm, bu sözler, yeni baştan çileden çıkmasına sebebiyet verdi: — Sünbül mü?. . diye inledi... O kim? Nasıl Sünbül. Demek ki yalnız esiği olan konağını rezalethaneye çe-| Sünbül! diyordum.. Bunun büyük va, virmiş meğer.. Sesi pürüzlenerek, gözleri kan çana.| #öylenişindeki samimiyeti ğma dönerek olduğu yerde ter ter te.| safiyetime bağışlarsınız.. Hem — Hemen kellesini vursunlar. Mal.| de başma vurdu.. Bunun tesiri hiddetli olduğunu göstermek için; kırmızı kaftan giyerek asi Yeniçerilerin 3-N0) Yazan :(vaâ-N . Sonra, kıskançlıkla sevgilisi"? safi yordu: — Kim bu Siinbül?. Serhoşluğu arasmda Mahoemal Yi” kendisini topladı: bir — Padişahım! - deği, - YEnb$ vir terbiyesizlik olduğunu biliyorum de uri ni İ mayın: Çektiğimiz bu duman larmı haczetsinler.. Ferman ediyo.! detle, şiddetle, kızgınlıkla rum.. Namussuz kârata.. arsla, Tarzan geyiğin başına geçmiş, onun gevrek etlerile karıni arını doyurmıya başlamışlardı Tarzan parsa doğru bir adım attı. Pars buna karşı, muhtemel herhangi bir tehlikeye karşı koyabilmek için bir yana çekildi. “Delikanlı, hayva nın demir dişlerinin parıldadığı yerin hemen yarım metre ötesinden geçe" rek hemen yürümeğe başladı. Tarzap ormanda yavaş yavaş lerlerken, pars da sanki alışık bir av köpeği gibi arkasından geliyordu! Tarzan bir zaman, parsın iyilik ve alışıklık duygusiyle mi, yoksa e! cıkmca paralamak arzusiyle mi izini takip ettiğini anlıyamadı. Fakat ni- hayet onun düşmanca değil, dostça geldiğine inanç getirdi. Tarzan akşama doğru bir geyik kokusu alarak ağaçlardan birine fır ladı, Ağacım altından geçen geyiği o hiç şaşmaz ilmikli ipiyle yakalayıp öldürdü. iplere karışan parsı sağlam bir yol da denemek istedi. Parst kurtardığı sırada, onun az- gınlığını gidermek, yatıştırmak için kullandığı tuhaf mırıltıları, daha hız- kı çıkararak, korkunç orman kedisini çağırdı. Tarzan, kaplanların bir hayvan öldürdükleri zaman eşlerini çağırmak için, nasıl kükrediklerini biliyordu. Bu kükremeyi de taklit edince pek yakındaki sık orman dallariyle sarma şıklarının kırılıp döküldükleri duyul- du ve delikanlınm, pek garip yolda” sının uzun ve kıvrak gövdesi meyda" na çıktı, Geyiğin cansız gövdesini gören ve taze kan kokusunu duyan azgm canavar, keskin bir haykırışla üstüne atıldı. Bir saniye sonra iki orman yabanisi, yani Tarzanla pars, yanya” na, gevrek geyik etinin başma çök müş kanlı pençeler ve keskin dişler- le karmlarını doyurmıya başlamış" lardt. Birkaç gün bu parsla maymun aydınlığını görmemiş cim, adam, ormanda, yanyana arkadaşça) edememişti. li dolaştılar ve avlandılar. © Epeyce zamandanberi gar! |i Bunlardan biri bir av elde edince ötekini çağırıyordu. Böylece ikisi de bol bol karmlarımı doyuruyorlardı. Birgün Pars koca bir yaban domuzu öldürmüştü. Hayvanla Tarzan do- muzu büyük bir iştiha ile yiyorlar - dı. Birdenbire çalılarm arasından, ormanlar padişahı Numa ortaya çıktı ve iki yoldaşı, bu zengin sofra" nın başından kaçırmak için, korkunç bir kükreyişle üstlerine saldıdı. Pars ansızın gelen bu baskın önün- de yakınlardaki calılığın içerisine s1ç- rayıp çekildi; Tarzen şimşek hızıy- la, üstlerindeki ağacın dalına tırman- dı. Ve burada omuzuna sarılı uzun kemendini çevirerek, ilmekli ucu” nu, yaban domuzunun üstüne başmı eğmiş arslanın tüylü kalm boynuna! geçirdikten sonra, hayvanı birdenbire kütükten oyma büyük bir kayık de- niz kKıyınma yanasmıştı. Yabani a- damlar bu kayıktan dışarı çıkmışlar, kayığı karaya çektikten sonra, or manları inleten, denizin uzak dalger lar üzerinden uçan © öldürme bağ* rışmı dinlemeğe başlamışlardı. di Tazran, adada yaptığı üzün araş-) tırmalar neticesinde bürsemm insan) 3 dan hali olduğuna kanaat getirmişti. Hiç bir yerde insan izlerine tesadüf Fakat delikanlı biliyor du ki, bu sıcak ülkelerde otlar ve ağaçlar pek hızlı büyüyerek adam izlerini çarçabuk yok ederler. Tarzan, parsla birlikte arslan Numayi öldürdükten bir gün sonra Akut ile kabilesine rastladı. Maymunlar o güne kadar Tarza- nı parsla birlikte görmemişlerdi. ve onun böyle bir canavarla yoldaş ola- bileceğini akıllarma bile getirmemiş" lerdi. Onun için parsı, Tarzanla be" rsber görünce ürktüler, her biri bir yana dağıldı. Delikanlı ancak uğraş tıktan sonradır ki- yanma toplıya- Maymunlarla parslar, nicey üz” lerce yıldanberi ana beba düşmanı idiler. Bu ana baba düşmanlarını barıştırmanm yolunu bulabildiği gün iyi bir iş yapmış olacaktı. Bundan | başka bu büyük bir deneme de ola" caktı. Tarzanın bu adamsız ada üs“ tünde boş vakti çoktu. Kendilerini Pars Şita ile arkadaş yapma kistediğini maymunlara an. Jatmak Tarzan için güç bir iş değildi. Maymunlara bunu kolaylıkla anla tabilirdi. Ancak pars Şitanm dar ve yırtıcı beynine maymunlarla kardeş gibi birlikte avlanacaklarını soka: bilmek güç rörünüyordu. Hakikaten de böyle oldu, Yaban adamı ne yapacağmı şa- sırmyi. (Devamı var) sean 2ENEYAN YENMEK ÜYeni Tefrikamız Papas Osman 3 Haremağası Sünbül Ağanın cariye- l | sinden doğarak Papanın himayesine ; giren ve papas olan bu tarihi şahsi. yetin Avrupadaki saray kadınları arasında geçen macaraları pek ya- kında bu sütunlarda başlıyor. Yazan: (VWâ-NG) bir şekilde söyliyordu ki, demin we lere binen pödişah hemen ya Gülerek Kontesin siyah alevle” Kad yakıcı seçlarını okşamağa de Kim bilir zevklerin nasıl gayesi lacaklardı. Fakat, ansızm kapi işe bir hızla açılarak, Canfoda riye girdi: — Padişahım! Padişahım! « w haykırdı. Kalbi çatlayacak gibi çarpıyor İki sevdazede birbirlerini bir # yüzyüze bakıştılar, Padişah; 5 — Ne var? Beni niçin rahatsız eÖ yorsunuz? . deği, esat — Padişahım! Buna katiyen edemezdim. Fakat yeniçeriler» # — Ne olmuş yine ye: dösiyi — Züyuf akçe meselesinden işti isyan ettiklerini demin erzetni olay Bir türlü yatıştırmak mümkün end yor, Mehmet paşayla Mahmut ba nin kellelerini istiyorlar. tlar.. Hükümdar, bu sözler zerine a hoş edici dumanın tesirinden büs ayri silkindi. İradesini toplamağı eğerek: Meb — Rumeli Beylerbeyi Doğancı met paşanın mı?.. — Evet efendim. yaf — İmkânr yok. İmkân yok” ,0 mem.. - diye yumruğunu m benim karinimdir.. Onu canim verim. Vermem.. Benden alama” Peki, Mahmut efendi dediğin Kİ” | — Defterdar! bet? — Onu da vermem.. Ne del» — Efendimiz, Yebıtdiler, Eş terdarı para ile ikna ederek mesi! az bir paranın maaş diye yeri rs temin etmek istemişler. O, PU olmayınca Doğancı Mehmet pa a yüz bin akçe vermişler. İsyan yetiyo” üzerine!., İkisinin de kellesini i | ler. Avluya doldular. * Padişah, hışımla; | — Vermem! » diye davrandı“ uğ Fakat, ayaklarınm dermi raya ruhunun bu isyenma karşı di — Beni avluya nazır bir pen“ götürün! . dedi ve ilâve ei: — Sırtıma bir kırmızı kaftar & rin., Hiddetli olduğum sın. Fakat, pencerenin önüne Bet saray dehlizlerinde padişah? i secde edenler, o geçtikten 0510 sından endişeyle bakıyorlardı. Zira. yeniçeriler: bise — Beylerbeyi ile defterdar! riniz.. Yoksa padişaha kadar var! . diye bağırıyorlard... (Devamı v6: ei G